Batı bloğunda çatlak Avrupa arada kaldı
ABD'nin Rusya'ya yaptırım kararı alması, hem ABD-Rusya gerginliğini tırmandırdı hem de aynı zamanda ABD'nin batı Avrupalı müttefiklerini şoke etti. Avrupalı liderler ABD'ye, kararlarında AB çıkarlarını hesaba katmadığı ve Avrupa'daki müttefiklerine danışmadığı için tepkili
10.08.2017 00:00:00
ABD Başkanı Trump'ın Kongre'nin Rusya, Kuzey Kore ve İran'a yaptırımlar öngören tasarısını imzalayarak kanun haline getirmesi, sadece ABD-Rusya ilişkilerinde devam eden kriz ortamını ağırlaştırmakla kalmadı, aynı zamanda batı Avrupalı müttefiklerde güçlü bir şaşkınlık ve tepki de yarattı.
En yüksek sesli eleştiri Almanya'dan geldi. Cumhuriyetçi Kongre üyeleri de dahil olmak üzere, Washington elitlerinin iddiaları ve suçlamalarından dolayı Başkan Trump'ın kendi ülkesinde kötü günler geçirdiği biliniyor. Geçen yılki başkanlık seçimleri kampanyasında Trump'ın ekibinin Ruslarla yakından bağlantı kurduğu iddiaları ortada.
Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesi için bir yol bulma konusunda kararlı olmasına rağmen Kongre tarafından desteklenen yaptırımlar tasarısına direnememesi, geçtiğimiz aylarda Trump'ın elinin zayıfladığı gerçeğine işaret ediyor. Halbuki Rusya ile ilişkilerde yeni bir başlangıç yapma isteği, geçen yılki kampanyanın vaatlerinden biriydi.
Rest karşılık rest
Rus makamları, Trump'ın yeni yaptırımlara bütünüyle destek vermediğine dikkat çekseler de, ABD'den gelen bu son karara öfkelerini göstermek için bazı misilleme kararları almak zorunda kaldılar. Rusya'nın öfkesini göstermek için aldığı tedbirler arasında, Rusya'da hizmet veren Amerikalı diplomatların sayısını ciddi biçimde azaltmasını ve bazı diplomatik mülklerin kontrolünü devretmesini ABD hükümetinden istemek vardı. Rusya'nın Kırım'ı kendi topraklarına katmasını ve Suriye'ye askeri müdahalesini takip eden son üç yılda Rus-Amerikan ilişkilerinin kötüleşmesi, dünya çapında alarm zillerinin çalmasına neden olmuş ve pek çok kişi yeni bir dünya savaşının artık çok da uzakta olmadığını düşünmeye başlamıştı.
Soğuk savaş atmosferi
Antalya Bilim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarık Oğuzlu'nun değerlendrimelerine göre ABD-Rusya ilişkilerindeki son krizin önemli bir yan ürünü ise Washington ile Moskova arasındaki yeni bir Soğuk Savaş atmosferinin, transatlantik ilişkilerde de ciddi bir kırılmaya neden olması ihtimalinin artışı.
Amerikalıların ve Avrupalı müttefiklerinin yaşadıkları son kriz, 2003 yılında Saddam'ın iktidardan uzaklaştırılmasını amaçlayan ABD liderliğindeki Irak Savaşı'nın arifesinde gerçekleşmişti.
O sırada Almanya ve Fransa gibi büyük Avrupalı müttefikler, Irak'taki askeri operasyonu için ABD'yi bir Birleşmiş Milletler kararından mahrum bırakmak üzere Güvenlik Konseyi üyesi olan Rusya'yla ortak hareket etmişlerdi. Bush yönetimi, NATO içindeki Avrupalı müttefiklerinin Irak politikasına destek vermeyişlerine yönelik kızgınlığını vurgulamak için 'yaşlı/eski' Batı Avrupalıları stratejik miyoplukla ve eylemsizlikle suçlarken bölücü bir söylemi benimsedi.
Diğer yandan Bush, Transatlantik ittifakla olan dayanışmaları ve ABD'ye verdikleri destek nedeniyle 'genç/yeni' Doğu Avrupalıları övmüştü.
