logo
05 MAYIS 2024

BTP'den Başkanlık açıklaması

TBMM'de kavga gürültü eşliğinde görüşmeleri devam eden başkanlık sistemi getirecek anayasa değişikliği paketini değerlendiren BTP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Abdullah Terzi, "Şayet anayasa değişikliği Meclis'ten geçer ve halk da referandumda evet derse hangi sorunumuz çözülecek?" diye sordu.
12.01.2017 00:00:00
YENİ MESAJ / ANKARA

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Dr. Abdullah Terzi gündemi değerlendirdi.
TBMM'de kavga gürültü eşliğinde görüşmeleri devam eden başkanlık sistemi getirecek anayasa değişikliği paketini değerlendiren Dr. Terzi, "Şayet anayasa değişikliği Meclis'ten geçer ve halk da referandumda evet derse hangi sorunumuz çözülecek?" diye sordu. Dr. Abdullah Terzi bu konudaki kritik sorularını şu şekilde sıraladı: "Örneğin başımızın belası olan terör bitecek mi? Komşularımızla olan sorunlarımızı çözmüş olacak mıyız? Dolar, euro aldı başını gidiyor bunlar düşecek mi? Vatandaşın ve devletin borcu bitecek mi? İşsizler işe kavuşacak mı? Madenlerimiz, yeraltı kaynaklarımız tekrar milletin ve devletin malı olacak mı? Saman, yem ve buğday gibi tarım ürünleri ithalatı sona erecek mi? Adalet yeniden mi sağlanacak? Geçim kolaylaşacak, işçimizin, memurumuzun, emeklimizin maaşları artacak mı? Tefessüh etmiş sosyal dokumuz, ahlaki yapımız düzelecek mi? Meclis'in itibarı artacak, yargı tam bağımsız olacak mı? Vahşi kapitalizm, faizci sömürü düzeni terk edilecek mi? Gelir dağılımımız düzelecek mi? Ekonomimiz büyüyecek mi? Daha doğrusu girdiğimiz bu zifiri karanlıktan çıkabilecek miyiz? Anayasa değişikliğinin bunların hiç birini sağlamayacağı aşikârdır. Dolayısıyla 15 yıldır tek başına iktidar olan, her istediğini yapabilme gücünü elde etmiş bir siyasi partinin bu saydıklarımın hiçbirini zaten yapamadığını yaşadık ve gördük."
Fay hatları hareketlendi!
"Şimdi milletin iradesini, Meclis'ten alıp bir siyasi partiye ve o partinin liderine verip, onu da Cumhurbaşkanı yaparak bu sorunların üstesinden gelemeyeceğimizi yaşadığımız 15 yıl bize gösterdi" diyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Abdullah Terzi açıklamasında, "Şimdi terörden savaşa, ekonomik krizlerden sosyal krizlere kadar tüm fay hatlarını hareketlendiren etnik, mezhepsel ve ideolojik kırılmaları tetikleyen bir zeminde bulunuyoruz. Devasa sorunlarla boğuşan ülkemiz bugün maalesef bir kaşık suda fırtınalar koparırcasına bir ayrışmayı, kamplaşmayı da beraberinde getiriyor. Bunu iktidar partisi AKP'nin yanındaki MHP'nin ve CHP'nin söylemlerinden görmemiz mümkün" ifadelerini de kullandı.
'Asıl mesele milli bir projemizin olmaması'
"Bugün Türkiye'nin asıl meselesi nedir" sorusunu soran BTP Genel Başkan Yardımcısı Terzi, "Türkiye'nin asıl meselesi milli menfaatler istikametinde bir milli projeye, milli bir çözüme sahip olmaması ve bunu hayata geçirememesidir. Eğer milletimiz ve siyasetimiz bir değişim istiyorsa, bağımsızlık, sosyal refah, sosyal adalet, iş ve aş istiyorsa Milli Ekonomi Modeli'ne ve onun sahibi genel başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş'a ve bu modeli parti programına koymuş olan Bağımsız Türkiye Partisi'ne müracaat etmek ve oradan bir çıkış yolu yakalamak zorundadır"  dedi.
'MEM yeni dünya realitesidir'
