logo
19 MART 2024

Rakka ile ilgili bilinmeyen gerçekler

ABD ve YPG, 6 Kasım 2016'dan bu yana Rakka'yı DEAŞ'tan almak için ortak operasyon yürütüyor. Söz konusu operasyona bir gün bile ara verilmedi. Peki, devam eden operasyona rağmen ABD, Türkiye'den neden Rakka için destek istiyor?
21.02.2017 00:00:00
RECEP BAHAR/DETAY-HABER

Yüzde 90'ının terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı Halk Savunma Birlikleri'nin (YPG) oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 6 Kasım 2016'da yaklaşık 30 bin kişilik bir kuvvetle Rakka'ya yönelik Fırat'ın Gazabı Operasyonu'nun başlattı. Bu gücün 25 binden fazlasını YPG ve onun kadınlar kolu Kadın Koruma Birlikleri (YPJ) oluşturuyor.
Aynı tarihlerde Türkiye, ÖSO ile birlikte El Bab'a yöneldi, Irak güçleri de Peşmerge desteğiyle Musul'a almak için harekete geçti. SDG'nin, TSK ile ÖSO'nun ve Irak ordusunun Peşmerge ile beraber aynı dönemde DEAŞ'a karşı harekete geçmesi dikkat çekiyor.
ABD'nin başını çektiği koalisyon güçleri Irak ordusu ile YPG'ye İncirlik'ten kalkan savaş uçaklarıyla destek verirken, TSK ile ÖSO benzer bir destekten mahrum bırakıldı.
Rakka'ya 5 kilometre kadar ilerledi
Suriye Demokratik Güçleri, ilk başlarda Fırat nehri boyunca kuzeyden güneye doğru ilerledi ve Rakka şehir merkezini kuzeyden ve kısmen batıdan kuşattı. Rakka operasyonunun Aralık ayının ortasında geçilen ikinci aşamasıyla birlikte, SDG/YPG şehri doğudan kuşatmak için çabalarını yoğunlaştırdı.
Bu süreçte Rakka'ya 5 kilometre kadar sokulan SDG, 108 gündür devam eden harekâtta DEAŞ'ın elindeki 236 köy, mezra, stratejik tepe, iki barajı ele geçirdi. Gözlemciler harekâtta PKK'nın Suriye'deki uzantısı YPG'nin omurgasını teşkil ettiği SDG'nin harekâtın birinci ve ikinci aşamalarında 3 bin 200 kilometrekarelik alanı ele geçirdiğini öne sürüyor. YPG operasyonda 114 militanını kaybetti. Bir de Amerikan askeri öldü. DEAŞ'e göre ise YPG'nin kaybı 232...
Savaş meydanında neler oldu?
SDG'nin Rakka harekâtının ilk 2 aylık bölümünde DEAŞ ciddi kayıplar verdi. SDG, 6 Ocak 2017'de Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurucusu Türkiye sınırına yakın bir noktaya taşınmadan önce Süleyman Şah'ın kabrinin bulunduğu Caber Kalesi'ni DEAŞ'ın elinden aldı. Ancak 10 Ocak'ta bu kez DEAŞ, karşı saldırıya geçerek Caber Kalesi'ni geri aldı.
DEAŞ'ın bu karşı saldırısında en az 70 SDG militanının öldürüldüğü öne sürüldü. SDG, tekrar harekete geçerek kaleyi bir kez daha DEAŞ'ın elinden aldı. Çatışmalar köy köy devam etti ve harekâtın ikinci aşaması sona erdi.
Üçüncü aşamaya hazırlık
ABD'de 20 Ocak'ta iş başına gelen Başkan Trump, selefi Obama'nın politikasını devam ettirerek 31 Ocak'ta çok sayıda zırhlı aracı YPG'ye verdi. Pentagon'un YPG'ye zırhlı araç vermesi Ankara ile Washington arasındaki ipleri daha da gerdi.
Ancak Pentagon araçların SDG'nin Suriye Arap Koalisyonu koluna gittiğini savunarak araçların verilmesi kararının eski Başkan Obama tarafından alındığını savundu. Bu arada SDG Sözcüsü, yeni ve etkili silahların gelmesinin akabinde Şubat ayı başında yaptığı açıklamada harekâtın 3. aşamasının hazırlıklarının devam ettiğine işaret ederek, operasyonun bir kaç gün içinde başlayacağını söyledi.