Tarih tekerrür mü ediyor?
Rusya'ya yaptırımların sıkılaştırılması konusundaki son ABD kararından sonra benzer bir durum yeniden ortaya çıkmış gibi görünüyor.
Avrupa Komisyonu'nun önde gelen isimlerinden, Almanya Başbakanı Angela Merkel'e kadar geniş bir yelpazede batı Avrupalı liderler, ABD'nin son yaptırım kararını ciddi biçimde eleştirdiler.
ABD'ye yönelik temel eleştiri, Amerikan dış politika karar vericilerinin, başta ekonomik ve stratejik çıkarları olmak üzere, AB ile Rusya arasındaki ilişkilerde, temel AB çıkarlarını hesaba katmadığı ve yaptırım tasarılarını şekillendirmeden önce Avrupa'daki önemli müttefiklerine danışmadığıydı.
ABD'nin kararları Avrupa'yı vuruyor
ABD öncülüğündeki yaptırımlara karşı Batı Avrupa'nın karşı atağı, Almanya'nın Avrupa'da bir enerji merkezi haline gelmesini sağlayacak Kuzey Akımı-2 adlı doğal gaz boru hattı projesinin inşasına devam etme yönündeki kararlılıktı.
Bu boru hattıyla Almanya ve batı Avrupa ülkeleri çok daha düşük fiyatlarla Rus gazı satın alabilecekler. Bu boru hattının inşasında yer alan Avrupalı şirketlere yaptırımlar uygulamak, Avrupa'nın ekonomik çıkarlarına ciddi şekilde darbe vurmak anlamına geliyor.
Alman bakış açısına göre, yeni Amerikan yaptırımları, Rusya'yı Ukrayna'da politika değişikliğine gitmeye ikna etmekten ziyade, Rusya ile iş yapan Avrupa enerji şirketlerini cezalandıracak.
Dahası Almanlar, yeni yaptırımların arkasında, Avrupa kıtasında Amerikan doğal gazına yeni pazarlar açılmasını hedefleyen güçlü ekonomik motivasyonlar görüyorlar. Rusya'yı piyasadan atmak ve Amerikan gazını Avrupa'ya getirmek yalnızca ABD'nin ekonomik çıkarlarına hizmet etmekle kalmayacak, aynı zamanda Rusya'nın jeopolitik ve jeo-ekonomik himayesine güçlü bir direniş gösterilen Avrupa ülkelerinde, ABD'nin jeopolitik etkisini artırmasına da yardımcı olacaktır.
En yüksek sesli eleştiri Almanya'dan geldi. Cumhuriyetçi Kongre üyeleri de dahil olmak üzere, Washington elitlerinin iddiaları ve suçlamalarından dolayı Başkan Trump'ın kendi ülkesinde kötü günler geçirdiği biliniyor. Geçen yılki başkanlık seçimleri kampanyasında Trump'ın ekibinin Ruslarla yakından bağlantı kurduğu iddiaları ortada.
Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesi için bir yol bulma konusunda kararlı olmasına rağmen Kongre tarafından desteklenen yaptırımlar tasarısına direnememesi, geçtiğimiz aylarda Trump'ın elinin zayıfladığı gerçeğine işaret ediyor. Halbuki Rusya ile ilişkilerde yeni bir başlangıç yapma isteği, geçen yılki kampanyanın vaatlerinden biriydi.
Rest karşılık rest
Rus makamları, Trump'ın yeni yaptırımlara bütünüyle destek vermediğine dikkat çekseler de, ABD'den gelen bu son karara öfkelerini göstermek için bazı misilleme kararları almak zorunda kaldılar. Rusya'nın öfkesini göstermek için aldığı tedbirler arasında, Rusya'da hizmet veren Amerikalı diplomatların sayısını ciddi biçimde azaltmasını ve bazı diplomatik mülklerin kontrolünü devretmesini ABD hükümetinden istemek vardı. Rusya'nın Kırım'ı kendi topraklarına katmasını ve Suriye'ye askeri müdahalesini takip eden son üç yılda Rus-Amerikan ilişkilerinin kötüleşmesi, dünya çapında alarm zillerinin çalmasına neden olmuş ve pek çok kişi yeni bir dünya savaşının artık çok da uzakta olmadığını düşünmeye başlamıştı.
