logo
19 MART 2024

Atatürk İngiliz İmparatorluğu'nu yıktı

Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu, Kahramanmaraş'ta düzenlenen Atatürk Vatandır Sempozyumu'nda yaptığı sunumda, Birinci Dünya Savaşı sonunda dünya topraklarının 4'te birinin İngilizlerin elinde olduğuna işaret ederek, "İşte Gazi Mustafa Kemal bu güneş batmayan imparatorluğu yıkan adamdır. Onun için İngilizler onu sevmez" dedi.
16.10.2017 00:00:00
YENİ MESAJ/KAHRAMANMARAŞ

Yeni Mesaj Gazetesi tarafından düzenlenen 'Atatürk Vatandır' sempozyumlarının 5.'si Kahramanmaraş'ta düzenlendi. İki oturum halinde yapılan sempozyumun açılış konuşmasını Yeni Mesaj Gazetesi Genel Müdürü Sabri Terzi yaptı.

Terzi konuşmasında, "Bu hafta 5. programımızı icra ediyoruz. Daha önce Trabzon, Ankara, İstanbul ve Bursa'da gerçekleştirdik. Kahramanmaraş'ın bizim gönül dünyamızda ayrı bir yeri var. Değerli kardeşlerim önümüzdeki hafta da Yeni Mesaj Gazetesi olarak İstanbul'da 22 Ekim Pazar günü Atilla İlhan ve Oktay Sinanoğlu programı düzenleyeceğiz. Selam olsun 'ya istiklal ya ölüm' diyen Mustafa Kemal Atatürk'e, selam olsun Kahramanmaraş'ta Fransız ve Ermeni zulmünün altında Cuma namazı kılmak için toplanan halka 'Fransız bayrağı Maraş Kalesi'nde olduğu müddetçe size cuma namazı farz değildir' diyen Sütçü İmam'a, Rıdvan Hoca'ya ve selam olsun bütün bu duygularla bizi bezeyen, 'ne AB, ne ABD, Tam Bağımsız Türkiye' diyerek milli ve dini aidiyet duygusunu gönüllerimize nakşeden Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e" dedi.

Bulgaristan'dan ot alırsan Barzani seni ciddiye almaz



Konuşmacılar sempozyumda Mustafa Kemal Atatürk'ü farklı yönleriyle anlattı ve günümüzde yaşanan problemlere de çözüm ışığı tuttu. Yeni Mesaj Gazetesi Başyazarı Muharrem Bayraktar, Atatürk'ün tarım ve ekonomi alanındaki atılımına dikkat çekti. Bugün Türkiye'nin Sırbistan'dan et, Bulgaristan'dan ot ithal etme noktasına geldiğini ifade eden Bayraktar, "Barzani bizi niye ciddiye almıyor" sorusunu sordu ve şunları söyledi: "Biz Bulgaristan'dan saman alma noktasına gelmiş isek Barzani dinlemez. Adam senin tarımına bakar. Allah sana namütenahi toprakları vermiş sen kalkıp dilencilik yapıyorsun. Siz gücünüzü gösterecekseniz, bu hamaset ile olmaz. Bu üretim, ihracat, sanayi ile olur. İşte Atatürk bunu yaptı. 1911 yılından 1923 yılına kadar savaşta kalan bir ülkeden bahsediyoruz. İnsanları ekmeği yok, şeker nedir bilmiyorlar, çayı bilmiyorlar, pamuk nedir bilmiyorlar. Yoksulluk içinde nüfusun üçte biri kırılmış, ayakta duran erkek nüfusu kırılmış. 15 yaşındaki şehitlerimiz için oy 15'li oy 15'li diye türküler söylemişiz... Atatürk böyle bir halktan meclis kuruyor, ordu kuruyor, devlet kuruyor ve üretime başlıyor. Bakın hamasete başlamıyor, '10 yılda 10 milyon geç' diyorlar ya... Sadece genç değil, pamuk üretimine başlıyorlar, buğdayı bilmeyen bir ülke 4 yıl sonra yurt dışına buğday satıyor. Şeker pancarını bilmeyen bir ülke şeker pancarı ihracatına başlıyor. Sümerbank kurarak pamuktan basma üretiyor. TEKEL'i kuruyor. Uçak fabrikası kuruyoruz. İşte ondan dolayıdır ki uçak fabrikası kuran Mustafa Kemal'in cumhurbaşkanı olduğu ülkede Mussolini bizden Antalya'yı istediği zaman, büyükelçisine 'çizmelerimi giyip geliyorum' diyor ve büyükelçi kaçıyor. Neden? Bunları ürettiği için kaçıyor. Ama sen bugün samanı dışarıdan alırsan Barzani bile seni dinlemez. Sözünü dinletmenin tek bir yolu var: O da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ne yaptığına bakacaksın. Bir de Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu bu yollara neden çıktı, bu Kahramanmaraş'a niye geldi ona bakacaksın."