"Biz bunları söylerken uygulanmamış, denenmemiş, hayata geçmemiş bir modelden bahsetmiyoruz" ifadelerini kullanan Dr. Terzi sözlerini şöyle sürdürdü: "Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'ni Türk milleti için yazdı ama milletimiz bunu görmedi, göremedi, görmek istemedi. Hatta bu noktada hipermetrop oldu, yani yakını göremedi. Ama neticede 2005'ten beri dünyada bir realite var. Rusya bu modelin değişik maddelerini uygulamaya koydu. 2013 yılında heyetler gönderip, özel davetiye gönderip genel başkanımızı Duma'ya davet etti. 2013 Şubat'ında genel başkanımız Rus parlamentosu Duma'da Milli Ekonomi Modeli'ni anlattı. Bugün Rusya bu modeli hayata geçirdi, ona bağlı BRICS ülkeleri de bu tezi uyguluyor. Yani dünyada 120 ülke MEM'in değişik maddelerini uyguluyor. BRICS ülkeleri ise bunu milli paralarla ticaret dahil pek çok alanda hayata geçirdi. Bu noktada baktığımızda bu model Kapitalizmi tarihe gömüyor, ABD'nin ve ABD'nin parası doların hegemonyasına son veriyor ve dünyada yeni bir ekonomik güç alanı, askeri güç alanı, siyasi güç alanı ve yeni bir blok oluşmasına neden oluyor. Dünyanın realitesi budur. "
'Dünya şimdi MEM etrafında şekilleniyor'
"Biz kendi içimizde bir kaşık suda fırtına kopararak gündemi bunun etrafında oluşturarak hiç bir şey elde edemeyeceğiz" şeklinde konuşan BTP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Abdullah Terzi, dünyanın Milli Ekonomi Modeli'ni çoktan keşfettiğini ve uygulamaya koyduğunu ifade etti. Terzi şunları söyledi: "Dünya şimdi bu tez etrafında şekilleniyor. O bakımdan şunun altını çizelim. Hani dedik ya biz kendi içimizdeki siyasi dehayı, önemli tezi ve çözümü göremiyoruz bari uzaktan bakalım. Rusya'dan, Hindistan'dan, Çin'den, Brezilya'dan yani BRICS ülkelerinden bakalım. Birkaç örnek vermek istiyorum. Yaklaşık 6 ay önce BRICS İş Geliştirme Merkezi Başkan Yardımcısı Vladimir Gorbonovski İstanbul'a geldi. Prof. Dr. Haydar Baş'a, "lütfen bizi talebeniz olarak kabul edin, biz size hocam diyelim. Çünkü biz sizden çok şey öğrendik. ABD ve Kapitalizmin saldırılarından, hegemonyasından sizin tezinizle kurtuluyoruz' dedi.  İşte yine Rus siyaset ve bilim adamı Prof. Dr. Victor Minin, "MEM bir alfabe gibidir. Bu alfabeyi çözerseniz o zaman kendi kitabınızı okursunuz, yani kendi ülkenizin kaynaklarını, insan gücünü kendi ülkenize adapte eder ve oradan bir çıkış yolu yakalayabilirsiniz' diyor."
'Milli Para ilk defa MEM'de yer aldı'
MEM'in milli paralarla ticaret formülünün de dünyada çok büyük bir karşılık bulduğunu ifade eden Abdullah Terzi, "Bugün artık ABD'nin ayakları titriyorsa, Trump ve Clinton ekolü arasında bir savaş varsa bunun nedeni doların dünyadaki hâkimiyetinin kırılmış olmaya başlamasındandır ki bunun tek adresi milli para, yerli para projesi yani MEM'dir. Bundan önce hiçbir ekonomi literatüründe, kitabında, tezinde milli para- yerli para ifadesi yoktur. 2005'te MEM'de ithalatta, ihracatta ve bir ülkenin kaynaklarının korunmasında milli paranın yeri öne çıkartıldı ve daha sonra bu Rusya'da uygulanmaya başladı. Rusya bunu Çin ile birlikte uygulamaya başladı. Rusya bunu daha sonra Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a teklif etti. Akabinde milli para bizim siyasetçilerimizin de diline dolandı ama şunu bilelim ki milli ve yerli para ilk defa Prof. Dr. Haydar Baş'ın modelinde yer aldı" dedi.
Türk milleti kafasını kuma gömüyor!
