logo
19 MART 2024

İngilizlerin İslam'ı yıkma projesi: Nurculuk

Milli ve Dini Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler Sempozyumu'nda konuşan hukukçu-yazar Ahmet Erimhan, "Cizvit papazı Thomas Michel'den de anlıyoruz ki; Nurculuk, kurucusu Said Nursi'den başlayarak sürülmüş bir tarladır ve bu tarlanın ekeni de, süreni de İngiltere'dir! İngilizler yüzyılın başında İslam dünyasını ele geçirmenin formülünü ürettiler. Dediler ki: "İslam'la cepheden vuruşmayacağız. İslam'ı İslam'la yeneceğiz"
21.10.2016 00:00:00
Dini Bütünlüğümüz Milli Bütünlüğümüzdür Sempozyumu ilk kez 1997 yılında düzenlendi. Toplantının ana gündemini Dinlerarası Diyalog oluşturuyordu. Öğle arasında verilen yemek programında Türk dünyasını yakından izleyen milliyetçi kökenli bir Bakan, programın sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'a "Hocam büyümek için Osmanlı modelini deneseniz, içerdekilerle değil de Bizans'la mücadele etseniz" gibi bir cümle kullandı. O gün kendisine gereken cevap verildi, onun üzerinde durmuyorum. Meseleyi Bakan anlamamıştı. Ya da hayata dünyevi, çıkar merkezli baktıkları için derdin büyüklüğünü kavrayamamıştı. Olaydan 3-5 yıl sonra bana geldi dedi ki: "Ahmetciğim Hocama karşı çok mahcubum. Kendisini anlayamamışız. Türk dünyasını araştırdım ve gördüm ki bu hareket ihanet içinde, Hocam'dan Trabzon'a gidip özür dilemek istiyorum."