Atatürk'e neden dinsiz dediler?



Sempozyumunun kapanış konuşmasını Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu yaptı. Eyercioğlu konuşmasında Atatürk hakkında ortaya atılan 'dinsiz' iftirasının kaynağını şu şekilde anlattı: "Gazi Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale Savaşı sonrasında bütün Anadolu'da kahraman bir Osmanlı paşası olarak tanınırken ne zaman ki Samsun'a ayak bastı, o gün dinsiz ilan edildi. Vahdettin bile Almanya gezisine çıkarken, onu yanında götürüyordu, onun fikirlerine önem veriyordu. Hatta Vahdettin'in kız kardeşi sultan hanımlardan bazıları da onunla dest-i izdivaç için sıraya girmişti. Bu Atatürk vatan işgaline karşı çıktığı gün dinsiz ilan edildi."

'Fesli meddahın cebinde İngiliz pasaportu var!'

"Yakın dönemde de, bizim çocukluğumuzun geçtiği dönemlerde de neden birileri Atatürk'ü diline dolayarak ona iftira atmaya devam etti, ediyor" diyen Prof. Eyercioğlu, "Mustafa Kemal'e yapılan bütün iftiraların kökeninde ya İngiliz ya da Yunan istihbaratının eli vardır" dedi. Ömer Eyercioğlu, şöyle devam etti: "Tarih sahnesinde sürecini tamamlamış bir insan hakkında niçin bu kadar iftirada bulunuluyor. Dönüp baktığımızda bu iftiralara temel teşkil eden iki tane yazılı eser var. Bir tanesi Lord Curzion'un yazmış olduğu eserdir. O bir İngiliz'dir. İkincisi de meşhur Rıza Nur'un hatıratıdır. Rıza Nur kimdir? Kurtuluş Savaşı başladıktan sonra İngiltere'ye kaçan biridir. Onun el yazıları sözüm ona bir kitap haline getirilmiştir. Bunu da araştıranlar söylüyor ki, bunlar tek elden çıkmamış yazılardır.  Yani onu da İngilizler yazmışlar. Kim tarafından meşhur edilmiş bu? Bizim bir tane meşhur fesli meddahımız var o. O da bu eserleri nasıl bulmuş? Babı Ali'de otururken biri yanına gelmiş ve bu eserin mikro filmlerini ona vermiş. Bu eser nerede? İngiliz Kraliyet Kütüphanesi'nde... Bunlara İngiliz Kraliyet Ailesi'nin izni olmayan hiç kimse erişemez ama bu şahıs erişmiş. Bu fesli meddahımız 1980 darbesi olduğu zaman ülkeden kaçtığı zaman cebinde İngiliz pasaportu vardı. Şimdi Gazi Mustafa Kemal'i ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni adeta İngilizler kurdurmuş gibi yalanlar uyduran bu şahsın çıkıp İngiliz pasaportunu cebine nasıl koyduğunu açıklaması lazım. Ben yıllarca orada kaldım, orayı iyi bilirim. İngiliz vizesi en zor alınan vizedir. Turistik gezi için gitseniz bile aylar öncesinden vize almanız lazım. Nasıl oluyor da bu şahıs İngiliz pasaportunu cebine koyabilmiştir. Onun için Mustafa Kemal'e yapılan bütün iftiraların kökeninde ya İngiliz ya da Yunan istihbaratının eli vardır. Yani bir gece onu kafir ilan edenler o gün padişahın tepesine çöküp bu fetvayı aldıran İngilizlerdir."