Milli Ekonomi Modeli'ndeki vatandaşlık maaşı projesinin de geniş bir alanda karşılık bulduğunu ifade eden Dr. Abdullah Terzi, "MEM'in başka bir etki alanından örnek vermek istiyorum 'basic income' yani temel gelir desteği yani vatandaşlık maaşı bu yeni değil. 2-3 yıldan bu yana bu kavram Finlandiya'da başta olmak üzere İsviçre'de Hollanda'da ifade edilmeye, verilip verilmeyeceği halka referandumla sorulmaya başlandı. Türk milleti de bu kavrama yabancı değil. Prof. Dr. Haydar Baş kar-kış demeden Anadolu'nun köylerini bile dolaşarak 'Ey Türk milleti ben her birinize vatandaşlık maaşı vereceğim' dedi. Bu sesini Avrupalılar duydu, Rusya, Çin, Hindistan duydu. Bu sesi yaklaşık 4 milyar insan iş-aş projeleri olarak bunu yaşıyor. Peki ya Türk milleti? Türk milleti kafasını kuma gömmüş, yakını göremeyen hipermetrop olmuş bari uzağı görerek bir netice çıkarsın diye biz de dua ediyoruz. Bugün komünizm gibi siyasetimizin odaklandığı serbest piyasa ekonomisi ve kapitalizm de çökmüştür. Bugün Avrupa Birliği de çökmektedir. Biz şimdi ister koro halinde parlamenter sistemin çözümsüz partileriyle, ister solo halinde kapitalizm şarkısını söyleyelim bu reçeteyle beraber bu hasta iyileşmez.  Bugün 1938'den bu yana bağımlı dış politikaya ram olmuş bir Türkiye'nin bu sorunları aşması mümkün değildir. Onun için Atatürk'ün bağımsızlık ilkesinin içini dolduran; ekonomik, siyasi, kültürel ve askeri alanda bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Bunun adresi de çok açık ve nettir, Prof. Dr. Haydar Baş'tır, onun Bağımsız Türkiye Partisi'dir" dedi.
Kar kalınlığının yer yer 20santimi buldu
Kış geri döndü!
İİT Zrivesi bildirisine Türkiye etkisi
PKK/PYD/YPG ortak tehdit
Ankara Emniyetinde Ayhan Bora Kaplan depremi
Bakanlık müfettiş görevlendirdi
' Yatmam çakal yatağında, aslanlar yese beni…'
Saray'a yaptığı ziyareti yazdı
İlk kez ihmalin hesabı soruluyor
İBB çalışanı tutuklandı
Netanyahu ölüm saçmakta kararlı
Saldırıyı sonlandırma taleplerine kapalı
'İsrail'le normalleşmeden savunma anlaşması yok'
ABD'den Suudi Arabistan'a ayar
Tüm ülke yağışlı havanın etkisinde
81 il için yağış, 18 il için sarı kod uyarısı
Kabine revizyonu ve ittifak krizi iddiaları hakkında konuştu
'Bahçeli ile aramızda sorun yok'
Gözaltına alınanlardan 27'si adli kontrolle serbest
1 Mayıs'a 38 tutuklama
'Kıyafetler 60-90 derece aralığında yıkanmalı'
Enkaz kentte maske uyarısı
Korku dolu anlar kamerada
Son anda vatandaşlar kurtardı
Rekoltede yüzde 60 düşüş bekleniyor
Kayısıyı 'sis' vurdu
Türkiye'nin doğa harikası
Mayıs ayında 5 metre kar var
İfadesi iddianameye girmeyen Ayşe Ateş'ten tepki
Azmettiriciler nerede?
Kar kalınlığının yer yer 20santimi buldu
Kış geri döndü!
İİT Zrivesi bildirisine Türkiye etkisi
PKK/PYD/YPG ortak tehdit
Ankara Emniyetinde Ayhan Bora Kaplan depremi
Bakanlık müfettiş görevlendirdi
' Yatmam çakal yatağında, aslanlar yese beni…'
Saray'a yaptığı ziyareti yazdı
İlk kez ihmalin hesabı soruluyor
İBB çalışanı tutuklandı
Netanyahu ölüm saçmakta kararlı
Saldırıyı sonlandırma taleplerine kapalı
'İsrail'le normalleşmeden savunma anlaşması yok'
ABD'den Suudi Arabistan'a ayar
Tüm ülke yağışlı havanın etkisinde
81 il için yağış, 18 il için sarı kod uyarısı
Kabine revizyonu ve ittifak krizi iddiaları hakkında konuştu
'Bahçeli ile aramızda sorun yok'
Gözaltına alınanlardan 27'si adli kontrolle serbest
1 Mayıs'a 38 tutuklama
'Kıyafetler 60-90 derece aralığında yıkanmalı'
Enkaz kentte maske uyarısı
Korku dolu anlar kamerada
Son anda vatandaşlar kurtardı
Rekoltede yüzde 60 düşüş bekleniyor
Kayısıyı 'sis' vurdu
Türkiye'nin doğa harikası
Mayıs ayında 5 metre kar var
İfadesi iddianameye girmeyen Ayşe Ateş'ten tepki
Azmettiriciler nerede?

