Yolumuz birlik yoludur
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, İcmal Dergisi tarafından düzenlenen "İman ve Aşk Ocağı Ehl-i Beyt Gecesi”nde yaptığı tarihi nitelikteki konuşmada, "Bizim yolumuz Ehl-i Beyt'e gönül veren bütün Müslüman kardeşlerimin yoludur" dedi
26.03.2012 00:00:00
RECEP BAHAR - İSTANBUL
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, İcmal Dergisi tarafından önceki gece düzenlenen "İman ve Aşk Ocağı Ehl-i Beyt Gecesi'nde" yaptığı konuşmada İslam dünyasının birlik içinde olması gerektiği konusunda önemli mesajlar verdi. Kerbela diyarından Ayetullah Uzma Seyid Sadık Şiraze'nin temsilcisi Şeh Muhammed Celal, İran Kum İlim Havzasının üstadlarından Hz. Ali'nin eseri Nehcü-l Belağa'yı tam metin olarak yayına hazırlayan Hüccet-ül İslam Seyyid Muhammed Sadık Musevifer ile Hazreti Hüseyin Camii İmamı Mehdi Aksu'nun da iştirak ederek İstanbul Bağlarbaşı Kültür Merkezi'ni görülmemiş bir şekilde dolduran dinleyenlere hitap ettikleri gecede kapanış konuşmasını yapan Prof. Dr. Haydar Baş, "Bizim yolumuz hem Sünni kardeşlerimin, hem Şii kardeşlerimin, hem Caferi kardeşlerimin, hem de Ehl-i Beyt'e gönül veren bütün Müslüman kardeşlerimin yoludur" dedi.
Deprem niteliğinde bir konu
Sözlerine geceyi organize eden İcmal gençliğine teşekkür ederek başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, "4.5 saatlik bir zaman dilimini hep beraber sevgi ve muhabbet, aşk ile beraber yoğurduk ve yaşadık. Bu geceyi yaşatan çok kıymetli misafirlerimize, konuşmacı arkadaşlara ve dinleyicilerimize saygılarımı hürmetlerimi arzediyorum" dedi.
Konuşmasında Sünni dünyasının Şii dünyasının hadis anlayışına bakış açısını değerlendiren BTP Genel Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugünün çok ciddi yanlışlar içinde görüş ayrılığına düşen kardeşlerimi ayıktırmak istiyorum. Bendeniz Ehl-i Beyt Külliyatını yazmaya karar verdim, bu konuda 5 tane Ehl-i Beyt imamı kaldı, onları da tamamlayacağım. Ancak bu arada öyle bir fitne ile karşılaştım ki, inanın aklım durdu. Biz İmam-ı Zeynel Abidin'den, Muhammed Bakır'dan, İmam-ı Cafer'den bahsederken sanki İslam dünyasında olmayan birilerinden bahsediyoruz. Hazreti Hüseyin, Hazreti Hasan ve İmam-ı Ali'den sanki İslam dünyasında şahadet şerbetini içmemiş kişilerden söz ediyoruz. Hayretler içinde kaldım. Bunları inşallah yakın zamanda vereceğim konferansta belgeleriyle önünüze sereceğim. Onun için de bu akşam sadece bir konuya temas edeceğim."
Bu konunun aslında deprem niteliğinde bir konu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Yani itham ettikleri şeyden o kadar uzaklar ki, onun iddia sahibi olmaları asla mümkün değildir. Ehl-i Beyt'in kıymeti ortada... Onu bizim sözlerimiz ifadeye kafi gelmez. Cenab-ı Allah Kuran-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: " Yüce Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyti'nden her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister." (Ahzab Suresi ayet 33)
"De ki, ben bu peygamberliğime karşılık yakınlarıma karşı sizden sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum." (Şura Suresi, 23) Cenab-ı Hakk'ın tüm muradı Muhammed Mustafa'sının Ehl-i Beyti'ni Müslüman olarak sevmemizdir. İmam-ı Şafi bu ayeti kerimeden hareketle buyuruyor ki, ‘Ehli Beyti sevmek farz-ı ayindir.' Yani hepimiz sevmeye mecburuz."
Bir ve beraber olmalıyız
Kendisinin Sünni akaidine göre yetiştiğini, ilmihal bilgisinin, aile terbiyesinin, yetişmesinin, tahsilinin Sünnilik üzerine olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Haydar Baş, şu tarihi uyarılarda ve tespitlerde bulundu: "Revamıdır ki, bağnazlık yapıp da münkirlerin safına geçeceğiz. O kapıdan girip bu mübarek yola dil uzatacağız. Bu yolda İstanbul'un manevi fatihi Ebu Eyyüb el Ensari, Ebuzer Giffari, Selman-ı Farisi de vardır. Bana soruyorlar ki, 'sen Şii mi oldun, Alevi mi oldun?' İşin içine bir girsek var ya, inanın bazı şeylerden endişe edip kendileri eminim ki Alevi olurlar. Niye biliyor musunuz? Ben burada size bilgi verdim, kafadan atmadım. Peygamber Efendimiz'in dönemindeki hadisler sahih değil, Peygamber'den 200 sene sonra tedvin edilen hadisler sahih! Ne derler adama? "Tımarhaneden ne zaman çıktın!" derler... Onun için bizim yolumuz hem Sünni kardeşlerimin, hem Şii kardeşlerimin, hem Caferi kardeşlerimin, hem de Ehl-i Beyt'e gönül veren bütün Müslüman kardeşlerimin yoludur. Bizim yolumuz budur, tevhid yoludur. Sen şimdi Alevi, Sünni, Şii ayrımı yaparak üniversitende hocanı konuşturup "Bunlar İslam'a zarar verdiler, bunlar Müslüman da değildiler" söyleteceksin. Seni gidi münafık ve hain seni! Onlar Allah'a ve Resülüne iman eden ve bu yolda seve seve canını feda eden şüheda neslidir. 12 imamın 8 tanesi şehittir. Allah yoluna feda ettiler canlarını, sen neyini verdin?
