Fındık, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında, birinci ihraç ürünümüz, yani en önemli döviz kaynağımız idi. Osmanlı döneminden devraldığımız borçların büyük kısmını, fındıktan elde ettiğimiz dövizle ödedik. Bir başka deyişle, ekonomik bağımsızlığımızı kazanmamızda fındığın payı büyüktür. Esasen, her ülkenin milli bir ürünü vardır. Fındık da, Türkiye'nin milli ürünüdür. Onun için Atatürk, milli ürünümüze, milli ruhla sahip çıktı ve 10 Ekim 1935'te "Milli Fındık Şurası"nı düzenledi. Daha sonraları işbaşına gelen IMF'ci partiler, fındığı kurban seçtiler. Tarım ürünleri içerisinden, neden fındık ilk kurban seçildi? Cevap belli : Türkiye, fındıkta rakipsizdi. Küresel güçlerin istediği, Türkiye'nin hiçbir üründe rakipsiz ve belirleyici olmamasıdır. Bu sebepten, IMF'ci partilerin hepsi, aynı yolu izledi ve izleyeceklerdir. O partilerden, bundan başkasnı beklemek safdilliktir. Milli ürün, değerini ve önemini, ancak 'Milli Ekonomi Modeli'nde bulur.Bu temel tespitten sonra, dönelim üç yıllık uygulamalara, yani AKP hükümetinin yaptıklarına. AKP iktidara geldiği günden itibaren fındığa, fındık üreticilerinin gözbebeği Fiskobirliğe, yan baktı, hor baktı, zor baktı. Diğer tarım birliklerine kredi veren, yasa gereği borçlarını tasfiye eden hükümet, Fiskobirliği uygulama dışı bıraktı. Öyle ki, Fiskobirliğin bilançolarında hâlâ 2000 yılı öncesi borçları duruyor. Bundan dolayı Fiskobirlik, özel finans kurumlarından dahi kredi alamıyor. Sözün özü, AKP hükümeti, üç yıllık iktidarı boyunca Fiskobirliğe bir kuruş destek sağlamamıştır. Hal böyle iken, AKP milletvekilleri, "Üreticilerin ve Fiskobirliğin arkasındayız, dönemimizde fındığa altın çağını yaşattık" diyebiliyorlar. Diyorlar da, inanan kim? Tabiri caizse, kendileri çalıp, kendileri oynuyorlar.Fiskobirlik Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri, Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Yönetim Kurulu Başkanları ve üyelerinin katılımıyla, 07.03.2006 tarihinde bir toplantı yapıldı. Fındık sektöründeki gelişmeler, mali sıkıntılar ve çözüm yolları tartışıldı. Toplantıda, "Birliğin stoklarında bulunan fındıkların maliyetinin altında kesinlikle satılmamasına, fındık bedelinin ödenmesi için gerekirse, şirketlerin gayrımenkullerinin bir bölümünün satışa çıkarılmasına, Hazine Müsteşarlığından tahsil edilemeyen özerkleştirme sonrası döneme ait 53 milyon YTL (53 Trilyon TL) için dava açılmasına, yurtiçi ve yurdışı banka ve finans kuruluşları ile kredi temini için görüşmelere devam edilmesine," karar verildi. Alınan kararların bir kısmı böyle. Görüldüğü gibi, fındık üreticileri, hükümetten umudu kesmiş, kendi güçleriyle bir çıkış yolu arıyorlar. Peki, desteksiz, teşviksiz fındık üreticileri bir şey yapabilirler mi? Sadre şifa vermeyen, sınırlı adımlar atabilirler. Hepsi bu. Bir kere şu gerçeğin altını çizelim: Dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir tarım ürünü, devletin desteği olmadan, belli bir düzeyin üzerinde üretilmez. Neden üretilmez? Çünkü, kazanç sağlamaz. Bunun dışında çiftçiler, ancak kendi tüketecekleri kadar üretirler. Fındık üreticileri, "yan bakan fındığa, gömülür sandığa" tekerlemesiyle, habire AKP'yi uyarıyorlar. Fakat AKP'nin kulağı, IMF'den gelecek seslere ayarlanmış olduğu için, ne bu tekerlemeleri, ne de milletin çığlıkları duyuyor. Sadece fındık üreticileri olarak değil, milletçe, artık şuna karar vermemiz gerekiyor: IMF'nin, daha doğrusu, küresel güçlerin elinde kukla mı olacağız, yoksa bağımsızlığımızı sürdürecek miyiz? Ben derim ki, gelin atalarımız gibi bağımsızlık yolunu seçelim. Bu yolu seçersek, yani milli politikalara dönersek, milli ürünümüz fındık da, değerini ve yerini bulur. Aksi halde, sürünürüz, sürünmekten de öte, esarete mahkum oluruz.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018