Eda Nur'un ölümüyle ilgili 3 şüpheliden biri tutuklandı

Küçükçekmece'deki sahil parkında yapılan kazı çalışması sonrasında oluşan su birikintisine düşen 5 yaşındaki kız çocuğunun hayatını kaybetmesine ilişkin gözaltına alınan 3 şüpheliden makine teknikeri tutuklandı
05.05.2024 16:01:00 / Güncelleme: 05.05.2024 16:43:52
AA
Eda Nur'un ölümüyle ilgili 3 şüpheliden biri tutuklandı
Eda Nur'un ölümüyle ilgili 3 şüpheliden biri tutuklandı
Küçükçekmece'deki sahil parkında yapılan kazı çalışması sonrasında oluşan su birikintisine düşen 5 yaşındaki kız çocuğunun hayatını kaybetmesine ilişkin gözaltına alınan 3 şüpheliden makine teknikeri Furkan K. tutuklandı, kepçe operatörü ve tesisat ustası adli kontrol şartıyla salıverildi.

Fatih Mahallesi'ndeki Menekşe Sahil Parkı'nda Eda Nur Gezer'in yaşamını yitirmesiyle ilgili Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki Ağaç AŞ'de görevli makine teknikeri Furkan K, kepçe operatörü Sezai A. ile tesisat ustası Fayık C'nin emniyetteki işlemleri tamamlandı.

Sağlık kontrolünden geçirilen 3 şüpheli, Küçükçekmece Adliyesi'ne götürüldü.

Soruşturma savcısı, ifadelerini aldığı zanlılardan birini tutuklanması istemiyle, ikisini adli kontrol altına alınmaları talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk etti.

Küçükçekmece 2. Sulh Ceza Hakimliği, şüphelilerden makine teknikeri Furkan K'nin tutuklanmasına, kepçe operatörü Sezai A. ile tesisat ustası Fayık C'nin adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi.

Hakkında gözaltı kararı bulunan ve firari olan Ağaç AŞ Genel Müdürü Ali S'nin yakalanmasına yönelik çalışmalar sürüyor.


Olay 26 Nisan'da yaşanmıştı


Küçükçekmece İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, 26 Nisan'da Fatih Mahallesi'ndeki Menekşe Sahil Parkı'nda yapılan kazı çalışmasında oluşan su birikintisine bir kişinin düşerek boğulduğu ihbarı sonrası olay yerine gitmişti.