İngilizler Atatürk'e neden düşman?

Konuşmasında "Peki İngilizler Atatürk'e bu kadar neden husumet duyuyorlar?" sorusunu da soran Prof. Eyercioğlu, şunları söyledi: "Yani Anadolu'yu ellerinden geri aldığı için mi düşmanlar. Hayır! Birinci Dünya Savaşı sonrası bir İngiltere var. Buranın adı güneş batmayan imparatorluktur. 36.6 milyon kilometre karelik bir alan. Yani Osmanlının en az iki katı. Yeryüzünde var olan toprakların 4'te biri bu İngiliz İmparatorluğu'na ait. İşte Gazi Mustafa Kemal bu güneş batmayan imparatorluğu yıkan adamdır. O yüzden de İngilizler, Atatürk'e düşmandır. Atatürk İngiliz sömürgesi altındaki bütün milletlere bağımsızlığın mümkün olduğunu gösteren adamdır. En başta Hindistan... Hindistan İngilizlere Babürlerden geçti. Kim Babürler, Türk milleti... İngilizler Hindistan'ı bizden aldı? Kimse bilmez. Hindistan Kuvay-ı Milliye'ye en çok yardım yapan Hint Müslümanlarıdır. O güne kadar ayıkmamışlardı. Maraş ve Antep'e Fransızlardan önce İngilizler geldi. İngiliz ordusunda bir sürü Hintli Müslüman vardı. Bütün bunları uyandıran Gazi Mustafa Kemal'in bağımsızlık mücadelesi oldu. Onun için o dönem Hindistan camilerinde 'yaşasın Mustafa Kemal' yazıyordu. Pakistan'ın kuruluşu, Hindistan'ın kurtuluşu yani İngiltere'nin dünyadaki egemenliğine son veren hareket Gazi Mustafa Kemal'in başlattığı harekettir. Onun için Atatürk'e sonuna kadar kin duyarlar."

