Türkiye'nin ucuz elektrik enerjisi ihtiyacı her geçen gün artıyor. Ancak hükümetin bu yönde etkili kararlar almaması, Türkiye'nin gelişmesini de olumsuz yönde etkileyebilecek.
Uzmanlar, Türkiye'de elektrik enerjisine yönelik talebin 2010 yılında 287 milyar, 2020 yılında 567 milyar kilowaat saat olacağına işaret ediyorlar. Talepteki bu artışla birlikte, 2000 yılında enerjisinin yüzde 34'ünü kendi kaynakları ile karşılayan Türkiye'nin, üretim imkanlarının çok üstünde gelişen talep artışı nedeni ile üreteceği enerjiye 2010 yılında yüzde 29, 2020 yıllında ise yüzde 26 yerli katkı sağlayabilecek. Bu oranda dışa bağımlılık, önlem alınmasını gerektiren kritik bir durum olarak öne çıkıyor.
Termik santraller çözüm mü?
İthal fosil yakıtlı termik santrallara ağırlık verilmesi halinde çevre, insan sağlığı ve özellikle dünya atmosferine ilişkin çözümleri imkansız sorunların daha da artacağı vurgulanıyor.
Hükümet kafası karışık
Öte yandan, önceki yıl nükleer santral projesini rafa kaldıran hükümetin bu konuda kafasının karışık olduğu ortaya çıktı. Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı, dün Ankara'da Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın katkılarıyla düzenlediği "Nükleer Teknoloji, Politikaları ve Ekonomi" seminerinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin enerji ihtiyacının gittikçe arttığına dikkat çekerek, nükleer enerji üretiminin önemli bir seçenek olarak öne çıktığını söyledi.
Ancak 10 yıl daha gündemde yok
Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Yurdakul Yiğitgüden, Devlet Bakanı Gaydalı'yı yalanlarcasına, nükleer santrallarda meydana gelen kazaların, dünyada bu enerjinin kullanımındaki artışı büyük ölçüde engellediğini savundu. Şu anda dünyada sadece Uzakdoğu ülkelerinin ağırlıklı olarak nükleer enerjiyi tercih ettiklerini öne süren ve bunları Çin, Japonya ve Kore olarak sıralayan Yiğitgüden, Avrupa ve batılı sanayileşmiş ülkelerde ise bir düşünme sürecinden geçildiğini iddia etti.
Akkuyu Nükleer Santralı yapımının 25 Temmuz 2000 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla elverişli koşullar oluşturuluncaya kadar ertelendiğini hatırlatan Yiğitgüden, Türkiye'nin 10 yıllık projeksiyonlarında nükleer enerjinin yeralmasının çok mümkün gözükmediğini söyledi.
11 ülkede 39 santral yapılıyor
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Uzmanı Mahadeva Rao, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın katkılarıyla düzenlediği "Nükleer Teknoloji, Politikaları ve Ekonomi" seminerinde yaptığı konuşmada, bugün 30 ülkede toplam 438 nükleer santralın faaliyet gösterdiğini bildirerek, 11 ülkede de 39 santral inşaatının sürdüğünü bildirdi. Son yıllarda 18 santralın işletmeden çıkarıldığını kaydeden Rao, inşaatı süren santralların 8'inin Çin, 8'inin de Hindistan'da olduğunu hatırlatarak, "Enerji olmadan bir ülkenin ekonomisi büyüyemez" dedi. Seminere katılan ABD Atom Enerjisi Düzenleme Kurumu Uzmanı Harold Denton, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Uzmanı Ronald Bruno ve nükleer santral yapımıyla ilgilenen KRK Şirketi yöneticisi Kenett Karr, kömür ve doğal gaza bağlı elektrik üretiminin küresel ısınma başta olmak üzere çevre sorunlarına yol açtığı görüşünde birleştiler. Konuşmacılar, nükleer santralların kömür ve doğal gazdan daha ucuza elektrik ürettiğini ve diğer kaynakların sınırsız olmadığına dikkati çekerek, günümüzde nükleer santralların geçmişe oranla 5-100 kat daha güvenli olduğunu anlattılar. ABD'nin 2010 yılında yeni nükleer santralları işletmeye alacağını belirten konuşmacılar, nükleer santralların inşaatının uzun sürdüğüne dikkat çektiler.
