logo
29 MART 2024

Ulusal seferberlik başladı

30.11.2005 00:00:00
Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'ne katılan konuşmacılar, kongre ile birlikte Türkiye'de ulusal seferberliğin başladığını belirterek,  "bu seferberlik büyük nehirleri besleyen, büyük akarsular gibi bir yerde buluşacak ve Türkiye'yi mutlaka kurtaracaktır" dediler İstanbul'da halkımızın yoğun katılımıyla gerçekleştirilen ve iki gün süren Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde, ilim, fikir, düşünce adamları tarafından tarihe önemli ve devrim niteliğinde kayıtlar düşüldü. Kongrenin bir dönüm noktası olma özelliğine dikkat çekildi.Yaşamsal önemde bir kongreKongrenin açış konuşmacılarından Araştırmacı-Yazar Metin Aydoğan, kongrenin yaşamsal önemde bir kongre olma boyutuna işaret ettiği konuşmasında mevcut koşullar itibariyle Türkiye'nin işgal altında bulunduğunu, bu işgalin askeri değil, askeri işgalin gerekçesi olan ekonomik ve siyasi bir işgal olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Evet, Türkiye bugün ekonomik işgal altındadır. Şuradan çıkınız, bir mahalle bakkalına uğrayınız. Coca Cola satan bir dükkandan bir Uludağ gazozu isteyiniz. 'Veremem' diyecektir. 'Çünkü bana sözleşme yaptırıyorlar. Başka bir şey satamıyorum' diyor. Yani kendi ülkenizde kendi malınızın satılmasını çeşitli biçimlerde yasaklıyorsunuz. Yine dünya denilen şey artık Türkiye'nin içine sınırsızca girmiş durumda. Her tarafta varlar. Siyasetin en tepesinden kültürel yaşamın en ucuna kadar varlar. Dünyada 300 büyük uluslararası şirket dünya nüfusunun yarısının, 3 milyar insanın sahip olduğu kadar servete sahip. Bu 300 büyük uluslararası şirket tüm dünyanın üretim varlıklarının %25'ini üretiyor. Her alanda sayıları 4 ve 7'yi geçmeyen büyük tekeller dünya ekonomisine hakim durumda. Ve bunlar değişik gizli ve açık örgütlenmelerle devletleri ele geçirmişlerdir. Yani bugün dünyada bir şirket egemenliği vardır."  Kongrenin mimarına kutlamaTürkiye'nin ekonomik işgal altında bulunması ile dünyadaki uluslar arası şirketler egemenliğinin bir kenara mutlaka yazılması ve hiç unutulmaması gerektiğinin altını çizen Aydoğan, "Milli ekonomiyi kurarken bu milli ekonomiyi kuranlara kimlerin saldıracağının bilinmesi için bunları söylediğini" belirterek "Kurtuluş savaşının çok ilginç yanları vardır. Bir çok şey ilk kez yapılmıştır. Ama ekonomi konusunda bir çok şey ilk kez yapılmıştır. Şöyle ki; Türkiye Cumhuriyeti o zaman yeni devletti. Savaşın içinde kurulmuştu. Mustafa Kemal'in 1 Mart 1921 Meclis nutkunu ve özellikle de 1 Mart 1922 Meclis nutkunu incelerseniz sanki Büyük Taarruza hazırlanılmıyormuş gibi, sanki işgal devam etmiyormuş gibi ekonomi sorunlarını ele aldığını, çok uzun bir biçimde ele aldığını görürsünüz. Bu toplantının benzerliği ve önemi bence başarılmış bir örnek olarak Kurtuluş Savaşı'ndaki yöntemin aynısını sürdürmesi nedeniyledir. Bunu kim düşündüyse onu kutluyorum.Ona aşk olsun!" dedi. Milli bir iktidar şartKongrede üretilecek kararların uygulama aşamasına geldiği zaman "iktidar gücüne sahip olmak" ihtiyacının ortaya çıkacağını, her şeyden önce iktidarın millileştirilmesi gerektiğini söyleyen Metin Aydoğan şunları söyledi: "Bunun için örgütlü yapılar, mücadeleci yapılar gerekir. Türkiye'nin durumu hangi örgütsel yapıyı gerektirir?  Türkiye 1918'in koşullarındadır. Sevr'le karşı karşıyadır. Duyun-u Umumiye olayında yabancılar kendileri üretim yaparak tahsil ediyorlardı. Şimdi devletimizin kendi organları aracılığıyla bu paraları topluyorlar. Kemal Derviş, bu memlekete sadece bir çanta ile geliyor, ve bu memleketin Hazine Müsteşarlığından bu memleketin soyulmasını sağlıyor. 