logo
25 NİSAN 2024

Vali butona basıyor

06.08.2005 00:00:00
Ben yakın geçmişte, karşıladığı bakan basının sorularını yanıtlarken yağmurdan ıslanmasın diye ona şemsiye tutan Trabzon Valileri gördüğüm için; ne Bingöl'de "En büyük yolsuzluklara burada rastladım'' diyen genç ve onurlu kaymakama, "Ama kardeşim?.'' diye hitabetmekte mahzur görmeyen milletvekiline de, Gümüşhane'de Milli Piyango çekilişinin butonuna basan valiye de hiç şaşırmadım.Mülki idare amirleri giderek sosyal ve protokoler görevlere daha fazla ağırlık vermeye başladılar. Bakan, vekil karşılama, uğurlama; hele tek parti iktidarlarında zorunlu ve öncelikli görevler arasında..Bir de kırmızı plakalarını göstermek için her hafta sonu "seçim çevrelerine" seçmenleriyle bütünleşmeye giden Meclis İdare Âmirleri'ni.. İki tarafı yalçın dağlarla çevrili Gümüşhane'in il merkezinde en çukura inşa edilmiş stadyumda halkı toplamış, festivale konukluk ediyor ve butona basıyor vali bey..Festivalde ne işiniz var?Sonra aynı saatlerde Torul Askerlik Şubesi teröristlerce basılıp bir şehit verilince de Gümüşhane'nin çok dağlık bir bölge olduğunu hatırlatarak diyor ki; "Gündüz dağlarda barınan terör örgütü mensupları, gece şehre gelerek eylem yapıyorlar. Takviye güvenlik güçleriyle bölgede geniş çaplı operasyonlar sürüyor". Bir hafta önce de yine il merkezinde bulunan Otobüs Terminalindeki polis noktasına saldırılmamış mıydı?O zaman, madem böyle bir istihbaratınız da var ve teröristin attığı adımı biliyorsunuz; neden dağlarda eşkıya peşinde değilsiniz de festivalde butonlarla uğraşıyorsunuz beyefendi?Vakti nişanlılığınızda ikramiye çıkan Tayyare Piyangosu muhabbetine giriyorsunuz? Halbuki sadece daha iki gün önce ekranlara düşen ajans haberi şöyleydi:"Genelkurmay Başkanlığı'nın '2004 Terör Değerlendirme' raporunda yer alan bilgilere göre, bölücü terör örgütü PKK iki grubunu, Tokat ve Sivas üzerinden Giresun ve Gümüşhane kırsalına sızdırdı. İki ayrı grup halinde toplam 10 teröristin bölgeye sızdığı bilgileri üzerine güvenlik güçleri istihbarat faaliyetlerini artırdı. Terör örgütünün Karadeniz'e yeniden sızma planındaki güzergah değişikliği ise anlamlı bulundu.Daha önceki yıllarda Tokat ve Sivas üzerinden Ordu'ya sızan teröristlerin her seferinde yakalanması ve öldürülmesi, terör örgütünü güzergah değişikliği yapmaya yönelttiği belirtiliyor. İlk olarak 1997 yılında kırsal kesimde terör hareketleri gözlenen Ordu'da, Kemal Yazıcıoğlu'nun vali olarak atanmasıyla dengeler değişti.Bölgeye sızan 'Sarı İbrahim' kod adlı Mahmut Topbaş adlı teröristin başını çektiği 12 kişilik grup çıkan çatışmalarda öldürülürken, gruptan sadece Mahmut Topbaş kurtuldu. 1998 yılında ise PKK'nın paravan örgütü olan Türkiye Devrim Partisi (TDP), Resul Kocatürk başkanlığında bölgeye 9 kişilik yeni bir ekip gönderdi. Güvenlik güçlerinin ısrarlı istihbarat ve takipleri sonucu örgütten 3 kişi çıkan çatışmalarda öldürüldü, 3 kişi sağ yakalandı, diğer 3 kişi ise bölgeyi terk ederek izini kaybettirdi.2000-2002 yılları arasında gerek PKK, gerekse DHKP/C'nin bölgeye sızdırmak istediği gruplar il sınırından içeri girdikten bir süre sonra kaçarak ilden uzaklaştı. 30 yıl emniyet camiasında terörle mücadele alanında başarılı çalışmalarıyla tanınan ve terör örgütlerinin korkulu rüyası olan Vali Kemal Yazıcıoğlu'nun ilde göreve başlamasından sonra Ordu sınırlarından içeriye giren her terör grubu ya yok edildi ya da çareyi kaçmakta buldu. Ordu kırsalında barınamayacağını anlayan ve sürekli güvenlik güçleriyle karşılaşan teröristler bir daha bölgeye yaklaşamazken, Ordu 7 yıldır terör hareketlerine maruz kalmadı.Ortadoğu bölgesindeki son siyasi gelişmeler sonucu terör örgütü yeniden bölgeye sızma çabasına girdi. Ancak terör örgütünün bu kez güzergah değişikliği yaparak eskisi gibi Tokat ve Sivas üzerinden Ordu'ya değil, Giresun ve Gümüşhane kırsalına iki ayrı grup gönderdiği belirlendi. Ordu Valisi Kemal Yazıcıoğlu ise bu durumu normal karşıladığını söyledi. Ordu sınırları içerisinden içeri giren her kuşun dahi izlendiğini belirten ve bu konuda iddialı konuşan Vali Kemal Yazıcıoğlu, "8 yıl önce Ordu'ya geldiğimin ilk günü 'Benim olduğum yerde terör barınamaz' dedim. 