Hedefi Rakka ile Rakka'nın güneyinde IŞİD militanlarının yeni karargâhı olmaya aday Deyr ez-Zur arasındaki yolu kesmek olan üçüncü aşama 4 Şubat'ta resmen start aldı. Bu arada ABD Özel Kuvvetleri, 3 bin Arap savaşçıyı harekâta katmak için eğitime aldı. O tarihten bu yana operasyon SDG'nin saldırıları ve DEAŞ'ın karşı saldırıları şeklinde devam ediyor. 17 Şubat'ta ise SDG, operasyonun üçüncü aşamasının 2. safhasına başlattığını duyurdu.
Bu aşamada hedefin Rakka'nın doğusundaki kırsal kesimi ele geçirmek olduğu ilan edildi. Bu esnada Rus savaş uçakları da Rusya'nın Suriye'deki savaşa fiilen dahil olduğu 30 Eylül 2015'ten bu yana ikinci kez Rakka'yı bombaladı.
Peki neden Türkiye'nin kapısını çalıyorlar?
ABD, Rakka'yı DEAŞ'tan almak için PYD/YPG ile ortak operasyon yürütmesine rağmen neden ısrarla Türkiye'nin kapısını çalıyor? Bunun görünürde bir kaç gerekçesi var... TSK, Cerablus'un ardından DEAŞ'ın elindeki önemli şehirlerden biri olan El Bab'ı terör örgütünden arındırdı. Oysa PYD/YPG, Amerikan Özel Kuvvetlerinin yoğun destek vermesine rağmen 3.5 aydır Rakka'nın içine bir santim bile giremedi.
Kısaca PYD/YPG, Rakka'nın etrafında dolaşıyor. PYD/YPG neden Rakka'ya giremiyor? Birinci nedeni bunu başarabilecek yeteneği yok, ikincisi gelecek planlarının sekteye uğramaması için militanlarını kaybetmek istemiyor. Zannedersem ABD de Rakka uğruna çok sayıda PYD/YPG militanının telef olmasını istemiyor. Oysa Kobani'yi 2014'te Peşmergenin yardımıyla da olsa DEAŞ'tan arındırmışlardı. Bir başka sebep ise Türkiye'yi PYD/YPG ile ortak operasyon yürütmeye yönlendiriyor ve böylece Türkiye'nin bu örgütü kabul etmesini sağlamak istiyor. İşte bu noktada Türkiye'nin kapısını çaldılar.
Türkiye ise operasyonu ÖSO marifeti ile yürütmek istiyor. Nitekim Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, El Bab modelinin Rakka'da da kullanılması gerektiğine işaret ederek, "Rakka'da da bu çerçevede o şehrin ahalisinden oluşan muktedir yerel unsurlar desteklensin, uluslararası camia, Türkiye, ABD ve diğer unsurlar buraya lojistik destek versin, orası DEAŞ'tan temizlensin, temizlendikten sonra da bir başka terör örgütünün eline teslim edilmesin. Pozisyonumuz çok açık, nettir" dedi.
Başbakan Yıldırım ise 18 Şubat'ta Almanya'da yaptığı açıklamada, "El Bab'dan sonra Rakka'nın DEAŞ'tan kurtarılması konusunda bir teklifimiz oldu. PYD-YPG ile hareket etmelerinin doğru olmadığını, bir terör örgütünün başka bir terör örgütüne karşı kullanılamayacağını söyledik. Bu, dostluğa sığmaz. Amerika-Türkiye ile birlikte yerel güçlerle, sivil direnişçilerle, ÖSO ile ve diğer milislerle bir olarak, onlar önde, biz de arkada... ABD'nin de Türkiye'nin de askeri varlığı olacak. Doğrudan operasyona girmeyeceğiz, taktik destek vereceğiz, prensipte anlaşılırsa tabii. İmkân ve kabiliyetler gözden geçiriliyor" dedi. Bu iki açıklama fotoğrafı ortaya koyuyor.
Türkiye'nin Rakka politikası
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Şubat'ta ABD Başkanı Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde, ABD'nin PYD ve YPG'ye destek vermemesi gerektiğini söyledi. İki lider, El Bab ve Rakka'da birlikte hareket edilmesi konusunda mutabık kaldı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da 8 Şubat'ta Rakka operasyonuna ilişkin olarak, "Biz bölgesel ülkeler ve koalisyonun içindeki ülkeler olarak özel kuvvetlerimizi devreye sokabiliriz, sokmamız gerekir" dedi. Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez ülkeleri gezisi dönüşünde Türkiye'nin hedefinin Münbiç ve Rakka olduğunu söyledi.