'Güçlü ekonomiye geçiş programı denilen program var. Türkiye'de hangi siyasi iktidar gelirse gelsin bu program değişmeyecektir' diyor. Köklü bir iktidar değişikliği olmadan bu değişmeyecektir. Türkiye'nin sorunları kişi, kurum ve kuruluşları aşmış durumdadır. Türkiye'nin sorunları ulusun her kesimini biraraya toplayan ulusal birlikle ancak çözülebilir. Yani ulusal bir seferberlik lazımdır. Ulusal seferberlik başlatması dileğiyle bu kongrenin, ki o seferberlik Türkiye'de başlamıştır. Biliniz. Ne siz yalnızsınız, ne başka insanlar yalnızdır. Bu seferberlik büyük nehirleri besleyen, büyük akarsular gibi bir yerde buluşacak ve Türkiye'yi mutlaka kurtaracaktır. Anadolu'da, Anadolu yaylasında Türkiye'yi yenmek mümkün değildir."  Ribâhor tahakkümüne  son veren modelAraştırmacı-Yazar Zafer Yalçın, Milli Ekonomi Modeli'nin geniş bir tahlilini yaptığı konuşmasında "kaynaklar değil insanların ihtiyaçları sınırlıdır", "gelir dağılımında adaletin, sürekli büyümenin ve sürekli tam istihdamın sağlanması", "devletin mutlaka ekonomi içinde yer alarak alan değil veren el olma", "bulaşıcı bir hastalık olarak tanımlanan faizin tamamen ekonomi dışına itilmesi" gibi parametrelerine atıfta bulundu. Yalçın, özellikle faiz konusunda şu değerlendirmede bulundu: "Paranın faizle piyasalarda kullanımdan çekilerek istiflenmesi, onun gerçek görevini yerine getirmesine engel olduğu gibi, parayı elde tutanları da piyasalara egemen kılmaktadır. Bu nedenle tefeci faizi denilen Riba; Ulusal Ekonomi örneğinde, insan, toplum ve insanlığın kutsal değerleriyle savaşan bulaşıcı bir hastalık olarak tanımlanmıştır. O, gelir dağılımındaki dengeyi bozduğu gibi üretimle tüketimi de engeller. Riba'nın tarih boyunca zulmün; insana, topluma ve insanlığa karşı açtığı savaşta onun en büyük silahı olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Kapitalist anlayışlar, bankalardaki hesaplara yatırılan birikimlerle ek kaynak üretilmesi yöntemini desteklerken, merkez bankalarını uluslararası bir gözetimle denetleyerek; onların para basma yöntemiyle, kullanımdaki parasal hacmi arttırmasına karşı çıkmaktadır. Bu nedenle de para talebi maliyetli para ile karşılandığı için, kapitalist anlayışlara, insan, toplum ve insanlığın kutsal değerlerine savaş açan Ribahor örnekler de diyebiliriz.Evrendeki doğal kaynakların ve kullanımdaki basılmış paraların bir örümcek ağı gibi, Ribahorların tekelinde toplanmasına engel olunması; hem üretimin hem de tüketimin önündeki tüm engelleri kaldırmak maliyetleri aşağı çekmek ve herkesin kullanımdaki paraya kolayca erişebileceği bir ortamı sağlamak demektir. Bu nedenle paranın yurt içi kullanım döngüsünde gerçekleştirilen bu kolaylık, birikimi olanları da üretime yönlendirdiği gibi doğal yeteneklerin açığa çıkmasını sağlar. Kullanımdaki paranın önündeki tüm engeller kaldırılarak maliyetsiz ve herkesin kolayca sahip olacağı bir konuma getirilmesi Milli Ekonomi düzeninin en önemli beneğini oluşturur." Neo-liberalizm esaretine çareTataristan Devlet Ajansı Eski Genel Müdürü Raşit Galyanof, Türkiye'yi çok yakından takip ettiklerini ve dolayısıyla Prof. Dr. Haydar Baş ve ekonomi teorisinden kısa zamanda haberdar olduklarını, incelediklerini, Milli Ekonomi Modeli'nin Türkiye için olduğu gibi Rusya, Tataristan ve bütün dünya için bir çözüm olduğunu anladıklarını belirterek, "Prof. Dr. Haydar Baş'ın eseri bizim için de büyük bir olaydır. Çünkü Rusya da Türkiye gibi neo-liberalizmin esiri durumundadır. Liberal ekonomiye alternatif olarak devletin ekonomiye sahip çıkması gerekmektedir. Bu gerçek ise bir tek Prof. Dr. Haydar Baş'ın eserinde yer almaktadır" dedi.
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'

Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

 
İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor.
28.03.2024 17:50:00 / Güncelleme: 28.03.2024 17:54:49
HASAN PARLAK
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler güruhu olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor. Nitekim Gazze'de soykırım yapan Yahudi askerleri, işgal ettikleri bölgede her türlü rezalete imza atıyor. Hatta rezaletlerini sosyal medyada paylaşmaktan da geri durmuyor. Reuters ajansında yer alan görüntüler de Yahudi askerlerinin ne kadar 'insanlık sınıfı'nın dışında olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim İsrail askerleri, Filistinlilerin evlerinde bulunan iç çamaşırlarıyla oynadıklarını gösteren fotoğraf ve videoları yayınlamaktan geri durmadı. Videolardan birinde Gazze'deki bir odada bir koltukta oturan İsrailli bir asker sırıtıyor, bir elinde silah, diğer elinde beyaz saten iç çamaşırını kanepede yatan bir yoldaşın açık ağzının üzerine sallıyor. Böylece Yahudi askerlerin insan olmadığını, başka tür bir mahluk olduğunu tüm dünyaya haykırıyorlar. 

Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor

Türkiye Deniz Canlıları Müzesi Kurucusu Kenan Balcı, 'Gece geliyorlar, gündüz geliyorlar. Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyorlar' dedi.
28.03.2024 12:53:00
İhlas Haber Ajansı
Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor
Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor
Türkiye Deniz Canlıları Müzesi'nin de bulunduğu Beylikdüzü Balıkçı Kenan Tesisleri sahibi balıkçı Kenan Balcı İmamoğlu aleyhinde yapmış olduğu açıklamalar sonrasında işletmesi zabıtalar tarafından ablukaya alındı ve mühürlenmek istendi. Evraklarının tam ve eksiksiz olduğunu belirten tesis sahibi Balıkçı Kenan Balcı, "İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun talimatıyla işletme adeta abluka altına alındı. 150 bin lira olan arazimize 1500 lira verip almaya çalışıyorlar" dedi.

Zabıta ekiplerine direnen Kenan Balcı, 'Ben 15 yıldır Anadolu Caddesi üzerinde, 50 yıldır da esnaflık yapıyorum. Böyle bir şey ilk defa gördüm. Zabıta ekipleri talimatla işletmemizi mühürlemeye geliyorlar. Bizlere de 'bu mühür sembolik' diye ifadelerde bulunuyorlar. Gündüz ayrı ekip, gece ayrı ekip geliyor. zabıta ekipleri işlerini bırakmışlar, Balıkçı Kenan Tesisleri'ni ablukaya almışlar. Gündüz zabıta ekip araçlarla geliyorlar. Gecede vinçlerle. Bizim arazimizi, işletmemizi elimizden almak için her yolu deniyorlar' ifadelerini kullandı.

"Ben bir esnaf olarak kazanımlarımı korumak amaçlı çıktığım bu yolda her geçen gün yeni bir zulümle karşı karşıya kalıyorum" ifadelerini kullanan Balcı, '50 yıldır balıkçıyım. Esnaflık yapıyorum. İmamoğlu tarafından yaklaşık 5 yıl önce kendi tapulu arazimden bir kısmını hediye etmem istendi. Ben bu isteği reddettim. Ondan sonra isteklerini yerine getirmediğim için kapsamlı olarak yıpratma ve yıldırma kampanyası başlattılar. Kendi tapulu arazime el koydular. Metrekaresi 150 bin lira olan arazimin metrekaresini bin 500 liraya almaya çalıştılar. Biz sesimizi yükselttikçe, itiraz ettikçe onlar daha çok üstümüze gelmeye başladılar' dedi.