Ekipler, yaptıkları incelemede parkın bazı bölümlerinin kazı çalışması sonrasında su birikintisiyle dolduğunu ve 5 yaşındaki Eda Nur Gezer'in buraya düşerek hayatını kaybettiğini belirlemişti.

İBB, olaya ilişkin yaptığı açıklamada kendi bünyelerinde idari soruşturma başlattıklarını duyurmuştu.

Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından adli soruşturma başlatılmış, kusur tespiti için uzman bilirkişi heyeti görevlendirilmişti.

Salıdan itibaren sıcaklıklar artacak

Salı gününden itibaren batı bölgelerinden başlayarak sıcaklıklar artacak, İstanbul, Ankara ve İzmir'de 3 gün boyunca yağış görülmeyecek

05.05.2024 15:54:00
AA
Salıdan itibaren sıcaklıklar artacak
Salıdan itibaren sıcaklıklar artacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahmin Uzmanı Mehmet Özdemirci, AA muhabirine, gelecek haftanın hava tahminine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bu gece ve yarın yurdun iç kesimlerinde gece sıcaklıkların düşeceğini belirten Özdemirci, "Ankara'da bu gece sıcaklığın 2 dereceye düşmesini bekliyoruz. Bazı ilçelerde ve yüksek kesimlerde eksi dereceleri de göreceğiz. Önümüzdeki 2 gün vatandaşları zirai don konusunda uyarıyoruz" diye konuştu.

Hafta başından itibaren doğu bölgelerinde gök gürültülü sağanağın etkili olacağını belirten Özdemirci, yarınki yağışların Van ve Erzincan dışındaki illerde kuvvetli olacağını söyledi.

Yağışların doğu bölgesinde salı günü de etkisini sürdüreceğini dile getiren Özdemirci, "Bu yağışlar da Hakkari, Şırnak, Batman, Siirt, Mardin ve Bingöl çevrelerinde kuvvetli olacak." diye konuştu.

Hafta boyunca yurdun batı bölgelerinde parçalı ve az bulutlu havanın hakim olacağını aktaran Özdemirci, "Sıcaklıklar şu anda mevsim normallerinin altında. Salı gününden itibaren batı bölgelerinden başlayarak sıcaklıklar artacak." dedi.

İstanbul, Ankara ve İzmir'de 3 gün boyunca yağış görülmeyeceğini bildiren Özdemirci, bu illerde genellikle parçalı ve az bulutlu havanın hakim olacağını kaydetti.

Hava Tahmin Uzmanı Özdemirci, cuma gününden sonra yurdun yeni bir yağış sisteminin etkisine gireceğine de dikkati çekerek, "Ülke genelinde önümüzdeki hafta sonu oldukça yağışlı hava yaşayacağız" bilgisini paylaştı. 

Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'ten iddianame tepkisi: Azmettiriciler nerede?

"Savcılık ifademi unutmuş. Muhtemelen siyasilerin ismi geçtiği için ifadem yok. İfademin tam metnini ilerde paylaşacağım. Bir ifade ancak bu kadar basitleştirilebilir, adeta aklımızla alay ediyorlar" 
05.05.2024 00:41:00
Haber Merkezi
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'ten iddianame tepkisi: Azmettiriciler nerede?
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'ten iddianame tepkisi: Azmettiriciler nerede?
Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı eski Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 kişi hakkında hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı. 

İddianamede MHP ile ilişkili bazı isimlerin yer almamasına Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş tepki gösterdi.

"Böyle bir suikasti birkaç çapulcunun tasarlayıp planladığına inanmamızı gerçekten bekliyor musunuz?"

Ateş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "İddianame burada. Peki, azmettiriciler nerede? Böyle bir suikasti birkaç çapulcunun tasarlayıp planladığına inanmamızı gerçekten bekliyor musunuz? Sırf bu iddianameyi hazırlamak için kamuoyunu neden bir buçuk yıl beklettiniz?" diye sordu.