Uzmanlara göre Rakka şehir merkezi esasen Türkiye sınırına nispeten uzak bir bölgede yer alıyor ve Türkiye açısından acil bir tehdit oluşturmuyor. DEAŞ'ın buradan Türkiye'yi hedef alma şansı yok. Ancak yine de DEAŞ'ın Türkiye açısından tehdit olmaktan tam anlamıyla çıkarılabilmesi için, Rakka'nın örgütten temizlenmesi çok önemli.
Bu başarılabilirse, DEAŞ Türkiye sınırlarından çok uzakta, tamamen Suriye çöllerine hapsedilmiş bir örgüt konumuna düşecek ve bitirilemese dahi kontrol altına alınmış olacak. Rakka'nın Türkiye için asıl önemi ise DEAŞ sonrası şehri askeri olarak kimin kontrol edeceği ve nasıl bir sivil idare kurulacağı ile ilgili. Türkiye Rakka'nın DEAŞ'tan kurtarılması sürecinin içinde yer almadığı takdirde, şehrin YPG'nin ana bileşeni olduğu SDG tarafından kontrol edilmesi ve YPG kontrolü altındaki ABD nüfuz alanının genişlemesi muhtemel görünüyor.
Bu durum Türkiye açısından büyük bir tehdit? Zira Türkiye Rakka için ön almazsa, DEAŞ sonrası boşluğun farklı ve daha tehlikeli bir terör örgütü tarafından doldurulacağını düşünüyor. ABD ve Batı tarafından gündeme getirilen "Rakka operasyonu SDG ile yürütülüyor, Rakka kurtarıldıktan sonra YPG unsurları şehirden çekilecek" argümanları ise Türkiye açısından inandırıcı değil.
Arap karakteri ağır basan Münbiç ve Tel Abyad'da da aynı argümanlar dile getirilmiş, ancak YPG çekilmeyi reddetmişti. Hatta Tel Abyad ve çevresinde hem Araplar hem de Türkmenler zorunlu göçe maruz bırakılmıştı.
300 Amerikan askeri YPG için savaşıyor
10 Aralık 2016'da Obama yönetiminin Savunma Bakanı Ash Carter, YPG'nin Rakka operasyonuna destek vermek amacıyla özel kuvvetlere mensup 200 askerin daha Suriye'ye gönderileceğini ilan etti.  Böylece SDG saflarında savaşan Amerikan askeri sayısı 300'e çıktı.
DEAŞ, Şii camilerini yıktı
DEAŞ, Rakka'yı 2013 yılında kuşattı ve kenti 13 Ocak 2014'te tümüyle ele geçirdi. Akabinde şehir Suriye, Rus, Amerikan ve diğer ülkelerin uçakları tarafından defalarca bombalandı. Bu arada DEAŞ, kentte Şiilere ait Veysel Karani Camii'ni yerle bir etti.
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
8 yılda ülkemizden çıkan yerli sermaye miktarı 600 milyar dolar
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Makas açılınca, Altınok için sahaya indi
Mansur Yavaş'ı hedef aldı
'Darende'ye hizmet için yola çıktık'
BTP'den Darende'de büyük miting
Ankara anketinden büyük fark çıktı
Mansur Yavaş kendiyle yarışıyor
"Gazze en büyük açık hava mezarlığına dönüştü"
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell
İsrail'e 35 bin ton silah ve mühimmat taşındı
Büyük çoğunluğu ABD'den
Doğrusu 11 bin dolar
Sığınmacıların geliri Türklere sayılmış!
"Koltukta vakit geçirmeye değil çalışmaya talibiz"
BTP Aksu Adayı Bilal Şahin
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
8 yılda ülkemizden çıkan yerli sermaye miktarı 600 milyar dolar
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Makas açılınca, Altınok için sahaya indi
Mansur Yavaş'ı hedef aldı
'Darende'ye hizmet için yola çıktık'
BTP'den Darende'de büyük miting
Ankara anketinden büyük fark çıktı
Mansur Yavaş kendiyle yarışıyor
"Gazze en büyük açık hava mezarlığına dönüştü"
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell
İsrail'e 35 bin ton silah ve mühimmat taşındı
Büyük çoğunluğu ABD'den
Doğrusu 11 bin dolar
Sığınmacıların geliri Türklere sayılmış!
"Koltukta vakit geçirmeye değil çalışmaya talibiz"
BTP Aksu Adayı Bilal Şahin

