Türkiye'ye teşrifatçı rolü
İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ABD, Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa ve İngiltere ile Almanya'dan oluşan 'P5 artı 1' ülkeleri arasındaki yeni tur nükleer müzakereler İstanbul'da yapıldı. İkinci görüşmenin 23 Mayıs'ta Bağdat'ta yapılması kararlaştırıldı. İstanbul'da önceki gün saat 11.00 sıralarında başlayan, toplu ve ikili görüşmeler şeklinde yapılan müzakereler yaklaşık 11 saat sürdü. Toplu müzakereler, AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Sekreteri ve Nükleer Başmüzakereci Said Celili başkanlığında gerçekleştirildi. Müzakelerde masada belirli konuların olmadığı belirtiliyor. 23 Mayıs'a kadar tüm taraflardan uzmanların görüşmelerin gündemini belirlemeye çalışacağı dile getiriliyor. Bir ABD'li diplomat, müzakerelerin İran'in ne kadar ciddi olduğunu test etmeye yönelik olduğunu ifade ederek, diyaloğun İran'a yönelik müeyidelerin hafifletilmesi için yeterli olmadığını kaydetti. Bir Avrupalı diplomat da, bir kutu açtıklarını, şimdi ise bu kutuyu doldurmaya çalıştıklarını seslendirdi.
Müzakerelerin ardından basın toplantısı yapan Said Celili, "Bugün yaptığımız çalışmalara baktığımda, işbirliğine dayalı yaklaşım çerçevesinde başarılı bir görüşme yaptığımızı düşünüyorum. İranlılar ve İran halkı ile konuşurken bir baskı ve tehdit dili işlemez. Bugünkü müzakerelerde gördüğümüz diğer tarafların müzakere konusundaki ilgisi, talebi olumlu bir şekilde dikkate alınmıştır" şeklinde konuştu.
Müslümana çullanma müzakereleri
İstanbul'da 15 ay sonra bir araya gelen taraflar, son olarak Ocak 2011'de yine İstanbul'daki zirvede buluşmuştu. O zirvede hiçbir gelişme sağlanamayınca görüşmeler kilitlenmişti. Her iki zirvenin de İstanbul'da yapılmasına karşın, Türkiye'ye sadece "teşrifatçı (Resmî günlerde tören ve çağrılarda çağrılıları kurallara göre karşılamakla ve ağırlamakla görevli kimse)" rolü verilmesi dikkat çekiyor. BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olmamasına rağmen Almanya müzakerelerde yer alırken, Türkiye görüşmelere dahil edilmedi. 5 Hıristiyan ve bir din açısından nötr ülkeye karşı masada yer alan İran, nükleer teknoloji geliştirmesine tümüyle karşı çıkan Fransa, ABD, Rusya ve Almanya'ya karşı korakor mücadele verirken, Rusya ve Çin'in sınırlı desteğini arkasına aldı. Görüşmelerde Rus ve Çinli delegelerin İran'ı çok fazla kolladıkları izlenimi vermemeye çalıştıkları, yatıştırıcı tavır takındıkları belirtiliyor.
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, 11 saat süren zirvenin ardından müzakerelerin ‘yapıcı ve yararlı' geçtiğini söyledi. Ashton, İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'nın yükümlülüklerini yerine getirilmesi gerektiğini savunarak, ancak İran'ın nükleer enerjiyi barışçıl yollarda kullanma hakkına saygı duyulacağını belirtti. Önceki gün İstanbul'daki görüşmelere katılan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Riyabkov ise bir orta yol bulunması gerektiğine işaret ederek, "Görüşmeler güven tazelemeye odaklanmalı" görüşünü dile getirdi.
İran ABD'yi reddetti
İran uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin tatil edilmesini ‘kırmızı çizgi' olarak görüyor. Zenginleştirme oranının yüzde 20'den yüzde 5'e düşürülmesinin ise tartışılabileceğini söylüyorlar. İran'ın altını çizdiği önemli bir nokta da güven. Batı'nın sürekli taleplerde bulunduğunu, karşılığında ne vaat ettiklerini açıklamadıklarını söylüyorlar. İran zirvede, ABD'nin bire bir görüşme talebini de reddetti. Defalarca müzakere penceresinin kapanmak üzere olduğunu ilan eden ABD Başkanı Barack Obama, İstanbul'daki görüşmeleri diplomasinin işe yaraması için 'son şans' diye tanımlarken, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, "İran nükleer silah edinme isteğini gerçekten terk ettiğini, fiilen de açıkça sergilemeli" diye konuşmuştu.
Ancak İran heyetine yakın bir kaynak yaptığı açıklamada, "İran heyetinin Batı'nın tutumundan hayal kırıklığına uğradığını" belirtti. P5+1 ülkeleri İran'ın, uranyum zenginleştirmeyi yavaşlatmasını ve nükleer tesislerini Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu UAEK denetçilerine açmasını umuyor. İran'ın bu talepleri kabul etmesi karşılığında ambargoların gevşetilmesi yönünde öneriler var.
İsrail'den seri tehdit
Nükleer silaha sahip bir İran'ı güvenliğine doğrudan bir tehdit olarak gören İsrail bunu engellemek için zamanın tükendiği uyarısında bulunmuştu. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, İsrail'in "tamamen yok olma tehdidi altında" yaşamasına asla izin vermeyeceğini söylemişti. Netanyahu ayrıca, diplomasının sorunu çözememesi durumunda ülkesinin İran'ın nükleer tesislerine saldırı düzenleyebileceğinden söz etmişti.