1997'den 20 yıl sonra, Milli ve Dini Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler Sempozyumu bir kez daha Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın yüksek vizyonu ile hayat buluyor. Bu vesile ile "Müslümanın ferasetinden korkun" hadis-i şerifinin elân üzerinde tecelli ettiği Hocam'a saygılarımı sunuyorum.
Şu cümleleri dikkatlice dinlemenizi rica ediyorum:
"? Risale-i Nur ile ilgili yaptığım incelemelerin neticesinde farkına vardım ki, 'Müslüman-Hıristiyan diayloğu' kavramı Said-i Nursi'nin çok daha cesur önerisini tarif ederken oldukça mütevazı kalıyor. O, 'Müslümanlar ile Hristiyanlığın konuşmalarının lüzumunu' ima eden Diyalog kavramını asla kullanmamıştı. Bunun yerine son derece cesur bir tarzda, Müslümanların gerçek Hıristiyanlar ile birleşmesi veya birlik olması (ittifak) kavramını dile getirmişti. Said Nursi'nin neredeyse bir yüzyıl önce, 1911 yıllarında kullandığını göz önünde tutarsak bu, fevkalade şaşırtıcı bir kavramdır.
Nur talebelerinin birincisi: Papaz Thomas Michel
(?) Risale-i Nur'u incelemeyi sürdürdükçe, Said Nursi'nin yaklaşımları ile Hıristiyan meslektaşlarımın yaklaşımlarının arasında var olan benzerlikler ve paralellikler karşısında hayrete kapıldım. Bir Katolik olarak, Said Nursi ve Papa VI. Paul ile Papa II. John Paul'ün fikirlerinin ne denli yakın olduklarını keşfetmek beni derinden etkiledi." (Prof. Dr. Thomas Michel, Müslümanlık-Hıristiyanlık Münasebetleri, s.8).
Evet, Vatikan Dinlerarası Diyalog Konsili'nin sekreteri, aynı zamanda bir Cizvit papazı olan, hayatını "Müslümanları nasıl Hıristiyan yaparım" düşüncesi ile Endonezya'dan Suud'a, Mısır'dan Türkiye'ye kadar İslam dünyasında geçirmiş, Nurcuların her grubu ile bağrına bastığı Thomas Michel'in sözleri bunlar?
"Papa ile Said Nursi'nin benzerlikleri beni hayrete düşürdü, Dinlerarası Diyalog kavramı Said Nursi için hafif kalır; O, Hıristiyanlık ile İslam'ın birleşmesini dile getirmiştir" diyor. Kim? "Nur talebelerinin birincisidir" dedikleri papaz Thomas Michel!
Said Nursi ve o yolun yolcularını Batı için kıymetli yapan şey işte bu!
İslam coğrafyasında Müslümanların itikatlarını bozmak, son ve tek Hak Din İslam itikadını parçalamak, Hıristiyanlık ve Yahudiliği de Müslümanlara hak kabul ettirmek. En sonunda da hedef, bütün İslam coğrafyasını ele geçirerek Hıristiyanlaştırmak!
Nurculuk tarlasının ekeni de süreni de İngiltere'dir
Said Nursi işte bu ateşe odun taşıdığı için olağanüstü bilinçli Cizvit papazı tarafından yere göğe sığdırılamıyor!
Thomas Michel'den de anlıyoruz ki; Nurculuk, kurucusu Said Nursi'den başlayarak sürülmüş bir tarladır ve bu tarlanın ekeni de, süreni de İngiltere'dir! İngilizler yüzyılın başında İslam dünyasını ele geçirmenin formülünü ürettiler. Dediler ki: "İslam'la cepheden vuruşmayacağız. İslam'ı İslam'la yeneceğiz!"
Bunun için İslam dünyasının her bölgesine din adamı kılıklı, zeki ama hastalıklı tipler yerleştirdiler. Sonra da bunları ya cezaevlerine sokarak, ya sürgün ederek ya İngiliz'e karşı mücadele ediyor havası vererek türlü türlü yöntemlerle kahramanlaştırdılar. Normal şartlar altında Müslümanların asla kabul etmeyeceği din adamı görüntülü sahtekârlar İngilizlerin bu binbir türlü hokus pokusu ile makbul ve önder din adamları haline geldiler! Bu operasyonlar sonucunda toplum olarak şuna inandırıldık:
"Bu insanlar o kadar fevkaladeler ki onlar ne derlerse doğru kabul etmemiz lazım! Çünkü bunlar dinin kutbu, zamanın sahibi, keramet hatta mucize gösteren insanlar, onlar nefislerinden konuşmazlar!
Sonuç; bunlar söylüyorsa Kur'an değişebilir, sünnet bozulabilir, ölçü yerle bir edilebilir!"
Kısaca toplumu her tülü cinayeti hazmetmeye hazır hale getirmek istiyorlardı.
Mesela şakirtlerinin bahsetmekten pek hazzetmediği "Sikke-i Tasdik-i Gaybi" isimli kitabın 71 ve 121. Sayfasında Said Nursi Kur'an'ın 33. Ayet-i kerimesinde Nurculuğun kastedildiğini söylüyor.
