Mezhep çatışması oyununa gelmeyelim
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Dr. Abdullah Terzi, Küresel güçlerin İslam dünyasında mezhep savaşı çıkardığını ifade etti. Dr. Terzi, bu önemli konu hakkında şunları söyledi. "Önce İngilizlerin sonra da ABD'nin öncülüğünde küresel elitlerin, Siyonizm'in ve AB ülkelerinin İslam coğrafyasında yürüttükleri acımasız savaşın merkezine Şii ve Sünni çatışması oturtulmuştur. Bu sadece düşünce olarak ortaya konmadı; eylem olarak da yürütülüyor. Yahudi kökenli Henry Kissinger, ABD Dışişleri Bakanı iken İslam dünyasına yönelik savaşlarını bu bağlamda yürüteceklerini deklare etmişti. Gerçekten de bugün bir Sünni-Şii savaşı çıkartılmıştır ve bu savaş sürdürülmektedir. Bunun en bariz örneği Yemen'dedir. Yemen'de Vahhabi Suudların ABD'nin direktifi ile beraber sürdürdüğü acımasız bir katliam vardır. Mezhep savaşının ikinci acı örneği Suriye'de yaşanmıştır. Maalesef Suriye'de 'bunlar Nusayri'dir, Alevi'dir' diye (hatta Türkiye'den) fetvalar üretilmiştir. Dahası akademik fetvalar da üretilmiştir. Bugün FETÖ'den içeride olan Çanakkale Üniversitesi eski Rektörü, 'Şialar batıldır, cehennemliktir. Gayrimüslimler cennetliktir' diyecek kadar ileri gitmiştir" dedi.
Fetvalarla yürütülen acımasız bir savaş bu...
Abdulah Terzi, Yemen'de, Suriye'de, Irak'ta acımasız bir Sünni-Şii savaşı sürdürüldüğüne işaret ederek, "Aldıkları fetvalarla Müslüman Müslümanı öldürüyor. Asla Peygamberimize, Kuran'a, Ehl-i Beyt'e dayanmayan bir anlayışla birlikte yürütülen bir savaş bu. Libya'da buna bir de kabileler savaşını kattılar ve çok boyutlu katliamlar oldu. Bir gün devletin bir binası bir kabile aldı, ertesi gün başka bir kabile. Halbuki bunlar huzur içinde yaşayan insanlardı. Devletinin himmetini, sosyal yardımlarını gören insanlardı" diye konuştu.
'CIA sözcüsü hocalar var'
"Tüm bunlar toplumsal mühendislik olaylarıdır" diyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Terzi, Türkiye'ye yönelik mezhep çatışması planını da ayrıntılı bir şekilde anlattı. Terzi, "CIA'nın ajanları sadece Çorum'da, Sivas'ta, Çorum'da dolaşmıyor onların sözcülüğünü yapan sözde hocalar, müftüler, vaizler veya akademisyenler bugün halkın için bu çalışmayı çok etkin bir şekilde yürütüyorlar" dedi.
Prof. Dr. Baş 15 Temmuz'dan sonra uyardı!
Konuşmasında "Biz hep dışarıdaki olaylara bakıyoruz ama bu olayların Türkiye ile alakası var mı diye sormuyoruz. Var arkadaşlar" ifadelerini kullanan Abdullah Terzi, şöyle devam etti: "Bakın 15 Temmuz darbe girişiminde sonra Genel Başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş ekonomik krizlere, sosyal dağılmalara işaret etti ama üçüncü olarak da 'Türkiye'de bir Alevi-Sünni çatışmasını tetikleyebilirler aman dikkat' dedi.
Bu konu gündemimizde olması gereken bir konudur. Sivas'ta, Çorum'da, Maraş'ta yaşananlar bir gecede başlamıştır. Onun için devletimizin, milletimizin, siyasetimizin bu konuda çok ayık olması gerekiyor. Peki, bu noktada birliği, beraberliği, barışı kafalara ve gönüllere hangi noktadan nakşedebileceğiz. İşte tam da bir adres önümüze çıkıyor; Prof. Dr. Haydar Baş... Haydar Baş Sünni- Şii çatışmasının Yemen ayağı, Suriye ayağı daha başlamadan önce Ehl-i Beyt sempozyumlarıyla ve bu devasa eserlerle beraber ölçüyü ortaya koydu ve 'Ey Müslüman, Lailahe İllallah Muhammederresulullah diyen Müslümandır ve senin kardeşindir. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Kanı, canı, namusu sana haramdır. Onu korumak senin görevindir' dedi. Yani fitnenin önünü kesen bir adım attı. Bu tarihi bir hadisedir."