Uzmanlar, Türkiye'de elektrik enerjisine yönelik talebin 2010 yılında 287 milyar, 2020 yılında 567 milyar kilowaat saat olacağına işaret ediyorlar. Talepteki bu artışla birlikte, 2000 yılında enerjisinin yüzde 34'ünü kendi kaynakları ile karşılayan Türkiye'nin, üretim imkanlarının çok üstünde gelişen talep artışı nedeni ile üreteceği enerjiye 2010 yılında yüzde 29, 2020 yıllında ise yüzde 26 yerli katkı sağlayabilecek. Bu oranda dışa bağımlılık, önlem alınmasını gerektiren kritik bir durum olarak öne çıkıyor.
Termik santraller çözüm mü?
İthal fosil yakıtlı termik santrallara ağırlık verilmesi halinde çevre, insan sağlığı ve özellikle dünya atmosferine ilişkin çözümleri imkansız sorunların daha da artacağı vurgulanıyor.
Hükümet kafası karışık
Öte yandan, önceki yıl nükleer santral projesini rafa kaldıran hükümetin bu konuda kafasının karışık olduğu ortaya çıktı. Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı, dün Ankara'da Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın katkılarıyla düzenlediği "Nükleer Teknoloji, Politikaları ve Ekonomi" seminerinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin enerji ihtiyacının gittikçe arttığına dikkat çekerek, nükleer enerji üretiminin önemli bir seçenek olarak öne çıktığını söyledi.
Ancak 10 yıl daha gündemde yok
Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Yurdakul Yiğitgüden, Devlet Bakanı Gaydalı'yı yalanlarcasına, nükleer santrallarda meydana gelen kazaların, dünyada bu enerjinin kullanımındaki artışı büyük ölçüde engellediğini savundu. Şu anda dünyada sadece Uzakdoğu ülkelerinin ağırlıklı olarak nükleer enerjiyi tercih ettiklerini öne süren ve bunları Çin, Japonya ve Kore olarak sıralayan Yiğitgüden, Avrupa ve batılı sanayileşmiş ülkelerde ise bir düşünme sürecinden geçildiğini iddia etti.
Akkuyu Nükleer Santralı yapımının 25 Temmuz 2000 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla elverişli koşullar oluşturuluncaya kadar ertelendiğini hatırlatan Yiğitgüden, Türkiye'nin 10 yıllık projeksiyonlarında nükleer enerjinin yeralmasının çok mümkün gözükmediğini söyledi.
11 ülkede 39 santral yapılıyor
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Uzmanı Mahadeva Rao, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın katkılarıyla düzenlediği "Nükleer Teknoloji, Politikaları ve Ekonomi" seminerinde yaptığı konuşmada, bugün 30 ülkede toplam 438 nükleer santralın faaliyet gösterdiğini bildirerek, 11 ülkede de 39 santral inşaatının sürdüğünü bildirdi. Son yıllarda 18 santralın işletmeden çıkarıldığını kaydeden Rao, inşaatı süren santralların 8'inin Çin, 8'inin de Hindistan'da olduğunu hatırlatarak, "Enerji olmadan bir ülkenin ekonomisi büyüyemez" dedi. Seminere katılan ABD Atom Enerjisi Düzenleme Kurumu Uzmanı Harold Denton, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Uzmanı Ronald Bruno ve nükleer santral yapımıyla ilgilenen KRK Şirketi yöneticisi Kenett Karr, kömür ve doğal gaza bağlı elektrik üretiminin küresel ısınma başta olmak üzere çevre sorunlarına yol açtığı görüşünde birleştiler. Konuşmacılar, nükleer santralların kömür ve doğal gazdan daha ucuza elektrik ürettiğini ve diğer kaynakların sınırsız olmadığına dikkati çekerek, günümüzde nükleer santralların geçmişe oranla 5-100 kat daha güvenli olduğunu anlattılar. ABD'nin 2010 yılında yeni nükleer santralları işletmeye alacağını belirten konuşmacılar, nükleer santralların inşaatının uzun sürdüğüne dikkat çektiler.