Yahudiler sadece İsrail'de baskı ve zulüm yapmıyor, dünyanın dört bir köşesinde sevmedikleri kişilere karşı rezilane tutumlarını sürdürüyorlar. Tercüman'dan Ömer Lütfi Mete yazıyor...
The Economist Dergisi, kışkırtıcı bir yaklaşımla Türkiye'de Yahudi karşıtlığının tırmandığına ilişkin bir yorumhaber yayınlayarak bir bakıma İsrail'in 'hem suçlu, hem güçlü' tavrına tercümanlık ediyor.Osmanlı'nın sorumluluklarını devralma bilincini genlerinde taşıyan bir toplum olarak Filistin'de ve Lübnan'da yaşananlardan sonra İsrail'e duyulan tepkiye bir kalemde 'Yahudi karşıtlığı' demenin anlamı ve kastı ne? Kendi kendisi olmaktan çıkarılmak için içeriden ve dışarıdan her türlü fitnenin kotarıldığı bu toplumun, her şeye rağmen, Ortadoğu ve Balkanlar'da yaşanmış en uzun barışın mimarı Osmanlı'yı temsil etme hassasiyetini yitirmemiş bulunması bölge için biricik umut kapısıdır. Böyle iken Türkiye'yi 'Yahudi karşıtlığı' tırmanan bir ülke olarak öne çıkarmak kime yarar? Uyduruk verilerle komplo hikayeleri üretip akılları sıra İsrail fitnesine karşı savaş (!) verirken bizzat Siyonizm'in yenilmezliği duygusunu yaymaya çalışanlara mı, yoksa küresel ve bölgesel oyunların perde arkasını namusuyla sorgulayıp kurcalayanlara mı?Türkiye'de 'Yahudi karşıtlığı' olması, hele yükselmesin Siyonist dalaverecilerin işine geliyor olsa gerek... Malum, 'Yahudi karşıtlığı' faslından sayılabilecek herhangi bir tepki, sıkı Siyonist kükreyişlere bahane teşkil edebiliyor. Bu kükreyişler aslında hakiki 'Yahudi karşıtlığı' ile mücadele için değil, İsrail'e ve Siyonizm'e yönelik eleştiride bulunanları bile 'suçluluk duygusu' ile ezikliğe mahkum etmek içindir.Mel Gibson örneğiEn sıcak örnek Mel Gibson...Katolik bir oyuncu ve yönetmen olan Gibson sarhoş araba kullanırken kendisine ceza yazmak isteyen polislere karşı gerçekten de 'su katılmamış Yahudi düşmanlığı' belgesi sayılabilecek sözler söylüyor. Bu densizliği yaparken sarhoş olması bazı çevrelerce mazeret ve hafifletici sebep sayılsa da ciddi bir karşıtlık yansıttığı tartışma götürmez. Yahudiler'i Hazreti İsa'nın işkencecisi ve katili olarak gösteren ünlü filminden sonra zaten malum lobiler ve basın tarafından yeterince lanetlenmiş bulunsa da Gibson, Hollywood'dan dışlanmış değildi. Fakat bu sefer, Yahudiler için o filmdekinden çok daha zararsız bir küfür yüzünden büsbütün işsiz bırakılma tehdidi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Ancak asıl önemli olan Gibson'un diz çöküp yalvarırcasına özür dilemesine rağmen karşı tarafça bağışlanmış değildir. Bütün Amerika'da estirilen Gibson düşmanlığı, ırkçı sersemliğe karşı Siyonist-ırkçı kampanya olarak dikkat çekmektedir. Bir tarafta bireysel bir sersemlik, öbür tarafta örgütlü bir kampanya... Bunun hedefi de bir küfrü lanetlemekten ileri, İsrail'in ve Yahudiler'in eleştirilmezliğini, dokunulmazlık boyutlarında evrensel bir kural haline getirmek.Esasen Gibson bu sersemlikle, İsrail'in Lübnan katliamına karşı ABD kamuoyunda oluşacak tepkileri dengelemeyi becermiş sayılır!Şimdi, ne derece sağlıklı olduğu bilinmeyen yoklamalarla Türkiye'de Yahudi karşıtlığının tırmandığına ilişkin yayın yapmak, zamanlaması itibariyle de çok çirkin bir tezgah kokusu salmaktadır.Yahudiler Müslümanlara ne kadar sempatik?!!!Sanki bize 'dikkat edin, İsrail'in katliamlarına tepki göstermeyi sürdürürseniz, sizi Yahudi karşıtı ilan ederek başınıza çorap örer, görünmez ambargolarla mahvederiz' denilmektedir.Sözünü ettiğim yayındaki şu cümlenin altını çiziyorum:- PEW'ın Küresel Eğilimler Araştırması'na göre, Türkiye'de Yahudiler'e sempatiyle baktıklarını söyleyenlerin oranı sadece yüzde onbeş... Ne demek Yahudiler'e sempatiyle bakmak?Dünyanın neresinde Yahudiler'e, hele de İsrail'in saldırganlığını tırmandırdığı dönemlerde sempati ile bakılabilmektedir?Daha önemlisi; sempati ile bakmamak Yahudi karşıtı olmak mıdır?Hem dünyada, Filistinliler başta olmak üzere Araplara ve Müslümanlara sempati ile bakabilen kaç tane Yahudi vardır?Bütün bu yaygaralar, atalarımızın 'hem suçlu, hem güçlü' diye tanımladığı alçaklığı kanıtlamaya yetmeli...
