YÖK ve Meslek Liseleri Yasa Tasarısının yeniden ve yine karşılıklı restleşmelerle gündeme gelmesi, çözüm yerine cepheleşmelerin, karşılıklı suçlamaların ve ithamların boy göstermeye başlaması üzerine bir açıklama yapan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, taraflara gerginlik yerine çözümden yana tavır koymaları çağrısında bulundu.
Hükümetin görevi
"Eğer hükümet gerçekten çözümden yana ise -ki öyle olmak zorundadır- doğru ve gerekli olduğuna inandığı çalışmalarda inandırıcı ve kararlı olmak mecburiyetindedir. Aksi takdirde güvenilirliğini kaybeder ki bu da bir başka kaos demektir" diyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş şöyle konuştu: "Hükümet halktan ve Meclis'ten aldığı yetki ve sorumluluk ile millet adına icraatta bulunur. Dolayısıyla hükümet milletin, hiç bir kesimini ihmal ve inkâr etmeden bütün fertlerin ve kurumların hizmetinde olmak, problemlerini çözmekle mükelleftir. Bu çerçevede YÖK ve meslek liseleri ile ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak, aksaklıkları gidermek birinci derecede hükümetin görevidir."
YÖK'ün yapması gereken şey
YÖK'ün görevinin de kanunların kendisine verdiği yetki sınırları içinde hizmet etmek olduğunu belirten, YÖK'ün kendisini hükümetlere ve kurumlara karşı bir alternatif olarak görmesinin fevkalade yanlış olduğuna işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Bu tutum cepheleşmelere ve cedelleşmelere yol açar. YÖK'ün yapması gereken şey, eğer hükümetin teklifini doğru bulmuyorsa o zaman gerek yüksek öğretimde ve gerekse yıllardan beri çözüm bekleyen meslek liselerindeki mağduriyeti gidermektir" dedi.
Sorumluluk anlayışıyla hareket edilmeli
"Ülke meselelerinde zıt taraflar olmaz. Tek bir taraf vardır o da ülkenin milli menfaatleridir" diyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, hükümet ve YÖK başta olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşların nasıl ve hangi bilinçle hareket etmesi gerektiğini şöyle dile getirdi: "Bugün 15 milyon öğrencisi olan nüfusu çok genç bir ülkeyiz. Sadece bu genç nüfusumuzu eğitebilsek, meslek sahibi yapabilsek ve onlara kariyer imkanı sağlayabilsek, ülkemize ve insanlığa en büyük hizmeti yapmış oluruz. Bu ve benzeri milli meselelere çözüm yerine zıtlaşmalara cepheleşmelere gitmek veya tribünlere oynamak ülke bütünlüğü açısından çok tehlikelidir. Partiler, kurumlar, sendikalar, dernekler, cemiyetler, bütün sivil toplum örgütleri güç gösterme yeri değil hukuk ve kanunlar çerçevesinde yetki ve sorumlulukları nispetinde hizmet birimleridir. İç ve dış gelişmelerin bilhassa ülkemizi ve içinde bulunduğumuz bölgeyi tehdit ettiği bir dönemde birlik ve beraberliğe, istikrar ve güvene her zamankinden daha çok bugün muhtacız. Herkesin, her kurum ve kuruluşun bu anlayışta olduğundan şüphe etmiyoruz. Ancak bu anlayışı zedeleyici yanlışlardan ve yanlış anlaşılmalardan da kaçınmak şarttır. Hiç şüphesiz bu anlayışın mayası aziz milletimizin hamurunda vardır ve hep var olacaktır."