8 yıl sonra yine aynı şeyi söylüyorum, ben Ordu'da olduğum müddetçe terör buraya giremeyecektir. Girse de dersini alacaktır. Bunu biz ispat ettik, gerekirse yine ispat ederiz. Terör örgütünün güzergah değişikliği yapması bizim bu ispatımızı ortaya koymaktadır. Kaldı ki, Giresun'a da Gümüşhane'ye de gelseler yine orada derslerini alacaklardır. Terör Karadeniz'de barınamaz" dedi. Denize ne kaldı?Gümüşhane şehir merkezi ve Torul'dan sonra Şebinkarahisar'da da GSM Operatörünün arıza yapan vericisine giden araç "mayına çarpıyor''.Karahisar, Torul'dan sonra denize ne kaldı ki? Hatta mısınız Sayın Giresun ve Gümüşhane Valileri, sesimi duyuyor musunuz? Sizlerden de Ordu Valisi gibi 'kaya gibi lâf'' ve icraat bekliyoruz. Terör aldı başını gidiyor kıymetli okuyucu..Trenler devriliyor, yol kesilip asker, belediye başkanları kaçırılıyor.Pusu kuruluyor, mayın patlatılıyor. Bölüklere roketatarla saldırılıyor.Tunceli Valisi Mustafa Erkal konut teslimi törenine katılmak üzere Dedeağaç köyüne gidemiyor, konvoy geri dönüyor.2005 yılında, Cumhuriyet'in 82'inci yılında Cumhuriyet'in Valisi, Cumhuriyet'in köyüne gidemiyor. Sonra da kalkıp Kara Kuvvetleri Komutanı; "Terör 1999 seviyesinde fakat biz terörle mücadele açısından AB Uyum Yasaları yüzünden 1999'dan gerideyiz'' deyince ortalık ayağa kalkıyor. Devletin çatısında da teröre isim takılmasında ve algılamada zorluk ve farklılıklar olduğunu düşünüyorum.İngiliz Polisi "şüphelinin kafasına ateş edilecek'' kararı alıyor, kafasına ateş edilerek kim vurduya giden Brezilya'lı genç için; "üzgünüz ama öyle olması gerekiyordu'' diyor; ama bizde asker başbakanlıkta bir terör takip merkezi kurulmasını halkın önünde istiyor, hükümet sözcüsü yine halkın önünde gerek yok diyor. Meclis, iktidar ve muhalefeti ile RTÜK üye seçimi için tatili bırakıp koşa koşa toplanıyor, ama eşkiyanın denize inmeye çalıştığı, valilerin sorumluluk sahalarındaki köylere gidemediği bir ortamda terör için, Kıbrıs ek protokolü için toplanmıyor.Şehit aileleri atanmış ve seçilmişleri protesto ediyor. Maçlarda tribünlere "Askerimizi geri verin, bizi dağa çıkarmayın'' pankartları açılıyor.Terörle ilgili toplantı yapılmıyor, karar alınmıyor, açıklama yapılmıyor. Genelkurmay Başkanı "Terörün tarifi politikacılara bırakılmamalı, uluslar arası bir bilim kurulu oluşturulup uluslar arası bir tarifte karar kılınmalı. Birinin terörist dediğine öbürü özgürlük savaşçısı diyor'' diyor.Fark nerede?Sayın Özkök?. Bundan tam 33 yıl önce bize ders veren hocamız öyle uluslar arası yabancı bir bilim adamı filan değildi. Delikanlı bir Piyade Binbaşısı idi. Bize şöyle öğretmişti; "Mukavemetçi ile terörist arasında fark yoktur, fark sizin durduğunuz noktada, olaya bakış açınızdadır''.Konuyu da çok basit bir örnekle açıklamıştı, "Kıbrıs Türk Mücahidi bana göre mukavemetçidir, özgürlük savaşçısıdır; fakat Rum'a, Yunan'a göre teröristtir''. Emir verin herhangi bir sınıf okulunun yedek subay temel kurs ders notlarını getirsinler... Öyle yazar.Ecevit'in teröriste 'gerilla', devlet güvenlik güçlerine de 'kontrgerilla' dediği dönemleri ise hiç hatırlamayın.  Demek Ecevit'in kafası Vahdettin örneğinde olduğu gibi sadece şimdi değil, o zamanlarda da karışıkmış..Takacağınız isim, bakış açınıza, taraf olduğunuz duruma göre değişir."Demirci Akıncıları''na, "Topal Osman Müfrezesi''ne terörist diyebilir misiniz? Ama Yunanlıya karşı öyleydiler. İRA İrlandalı'ya göre vatansever, İngiliz'e göre teröristti. Bask gerillası Basklıya göre vatansever, İspanyol'a göre terörist. Peki siz Irak'ta Amerikan işgal kuvvetlerine karşı her gün direnenlere ne isim takıyorsunuz? Amerikalılar terörist diyor da?Pendik'teki İstanbul Tersanesi Komutanlığı'nda, gemi denize indirme, gemi teslim ve ilk kaynak törenleri ile Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı ve Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulu Komutanlığı Öğrenci Alayı'na sancak verme törenlerinde bir konuşma yapan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, karşı karşıya olunan askeri, politik konjonktür ve Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafi ortamın, Türk Deniz Kuvvetleri'nin, Anadolu yarımadasını çevreleyen 3 denizde de gerektiğinde aynı anda varlık göstermesini dikte ettiğini söylemiş.Çok kısa bir süre önce de başka bir toplantıda "artık Türkiye'ye çevre ülkelerden tehdit olmadığını, tehdit'in küresel terör olduğunu'' söylemişti.Şimdi benim kafam karıştı.Türk deniz kuvvetleri madem üç denizde aynı anda varlık gösterecek?.Küresel teröristlere karşı mı?"Karşı karşıya bulunulan askeri, politik konjonktür ve Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafi ortam''? Akdeniz'de Kıbrıs'ın teslimini, Ege'de Yunan tezlerinin kabulünü, Boğazlarda Montrö'nün tartışmaya açılmasını; Karadeniz'de "kıyıdaş olmayan'' Amerikan gemilerinin istediği zaman istediği kadar bulunmasını mı öngörüyor?Hem zaten AB üyesi olunca her tarafımız dost olmayacak mı?Deniz kuvvetlerine ne gerek var? Yalnız gene de bir karar verin..Küresel teröre karşı müttefiklerle Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi kurmak için anlaşmak iyidir ama?Türkiye'yi tehdit eden teröre karşı Terör Takip merkezi'nin başbakanlıkta kurulması konusunda başbakanlıkla anlaşamamak pek de iyi değildir..
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu

Çorlu tren kazası duruşması başladı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı.
25.04.2024 10:49:00
İhlas Haber Ajansı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 2018'de 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davanın duruşması başladı.

Kazada hayatını kaybeden vatandaşların yakınları şehirde yürüyüş yaparak duruşmanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezindeki mahkeme salonuna giriş yaptı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'de duruşmayı takip ediyor.

Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması

 Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
25.04.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH'lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. 'Neden olduk' diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım' dedi.

Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan'ın başkenti Atina'yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye'yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

'Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH'lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında'

Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri'nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH'lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama 'Penceremizi çok açalım, havalandıralım' gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım' dedi.

'Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor'

Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, 'Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. 'Neden olduk, ne değişti' diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.

Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı

Yargıtay’ın bozma kararı sonrası tekrar görülen terör örgütü DEAŞ’ın Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015’te düzenlediği ve 101 kişinin öldüğü saldırıyla ilgili 10’u tutuklu 26 sanığın yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaa açıklandı.
25.04.2024 09:41:00
İhlas Haber Ajansı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, taraf avukatları salonda hazır bulundu.

Avukatlar, kovuşturmanın genişletilmesini ve terör saldırısından önce ihmali bulunan kamu görevlileri hakkındaki belgelerin mahkemece değerlendirilmesini talep etti.