Dışişleri Bakanı terörle mücadelede kararlılık vurgusu yaptı

Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye'nin bölgesinde istikrarı hakim kılmak için elindeki tüm dış politika araçlarını koordineli şekilde kullanma konusunda kararlı olduğunu vurguladı
19.03.2024 01:58:00
AA
Dışişleri Bakanı terörle mücadelede kararlılık vurgusu yaptı
Dışişleri Bakanı terörle mücadelede kararlılık vurgusu yaptı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı bir televizyon programında dış politika gündemini değerlendirdi, soruları yanıtladı.

Irak'taki terörle mücadeleye değinen Fidan, "Bizim arzumuz Süleymaniye'deki arkadaşlarımızın yol yakınken hatalarından geri dönmesi, Türkiye'yle dostluklarını, tarihte olduğu gibi bugün de perçinlemeleri ve ortak geleceğe bizim beraber hareket etmemiz" ifadelerini kullandı.

Fidan, Erbil, Süleymaniye, Bağdat, Kerkük ve Musul'da "geleceği hep beraber" kuracaklarını, burada terör örgütlerine yer olmadığını belirterek, "Bunları artık bizim sistem dışına atmamız lazım. Bunlar kullanım ömrü tamamlanmış örgütler. Sözünü ettiğim şehirler, kültürler kadim kültürler ve daha önce bu türden tehditlerin üstesinden geldiler, inşallah bundan sonra da gelecekler" diye konuştu.

İleri tedbirlerin gündemde olup olmadığının sorulması üzerine Fidan, şöyle yanıt verdi:

"Siz benim düşmanıma destek verdiğiniz sürece ne yapmamı bekliyorsunuz? Bu konuda açığız. Bu düşmanın senden istifade etmesinin yolunu engellemek benim görevim. Ben bunu yapacağım. Bunu yaparken de sana hile tuzak kurmuyorum, yüzüne söylüyorum. Bundan vazgeç, çünkü bu senin lehine değil, kimsenin lehine değil. Süleymaniye'deki halk Türkiye'nin dostu olan bir halk. Terör örgütüyle işi olabilecek bir halk değil."

Bakan Fidan, "Süleymaniye'deki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) liderliği ve onu oluşturan ekibin PKK ile olan ilişkileri, samimiyeti bizim için bir problem olmanın ötesinde artık ulusal bir güvenlik tehdidi olmuştur" dedi.

Fidan, "Türkiye bölgesinde istikrarı hakim kılmak için elindeki tüm dış politika araçlarını koordineli bir şekilde kullanma konusunda kararlı" şeklinde konuştu.

Kişi başına düşen gelirde ince hesap

 
 
Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, geçen yıl milli gelirin 1 tilyon 119 milyar dolar olduğunu hatırlatarak, buna sayıları 5 milyonu bulan sığınmacıların ürettiği mal ve hizmetlerin dahil olduğunu söyledi. Eğilmez, “Ancak kişi başı geliri hesaplarken sığınmacıları nüfusta yok sağdığımız için nüfusumuz daha az görünüyor ve 13 bin 110 dolar olarak kişi başı gelir daha yüksek çıkıyor. Oysa sığınmacıları dahil ederek hesapladığımda 11 bin dolara geriliyor" dedi.
18.03.2024 14:16:00
AHMET TURAN YİĞİT
 Kişi başına düşen gelirde ince hesap
 Kişi başına düşen gelirde ince hesap

Altınbaş Üniversitesi'nin Ekonomi Söyleşileri programında bir araya gelen iki deneyimli ekonomist, Prof. Dr. Işın Çelebi ve Dr. Mahfi Eğilmez, 2024 Mart ayı ekonomi görünümünü değerlendirdi. Dr. Mahfi Eğilmez, Mart ayında açıklanan ekonomik göstergeler arasından büyüme oranı ve turizmin olumlu olduğunu dile getirdi. Yüzde 4.5 açıklanan 2023 büyüme oranını iyi olarak nitelendiren Mahfi Eğilmez, Türkiye'nin yüzde 67'lik enflasyonuyla Arjantin ve Lübnan'ın ardından üçüncü sırada olduğunu açıkladı. Prof. Dr. Işın Çelebi de 4.5'lik büyüme oranının hizmetler sektöründeki büyümeden kaynaklandığına işaret ederek, tarımdaki büyümenin yüzde 0.5 ile gelecek için çok ciddi bir tehlike olduğunu anlattı. Çelebi, şunları söyledi: "Dünyada gıda fiyatlarının yüzde 10 düşerken, Türkiye'de yüzde 70'den fazla artması ciddi bir sorunun göstergesi. İnsanlar, 1 kilo kıyma alabilmek için kuyruklarda bekliyor" dedi.