"Nitekim kendi aranızdan size ayetlerimizi okuyan, sizi her türlü kötülükten arındıran, size Kitabı ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi öğreten bir Resul gönderdik" diyen Bakara 121. ayetin kendisini işaret ettiğini söyleyerek makamını Peygamber seviyesine yükseltiyor.
Risale-i Nur için "? Müellifin kendi ihtiyariyle yazılmış değil, Cenab-ı Hakk'ın lisanıyla yazılmış bir eserdir" diyor.
Her türlü cinayeti işlemeye hazır bir din adamı
Sikke-i Tasdik-i Gaybi kitabında bu kez şakirtlerinin ağzından şöyle deniyor:
"Hz. Peygamber (s.a.v.), camide Ebubekir Sıddık'a emrediyor: 'Çık hutbe oku!' Ebubekir Sıddık koşarak minberin en yukarı basamağına kadar çıkar, hutbe okur. Hutbe içinde cemaate der ki: 'Bu söylediğim hakikatlerin izahatı 29. sözdedir.'"
Tılsımlar Mecmuası s. 189'da: "Kehf suresinin Hz. Musa (a.s.) ile Hızır'dan (a.s.) bahseden 65. ayetinin 'tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz' anlamına gelen bölümü ebced hesabına tâbi tutularak Said Nursi'ye verilen ilmin Resaili'n-Nur olduğu belirtilmiştir."
Kısaca "yazdırıldı", "yazdırılmadı", "izin olmadığından yazılamadı", "irade ve ihtiyarım ile yazmadım", "yazmaya izin verilmedi" vs. gibi cümlelerle Said Nursi kutsanmış, parlatılmış, güya korunmuş ve karşımıza her türlü cinayeti işlemeye hazır bir din adamı olarak çıkarılmıştır.
Anadolu coğrafyası için nevzuhur bir Said Nursi ve Nurculuk adlı bir din ürettiler!
Suud için ayrı, Irak için ayrı, Mısır'a ayrı, Hindistan'a ayrı Nurculuk benzeri bir senaryo yazdılar!
Sonuç: İslam'ın içinden İslam'la boğuşan, İslam'a tuzaklar kuran bir İngiliz imalatı dini her bir İslam toplumuna ayrı ayrı zerk ederek bugün başıbozuk bir İslam coğrafyası, zavallı, tavrı olmayan bir devlet, toplum ve insan modeli ürettiler!
Koynundaki haç ortaya çıkıyor
İslam, Thomas Michel'lerin ebeliğinde Said Nursi gibi deli raporu olan, yeminle konuşmaya hazır ciddi rivayetlere göre namaz kılmayan, verdiği sözü tutmayan birine boğduruldu!
Gelin şimdi biraz daha derinlere inerek kim bu Said tanımaya çalışalım:
"Ey iman edenler Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin!" (Maide, 51). Bu ayet-i kerime tam bir Kur'an mucizesi? Cenab-ı Hak bu koyduğu ölçü ile koynunda haç taşıyanları açığa çıkarıyor. Şikeciler bu ayet-i kerimeye mutlaka takılıyorlar ve oyunları bu ayet-i kerime ile bozuluyor.
Said Nursi de, elbette küfrün önünde dağ gibi duran bu ölçüye takılıyor.
Gelin şimdi Said'in Hıristiyanları temize çıkarmak adına attığı taklaları ve bu taklaları atarken kendini nasıl ele verdiğine bakalım.
1910-1911 yıllarında Said Nursî'nin Hıristiyanlarla dostluk ilişkileri İslami çevrelerce sorgulanır. Ve soru gelir: "Maide 51'e rağmen Yahudi ve Hristiyanlarla nasıl dostluk kuruyorsun?"
Saidin cevabı şudur: "Bu ayet genel değil, mutlaktır, mutlak ise sınırlanabilir. Zaman büyük bir müfessirdir. Tavazzuh ettiğinde ona itirazda bulunulmaz." Yani zaman içinde bir husus değişikliğe uğrayarak yeni bir şekil aldığında ona itirazda bulunulmaz.
Said Nursi bu prensibi söz konusu ayetin yorumuna tatbik ederek Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyle ilgili yasağın, ancak onlar Yahudi ve Hıristiyanlığı aksettirdiğinde geçerli olacağı görüşünü serd eder.
Eğer Müslümanlar bir Yahudi ve Hıristiyan'da İslam'a uygun nitelikler bulursa onların nitelikleri takdirle karşılamak gerekir.
Said Nursi, "Bir Müslüman bir Yahudi ve Hıristiyan'ı sevebilir mi?" sorusunu sorar ve cevaben, Müslüman bir erkeğin Kitap Ehli bir kadınla evlenebilmesi örneğini verir: "Ehl-i Kitap'tan bir haremin olsa elbette seveceksin."
Nasıl?
Alladı pulladı,  ayeti mutlak yaptı, "zaman müfessirdir" diyerek hermenötiğe göz kırptı, "Hıristiyanların hiç mi iyi amelleri yok? Onları yok mu sayacağız?" diyerek tuzağı kurdu ve "Ehl-i Kitap kadınla evleniyorsan Hıristiyan'ı da sevmek zorundasın" diyerek noktayı koydu!
Said Nursi işte bu. Onca laf cambazlığı, ucuz felsefe, "Üstadım" dediği 33. dereceden mason Cemaleddin Efgani'den aldığı tarihsellik yorumu ve Hıristiyanlığı temize çıkarma misyonu içinde bir büyük ölçüyü gözünü kırpmadan harcadı!
(devamı yarın?)