The Economist Dergisi, kışkırtıcı bir yaklaşımla Türkiye'de Yahudi karşıtlığının tırmandığına ilişkin bir yorumhaber yayınlayarak bir bakıma İsrail'in 'hem suçlu, hem güçlü' tavrına tercümanlık ediyor.Osmanlı'nın sorumluluklarını devralma bilincini genlerinde taşıyan bir toplum olarak Filistin'de ve Lübnan'da yaşananlardan sonra İsrail'e duyulan tepkiye bir kalemde 'Yahudi karşıtlığı' demenin anlamı ve kastı ne? Kendi kendisi olmaktan çıkarılmak için içeriden ve dışarıdan her türlü fitnenin kotarıldığı bu toplumun, her şeye rağmen, Ortadoğu ve Balkanlar'da yaşanmış en uzun barışın mimarı Osmanlı'yı temsil etme hassasiyetini yitirmemiş bulunması bölge için biricik umut kapısıdır. Böyle iken Türkiye'yi 'Yahudi karşıtlığı' tırmanan bir ülke olarak öne çıkarmak kime yarar? Uyduruk verilerle komplo hikayeleri üretip akılları sıra İsrail fitnesine karşı savaş (!) verirken bizzat Siyonizm'in yenilmezliği duygusunu yaymaya çalışanlara mı, yoksa küresel ve bölgesel oyunların perde arkasını namusuyla sorgulayıp kurcalayanlara mı?Türkiye'de 'Yahudi karşıtlığı' olması, hele yükselmesin Siyonist dalaverecilerin işine geliyor olsa gerek... Malum, 'Yahudi karşıtlığı' faslından sayılabilecek herhangi bir tepki, sıkı Siyonist kükreyişlere bahane teşkil edebiliyor. Bu kükreyişler aslında hakiki 'Yahudi karşıtlığı' ile mücadele için değil, İsrail'e ve Siyonizm'e yönelik eleştiride bulunanları bile 'suçluluk duygusu' ile ezikliğe mahkum etmek içindir.Mel Gibson örneğiEn sıcak örnek Mel Gibson...Katolik bir oyuncu ve yönetmen olan Gibson sarhoş araba kullanırken kendisine ceza yazmak isteyen polislere karşı gerçekten de 'su katılmamış Yahudi düşmanlığı' belgesi sayılabilecek sözler söylüyor. Bu densizliği yaparken sarhoş olması bazı çevrelerce mazeret ve hafifletici sebep sayılsa da ciddi bir karşıtlık yansıttığı tartışma götürmez. Yahudiler'i Hazreti İsa'nın işkencecisi ve katili olarak gösteren ünlü filminden sonra zaten malum lobiler ve basın tarafından yeterince lanetlenmiş bulunsa da Gibson, Hollywood'dan dışlanmış değildi. Fakat bu sefer, Yahudiler için o filmdekinden çok daha zararsız bir küfür yüzünden büsbütün işsiz bırakılma tehdidi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Ancak asıl önemli olan Gibson'un diz çöküp yalvarırcasına özür dilemesine rağmen karşı tarafça bağışlanmış değildir. Bütün Amerika'da estirilen Gibson düşmanlığı, ırkçı sersemliğe karşı Siyonist-ırkçı kampanya olarak dikkat çekmektedir. Bir tarafta bireysel bir sersemlik, öbür tarafta örgütlü bir kampanya... Bunun hedefi de bir küfrü lanetlemekten ileri, İsrail'in ve Yahudiler'in eleştirilmezliğini, dokunulmazlık boyutlarında evrensel bir kural haline getirmek.Esasen Gibson bu sersemlikle, İsrail'in Lübnan katliamına karşı ABD kamuoyunda oluşacak tepkileri dengelemeyi becermiş sayılır!Şimdi, ne derece sağlıklı olduğu bilinmeyen yoklamalarla Türkiye'de Yahudi karşıtlığının tırmandığına ilişkin yayın yapmak, zamanlaması itibariyle de çok çirkin bir tezgah kokusu salmaktadır.Yahudiler Müslümanlara ne kadar sempatik?!!!Sanki bize 'dikkat edin, İsrail'in katliamlarına tepki göstermeyi sürdürürseniz, sizi Yahudi karşıtı ilan ederek başınıza çorap örer, görünmez ambargolarla mahvederiz' denilmektedir.Sözünü ettiğim yayındaki şu cümlenin altını çiziyorum:- PEW'ın Küresel Eğilimler Araştırması'na göre, Türkiye'de Yahudiler'e sempatiyle baktıklarını söyleyenlerin oranı sadece yüzde onbeş... Ne demek Yahudiler'e sempatiyle bakmak?Dünyanın neresinde Yahudiler'e, hele de İsrail'in saldırganlığını tırmandırdığı dönemlerde sempati ile bakılabilmektedir?Daha önemlisi; sempati ile bakmamak Yahudi karşıtı olmak mıdır?Hem dünyada, Filistinliler başta olmak üzere Araplara ve Müslümanlara sempati ile bakabilen kaç tane Yahudi vardır?Bütün bu yaygaralar, atalarımızın 'hem suçlu, hem güçlü' diye tanımladığı alçaklığı kanıtlamaya yetmeli...