Gerçekte kişi başına düşen gelir 11 bin dolar


Dr. Mahfi Eğilmez, geçen yıl milli gelirin 1 tilyon 119 milyar dolar olduğunu hatırlatarak, buna sayıları 5 milyonu bulan sığınmacıların ürettiği mal ve hizmetlerin dahil olduğunu söyledi. Eğilmez, şunları söyledi: "Ancak kişi başı geliri hesaplarken sığınmacıları nüfusta yok sağdığımız için nüfusumuz daha az görünüyor ve 13 bin 110 dolar olarak kişi başı gelir daha yüksek çıkıyor. Oysa sığınmacıları dahil ederek hesapladığımda 11 bin dolara geriliyor. Yıllık olarak hane halkı tüketim oranımız ise yüzde 12.8 olarak açıklandı. Bu da tüketim artışımızın gelirimizden daha fazla olduğunu gösteriyor. Sokaktaki vatandaş enflasyon ile ciddi mücadele olmadığını görünce iç tüketimini kısmıyor. Kredi kartı taksit sayıları kısıtlandı ama tüketimin önüne geçilemiyor. Maliye politikası gevşekse ve yarı sıkı para politikanız varsa önleyemezsiniz. Sokağın davranışı da fiyatları artırıyor. Sarmaldan çıkılamıyor."

İşsizlik de çok yüksek

İşsizlik rakamlarını ise geniş işsizlik olarak ele almak gerektiğini vurgulayan Mahfi Eğilmez, "Bu durumda açıklanan yüzde 9.1 işsizlik oranı yüzde 26.5'e çıkıyor. Çok yüksek bir oran ve maalesef artıyor" diye konuştu. Geçen yılın bütününde 143 milyar lira olan bütçe açığının 2024 yılında şimdiden 151 milyar liraya ulaştığına işaret eden Eğilmez, şöyle devam etti: "Ocak ve Şubat aylarında nakit açığı 405 milyar liraya yükseldi. Bu bütçeyi zorluyor. Döviz rezervlerinde yılbaşına göre 10.1milyar dolar düşüş oldu. Net rezervlerde 14.5 milyar dolarlık bir düşüş var. Swap (para takası) harici net rezervlerde ise 10.3 milyar dolarlık bozulma var ki bunun sonucunda swap harici net rezervlerimiz eksi 47.8 milyar dolara geldi." Enflasyonla mücadele de farklı yöntemler denenebileceğini anlatan Eğilmez, en kötüsünün enflasyonu takip etmek olduğunu söyledi. Eğilmez, "Merkez Bankası, faizi yüzde 45 yerine bir anda yüzde 75'e çıkarabilir. Böylece sistemi önce bir sarsarsın ve ordan geriye gelirsin. Böylece enflasyonun önüne geçerek önemli bir etki yaratılabilirdi. Bu şekilde farklı yöntemler denenebilir" şeklinde çarpıcı bir öneri de bulundu.

En hüzünlü şehitlik: Cepheye gidemeden şehit oldular

Sivas'ın Zara ilçesinde yer alan ve 1914 yılında cepheye asker yetiştirmek üzere kurulan 36'ncı Talimgah Alayı'nda salgına yakalanan 256 asker, 50-60 kişilik toplu mezarlara defnedildi.
18.03.2024 11:54:00 / Güncelleme: 18.03.2024 12:02:48
İhlas Haber Ajansı
En hüzünlü şehitlik: Cepheye gidemeden şehit oldular
En hüzünlü şehitlik: Cepheye gidemeden şehit oldular
Sivas'ın Zara ilçesinde bulunan 36'ncı Talimgah Alayı Şehitliği, hikayesi ile duyanları duygulandırıyor. 1914 yılında Doğu Cephesi'ne asker yetiştirmek maksadıyla kurulan Alay, cephede yaralanan askerlerin tedavisine de hizmet etti. Aynı yıllarda orduda baş gösteren salgın hastalıklar nedeniyle eğitim birliğinde bulunan ve tedavi olmak üzere askeri hastaneye gelen onlarca Mehmetçik şehit oldu. Salgın nedeniyle şehit olan askerlerin defin işlemleri güçleşince 50 ila 60 arasında naaş alabilecek toplu mezarlar kazılarak askerler defnedildi.