Sevgili arkadaşlar bu zalimce tutumun karşısında Yüce Türk Milletinin alacağı bir karar var... Bakın biz Ehl-i Beyt'in eliyle Müslüman olduk. Hz. Hüseyin Efendimiz Kerbela'da şehit olduktan sonra Cenab-ı Peygamber Efendimizin mübarek torunları Maveraünnehir bölgesine ve Horasan'a hicret ederek Türkleri Müslüman ediyorlar. Orada İslam Ocakları kuruluyor. Mevlana babasıyla birlikte Anadolu'ya hicret eden o büyüklerdendir. Bu insanlar Hoca Ahmet Yesevi'nin terbiyesiyle öyle müthiş bir ikaz ve irşad ordusu hazırladılar ki, onların en güzeli, Anadolu'nun manevi fatihi Hacı Bektaşi Veli'nin riyasetinde 35 bin kişilik dervişan grubudur. Bunlar Anadolu'ya geliyor. Anadolu'nun fethi bu mübarek zevatın çalışmasıyla mümkün oluyor. Bizim neslimiz de Peygamber Efendimizin soyundan irşad olan Ehl-i Beyt aşıkları Evliya-i Kiram Hazretleridir. Bu ülkenin birliği, Ümmeti Muhammed'in tevhidi sizlerin omuzlarında kaldı. Kendimizden başkasında maalesef çare ve ümit yok. Şimdi bu büyük yükü sırtlanıp hep beraber koşmaya var mısınız? Allah gayretinizi mübarek eylesin!"
Ehl-i Beyt canlı Kur'an'dır
Prof. Dr. Haydar Baş, Ehl-i Beyt'in Kur'an-ı Kerim'i hayatlarında yaşayarak müşahhas hale getirdiğini kaydederek, "Sabrı, kanaati, fikri, zikri, Kuran'ın hükümlerinin yaşanmasını onlarda göreceğiz. Sünnet ehli olmak istersek, Ehl-i Beyt gibi yaşamalıyız" dedi. İslam dünyasında hadislerin tedvin edilmesi (derlenmesi) konusunda açıklamalarda bulunan, Peygamber Efendimizin hadislerin yazılması yetkisini sadece Hz. Ali'ye verdiğinin altını çizen, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman'ın da bu konuda Hz. Ali'yi öne çıkardıklarını kaydeden BTP Lideri Prof. Dr. Baş, şunları kaydetti: "Peygamberden bu tarihler esas alındığı zaman tam 200 sene sonra hadisler tedvin ediliyor. Çok ciddi kaideler ve kurallar var... Mesela cerh ve tadil kuralları ki, yanlışın ve yalanın sızması mümkün değil... Ben bir Sünni olarak bunu aynen kabul ediyorum. Ancak Sünni kardeşlerim Peygamber Efendimiz'den 125 - 225 yıl sonra toplanan bu hadislerin sıhhatine bir şey demiyor, dil uzatmıyor; uzatmaması da lazım. İman odur. Peki İmam Ali Efendimizden rivayet edilen hadislere sen hangi yetkiyle dil uzatabiliyorsun? Allah seni ıslah etsin. Ki o hadisler Peygamber söylediği zaman kaleme alınmıştır. Ama Hocam sen bilmiyorsun ki, burada ravi yok! Baksana Ehl-i Sünnet'in hadis kitaplarında ravi var. Peygamber Efendimizden (sav) duymuş ve yazmış... İmam-ı Ali Efendimizin eserinde siyasi, sosyal, ahlaki, iktisadi konulardaki hadislere Cami adı veriliyor, ceza hukuku konusundaki hadislere de Cifr Kitabı deniyor. İmam-ı Cafer Efendimizin beyanına göre, yüz binlerce hadis var. Kuran-ı Kerim'in ilk tefsiri Hz. Ali Efendimiz tarafından hadislerle yapılmıştır.
Bunlar böyle birer gerçekken Allah'ın Sevgili'sinden sonra İmam-ı Ali döneminde bu hadisler bir sandık içine konmuş. İmam-ı Ali vefat edeceği zaman kendinden sonra İmam olacak olan Hz. Hasan'a bu sandığı teslim ediyor. Hz. Hasan da Hz. Hüseyin'e teslim etti. Hz. Hüseyin de Kerbela'ya giderken İmam-ı Zeynel Abidin'e teslim etmesi için Ümmü Seleme Annemize emanet etti. Şii dünyasındaki hadisler işte o sandıktan gelmektedir. İmamlara soru sorulduğunda, sandık açılıp hadisler okunarak cevap veriliyordu. Arada bir şahıs yok. Direkt Peygamber Efendimizden aktarılıyor. Zira Hazreti Peygamber buyurdu, Hz. Ali yazdı. Mesela Şii dünyasındaki Kuleyni'nin hadis kitabı bu verilen cevapları ihtiva eden hadislerdir. Bazı Sünniler diyor ki, bu uydurmadır. Allah sana aklı fikir versin! Peki, "Niye uydurmadır?" diye soruyoruz. Diyor ki, "Bunda ravi silsilesi yok." Ravi elbette ki olmaz çünkü bunun şahidi Allah Resülü, İmam-ı Ali, İmam-ı Hasan, İmam-ı Hüseyin ve 12 İmam'dır."