İfadesi iddianameye girmedi

Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, iddianame sonrası ilk kez SÖZCÜ'ye konuştu. Ayşe Ateş, şunları söyledi:

"Olay gerçekleşir gerçekleşmez bu iddianameyi yazıp önümüze koyabilirlerdi. Bir buçuk yıl bekleyip çok basit, adi bir cinayet vakası gibi servis edilerek asıl faillerin alenen korunup kollandığı çok açık. Kocamı kimin öldürdüğü de, katilleri kimlerin koruduğu da gayet net. Ne diyeyim, yazıklar olsun. Bugün değilse yarın ama eninde sonunda hesap verecekler. Buna inanıyorum, bunun için de elimden gelen her şeyi yapacağıma kimsenin şüphesi olmasın. İnancı, ırkı, ideolojisi ne olursa olsun haksız yere katledilen tüm canlar için."

Ayrıca, Ayşe Ateş'in ifadesine iddianamede yer verilmedi. Bu duruma tepki gösteren Ayşe Ateş, "Savcılık ifademi unutmuş. Muhtemelen siyasilerin ismi geçtiği için ifadem yok. İfademin tam metnini ilerde paylaşacağım. Bir ifade ancak bu kadar basitleştirilebilir, adeta aklımızla alay ediyorlar" şeklinde konuştu.

Sinan Ateş cinayeti zanlısı: Evinin adresini, önüne pankart asmak için araştırmış olabilirim

Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında 16 ay sonra hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı. Zanlıların bir kısmı olayla ilgileri olmadığını söylerken, bazı zanlılar ise kişisel husumet gerekçesi ile Ateş'i yaralamak istedikleri yönündeki ifadeler iddianameye girdi. Sanıkların MHP ile ilgilerine yer verilmeyen iddianamede şüpheli Tolgahan Demirbaş, Ateş'in adresini sorgulattığı iddiasına ilişkin verdiği "Sinan Ateş'in ikametinin önünde pankart asılması düşüncesi gündemdeydi. Bu nedenle adresin tespitini istemiş olabilirim." ifadesi yer aldı.
05.05.2024 00:32:00 / Güncelleme: 05.05.2024 00:42:02
Anadolu Ajansı
Sinan Ateş cinayeti zanlısı: Evinin adresini, önüne pankart asmak için araştırmış olabilirim
Sinan Ateş cinayeti zanlısı: Evinin adresini, önüne pankart asmak için araştırmış olabilirim
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde, Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve olay sırasında beraberindeki Selman Bozkurt "müşteki", 22 kişi de "şüpheli" sıfatıyla yer aldı.

Olay anında tetikçi Eray Özyağci'nin yanındaki şüpheliler Vedat Balkaya ve Suat Kurt müşterek fail, Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş'ın suça azmettiren olduğu bildirildi.

Şüpheliler Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal'ın da iştirak halinde işlenen suça yardım ettikleri kaydedildi.

İddianamede, Çep ve Demirbaş'ın cinayete ilişkin detaylı plan yaptıkları, bu kapsamda Ateş'in kişisel, ailevi ve mesleki yaşantısı konusunda ayrıntılı bilgi topladıkları ifade edildi.

Demirbaş'ın olaydan önce şüpheli eski cinayet büro amiri Aykal'a, Ateş'in telefon ve adres bilgilerini sorgulattığı, Çep'in Özyağci'yi Ankara'ya göndermek için şüpheliler Uzunlar ve Bayraktar'ın sahibi olduğu işletmeden minibüs temin ettiği aktarılan iddianamede, şüpheliler Gelenbey ve Çolak'ın da bu araçla tetikçi Özyağci'yi Ankara'ya getirip, şüpheli Asarkaya'nın Demetevler Mahallesi'ndeki evine bıraktıkları belirtildi.

İddianamede, şüpheliler Saraç, Köktürk, Güney, Ersoy, Zorlu, Ataç, Öktem, Karadeniz ve Atay'ın da bilgi belge ve lojistik destek sağlayarak cinayetin işlenmesine yardımcı oldukları anlatıldı.