(Gazeteci yazar Ahmet Erimhan'ın bu sunumu, İstanbul'da gerçekleşen Milli ve Dini Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler Sempozyumu'nda yapılmıştır).
'Açılış' adı altındaki mitingler Meclis gündeminde
Maliyeti ne kadar?
Geçen hafta alan kaybetti
Bitcoin'de sert düşüş başladı
Davul çalan kendini başka ilçede buluyor
Bu mahallede yüz yıllardır davul çalınmıyor
Yüklü miktarda para ve külçe altınla yakalandı
FETÖ'den aranıyordu
İhracat azalıyor, ithalat katlanıyor
Sorun derinleşiyor, atölyeler kapanıyor
'Önce Atamızdan sonra Türk halkından özür dilesin'
Aytekin Şef'ten AKP'li başkana çağrı
Bir ayda 145 bin 480 emekli maaşı harcandı
Emekliye cefa, Saray'a sefa!
Rıza göstereceği tek 'darbeyi' açıkladı
'Ben o darbeye teslim olurum'
'Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir'
TİP'in Zan kararının perde arkası
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
İsrail'den Refah'ta yeni katliam
En az 14 Filistinli öldürüldü
Rize'de il müdürünü görevden aldı
Erdoğan'dan yeni atamalar
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
'Açılış' adı altındaki mitingler Meclis gündeminde
Maliyeti ne kadar?
Geçen hafta alan kaybetti
Bitcoin'de sert düşüş başladı
Davul çalan kendini başka ilçede buluyor
Bu mahallede yüz yıllardır davul çalınmıyor
Yüklü miktarda para ve külçe altınla yakalandı
FETÖ'den aranıyordu
İhracat azalıyor, ithalat katlanıyor
Sorun derinleşiyor, atölyeler kapanıyor
'Önce Atamızdan sonra Türk halkından özür dilesin'
Aytekin Şef'ten AKP'li başkana çağrı
Bir ayda 145 bin 480 emekli maaşı harcandı
Emekliye cefa, Saray'a sefa!
Rıza göstereceği tek 'darbeyi' açıkladı
'Ben o darbeye teslim olurum'
'Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir'
TİP'in Zan kararının perde arkası
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
İsrail'den Refah'ta yeni katliam
En az 14 Filistinli öldürüldü
Rize'de il müdürünü görevden aldı
Erdoğan'dan yeni atamalar
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız

Bitcoin'in 4'te 3'ü küçük yatırımcılara ait

Geçen hafta 72 bin doları test eden Bitcoin'de daha önce haber yaptığımız gibi düşüş sürüyor. Bitcoin, 19 Mart'ta saat 11.15'te 64 bin 445 dolardan işlem görüyordu. Öte yandan piyasa değerine göre dünyanın en büyük kripto para birimi olan Bitcoin'in sahiplik yapısının nasıl şekillendiği de yakından takip ediliyor. Güncel veriler, Bitcoin sahiplerinin yüzde 74'ünün küçük yatırımcılardan oluştuğunu, dört kişiden yaklaşık üçünün yalnızca 0.01'den az Bitcoin'i olduğunu gösteriyor. 
 
19.03.2024 11:17:00 / Güncelleme: 19.03.2024 11:24:20
AHMET TURAN YİĞİT
Bitcoin'in 4'te 3'ü küçük yatırımcılara ait
Bitcoin'in 4'te 3'ü küçük yatırımcılara ait
Geçen hafta 72 bin dolara kadar tırmanan Bitcoin, beklediğimiz gibi düşüş trendine girdi. Bitcoin, 19 Mart'ta saat 11.15'te 64 bin 445 dolardan işlem görüyordu.

İnişleri, çıkışları, geleneksel finans kuruluşlarının gösterdiği ilgi ve kripto varlıkların başlangıç noktası oluşuyla gündemden düşmeyen Bitcoin'e ilişkin sahiplik verileri, gelir dağılımı adaletinin konuşulduğu son günlerde yakından takip edildi. Grayscale tarafından yayımlanan "Bitcoin Sahiplik Manzarasının Gizemini Çözmek" başlıklı bir çalışmada, dünyanın en değerli kripto para biriminin çok çeşitli gruplar arasında dağıldığı, Bitcoin sahiplerinin yaklaşık yüzde 74'ünün ise küçük yatırımcılardan oluştuğu tespit edildi.

Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan GateTR CEO'su Kafkas Sönmez, "Bireysel yatırımcılardan kripto madencilerine, hükümetlerden halka açık şirketlere, özel şirketlerden borsalara, pek çok varlık piyasası oyuncusuna dağıtılmış olan Bitcoin, kripto paraların merkeziyetsizliğini de yansıtıyor" dedi.

Minik miktarda Bitcoin'i olanlar çoğunlukta

Söz konusu çalışmada Bitcoin sahiplerinin yüzde 74'ünün ise yaklaşık 0.01 (yüzde 1) değerinden daha az Bitcoin'e sahip olduğu görüldü. Bitcoin'in değeri 20 Şubat'ta 51 bin 675 dolardı. Bunun yüzde biri 516.75 dolar yani 15 bin 980 TL yapıyor. Yaklaşık 516 bin 750 dolara veya 16 milyona liraya karşılık gelen 10 Bitcoin ve daha üzerine sahip olan yatırımcılar ise binde 5'lik bir azınlığı oluşturdu.  Bitcoin sahipliğine ilişkin dikkat çeken bir yanılgı olduğunu belirten Kafkas Sönmez, "Kripto para ve yatırım ekosisteminde 'balina' olarak tabir edilen, az sayıda bireyin ağırlıklı olarak büyük Bitcoin varlığına sahip olduğuna yönelik bir kabul var. Gerçek veriler ise bunun bir yanılgı olabileceğini gösteriyor. Bitcoin'in şeffaf yapısı, sahiplik de dahil olmak üzere Bitcoin hakkındaki bilgileri izlemeye olanak tanıyor. En çok Bitcoin tutan cüzdan adreslerine bakıldığında ise ilk beşte kripto para borsalarının veya hükümetlerin olduğu görülüyor. Borsaların da milyonlarca bireysel yatırımcıyı temsil ettiğini hatırlamak gerekiyor" diye konuştu.

Bitcoin milyonerlerinin sayısı da artıyor

2023'ü güçlü bir performansla tamamlayan ve Bitcoin ETF onayının ardından da piyasaların boğa beklentilerini güçlendirdiği bir dönem yaşayan Bitcoin'e sahip olan kişilerin kazanımlarına ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Kafkas Sönmez, "Aralık 2023 sonunda incelenen veriler, 97 bini aşkın kişinin cüzdanında 1 milyon dolara karşılık gelen Bitcoin tuttuğunu gösteriyor. 5 Ocak 2023'te bu rakam, 28 bin civarındaydı. Başka bir deyişle, 2023'te Bitcoin milyonerlerinde yaklaşık 70 binlik bir büyüme görüldü. Oransal olarak bu büyüme, yüzde 250'lik bir artışa işaret ediyor. Bitcoin'in iyi performans gösterdiği bir yılın, sahiplik dağılımındaki tüm oyuncular için pozitif trendleri beraberinde getirdiğini söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.