MEM, İmam Ali'nin anlayışıdır
"Milli Ekonomi Modeli penceresi çok çok önemli bir penceredir, Ehl-i Beyt penceresi onun yanındaki ikinci penceredir" diyen Dr. Terzi, şöyle devam etti: "Aslında ikisi de aynı bakış açısıdır. Çünkü Milli Ekonomi Modeli'nin de kaynağı Ehl-i Beyt'tir. Paylaşmak, adil paylaşmak, kardeşine de vermek... İmam Ali'nin anlayışı budur. Milli Ekonomi Modeli bu anlayışla beraber dünyada etkileri ortaya çıkan, paylaşımcı bir anlayış olarak ortaya çıkan bir ekonomi modelidir. Bu noktada ülkenin çok uyanık olması gerekiyor. Dini bütünlüğümüzü nasıl sağlayacağız. Allah bize Kuran'da buluşun, Ehl-i Beyt'imde buluşun diyor. Tamam da İslam'da mezhepler, meşrepler var... Sizin bir mezhebiniz, meşrebiniz olabilir ama buluşmanız gereken bir yer var o da Allah'ın kitabı ve Ehl-i Beyt'tir. Ehl-i Beyt'te buluşmayan bir mezhep İslami bir terminoloji içinde anılamaz. Bunlar mutlaka başkalarının boyunduruğundadır. O bakımda İslam kardeşliği Türkiye'de içimizde olacak ise bunun yolu Ehl-i Beyt anlayışını ortaya koymaktan geçiyor. Milli bütünlüğümüz de Alevi ve Sünni'nin kardeş olduğunu haykırmaktan geçiyor. Türk, Kürt, Laz, Çerkes kardeştir demekten ve bunu yaşatmaktan geçiyor. Ama bugün maalesef Alevi-Sünni, Türk-Kürt ayırımı bugün Türkiye'nin en büyük musibeti haline gelmiştir. Biz bunu aşmak zorundayız. O bakımdan Prof. Dr. Haydar Baş adresi hem dini bütünlük hem de milli bütünlük bakımından önemlidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e yapılan düşmanlığın da Ehl-i Beyt soyuna dayanmasından kaynaklandığını da defaatle ifade etmişlerdir. O bakımda Atatürk'ü anlamak, Ehl-i Beyt'i anlamak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin milli kimliğini tanımak bakımında çok çok önemlidir. Sayın Genel Başkanımız bu noktaya vurgu yapmıştır."
BTP'nin Alevi açılımı 13 madde halinde parti programında
BTP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Abdullah Terzi, BTP olarak Alevi vatandaşlarımızla alakalı önemli açılımları 13 madde halinde parti programına aldıklarını ifade ederek, "Burada Alevi vatandaşlarımızın hakları, cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşturulması, dedelerine maaş bağlanması gibi çok önemli başlıklar yer almıştır. Ehl-i Beyt Üniversitesi kurulacağı madde olarak geçilmiştir. Sadece Alevi vatandaşlarımıza değil Sünni kardeşlerimiz de dahil herkese bu üniversitede gerçek İslam'ın anlatılacağı, Ehl-i Beyt'in tanıtılacağı bir çerçeve çizilmiştir" şeklinde konuştu.
Haydar Baş İmam-ı Azam gibi bir Sünnidir
"Bütün bu çabası Allah'ın rızası, devletin bekası, vatanın devamı olan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ismine karşı müfterilerin ortaya attığı iddialar da olmuştur" diyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Terzi, şunları söyledi: "İran'a bir defa gitmediği halde hakkında bir sürü iftira uydurdular. Onun hakkında şu oldu bu oldu şeklinde iftiralarla karalamaya çalıştılar. Genel Başkanımızın ne dediği bellidir, eserleri ortadadır, kendisini tanımlaması ortadadır. Haliç Kültür Merkezinde düzenlenen Ehl-i Beyt Sempozyumu'nda 'Ben İmam-ı Azam gibi Ehl-i Beyt'i seven bir Sünniyim. Ben İmam-ı Muhammed gibi Ehl-i Beyt'i seven bir Sünniyim. Ben İmam-ı Şafi gibi Ehl-i Beyt'i seven bir Sünniyim. Ben İmam-ı Gazali gibi Ehl-i Beyt'i seven bir Sünniyim' demiştir. Genel Başkanımız bu konuşmasının devamında 'Allah Şii, Caferi, Alevi kardeşlerimizin gönlüne Sünni kardeşlerimizin sevgisini, Sünni kardeşlerimizin gönlüne de Alevi, Caferi, Şii kardeşlerimizin sevgisini ihsan eylesin' demiştir. Haydar Baş Bey budur. Haydar Baş'ın başka bir tanımı yoktur."