Şüphelilerin ifadeleri

İddianamede ifadesine yer verilen şüpheli Eray Özyağci, Ateş'i 3-4 yıldır tanıdığını belirterek, "Kendisini tanıdığımda Ülkü Ocakları Başkanıydı. Gösterdiğim vefaya karşılık vermediği için aramızda kişisel bir husumet oluştu. Kendisini yaralamak amacıyla birtakım planlama ve ayarlama yaptım, hiç kimseden yardım talep etmedim, her şeyi kendi imkanlarımla yaptım." iddiasında bulundu.

Doğukan Çep'e olaydan kısa süre önce birisini vuracağını söylediğini ama kim olduğunu söylemediğini ve ondan yardım almadığını savunan Özyağci, Ankara'ya nasıl geleceğini, Ateş'i nerede bulacağını ve olay yerinden nasıl kaçacağını düşündüğü günlerde, Çep'in yanında oturan iki özel harekat polisinin kendi aralarında Ankara'ya gideceklerinden bahsettiklerini duyduğunu anlattı. Özyağci, şu beyanı verdi:

"Ben de bunu fırsata çevirdim, polislere Ankara'da hasta ziyaretine gitmem gerektiğini ancak ufak bir hapis cezasından dolayı aranmam olduğunu, cezaevine girmek istemediğimi, beni de Ankara'ya giderken yanlarına alıp alamayacaklarını sordum. Bunun üzerine polisler, beni Ankara'ya götürmeyi kabul ettiler."

Ankara'da iki gün keşif yaptığını belirten Özyağci, olay günü Çukurambar'da kahvaltı yaptığını, bir süre sonra Ateş ve beraberinde iki kişi gördüğünü ifade etti.

Özyağci, "Şahıslarla karşı karşıya geldiğimiz esnada üzerimde bulunan silahımı çektim, öncelikle Ateş'in bacaklarına 3-4 el ateş ettim. Selman isimli şahsın da silah çekmesi üzerine kendi can güvenliğimi düşünerek Sinan Ateş'i etkisiz hale getirmek maksadıyla hızlı bir şekilde ateş etmem neticesinde şahıs hareketsiz kaldı." dedi.

Daha sonra kendisini bekleyen Balkaya'nın kullandığı motosikletle olay yerinden kaçtığını, kararlaştırılan bir noktada indiğini aktaran Özyağci, sonraki saatlerde ise ismini söylemek istemediği bir kişinin araçla kendisini aldığını ve İstanbul'a doğru gittiklerini anlattı.

Özyağci, olayda kullandığı tabanca, şarjör ve kalan fişekleri yolda bir çalılık alana gizledikten sonra İstanbul yakınlarında daha önce ayarlanan bir ikamete gittiğini bildirdi.

Şüpheli Vedat Balkaya ise Ankara'ya gittiği motosikleti olaydan 10 gün kadar önce Çep'in verdiğini belirtti. Özyağci'nin de kendisine, "husumetli olduğu bir kişinin ikamet ettiği konuma doğru gideceklerini" söylediğini anlatan Balkaya, olay günü bir kafeye bıraktığı Özyağci'nin süre sonra koşarak geldiğini, motosikletle buradan uzaklaştıklarını, daha sonra onun bekleyen bir araca bindiğini, kendisinin de İstanbul'a döndüğünü aktardı.

Balkaya, "Doğukan Çep, bu yaralama olayını biliyordu ancak Eray Özyağci'yi azmettirip azmettirmediğini bilmiyorum." şeklinde ifade verdi.

"Sinan Ateş'in ofisini ve arabasını gözetledim"

Şüpheli Suat Kurt, 22 veya 23 Aralık 2022'de Doğukan Çep'in FaceTime uygulaması üzerinden kendisini arayarak, birini Ankara'da takip edip edemeyeceğini sorduğunu, kendisinin de bunu kabul ettiğini söyledi.

Otobüsle Ankara'ya gittiğini anlatan Kurt, 26 Aralık'ta Çep'in kendisini FaceTime'dan bir kez daha arayarak, Ateş'in ofisinin yerini ve otomobilini tarif ettiğini ve "Kaçta gelip gidiyor, aracı tek mi kullanıyor, bunları bana haber ver" dediğini anlattı.