FETÖ firarisi Bekir Boydak, yüklü miktarda para ve külçe altınlarla İstanbul'da yakalandı

Fetullahçı Terör Örgütü Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde, kayyum atanan Boydak Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi firari Bekir Boydak, İstanbul'da düzenlenen operasyonla yakalandı.
19.03.2024 10:25:00
İhlas Haber Ajansı
FETÖ firarisi Bekir Boydak, yüklü miktarda para ve külçe altınlarla İstanbul'da yakalandı
FETÖ firarisi Bekir Boydak, yüklü miktarda para ve külçe altınlarla İstanbul'da yakalandı

Edinilen bilgilere göre, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün eylem ve faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü ve TEM ekiplerince yapılan ortak operasyonda, hakkında Kayseri Ağır Ceza İlamat Masası'nca 7 yıl 6 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan örgüt üyesi Bekir Boydak'ın İstanbul'da saklandığı bilgisine ulaşıldı.

Kayyum atanan Boydak Şirketler Grubunun Yönetim Kurulu üyesi Boydak'ın, Çekmeköy ilçesinde bulunan saklanabileceği bazı adresler takibe alındı. Belirlenen adreslere yönelik sabaha karşı saat 06.00 sıralarında eş zamanlı operasyon gerçekleştirildi. Baskınlarda örgütü üyeliğinden 'firari' olarak aranan Bekir Boydak, yüklü miktarda para, külçe altın ve takılarla birlikte yakalanarak gözaltına alındı.

Hakkında Kayseri Ağır Ceza İlamat Masası'nca 7 yıl 6 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan örgüt üyesi, İstanbul Terörle Mücadele Şubesine götürüldü. Boydak'ın, FETÖ/PDY'nin mali ayağını şekillendiren yapıda yer aldığı ileri sürülüyor.

"Para sayma" soruşturmasında avukat Gökhan Taşkapan'ın ifadesi: Fazla para istenmesinin önüne Kaftancıoğlu geçti

CHP İstanbul İl Başkanlığında çekildiği öne sürülen para sayma görüntülerine ilişkin soruşturmada, avukat Gökhan Taşkapan'ın "beyan sahibi" sıfatıyla verdiği ifadeye ulaşıldı.
19.03.2024 08:05:00
Anadolu Ajansı
"Para sayma" soruşturmasında avukat Gökhan Taşkapan'ın ifadesi: Fazla para istenmesinin önüne Kaftancıoğlu geçti
"Para sayma" soruşturmasında avukat Gökhan Taşkapan'ın ifadesi: Fazla para istenmesinin önüne Kaftancıoğlu geçti

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, CHP İl Başkanlığında çekildiği iddia edilen ve sosyal medyada paylaşılan para sayma görüntüleriyle ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor.

Soruşturma kapsamında avukat Gökhan Taşkapan'ın savcılıkta kendi rızasıyla "beyan sahibi" sıfatıyla verdiği ifadesine ulaşıldı.

Taşkapan ifadesinde, şu anda CHP İstanbul İl Binası olarak kullanılan yerin 2019'da müvekkili Ali Rıza Braka'ya ait olduğunu, bir emlakçı aracılığıyla CHP'nin kendilerine teklifte bulunduğunu söyledi.

Görüşmelerde son fiyat olarak CHP'ye 43 milyon lira bildirildiğini, ancak 41 milyon liraya anlaşıldığını ifade eden Taşkapan, aradaki 2 milyon lira farkın nasıl ortaya çıktığına ilişkin şunları kaydetti:

"CHP tarafı taşınmazları satın alırken Gül İnşaat sahibi Metin Gül'ün binanın alınmasına 2 milyon lira yardım etmesini istedi, bu nedenle birçok kez Metin Gül'ün de bulunduğu toplantılar gerçekleştirdik. Metin Gül bana, kendisinin Büyükçekmece ve Sarıyer'de çok fazla yatırımı olduğunu, CHP'den Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve dosyada ismi bulunan Fatih Keleş'in arada bulunan 2 milyon lirayı kendisinden istediklerini, bu parayı vermezse bu kişilerin yatırımlarını durduracaklarını söylediklerini, Fatih Keleş'in Ekrem İmamoğlu'na yakın olması nedeniyle bu durumdan korktuğunu ve mecburen parayı ödemek zorunda olduğunu söyledi. Bu nedenle bize, 'Bu 2 milyon liranın 1 milyon lirası sizden olsun, geri kalan 1 milyon lirayı da ben ayrıca size elden vereceğim.' dedi. 11 Aralık 2019'da tapu devrinin yapıldığı gün çalışanı aracılığıyla elden teslim etti. Biz de kendisi zor durumda kalmasın diye bedeli 41 milyon lira olarak güncelledik.''

