Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay ve Danıştaya yeni daireler kurulmasını öngören tasarıya itiraz etti. Yargıtay görüşünde İstinaf Mahkemelerinin fiilen faaliyete geçmesiyle ceza davalarıyla ilgili dosyaların yüzde 85'inin Yargıtaya gelmeyeceği tezi savunuldu
Yargıtay Başkanlığının, Yargıtay ve Danıştaya yeni daireler kurulmasını öngören tasarıya ilişkin görüşünü açıkladı. Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay ve Danıştaya yeni daireler kurulmasını da öngören "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" ile ilgili görüşünü TBMM'ye gönderdi. Görüşte, tasarıyla ilgili Yargıtay ve Danıştayın yapısı ve işleyişi konusunda önemli değişiklikler getirildiği belirtilerek, böyle önemli hükümler içeren bir tasarının 'Torba Kanun' diye nitelendirilmesinin kanun yapma tekniğine ve Anayasa'da yer alan kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olmadığı belirtildi. Bir kanun hazırlanırken, uyulması gereken yasal bir prosedür olduğu ve bu yasal prosedür takip edilerek kanun hazırlanması gerektiği ifade edilen görüşte, 6 Mart 1868'de Divanı Ahkamı Adliye adı altında kurulan 'Adaletin Mabedi' olarak nitelendirilen, Türk adaletine yön veren Yargıtayın bir kanun hazırlanırken görüşünün alınması geleneği bulunduğu vurgulanarak, "Yargıtayın yapısı ve işleyişi hakkında bir değişiklik yapılmak istendiği zaman ilk önce Yargıtayın görüşünün alınması gerekir. Oysa tasarı hazırlanırken Yargıtayın görüşü hiç alınmamıştır" denildi. Tasarıda Yargıtaydaki dosyaların yeterince incelenmeden karar verildiğine ilişkin gerekçeye yer verildiği belirtilen görüşte, bunun haksız olduğu belirtilerek, "Her yıl binlerce dosyayı inceleyen yüksek mahkemede görev yapan başkanlar, üyeler, hakimler ve savcılar gece gündüz demeden insan üstü bir çalışma içindedirler. Bu çalışmalar, Yargıtayda görev yapan başkan, üye, hakim ve savcıların görevdeyken ölmesi, genç yaşta ağır hastalıklara yakalanması, emekliye ayrıldığında sağlığını yitirmesi gibi ağır ve acı sonuçlar vermiştir. Bütün bunlara rağmen kendisini adalet hizmetine adayan yüksek mahkeme memurlarına böyle ağır ithamda bulunulması kabul edilemez bir görüş ve davranıştır" denildi.
Gelecekte iş yükümüz azalır
Yeni iş gelmese bile Yargıtayda bulunan işlerin en erken 4 - 5 yıl içinde bitirileceğine ilişkin gerekçenin de yerinde olmadığı vurgulanan görüşte, Bölge Adliye Mahkemelerinin fiilen faaliyete geçmesiyle ceza davalarıyla ilgili dosyaların yüzde 85'inin Yargıtaya gelmeyeceği, bazı ceza dairelerinin kısa süre içinde işlerini bitireceği, işi fazla olan dairelere yapılacak görevlendirmeyle mevcut dosyaların kısa sürede eritileceği ifade edildi. Görüşte, "Yeni daireler kurulup yeni üyeler seçildikten kısa süre sonra işlerin azalması sonucu Yargıtayda üye ve daire fazlalığı oluşacaktır" ifadelerine yer verildi. Ceza davalarıyla ilgili dosyaların birikmesinin ve zaman aşımına uğramasının asıl nedeninin ceza ve ceza muhakemesi kanunlarına yapılan değişiklikler olduğu kaydedildi.
Yargıtay Başkanlığının, Yargıtay ve Danıştaya yeni daireler kurulmasını öngören tasarıya ilişkin görüşünü açıkladı. Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay ve Danıştaya yeni daireler kurulmasını da öngören "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" ile ilgili görüşünü TBMM'ye gönderdi. Görüşte, tasarıyla ilgili Yargıtay ve Danıştayın yapısı ve işleyişi konusunda önemli değişiklikler getirildiği belirtilerek, böyle önemli hükümler içeren bir tasarının 'Torba Kanun' diye nitelendirilmesinin kanun yapma tekniğine ve Anayasa'da yer alan kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olmadığı belirtildi. Bir kanun hazırlanırken, uyulması gereken yasal bir prosedür olduğu ve bu yasal prosedür takip edilerek kanun hazırlanması gerektiği ifade edilen görüşte, 6 Mart 1868'de Divanı Ahkamı Adliye adı altında kurulan 'Adaletin Mabedi' olarak nitelendirilen, Türk adaletine yön veren Yargıtayın bir kanun hazırlanırken görüşünün alınması geleneği bulunduğu vurgulanarak, "Yargıtayın yapısı ve işleyişi hakkında bir değişiklik yapılmak istendiği zaman ilk önce Yargıtayın görüşünün alınması gerekir. Oysa tasarı hazırlanırken Yargıtayın görüşü hiç alınmamıştır" denildi. Tasarıda Yargıtaydaki dosyaların yeterince incelenmeden karar verildiğine ilişkin gerekçeye yer verildiği belirtilen görüşte, bunun haksız olduğu belirtilerek, "Her yıl binlerce dosyayı inceleyen yüksek mahkemede görev yapan başkanlar, üyeler, hakimler ve savcılar gece gündüz demeden insan üstü bir çalışma içindedirler. Bu çalışmalar, Yargıtayda görev yapan başkan, üye, hakim ve savcıların görevdeyken ölmesi, genç yaşta ağır hastalıklara yakalanması, emekliye ayrıldığında sağlığını yitirmesi gibi ağır ve acı sonuçlar vermiştir. Bütün bunlara rağmen kendisini adalet hizmetine adayan yüksek mahkeme memurlarına böyle ağır ithamda bulunulması kabul edilemez bir görüş ve davranıştır" denildi.
Gelecekte iş yükümüz azalır
Yeni iş gelmese bile Yargıtayda bulunan işlerin en erken 4 - 5 yıl içinde bitirileceğine ilişkin gerekçenin de yerinde olmadığı vurgulanan görüşte, Bölge Adliye Mahkemelerinin fiilen faaliyete geçmesiyle ceza davalarıyla ilgili dosyaların yüzde 85'inin Yargıtaya gelmeyeceği, bazı ceza dairelerinin kısa süre içinde işlerini bitireceği, işi fazla olan dairelere yapılacak görevlendirmeyle mevcut dosyaların kısa sürede eritileceği ifade edildi. Görüşte, "Yeni daireler kurulup yeni üyeler seçildikten kısa süre sonra işlerin azalması sonucu Yargıtayda üye ve daire fazlalığı oluşacaktır" ifadelerine yer verildi. Ceza davalarıyla ilgili dosyaların birikmesinin ve zaman aşımına uğramasının asıl nedeninin ceza ve ceza muhakemesi kanunlarına yapılan değişiklikler olduğu kaydedildi.