Çep'e bazı bilgileri verdiğini ve onun talebi üzerine Özyağci'yi bir eve yerleştirdiğini ifade eden Kurt, şunları söyledi:

"29 Aralık 2022'de ikametteyken Doğukan, Özyağci'yi görüntülü aradı. Sinan Ateş'i kastederek 'Bu şahıs dövülüp ayaklarından yaralanacak' dedi. Olay günü saat 10.00 civarı Çukurambar'a geçtim. Sinan Ateş'in aracı ofisinin önünde duruyordu. Doğukan görüntülü aradı, 'Arabası burada' dedim. Sinan Ateş, yanında 2 şahısla ofisinin bulunduğu binadan çıktılar. Doğukan'a 'Yine gidiyorlar, geldikleri yöne doğru' dedim. O da bana 'Tamam abi, sen taksiye bin' dedi. Silah seslerini duyduktan sonra telefonumu komple kapattım."

Şüpheli Doğukan Çep de Sinan Ateş'i tanımadığını, olayla alakası olmadığını savundu.

Kendisini arayıp alacak verecek meselesi için Ankara'ya gideceğini söyleyen Özyağci'nin araç kiralamasına yardımcı olduğunu söyleyen Çep, "Ankara'da herhangi birini vuracağını bilmiyordum. Böyle bir konuşmaya şahit olmadım. Eğer şahit olsaydım araç kiralama işine dahil olmazdım." ifadelerini kullandı.

Şüpheli Suat Kurt'un kendisi hakkındaki beyanlarını kabul etmeyen ve olayla hiçbir bağlantısı olmadığını savunan Çep, "Cezalarım ve aranmam olması sebebiyle olay üstüme yıkılmaya çalışılıyor. Sinan Ateş'i öldürmek gibi bir niyet ve kastım olmamıştır." ifadesini verdi.

"Sinan Ateş'in ikametinin önünde pankart asılması düşüncesi gündemdeydi"

Şüpheli Tolgahan Demirbaş da Ateş'i "camialarından" tanıdığını, Mersin'deki olay ve hakkındaki ithamlardan kaynaklı kendisine mesafeli olduğunu söyledi.

Demirbaş, şüphelilerden Aykal'a, Ateş'in adresini sorgulattığı iddiasına ilişkin, "Sinan Ateş'in ev adresi mesajla veya herhangi bir şekilde bana gönderilmedi. Sinan Ateş'i olay öncesi şahsen tanımazdım. Mersin'de vuku bulan saldırı olayında camiamızdan bir genç öldürülmüştür. Bu olaya tepki olarak Sinan Ateş'in ikametinin önünde pankart asılması düşüncesi gündemdeydi. Bu nedenle adresin tespitini istemiş olabilirim." beyanını verdi.

İstenen cezalar

İddianamede, şüpheliler Özyağci, Balkaya ve Kurt'un "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, müşteki Selman Bozkurt'a yönelik "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13'er yıldan 20'şer yıla kadar; Çep ve Demirbaş'ın ise cinayete azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Özyağci'nin ayrıca "ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak" suçundan 1 yıldan 3 yıla, Demirbaş'ın ise "zincirleme şekilde kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme" suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

Şüpheliler, Asarkaya, Saraç, Köktürk, Yüce, Uzunlar, Gelenbey, Çolak, Bayraktar, Güney, Ersoy, Zorlu, Ataç, Yüksel, Öktem, Karadeniz, Atay ve Aykal'ın " tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapsi istenirken, Aykal'ın kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak maktule ait kişisel bilgileri hukuka aykırı olarak temin ettiği gerekçesiyle 3 yıldan 6 yıla kadar cezalandırılması talep edildi.

Mahkeme inceliyor

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca tamamlanan iddianame, 26 Nisan'da Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti. Mahkemenin iddianameyi değerlendirmek için, bu süreden itibaren 15 gün süresi bulunuyor.

Olaya ilişkin hakkında işlem yapılan toplam 39 kişiden, haklarında yurt dışına çıkış yasağı getirilen diğer 17'si hakkındaki soruşturma, ayrı bir dosya üzerinden sürüyor.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.