"Paradan kuleler yapan İmamoğlu ve ekibi istediklerine ulaşamayınca zulmün dozunu artırmaya başladı" diyen Balcı, '30 yıldır bu bölgede balıkçılık yapıyorum. Ruhsatımı kendisi verdi. Ama şimdi beni ruhsatsız balık satmakla suçluyor. Ruhsatsız olduğu gerekçesiyle işyerimi kapatmak istiyor. Bu dükkanım tam 15 yıldır aynı yerde faaliyet göstermekte. 15 yıldır sorunsuz bir şekilde çalışan işyerimi istediklerini yapmadığım için ruhsatsızdır diye ilan edip kapatmak istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar burada balık satmaya devam edeceğiz. Arazimi, işyerimi İmamoğlu'na yem etmeyeceğim. Bu arazimin tapularını pankart yapıp suratlarına çarpıyorum' diye konuştu.

"İmamoğlu'na karşı bizi koruyun"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan yardım isteyen Balıkçı Kenan Balcı, 'Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a seslenmek istiyorum. Erdoğan sevdalısı esnaf olarak başımıza bu işleri açan, bize çökmeye çalışan, paradan yeni kuleler yapmak isteyen, İmamoğlu ve ekibine karşı bizi koruyun. Adaletin sağlanmasına vesile olun. Hz Ömer adaletinin temsilcisi sayın Cumhurbaşkanımızdan bunu talep ediyorum. Lütfen zulme karşı yanımızda olun' ifadelerini kullandı.

İletişim Başkanlığı, seçim için Ankara ve İstanbul'da basın merkezi kuracak

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri'ni takip etmek isteyen ulusal ve uluslararası basın mensuplarına yönelik Ankara ve İstanbul'da "basın merkezi" kurulacak.
28.03.2024 12:38:00
Anadolu Ajansı
İletişim Başkanlığı, seçim için Ankara ve İstanbul'da basın merkezi kuracak
İletişim Başkanlığı, seçim için Ankara ve İstanbul'da basın merkezi kuracak

Başkanlıktan yapılan açıklamaya göre, 31 Mart'ta yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nin Türkiye'nin yanı sıra uluslararası kamuoyunda da ilgiyle takip edilmesi bekleniyor.

Başkanlık tarafından kurulacak basın merkezleri ile ulusal ve uluslararası basın mensuplarının seçime ilişkin gelişmeleri sağlıklı ve hızlı şekilde takip etmelerine katkı sunulması amaçlanıyor.

Basın merkezleri gün boyunca, ulusal ve yerleşik uluslararası basın mensupları ile seçimleri izlemek üzere yurt dışından gelen uluslararası basın mensuplarının kullanımına açık olarak hizmet verecek.

Ankara ve İstanbul'da kurulacak basın merkezlerinde seçim sonuçlarına dair veriler, Anadolu Ajansı (AA) tarafından sağlanacak. Basın mensuplarına seçim sonuçlarını anlık takip etme imkanının yanı sıra teknik altyapı, simultane tercüme ve canlı yayın imkanı sunulacak.

Gün boyunca akademisyenler, kanaat önderleri, kamu kurum temsilcileri tarafından da ziyaret edilecek basın merkezlerinde, ulusal ve uluslararası basın mensupları konuklarla röportajlar yapabilecek.

Öte yandan, basın merkezlerinde, Türkiye'nin geçmişten bugüne çok partili siyasi hayatı, demokrasi ve seçim tecrübeleri, seçim kampanyalarına ilişkin fotoğraf ve görüntüleri içeren "Türkiye'nin Seçim Tarihi ve Demokrasi Tecrübesi" temalı sergi yer alacak.

Ankara'da Point Hotel'de, İstanbul'da The Marmara Taksim'de kurulacak basın merkezleri 31 Mart Pazar günü saat 14.00'ten itibaren basın mensuplarının hizmetine açık olacak. 

Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin dokuzuncu turunda da iki aday salt çoğunluğu sağlayamadı.
28.03.2024 11:15:00 / Güncelleme: 28.03.2024 16:31:51
İhlas Haber Ajansı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı
24 Mart 2020'de Yargıtay Başkanlığı görevine seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi pazar günü itibarıyla dolmuştu.

Yüksek Mahkeme'nin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay'da sandık kuruldu ve pazartesi saat 08.00 itibarıyla Yargıtay üyeleri sandık başına gitti.

Seçimin ilk 8 turunda hiçbir aday, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamadı.

Bugün gerçekleştirilen dokuzuncu tur da sonuçlandı.

Dokuzuncu turda adaylardan Mehmet Akarca 119, Ömer Kerkez ise 138 oy aldı.

Oylamada 11 oy boş, 68 oy ise geçersiz sayıldı. İki aday da salt çoğunluğu bu turda da sağlayamadı.

Oylama onuncu tur ile devam edecek.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.