Soğuk savaş atmosferi
Antalya Bilim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarık Oğuzlu'nun değerlendrimelerine göre ABD-Rusya ilişkilerindeki son krizin önemli bir yan ürünü ise Washington ile Moskova arasındaki yeni bir Soğuk Savaş atmosferinin, transatlantik ilişkilerde de ciddi bir kırılmaya neden olması ihtimalinin artışı.
Amerikalıların ve Avrupalı müttefiklerinin yaşadıkları son kriz, 2003 yılında Saddam'ın iktidardan uzaklaştırılmasını amaçlayan ABD liderliğindeki Irak Savaşı'nın arifesinde gerçekleşmişti.
O sırada Almanya ve Fransa gibi büyük Avrupalı müttefikler, Irak'taki askeri operasyonu için ABD'yi bir Birleşmiş Milletler kararından mahrum bırakmak üzere Güvenlik Konseyi üyesi olan Rusya'yla ortak hareket etmişlerdi. Bush yönetimi, NATO içindeki Avrupalı müttefiklerinin Irak politikasına destek vermeyişlerine yönelik kızgınlığını vurgulamak için 'yaşlı/eski' Batı Avrupalıları stratejik miyoplukla ve eylemsizlikle suçlarken bölücü bir söylemi benimsedi.
Diğer yandan Bush, Transatlantik ittifakla olan dayanışmaları ve ABD'ye verdikleri destek nedeniyle 'genç/yeni' Doğu Avrupalıları övmüştü.
Tarih tekerrür mü ediyor?
Rusya'ya yaptırımların sıkılaştırılması konusundaki son ABD kararından sonra benzer bir durum yeniden ortaya çıkmış gibi görünüyor.
Avrupa Komisyonu'nun önde gelen isimlerinden, Almanya Başbakanı Angela Merkel'e kadar geniş bir yelpazede batı Avrupalı liderler, ABD'nin son yaptırım kararını ciddi biçimde eleştirdiler.
ABD'ye yönelik temel eleştiri, Amerikan dış politika karar vericilerinin, başta ekonomik ve stratejik çıkarları olmak üzere, AB ile Rusya arasındaki ilişkilerde, temel AB çıkarlarını hesaba katmadığı ve yaptırım tasarılarını şekillendirmeden önce Avrupa'daki önemli müttefiklerine danışmadığıydı.
ABD'nin kararları Avrupa'yı vuruyor
ABD öncülüğündeki yaptırımlara karşı Batı Avrupa'nın karşı atağı, Almanya'nın Avrupa'da bir enerji merkezi haline gelmesini sağlayacak Kuzey Akımı-2 adlı doğal gaz boru hattı projesinin inşasına devam etme yönündeki kararlılıktı.
Bu boru hattıyla Almanya ve batı Avrupa ülkeleri çok daha düşük fiyatlarla Rus gazı satın alabilecekler. Bu boru hattının inşasında yer alan Avrupalı şirketlere yaptırımlar uygulamak, Avrupa'nın ekonomik çıkarlarına ciddi şekilde darbe vurmak anlamına geliyor.
Alman bakış açısına göre, yeni Amerikan yaptırımları, Rusya'yı Ukrayna'da politika değişikliğine gitmeye ikna etmekten ziyade, Rusya ile iş yapan Avrupa enerji şirketlerini cezalandıracak.
Dahası Almanlar, yeni yaptırımların arkasında, Avrupa kıtasında Amerikan doğal gazına yeni pazarlar açılmasını hedefleyen güçlü ekonomik motivasyonlar görüyorlar. Rusya'yı piyasadan atmak ve Amerikan gazını Avrupa'ya getirmek yalnızca ABD'nin ekonomik çıkarlarına hizmet etmekle kalmayacak, aynı zamanda Rusya'nın jeopolitik ve jeo-ekonomik himayesine güçlü bir direniş gösterilen Avrupa ülkelerinde, ABD'nin jeopolitik etkisini artırmasına da yardımcı olacaktır.