Dün Atatürk'e saldıranların bugünkü hedefi Haydar Baş

Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu, bugün Prof. Dr. Haydar Baş'ın Atatürk ile aynı kaderi yaşadığına işaret ederek, şunları söyledi: "Dün yıkılmaz İngiliz İmparatorluğu'nun yıkılabileceğini ispatlayan Atatürk'tü, bugün ise bugün içinden çıkılamayan ve hiç kimsenin baş edemediği kapitalizmi yıkan insan da yine bu milletin evladıdır, Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Emperyalizmin en büyük kalesine yapılan son saldırıdır bu. Milli Ekonomi Modeli kapitalizmi yıkacak, dünyadaki dengeleri bozacak büyük bir harekettir. İşte bu yüzden Atatürk'ü en iyi anlayan ve anlatan insan Prof. Dr. Haydar Baş'tır diyoruz. Çünkü Atatürk ve Haydar Baş aynı kaderi yaşıyor; aynı elden, aynı nefesten besleniyor. Bağımsızlık kaderine yürüyor ve yine Batı toplumları, bu dinin karşısında dikilmiş olan bütün eller dün Mustafa Kemal hakkında iftiralar uydururken bugün de Haydar Baş hakkında uyduruyor. Ama dün dünya milletleri nasıl Mustafa Kemal'i baş tacı etti, bugün de dünya milletleri Batı'yı yıkmak için Haydar Baş'ın projelerini baş tacı ediyor. Bir tek fark var. Dün dedelerimiz makamları, mevkileri ne olursa olsun hepsini bir kenara bırakıp kurtuluşun Mustafa Kemal'de olduğunu gördü, onun etrafında kenetlendi. Bugün problemimiz budur. Bugünün Hoca Atatürk'ünün etrafından kenetlenmeden kurtulmamız mümkün değildir. Atatürk'ü anlamak, onun mirasına sahip çıkmak isteyen herkesin durağı Prof. Dr. Haydar Baş'ın yanıdır."
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
8 yılda ülkemizden çıkan yerli sermaye miktarı 600 milyar dolar
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Makas açılınca, Altınok için sahaya indi
Mansur Yavaş'ı hedef aldı
'Darende'ye hizmet için yola çıktık'
BTP'den Darende'de büyük miting
Ankara anketinden büyük fark çıktı
Mansur Yavaş kendiyle yarışıyor
"Gazze en büyük açık hava mezarlığına dönüştü"
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell
İsrail'e 35 bin ton silah ve mühimmat taşındı
Büyük çoğunluğu ABD'den
Doğrusu 11 bin dolar
Sığınmacıların geliri Türklere sayılmış!
"Koltukta vakit geçirmeye değil çalışmaya talibiz"
BTP Aksu Adayı Bilal Şahin
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
8 yılda ülkemizden çıkan yerli sermaye miktarı 600 milyar dolar
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Makas açılınca, Altınok için sahaya indi
Mansur Yavaş'ı hedef aldı
'Darende'ye hizmet için yola çıktık'
BTP'den Darende'de büyük miting
Ankara anketinden büyük fark çıktı
Mansur Yavaş kendiyle yarışıyor
"Gazze en büyük açık hava mezarlığına dönüştü"
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell
İsrail'e 35 bin ton silah ve mühimmat taşındı
Büyük çoğunluğu ABD'den
Doğrusu 11 bin dolar
Sığınmacıların geliri Türklere sayılmış!
"Koltukta vakit geçirmeye değil çalışmaya talibiz"
BTP Aksu Adayı Bilal Şahin

Canan Kaftancıoğlu "para sayma" soruşturmasında "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldı

CHP İstanbul İl Başkanlığında çekildiği öne sürülen para sayma görüntülerine ilişkin soruşturmada, eski CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu "şüpheli" sıfatıyla ifadeye çağırıldı.
18.03.2024 21:22:00
Anadolu Ajansı
Canan Kaftancıoğlu "para sayma" soruşturmasında "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldı
Canan Kaftancıoğlu "para sayma" soruşturmasında "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, CHP İl Başkanlığında çekildiği iddia edilen ve sosyal medyada paylaşılan para sayma görüntüleriyle ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor.

Bu kapsamda, şüpheli Ali Rıza Braka'nın savcılıkta, "CHP adına süreci o tarihte İl Başkanı olan Canan Kaftancıoğlu yürütüyordu. Kendisiyle 6 Kasım 2019'da Beyoğlu 3. Noterliği'nde satış sözleşmesi imzaladık." şeklindeki ifadesiyle isminden söz ettiği Kaftancıoğlu'nun "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldığı öğrenildi.

Soruşturma

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı sosyal medya hesaplarında, "Fatih Keleş'in CHP İstanbul İl Başkanlığında para destelerini sayarken çekilen görüntüleri ortaya çıktı." notuyla paylaşılan görüntülere ilişkin maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, suç ve suç unsuru bulunup bulunmadığının tespit edilmesi amacıyla resen soruşturma başlatmıştı.

Soruşturma kapsamında İBB Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş, eski CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas ve eski CHP İstanbul İl Başkanlığı Basın Danışmanı Can Poyraz'ın şüpheli olarak savcılıkça ifadesi alınmıştı.

Keleş, "Parayı avukatlık ofisinde CHP İstanbul il binasını satan Ali Rıza Braka teslim aldı." şeklinde ifade vermişti.