Taşkapan, taşınmazın resmi alım bedelinin 24 milyon 360 bin lira olarak kararlaştırıldığını, kalan rakamı ise CHP'nin haricen ödemesinin istenmesi üzerine bu konuda mutabık kalındığını anlatarak, bu işlemler sırasında CHP yetkilisi olduğunu öğrendikleri bir kişinin kendilerinden 2 milyon lira istediğini, bu kişiyi de Canan Kaftancıoğlu'nun tanıdığını ve bilgi sahibi olduğunu düşündüğünü belirtti.

Durumu Kaftancıoğlu'na iletmesi üzerine fazla para alınmasının önüne geçildiğini kaydeden Taşkapan, 10 Aralık 2019'da CHP'li yöneticilerin ısrarı sonucu ödemenin kendi ofisinde yapıldığını anlattı.

"Satın alma sürecini Canan Kaftancıoğlu başlattı, Fatih Keleş ve Tuncay Yılmaz yönetti"

Taşkapan beyanlarında, satın alma sürecini Kaftancıoğlu'nun başlattığını ancak ilerleyen süreçte el çektirildiğini düşündüğünü ve sürecin devamını Fatih Keleş ile ismini basından öğrendiği Tuncay Yılmaz'ın yönettiğini söyledi.

Odadaki kamera kaydının gizli yapılmadığını, bu durumu oradaki yöneticilerin de bildiğini dile getiren Taşkapan, oradakilerden birinin, "Hatta bunların kaydı yapılırsa bir kaydının tarafımıza verilmesi ve ödemenin kayıt altına alınmış olması, ayrıca bunun başkana sunulması iyi olacaktır." demesi üzerine kamera kayıtlarının tamamının Tuncay Yılmaz'a verildiğini söyledi.

Taşkapan, ifadesini şöyle sürdürdü:

"İfadelerde Fatih Keleş'in tek parça halinde ve Tuncay Yılmaz ile birlikte para getirdiği belirtilmektedir. Halbuki Keleş öğlen 12.30 gibi, Yılmaz ise 14.30 gibi ofisime gelmiştir. Ve ofise çeşitli yerlerden farklı miktarlarda yaklaşık 3 saat boyunca para getirilmiştir. En son bilirkişi raporunda da Tuncay Yılmaz'ın elinde bulunan avro ve dolarlar kendisi tarafından bizzat getirilmiştir. Orada sayılan dolar ve avrolar liraya çevrilerek hesaplanmış ve toplamda 15 milyon 510 bin lira olarak satıcı Ali Rıza Braka'ya elden teslim edilmiştir. Ayrıca kapalı halde iki çanta daha getirildi ancak bu çantalar açılmadı. Bu nedenle içinde para olup olmadığını bilmiyorum."

Taşkapan, ofise gelen giden paraları Keleş'in not aldığını, bu sırada bir kişinin daha içinde 1 milyon lira olan çantayla geldiğini ifade ederek, "Bunun İBB'den gönderildiğini ve ihaleyi verecekleri kişinin ayarladığını söyledi. Gelen giden tüm para notları en son Tuncay Yılmaz'a teslim edildi." dedi.

Sarıyer Tapu Müdürlüğünde 11 Aralık 2019'da satış işlemleri için buluştuklarını, saat 12.00'den önce, Gül ile anlaştıkları gibi çalışanı aracılığıyla kayıt dışı olarak 1 milyon liranın Braka'ya elden teslim edildiğini, yine aynı gün Keleş tarafından 490 bin liranın da verildiğini aktaran Taşkapan, elden teslim edilen haricen paranın toplam 17 milyon lira olduğunu beyan etti.

