Türkiye 'Arap Baharı' ile başlayan isyan hareketlerine karşı kendi çıkarlarına uygun bir duruş sergileyemedi. Libya'dan Suriye'ye kadar bölge ülkelerine karşı güven kaybına uğrayan Türkiye özellikle Suriye konusunda kendi çıkarlarıyla çelişiyor
Rusya'nın Sesi Radyosu, Türkiye'nin Suriye politikasında çıkarlarına uygun davranış tarzını belirleyemediğini belirterek "Türkiye, Şam'ın güvenini yitirmiştir" dedi. Radyoya konuşan Politolog Stanislav Tarasov ise, Türkiye'nin politikasında paradokslar olduğunu savunarak, Türkiye'nin demokratik reformların uygulanmasını istediği Suriye'de reformlar uygulanırsa Kürtlerin özerklik talep edeceğini fakat Türkiye'de yaşayan Kürtlere özerklik hakkı tanınmadığını ve bunun ülke politikasının paradokslarından birisi olduğu iddiasında bulundu. Batının eskisi gibi Suriye yönetimine büyük baskı yaptığına ve yeni ekonomik yaptırımların uygulanmasına başlandığına işaret ederek, "Türkiye bir süre tereddüt ettikten sonra aynı hareket hattına uydu. Halbuki Türkiye yönetimi komşu ülkelerle 'sıfır sorun politikası' çerçevesinde daha önce Suriye yönetimi ile iyi ilişkiler kurdu" dedi.Türkiye çıkarlarına uygun davranamadı"Başlangıçta Ankara 'Arap Baharı' olaylarına net olmayan tepki verdi. Sonra da Türkiye, problemi inceledikten sonra net bir pozisyon aldı. Bu kanı hiç de inandırıcı değil" diyen Tarasov, "Arap Baharı"nın her hangi bir uzak ülke için de beklenmedik bir şey olabileceğini vurguladı. Politolog Stanislav Tarasov şöyle devam etti: "Fakat Türkiye her zaman bölgedeki tüm olaylardan haberi olduğunu iddia ediyordu. Her halde Ankara başlangıçta sadece yer alan sarsıntılar ile ilgili olarak çıkarlarına uygun gelecek denk davranış tarzını belirleyemedi."Türkiye Şam'ın güvenini yitirdiTarasov, Türkiye'nin Mısır'da Mübarek'in ve Tunus'ta Bin Ali'nin devrilmesini desteklediği halde uzun zaman içinde Kaddafi'yi sert şekilde eleştirmekten kaçınarak hem Kaddafi ile hem de Libya'daki muhalefet ile temasları sürdürdüğünü belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu sayede Türkiye'nin Libya'daki iki taraf arasında arabulucu rolünü oynaması perspektifi açılıyordu. Böyle olmakla beraber eninde sonunda Türkiye, NATO koalisyonunun tarafına geçti ve arabulucu olarak potansiyelini sıfıra düşürdü. Türkiye Suriye yönetiminin yanı sıra muhalefeti de barışa davet etseydi Suriye'de de arabulucu rolünü oynayabilirdi. Fakat Türkiye kendi topraklarında "sert Suriyeli muhalifler" tarafından kongre düzenlenmesine izin verdiği için Şam'ın güvenini yitirdi."Türkiye Suriye'de özerklik istiyorBeşşar Esad rejimine karşı koyan Selefilerin, Batı'ya göç eden Suriyeli politikacılar ve yerli Kürtlerin bir kısmı olduğunu ifade eden Tarasov, "Türkiye Suriye'de bir an önce demokratik reformların uygulanmasında ısrar ediyor. Fakat reformların uygulanmasına başlanırsa Kürtler muhakkak kendilerine özerkliğin tanınmasını isteyecekler. Ve Suriyeli Kürtlere özerklik tanınacaktır, her halde. Fakat Türkiye'de yaşayan Kürtlere özerklik hakkı tanınmıyor. Mantık nerededir?" diyerek bu soruyu şöyle cevaplandırdı. "Bu, Türkiye'nin politikasının paradokslarından biridir. Tahmin edelim ki Suriyeli Kürtlere özerklik hakkı tanınacak. Kaçınılmaz olarak şu soru ortaya çıkacak; Ya Türkiye'de yaşayan Kürtlerin niçin aynı hakkı yoktur? Tabii Türkiye Suriye'de istikrar olmasını istiyor. Fakat Türkiye, Suriye'de gerçekten demokratizasyonun uygulanmasını istiyor mu?" dedi.Türkiye'nin 'sıfır sorun' politikası son bulduSon yıllarda İran'ın bölgedeki nüfuzunun arttığına işaret eden Tarasov, "Bunun nedeni de yalnız, yerli Şiiler, özellikle Suriyeli ve Lübnanlı Şiiler tarafından gösterilen destek değildir. " 'Arap İlkbaharı' İran'ın 'İslam devrimi'nin devam ettiği ve Batı yanlısı rejimlerin yakında devrilecekleri üstüne açıklamalar yapması olanağını verdi" diyerek şöyle devam etti: "Bahreyn'de Şiiler kendilerini anımsatmaya başladılar. İran savaş gemileri Suriye'yi ziyaret etti. Anlaşılan tüm bunlar bazı kimseleri çok korkuttu. Bir sır değildir ki Suriye 'İran'ın Arap dünyasındaki dostları' zincirinin kilit halkası olarak nitelendirilebilir. Şimdi bu zinciri yarmak çabaları yapılıyor. Bu çabalara katılan ülkelerden her biri niçin bunu yapıyor, başka bir konudur. Fakat Türkiye'nin komşu ülkelerle 'sıfır sorun politikası' nın son bulduğu izlenimi hasıl oluyor." DIŞ HABERLER