Soruşturma kapsamında, Braka ve İmamoğlu İnşaat Şirketi'nin Genel Müdürü Tuncay Yılmaz'ın da "şüpheli" olarak ifadesi alınmıştı. 

Yuva köyü davasında sanıklar ikinci kez hakim karşısında

Bolu'nun Yuva köyünde 1 kişinin öldüğü, 147 kişinin de tedavi görerek taburcu olduğu su kaynaklı zehirlenmelere ilişkin 5 sanıklı davanın ikinci duruşması yapıldı. Sanıkların tutuksuz yargılanmasına ve davanın genişletilmesine karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
18.03.2024 19:48:00
İhlas Haber Ajansı
Yuva köyü davasında sanıklar ikinci kez hakim karşısında
Yuva köyü davasında sanıklar ikinci kez hakim karşısında
Bolu'da 2022 yılında 1 kişinin hayatını kaybettiği, 147 kişinin de tedavi görerek sağlığına kavuştuğu zehirlenme olayıyla ilgili davanın ikinci duruşması görüldü.

Olayın ardından 5 sanık hakkında hazırlanan 14 sayfalık iddianame, Bolu 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti. 85 kişinin suç duyurusunda bulunduğu iddianame çerçevesinde İl Özel İdaresi Su ve Kanal Hizmetleri Müdürü M.A.A., İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Ü.B. ve köy muhtarı M.E. hakkında 'taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' suçundan 15 yıl hapis cezası talep edilirken, hemşireler B.K. (41) ve F.İ. (42) hakkında da 'görevi kötüye kullanma' suçundan dava açılmıştı. Davanın ikinci duruşması Bolu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada, tutuksuz yargılanan sanıklar Yuva köyü muhtarı M.E., İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Müdürü Ü.B. ve İl Sağlık Müdürlüğü'nde görevli hemşire B.K. ile avukatlar ve müştekilerin bir kısmı hazır bulundu.

Zehirlenme vakalarının yaşandığı dönemde yaşamını yitiren Eyüp Ertem'in (49) E. Coli enfeksiyonuna maruz kaldığı ve ölümünün de E. Coli enfeksiyonuna bağlı olarak gelişen 'invaziv enterokolit, sepsis, septik şok, tipik hemolitik üremik sendrom' ile gelişen komplikasyonlar sonucu gerçekleştiği kaydedildi. Hastanelere sevk edilen bazı hastalarda kanlı ishalle ortaya çıkan, anemi ve akut böbrek yetmezliğiyle seyreden 'Hemolitik Üremik Sendrom' tanısı konulduğu da belirtildi.

'Bilirkişi heyetinde herhangi bir araştırma yapılmamıştır'

Zehirlenen ailelerin avukatı Tunahan Sarıalan, 'Dosya çerçevesinde hazırlanan bilirkişi raporu yeterli değildir. Bilirkişi heyetinde İl Sağlık Müdürlüğü'nden personel bulunmaktadır. Tarafsızlık ilkesine aykırıdır. Akabinde zehirlenmenin sebebi tavuk dışkısı olarak geçmektedir. Ancak buna ilişkin bilirkişi heyetinde herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Yayla suyu denilerek üzerinden geçilmiştir. Teknik kurallara uygun bir mantık çerçevesine oturtulmamıştır. Yayla suyu 4 farklı mahalleye gitmektedir, sadece bir mahallede zehirlenme yaşanmıştır. Tavuk dışkısına göre araştırma yapılması gerekmektedir. Tavuk dışkısına dair bir araştırma yapılmasının akabinde, tarafsız farklı şehirlerden bilirkişi heyeti oluşturularak, dosyanın bilirkişiye tebliğ edilmesini talep ederiz' dedi.

Avukatın yeniden bilirkişi raporu oluşturulması talebi, davanın ilerleyen aşamada genişletileceği belirtilerek reddedildi. Sanıkların tutuksuzluk hallerinin devamına karar veren mahmeke, duruşmayı eksikliklerin giderilmesi için ileri bir tarihe erteledi.