Soruşturma

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı sosyal medya hesaplarında, "Fatih Keleş'in CHP İstanbul İl Başkanlığında para destelerini sayarken çekilen görüntüleri ortaya çıktı." notuyla paylaşılan görüntülere ilişkin maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, suç ve suç unsuru bulunup bulunmadığının tespit edilmesi amacıyla resen soruşturma başlatmıştı.

Soruşturma kapsamında İBB Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş, eski CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas ve eski CHP İstanbul İl Başkanlığı Basın Danışmanı Can Poyraz'ın şüpheli olarak savcılıkça ifadesi alınmıştı.

Keleş, "Parayı avukatlık ofisinde CHP İstanbul il binasını satan Ali Rıza Braka teslim aldı." şeklinde ifade vermişti.

Soruşturma kapsamında, Braka ve İmamoğlu İnşaat Şirketi'nin Genel Müdürü Tuncay Yılmaz'ın da "şüpheli" olarak ifadesi alınmıştı.

Şüpheli Ali Rıza Braka'nın savcılıkta, "CHP adına süreci o tarihte İl Başkanı olan Canan Kaftancıoğlu yürütüyordu. Kendisiyle 6 Kasım 2019'da Beyoğlu 3. Noterliğinde satış sözleşmesi imzaladık." şeklindeki ifadesiyle isminden söz ettiği Kaftancıoğlu'nun "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldığı öğrenilmişti. 

Dışişleri Bakanı terörle mücadelede kararlılık vurgusu yaptı

Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye'nin bölgesinde istikrarı hakim kılmak için elindeki tüm dış politika araçlarını koordineli şekilde kullanma konusunda kararlı olduğunu vurguladı
19.03.2024 01:58:00
AA
Dışişleri Bakanı terörle mücadelede kararlılık vurgusu yaptı
Dışişleri Bakanı terörle mücadelede kararlılık vurgusu yaptı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı bir televizyon programında dış politika gündemini değerlendirdi, soruları yanıtladı.

Irak'taki terörle mücadeleye değinen Fidan, "Bizim arzumuz Süleymaniye'deki arkadaşlarımızın yol yakınken hatalarından geri dönmesi, Türkiye'yle dostluklarını, tarihte olduğu gibi bugün de perçinlemeleri ve ortak geleceğe bizim beraber hareket etmemiz" ifadelerini kullandı.

Fidan, Erbil, Süleymaniye, Bağdat, Kerkük ve Musul'da "geleceği hep beraber" kuracaklarını, burada terör örgütlerine yer olmadığını belirterek, "Bunları artık bizim sistem dışına atmamız lazım. Bunlar kullanım ömrü tamamlanmış örgütler. Sözünü ettiğim şehirler, kültürler kadim kültürler ve daha önce bu türden tehditlerin üstesinden geldiler, inşallah bundan sonra da gelecekler" diye konuştu.

İleri tedbirlerin gündemde olup olmadığının sorulması üzerine Fidan, şöyle yanıt verdi:

"Siz benim düşmanıma destek verdiğiniz sürece ne yapmamı bekliyorsunuz? Bu konuda açığız. Bu düşmanın senden istifade etmesinin yolunu engellemek benim görevim. Ben bunu yapacağım. Bunu yaparken de sana hile tuzak kurmuyorum, yüzüne söylüyorum. Bundan vazgeç, çünkü bu senin lehine değil, kimsenin lehine değil. Süleymaniye'deki halk Türkiye'nin dostu olan bir halk. Terör örgütüyle işi olabilecek bir halk değil."

Bakan Fidan, "Süleymaniye'deki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) liderliği ve onu oluşturan ekibin PKK ile olan ilişkileri, samimiyeti bizim için bir problem olmanın ötesinde artık ulusal bir güvenlik tehdidi olmuştur" dedi.

Fidan, "Türkiye bölgesinde istikrarı hakim kılmak için elindeki tüm dış politika araçlarını koordineli bir şekilde kullanma konusunda kararlı" şeklinde konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.