'İslamofobi nefret eşiğini aştı'
Raporda, söz konusu ülkelerde geçen yıl yaşanan gelişmeler analiz ediliyor. Raporda, İslamofobinin, Avrupa Birliği'nin (AB) demokratik düzeni, sosyal barışı ve değerleri için olduğu kadar farklı kültürler, dinler ve milletlerin bir arada yaşamasına yönelik büyük bir tehdit haline geldiği belirtildi.
Rusya'dan Portekiz'e, Yunanistan'dan Letonya'ya kadar hemen hemen tüm Avrupa kıtasını kapsayan bulgulara göre eğitim, istihdam, medya, siyaset, yargı ve internet gibi farklı alanların tamamında İslamofobinin "ciddi ve gözle görülür" artış gösterdiğinin altının çizildiği raporda, 2015'te açıklanan ilk rapordan bugüne kadar İslamofobi ile mücadelede çok az ilerleme kaydedildiği vurgulandı.
'Avrupa kötüye gidiyor'
Avrupa'nın demokrasi ve insan hakları alanında gün geçtikçe daha da kötüye gittiğinin vurgulandığı SETA raporunda, "2016 ülke raporları dikkatle incelendiğinde Avrupa'da demokrasi ve insan haklarının gün geçtikçe daha da kötüye gittiği görülmektedir. İslamofobi, Avrupa'daki Müslümanların özellikle gündelik yaşamlarında daha da görünür hale gelmiştir. Bugün gelinen noktada İslamofobi artık Müslümanlara yönelik sadece retorik bir nefret söylemi olma eşiğini çoktan aştı ve okul, iş yeri, cami, toplu taşıma araçları ve sokakta Müslümanlara yönelik fiziki saldırılarda kendini gösteren somut bir düşmanlık halini almıştır" tespitlerine yer verildi.
Raporda, bazı Avrupa ülkelerinde küçük ilerlemeler kaydedilmesine karşın, Avrupa'daki insan hakları ve dini özgürlüklerin korunması yolunda hala aşılması gereken ciddi zorluklar bulunduğuna işaret edildi.
Müslümanlar ötekileştirildi
İslamofobik tutum ve davranışların hiçbir şekilde İslam ve Müslümanlar hakkında yanlış bilgilendirilen, ekonomik durumu kötüye giden işçi sınıfı veya orta sınıfla sınırlı olmadığına dikkat çekilen raporda, kavramın bilhassa eğitimli elitler ve seçkinler için de geçerli olduğu belirtildi.
Bazı meslekler için tesettürün, kamuda nikabın ve bazı Avrupa şehirlerinde minarelerin yasaklanması ya da Müslümanların ifade özgürlüğünü kısıtlayan diğer tüm düzenlemelerin bu tespiti doğruladığı ifade edilen raporda, dolayısıyla medya, toplumun ve siyasetçilerin bu tür kararlar alınmasını kabul ettiği ve desteklediği bir ortamda, Müslüman mülteci veya göçmenlerin Avrupa'ya gelmesine karşı ortaya çıkan güçlü muhalefetin şaşırılacak bir durum olarak görülmediği vurgulandı.
Rapor kapsamında editörlerin kullandığı İslamofobi tanımına ilişkin, şu ifadelere yer verildi: "Bu çalışmamızda İslamofobi terimini kullanıyoruz ve bu terimle daha çok Müslüman karşıtı ırkçılığı kastediyoruz. İslamofobi, bir günah keçisi (gerçek ya da uydurulmuş) ilan ederek iktidar alanı inşa etmek, genişletmek ve bu durumu istikrarlı hale getirmek isteyen hakim sınıflar tarafından kullanılmaktadır. Bu hakim sınıflar ilan ettikleri bu günah keçisini yine kendilerinin inşa ettiği 'biz' tanımının dışına itmekte ve kendilerinin yararlandığı kaynaklardan ve haklardan mahrum bırakmaktadır. İslamofobi sabit ve negatif değerler atfedilmiş ve tüm Müslümanlar için genellenmiş bir 'Müslüman' kimliği inşa ederek Müslümanları ötekileştirmektedir."
Avrupa ırkçılık sorununu aşamadı!
Avrupa'nın ırkçılık sorununu henüz aşamadığının ifade edildiği raporda, şu değerlendirmelere yer verildi: "Avrupa'nın kendisini ırkçılık sorununu aşmış bir topluluk olarak lanse etme yanılgısı, birçok Avrupa toplumunun İslamofobinin yerel düzeydeki etkilerinin boyutunu anlamasını engellemektedir.
Bu dahilde İslamofobi ile ilgili yapılan tartışmalarda odak noktasının Müslümanların eylemlerinden ziyade Avrupa toplumlarının eylemlerine yönelmesi gerekmektedir. İslamofobi ve ırkçılık, bizlere bu tavırlara maruz kalan hayali günah keçileri veya kurbanlardan ziyade ırkçılarla ilgili daha fazla şey anlatmaktadır.
İslamofobi her şeyden önce Avrupa toplumlarının karşı karşıya olduğu bazı temel iç sorunlara işaret etmektedir. Bir toplumsal hastalık olan İslamofobinin tanınması ve eleştirel olarak değerlendirilmesi, Avrupa'da daha adil toplumlar yaratabilmek için hayati öneme haizdir."
Avrupa'da kasti İslam düşmanlığı!
Avrupa'da artan İslam düşmanlığı konusunda bir araştırma da Sakarya Üniversitesi'nde gerçekleştirildi. Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Diaspora Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DİAM) Müdürü Doç. Dr. Bünyamin Bezci, "Avrupa'da 2016 Göç ve İslam Düşmanlığı Raporu"nu açıkladı.
Üniversitenin Senato Salonundan gerçekleştirilen toplantıda konuşan Bezci, göç ve İslam düşmanlığı sorununu bir raporda topladıklarını dile getirerek, "Özellikle son zamanlarda meselenin İslamafobi dediğimiz tepkisel bir refleksten çıktığını, sanki kasti bir İslam düşmanlığına doğru dönüşmek üzere olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle raporumuzun başlığına İslam düşmanlığı kavramını kullandık." diye konuştu.
Özellikle göç, göçmen ve Müslüman göçmenlere karşı Avrupa'da yapısal bir bakış değişimi yaşandığını, 1980-1990'lı yıllarla kıyaslandığında bunun çok net olarak görüldüğünü belirten Doç. Dr. Bezci, 2010'lu yılların Müslümanların Avrupa'da kendi yaşam tarzlarını devam ettirerek rahat yaşayabileceği yıllar olmaktan çıktığını, raporda bu durumun altını çizmeye çalıştıklarını vurguladı.