Kişi başına düşen gelirde ince hesap

 
 
Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, geçen yıl milli gelirin 1 tilyon 119 milyar dolar olduğunu hatırlatarak, buna sayıları 5 milyonu bulan sığınmacıların ürettiği mal ve hizmetlerin dahil olduğunu söyledi. Eğilmez, “Ancak kişi başı geliri hesaplarken sığınmacıları nüfusta yok sağdığımız için nüfusumuz daha az görünüyor ve 13 bin 110 dolar olarak kişi başı gelir daha yüksek çıkıyor. Oysa sığınmacıları dahil ederek hesapladığımda 11 bin dolara geriliyor" dedi.
18.03.2024 14:16:00
AHMET TURAN YİĞİT
 Kişi başına düşen gelirde ince hesap
 Kişi başına düşen gelirde ince hesap

Altınbaş Üniversitesi'nin Ekonomi Söyleşileri programında bir araya gelen iki deneyimli ekonomist, Prof. Dr. Işın Çelebi ve Dr. Mahfi Eğilmez, 2024 Mart ayı ekonomi görünümünü değerlendirdi. Dr. Mahfi Eğilmez, Mart ayında açıklanan ekonomik göstergeler arasından büyüme oranı ve turizmin olumlu olduğunu dile getirdi. Yüzde 4.5 açıklanan 2023 büyüme oranını iyi olarak nitelendiren Mahfi Eğilmez, Türkiye'nin yüzde 67'lik enflasyonuyla Arjantin ve Lübnan'ın ardından üçüncü sırada olduğunu açıkladı. Prof. Dr. Işın Çelebi de 4.5'lik büyüme oranının hizmetler sektöründeki büyümeden kaynaklandığına işaret ederek, tarımdaki büyümenin yüzde 0.5 ile gelecek için çok ciddi bir tehlike olduğunu anlattı. Çelebi, şunları söyledi: "Dünyada gıda fiyatlarının yüzde 10 düşerken, Türkiye'de yüzde 70'den fazla artması ciddi bir sorunun göstergesi. İnsanlar, 1 kilo kıyma alabilmek için kuyruklarda bekliyor" dedi.

Gerçekte kişi başına düşen gelir 11 bin dolar


Dr. Mahfi Eğilmez, geçen yıl milli gelirin 1 tilyon 119 milyar dolar olduğunu hatırlatarak, buna sayıları 5 milyonu bulan sığınmacıların ürettiği mal ve hizmetlerin dahil olduğunu söyledi. Eğilmez, şunları söyledi: "Ancak kişi başı geliri hesaplarken sığınmacıları nüfusta yok sağdığımız için nüfusumuz daha az görünüyor ve 13 bin 110 dolar olarak kişi başı gelir daha yüksek çıkıyor. Oysa sığınmacıları dahil ederek hesapladığımda 11 bin dolara geriliyor. Yıllık olarak hane halkı tüketim oranımız ise yüzde 12.8 olarak açıklandı. Bu da tüketim artışımızın gelirimizden daha fazla olduğunu gösteriyor. Sokaktaki vatandaş enflasyon ile ciddi mücadele olmadığını görünce iç tüketimini kısmıyor. Kredi kartı taksit sayıları kısıtlandı ama tüketimin önüne geçilemiyor. Maliye politikası gevşekse ve yarı sıkı para politikanız varsa önleyemezsiniz. Sokağın davranışı da fiyatları artırıyor. Sarmaldan çıkılamıyor."

