Yerli kömür ithalat mağduru
Bir zamanlar İstanbul'un kömür ihtiyacının karşılandığı Karaburun ve çevresindeki kömür ocakları faaliyetlerini sürdürüyor. Ancak işletmeler, ithal kömür nedeniyle talep azlığından yakınıyor
25.09.2014 00:00:00
RECEP BAHAR/İSTANBULİstanbul'un kuzeyinde yer alan ve genel olarak Karaburun, Ağaçlı, Akpınar ve Yeniköy bölgesinde yoğunlaşan kömür madenleri daya yoğun bir şekilde ekonomiye kazandırılmayı bekliyor. Yıllarca İstanbul'un yakacak ihtiyacının karşılandığı kömür madenleri, ithal kömürle rekabette sorunlarla karşılaşıyor. Karaburun'da Yeni Mesaj'a konuşan kömür madeni yetkilileri bölgede 22 maden işletmesinin çalıştığını, toplamda yaklaşık 70 milyon ton kömür rezervi bulunduğunu kaydetti. Modern tesisler yapıldıÇıkarılan kömürler eskiden olduğu gibi kamyonlarla kaba şekilde taşınmıyor. Kurulan işletmelerde küçük parçalara ayrılıyor, yıkanıyor, zenginleştiriliyor, talebe göre çuvallanıyor. Çuval kömürün tonu 180 TL, paketsiz kömürün ki ise 150 TL. Maliyetler artmasına rağmen, kömür fiyatları 8-10 senedir değişmiyor. Kömür talebe bağlı çıkarılıyor oysa günlük kapasite 2 bin ton civarında... Bölgede 50 yıllık rezerv bulunuyor. 1950 yılından bu yana da kömür çıkarılıyor. Normalde ısı değeri 4000-4200 kalori olan kömürler talebe göre 5500 kaloriye kadar çıkarılabiliyor. Güney Afrika'dan ithal edilen bazı kömür türlerinde ise bu miktar 7 bin kaloriyi buluyor. Milten Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Genç Madenciler Derneği (GEMAD) Başkanı Cemil Ökten, Yeni Mesaj'a yaptığı açıklamada, İstanbul halkı doğalgaz kullandığından bölgede çıkarılan kömürlerin ağırlıklı olarak Çerkezköy ve Hadımköy'deki fabrikalarda değerlendirildiğini belirterek, kâr marjlarının oldukça düşük olduğunu kaydetti. Bölgedeki kömür işletmelerinin tamamı açık işletme... Üstteki toprak alınarak aşağıdaki kömüre ulaşılıyor. Ölümlü kaza ise yok denecek kadar az. Peki, kömürü alınan saha ne oluyor? Kanun gereğince saha kapatılıyor ve Orman Bakanlığı'na devrediliyor. Orman Bakanlığı'nın kömür madenini işletenlerden ağaçlandırma parasını aldığından bu sahaları ağaçlandırılması gerekiyor ama yapmıyor. Bir başka ifadeyle bakanlık görevini icra etmiyor. Bunu gören Cemil Ökten, işlettiği madende kömür bitince ağaçlandırma işlemini parasını ödeyerek yapmış ve yaklaşık 2 milyon ağaç dikerek kömür ocağını park haline getirmiş, adını da Milten Piknik Alanı koymuş. GEMAD Başkanı Cemil Ökten, ülkemizde de maden alanlarının geri dönüştürülebileceğinin görülmesi ve kamuoyundaki madencilere yönelik yanlış algının kırılabilmesi için bu ormanı oluşturduklarını ifade ederek, "300 hektar alana 2 milyondan fazla ağaç diktik. Bu çok kolay bir iş değil" dedi. Ağaçları Orman Bakanlığı kesiyorKonuyu değerlendiren İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kahyaoğlu, madencilerin sanıldığı gibi eline baltayı alıp ağaçları kesmediğini belirterek, şunları söyledi: "Kesilecek ağaçları Orman İdaresi belirliyor ve kendisi kesiyor. Madencilerden ise başka alanlara dikim yapmak için kesilen her bir ağaç için çok yüksek ağaç bedeli alıyor. Ayrıca madenci metrekare değeri 1 TL olan arazi için 2-3 katı kira bedeli ödüyor. Eğer ağaçlandırma yapmıyorsa sorumluluk onların. Kamuoyundaki bu yanlış anlamayı gidermek için Orman Bakanlığımız çıksın bugüne kadar madencilerden ne kadar ağaç parası alındığını, bunların ne kadarıyla nerelere kaç tane ağaç dikildiğini açıklasın. Bakanlığımız bunu neden söylemiyor bilemiyorum. Böyle olunca da kamuoyu madencileri infaz ediyor." Zorunluluktan değil, sorumluluktan yapıyoruz Madencilerin ekonomik ömrü biten ocakların olduğu gibi bırakılmasının çok eleştirildiğine değinen Kahyaoğlu, "Yasalara göre bu sorumluluk devlete ait. Biz sadece o bölgeyi ağaçlandırmaya uygun hale getirmekle yükümlüyüz. Bu sistem işlemiyorsa suçlusu biz değiliz. Devlet bizden bundan böyle ağaç parası almasın. Üzerimizdeki gereksiz mali yükleri kaldırsın. Kesilen her ağaç için başka bir alana 10 ağaç dikme zorunluluğu getirsin ve bunu da ciddi bir şekilde denetlesin. Yapmayanı da cezalandırsın. Ayrıca maden ocakları ekonomik ömürlerini tamamladığında da orayı yeniden ağaçlandırma şartı getirsin. Bugün Türkiye'de bunu yapan firmalar var. Ancak sayıları 10 taneyi bile bulmaz. Çünkü yapılan iş çok maliyetli. Ancak gücü olan firmalar yapıyorlar. Dediğim gibi zorunlu olmadıkları halde kendilerini sorumlu hissettikleri için, yapabilecekleri güçleri olduğu için yapıyorlar. Engeller kaldırılırsa tüm firmalarımız bunu canı gönülden yapar" dedi. Kahyaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Maden bölgelerine elektrik hattını biz çekiyoruz, yolları biz yapıyoruz, köylerin camisini, çeşmesini biz onarıyoruz. Okulunu, mezarlığını biz tamir ediyoruz, sağlık ocağını biz yapıyoruz. Yine de köylüye göre madenciler kötü oluyor. Biz burada çok önemli bir sektörü temsil ediyoruz. Hem insanlık için olmazsa olmaz bir sektör bu. Günlük hayatımızda kullandığımız her şeyin hammaddesi madendir. Çevreciler madenlere karşı olduklarını söylüyorlar. O zaman bırakın elinizdeki cep telefonunu, otomobile filan binmeyin. Bir otomobilin üretilebilmesi için 7 ton maden kullanıldığını kimse biliyor mu? Çatal kaşıkla yemek yemeyin veya elektrik kullanmayın. Bunların hepsinin hammaddesini madenciler çıkarıyor."