Rusya'nın Sesi Radyosu, Türkiye'nin Suriye politikasında çıkarlarına uygun davranış tarzını belirleyemediğini belirterek "Türkiye, Şam'ın güvenini yitirmiştir" dedi. Radyoya konuşan Politolog Stanislav Tarasov ise, Türkiye'nin politikasında paradokslar olduğunu savunarak, Türkiye'nin demokratik reformların uygulanmasını istediği Suriye'de reformlar uygulanırsa Kürtlerin özerklik talep edeceğini fakat Türkiye'de yaşayan Kürtlere özerklik hakkı tanınmadığını ve bunun ülke politikasının paradokslarından birisi olduğu iddiasında bulundu. Batının eskisi gibi Suriye yönetimine büyük baskı yaptığına ve yeni ekonomik yaptırımların uygulanmasına başlandığına işaret ederek, "Türkiye bir süre tereddüt ettikten sonra aynı hareket hattına uydu. Halbuki Türkiye yönetimi komşu ülkelerle 'sıfır sorun politikası' çerçevesinde daha önce Suriye yönetimi ile iyi ilişkiler kurdu" dedi.Türkiye çıkarlarına uygun davranamadı"Başlangıçta Ankara 'Arap Baharı' olaylarına net olmayan tepki verdi. Sonra da Türkiye, problemi inceledikten sonra net bir pozisyon aldı. Bu kanı hiç de inandırıcı değil" diyen Tarasov, "Arap Baharı"nın her hangi bir uzak ülke için de beklenmedik bir şey olabileceğini vurguladı. Politolog Stanislav Tarasov şöyle devam etti: "Fakat Türkiye her zaman bölgedeki tüm olaylardan haberi olduğunu iddia ediyordu. Her halde Ankara başlangıçta sadece yer alan sarsıntılar ile ilgili olarak çıkarlarına uygun gelecek denk davranış tarzını belirleyemedi."Türkiye Şam'ın güvenini yitirdiTarasov, Türkiye'nin Mısır'da Mübarek'in ve Tunus'ta Bin Ali'nin devrilmesini desteklediği halde uzun zaman içinde Kaddafi'yi sert şekilde eleştirmekten kaçınarak hem Kaddafi ile hem de Libya'daki muhalefet ile temasları sürdürdüğünü belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu sayede Türkiye'nin Libya'daki iki taraf arasında arabulucu rolünü oynaması perspektifi açılıyordu. Böyle olmakla beraber eninde sonunda Türkiye, NATO koalisyonunun tarafına geçti ve arabulucu olarak potansiyelini sıfıra düşürdü. Türkiye Suriye yönetiminin yanı sıra muhalefeti de barışa davet etseydi Suriye'de de arabulucu rolünü oynayabilirdi. Fakat Türkiye kendi topraklarında "sert Suriyeli muhalifler" tarafından kongre düzenlenmesine izin verdiği için Şam'ın güvenini yitirdi."Türkiye Suriye'de özerklik istiyorBeşşar Esad rejimine karşı koyan Selefilerin, Batı'ya göç eden Suriyeli politikacılar ve yerli Kürtlerin bir kısmı olduğunu ifade eden Tarasov, "Türkiye Suriye'de bir an önce demokratik reformların uygulanmasında ısrar ediyor. Fakat reformların uygulanmasına başlanırsa Kürtler muhakkak kendilerine özerkliğin tanınmasını isteyecekler. Ve Suriyeli Kürtlere özerklik tanınacaktır, her halde. Fakat Türkiye'de yaşayan Kürtlere özerklik hakkı tanınmıyor. Mantık nerededir?" diyerek bu soruyu şöyle cevaplandırdı. "Bu, Türkiye'nin politikasının paradokslarından biridir. Tahmin edelim ki Suriyeli Kürtlere özerklik hakkı tanınacak. Kaçınılmaz olarak şu soru ortaya çıkacak; Ya Türkiye'de yaşayan Kürtlerin niçin aynı hakkı yoktur? Tabii Türkiye Suriye'de istikrar olmasını istiyor. Fakat Türkiye, Suriye'de gerçekten demokratizasyonun uygulanmasını istiyor mu?" dedi.Türkiye'nin 'sıfır sorun' politikası son bulduSon yıllarda İran'ın bölgedeki nüfuzunun arttığına işaret eden Tarasov, "Bunun nedeni de yalnız, yerli Şiiler, özellikle Suriyeli ve Lübnanlı Şiiler tarafından gösterilen destek değildir. " 'Arap İlkbaharı' İran'ın 'İslam devrimi'nin devam ettiği ve Batı yanlısı rejimlerin yakında devrilecekleri üstüne açıklamalar yapması olanağını verdi" diyerek şöyle devam etti: "Bahreyn'de Şiiler kendilerini anımsatmaya başladılar. İran savaş gemileri Suriye'yi ziyaret etti. Anlaşılan tüm bunlar bazı kimseleri çok korkuttu. Bir sır değildir ki Suriye 'İran'ın Arap dünyasındaki dostları' zincirinin kilit halkası olarak nitelendirilebilir. Şimdi bu zinciri yarmak çabaları yapılıyor. Bu çabalara katılan ülkelerden her biri niçin bunu yapıyor, başka bir konudur. Fakat Türkiye'nin komşu ülkelerle 'sıfır sorun politikası' nın son bulduğu izlenimi hasıl oluyor." DIŞ HABERLER