İşsizlik de çok yüksek

İşsizlik rakamlarını ise geniş işsizlik olarak ele almak gerektiğini vurgulayan Mahfi Eğilmez, "Bu durumda açıklanan yüzde 9.1 işsizlik oranı yüzde 26.5'e çıkıyor. Çok yüksek bir oran ve maalesef artıyor" diye konuştu. Geçen yılın bütününde 143 milyar lira olan bütçe açığının 2024 yılında şimdiden 151 milyar liraya ulaştığına işaret eden Eğilmez, şöyle devam etti: "Ocak ve Şubat aylarında nakit açığı 405 milyar liraya yükseldi. Bu bütçeyi zorluyor. Döviz rezervlerinde yılbaşına göre 10.1milyar dolar düşüş oldu. Net rezervlerde 14.5 milyar dolarlık bir düşüş var. Swap (para takası) harici net rezervlerde ise 10.3 milyar dolarlık bozulma var ki bunun sonucunda swap harici net rezervlerimiz eksi 47.8 milyar dolara geldi." Enflasyonla mücadele de farklı yöntemler denenebileceğini anlatan Eğilmez, en kötüsünün enflasyonu takip etmek olduğunu söyledi. Eğilmez, "Merkez Bankası, faizi yüzde 45 yerine bir anda yüzde 75'e çıkarabilir. Böylece sistemi önce bir sarsarsın ve ordan geriye gelirsin. Böylece enflasyonun önüne geçerek önemli bir etki yaratılabilirdi. Bu şekilde farklı yöntemler denenebilir" şeklinde çarpıcı bir öneri de bulundu.

Tunceli'de dilendirilen ve çalıştırılan çocuk bulunmuyor

Tunceli'de yapılan saha taramaları sonucu, dilendirilen ya da çalıştırılan çocuk bulunmadığı bildirildi
18.03.2024 11:25:00
İhlas Haber Ajansı
Tunceli'de dilendirilen ve çalıştırılan çocuk bulunmuyor
Tunceli'de dilendirilen ve çalıştırılan çocuk bulunmuyor
Tunceli'de yapılan saha taramaları sonucu, dilendirilen ya da çalıştırılan çocuk bulunmadığı bildirildi.

Tunceli Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından yapılan saha çalışmaları ve kamu kurumlarından teyit edilen verilere göre Tunceli'de dilendirilen, çalıştırılan çocuk bulunmuyor. Tunceli Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı 'Çocuklar Güvende' birimi tarafından il genelinde başta çocuk işçi çalıştırılabilecek sektörler düzenli şekilde denetlenirken, emniyet müdürlüğü, İş-Kur ve Göç İdaresi ile de koordine sağlanıyor.

Verilere ilişkin bilgi veren Tunceli Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Seyfettin Özdemir, "Müdürlüğümüz bünyesinde Çocuklar Güvende Birimleri var. Bu birimimiz sabah 8, akşam 5 sahada çalışma yürütüyor. Yine il müdürlüğümüze bağlı 3 sosyal hizmet birimimiz var. Bu merkezlerimizde de Çocuklar Güvende Birimlerimiz mevcut. Bu birimlerimiz saha çalışmaları gerçekleştiriyor. Bütün verilen İl Göç İdaresi'nde toplanarak bakanlığımıza gönderiliyor. Biz, 16 yaş altı çocukların çalıştırılmasına kesinlikle müsaade etmiyoruz. İlimizde hem çocuklar dilenmiyor ya da dilendirilmiyor hem de çalıştırılmıyor. Bu konuda bir ihbar olması halinde anında değerlendiriyoruz' dedi.

Sahada çalışan ekiplerin çocuk işçi çalıştırma potansiyeli olan yerlere ilişkin yol haritası çizdiğini hatırlatan Özdemir, 'Bu konuda esnaflarımızı ziyaret ediyoruz. Organize sanayi bölgesi, oto sanayi, tekstil fabrikalarını ziyaret ediyoruz. Bu verileri yaptığımız saha çalışmalarında tespit ettik. Valimiz Bülent Tekbıyıkoğlu'nun himayelerinde Tunceli'de çocuk çalıştırılmasına, dilendirilmesine müsaade etmedik etmeyeceğiz de. Bizim bu konudaki nihai kararımız çocukları önlenebilir tüm risklerden korumak' şeklinde konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.