Beyanların ardından esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, sanık Erman Ekici'nin "anayasal düzeni ihlal" suçundan 1, "101 kişiyi kasten öldürme" suçundan da 101 kez olmak üzere toplam 102 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Ekici'nin 379 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs suçundan da 6 bin 822 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden savcı, diğer sanıklar Abdülmubtalip Demir, Talha Güneş, Metin Akaltın, Yakub Şahin, Hakan Şahin, Halil İbrahim Alçay, Resul Demir, Hacı Ali Durmaz ve Hüseyin Tunç için de "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talebinde bulundu.

Söz alan sanık Ekici, savunmasını hazırlamak için süre talep etti.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına hükmederek, duruşmayı 26 Haziran'a erteledi.

Saçlarına kına yakılıp asker çorbası içen izciler, 57. Alay'ın 109 yıl önceki yolunda

Türkiye İzcilik Federasyonu tarafından düzenlenen 57. Alay Şehitlerini Anma Milli Bilinç Kampı kapsamında saçlarına kına yakılan ve asker çorbası içen 2 bin 500 izci, 57. Alay'ın 109 yıl önce yürüdüğü yolda atalarını andı.
25.04.2024 08:06:00 / Güncelleme: 25.04.2024 08:12:21
Anadolu Ajansı
Saçlarına kına yakılıp asker çorbası içen izciler, 57. Alay'ın 109 yıl önceki yolunda
Saçlarına kına yakılıp asker çorbası içen izciler, 57. Alay'ın 109 yıl önceki yolunda

Tarihi Gelibolu Yarımadası'nda bulunan Eceabat ilçesi sınırlarındaki Kocadere Kamp Alanı'na 22 Nisan'da gelen izciler burada, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kızılay ve Kuveyt Türk destekleriyle kurdukları çadırlarda kaldı.

Gençlere kampta Çanakkale Savaşları ve 57. Alay'ın kahramanlıklarıyla ilgili tarihi bilgiler verildi.

Türkiye'nin 60 ilinden gelen 2 bin 500 izci ve izci lideri, 57. Alay'ın karargah olarak kullandığı alanda sabah ezanıyla birlikte uyanıp yürüyüş hazırlıklarına başladı.

Asker çorbası ve hamur kızartmalarını alıp kahvaltı yapan gençlerin saçlarına burada kına yakıldı.

Mehter eşliğinde Türk bayraklarıyla yola çıkan izciler ardından Conkbayırı'na ulaşıp yürüyüşü tamamlayacak.

Rota kapsamında 57. Alayın 109 yıl önce ilerlediği yollarda savaşın yaşandığı cephelerde ziyaret edilecek.

 "Dedeciğim ben geldim" diyerek yola çıkıyoruz"

Türkiye İzcilik Federasyonu Başkanı Hasan Dinçer Subaşı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kampın bu yıl 21. kez düzenlendiğin söyledi.

Yürüyüşe 2 bin 500 izcinin katıldığını anlatan Subaşı, "57. Alay'ın ihtiyat birliği olarak karargah kurduğu noktada ve aynı bu şekilde 109 yıl önce yürüyüşe başladığı noktadayız. Sabah namazı saati silah sesleri ve ezan sesleri içinde izcilerimiz çadırlarından kalkıyorlar. Asker çorbası içip hamur kızartması yiyerek dedelerinin yürüdüğü yolda aynı şekilde Conkbayırı'na yürüyorlar. Büyük bir gururla 57. Alay topraklarında 57. Alay'ın izinde 'dedeciğim ben geldim' diyerek yola çıkıyoruz." ifadesini kullandı.

Subaşı, 57. Alay Milli Bilinç Kampı'na 60 ilden katılım sağlandığını aktararak "Yola çıkmadan önce sadece asker çorbası ve hamur kızartması yeme faaliyeti yapmıyoruz. Tüm izcilerimizin saçları aynı Kınalı Hasan gibi yola çıkmadan önce kınalanıyor, ellerinde Türk bayraklarıyla mehter eşliğinde yürüyüşümüzü gerçekleştiriyoruz." diye konuştu.

Yürüyüşe İstanbul'dan katılan Ahsen Bera Ünal da kampta yer aldığı için çok mutlu olduğunu söyledi.

Manisa'dan gelen Sinem Tüm ise önemli bir atmosferi teneffüs ettiklerini dile getirdi.

Yağmur Kayatepe de kahraman 57. Alay'da görevli askerlerin yürüdüğü yoldan yürüyebilme fırsatı bulduğu için gururlu olduğunu kaydetti. 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.