1'inci Dünya Savaşı öncesi Sivas'taki 12. Tümen'e bağlı 36. Talimgâh Alayı'nın Zara'da kurulduğunu ifade eden Zara eski İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Hakkı Acar, "Bu alayın amacı doğuya asker yetiştirmek, eğitmek hem de Sivas, Erzincan, Giresun yol ağını kontrol edebilmekmiş. Savaş başladıktan sonra bir Amele Taburu Zara'da bırakılmış, diğer askerler cepheye sevk edilmiş. Ancak 1915 yılında askerler arasında bir salgın hastalık başlamış ve bu Amele Taburu, Zara'daki askeri hastaneyi ve askeri kışlanın binalarını inşa etmiş. Giresun ve Erzincan civarında hem yaralananları hem de bu salgın hatalığa yakalanan askerleri Zara'ya getirerek oradaki askeri hastanede tedavi ederlermiş. Bu hastanede ise üç doktor görev yapmaktaymış ve hastane binasının yetmediği durumda çevre konaklara da asker yatırılırmış, bu bir süre böyle devam etmiş" dedi.



"Halk arasında 20-30 bin şehidin yattığı rivayet edilir"

Tedavi edilen askerlerin yeniden cepheye sevk edildiğini belirten Acar, "Ölümlerin önü alınamamış ve birçok asker şehit olmuş, cenazeleri defnetmek de büyük bir problem olunca 50-60 kişilik çukurlar kazarak buralara şehitleri defnetmişler. 1970'li yıllarda araştırmalara başladığımda 256 şehidin ismine rastladım bir listede ama vatandaşların da ziyaret ettiği bu şehitlikte 20 bin, 30 bin şehidin yattığı rivayet edilir. Bu şehitliğin üzerine bir de 1915 yılında anıt yapımına başlanmıştır. Osman Usta ile Simon Veyani adında iki usta, 1917 yılında bu şehitlik anıtını bitirirler. Bu anıt 1939 Erzincan depreminden etkilenir ve üst kısmından bir bölüm yıkılır ve eğilir. Pisa Kulesi'ne benzer yerli ve yabancı turistlerin odak noktası haline gelir ve 1952 yılına kadar Zara'da 36. Eğitim Alayı Şehitliği diye adlandırılmıştır. Yine 1952 yılında kışlada bir yangın çıkar ve kışla binaları yanar bu nedenle askeri birlik de alay da Zara'dan başka bir yere nakledilir. Benim ilkokul yıllarımda askeri birlik Zara'daydı en azında kalıntıları, depoları vardı onları muhafaza ediyorlardı, 1950'lili yıllarda çok güzel bayramlar yapılır. Şehitlikte 256 şehidimiz yatıyor demiştik ancak o zaman için ama burada görev yaparken şehit olanlar da buraya defnedilmiş, hatta bir yarbay Zara'da görev yaptıktan sora başka bir yerde şehit olmuş ve vasiyeti üzerine buraya defnedilmiş. Ve şu anda 275 civarında şehit yatmaktadır Zara şehitliğinde" şeklinde konuştu.

Tunceli'de dilendirilen ve çalıştırılan çocuk bulunmuyor

Tunceli'de yapılan saha taramaları sonucu, dilendirilen ya da çalıştırılan çocuk bulunmadığı bildirildi
18.03.2024 11:25:00
İhlas Haber Ajansı
Tunceli'de dilendirilen ve çalıştırılan çocuk bulunmuyor
Tunceli'de dilendirilen ve çalıştırılan çocuk bulunmuyor
Tunceli'de yapılan saha taramaları sonucu, dilendirilen ya da çalıştırılan çocuk bulunmadığı bildirildi.

Tunceli Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından yapılan saha çalışmaları ve kamu kurumlarından teyit edilen verilere göre Tunceli'de dilendirilen, çalıştırılan çocuk bulunmuyor. Tunceli Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı 'Çocuklar Güvende' birimi tarafından il genelinde başta çocuk işçi çalıştırılabilecek sektörler düzenli şekilde denetlenirken, emniyet müdürlüğü, İş-Kur ve Göç İdaresi ile de koordine sağlanıyor.

Verilere ilişkin bilgi veren Tunceli Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Seyfettin Özdemir, "Müdürlüğümüz bünyesinde Çocuklar Güvende Birimleri var. Bu birimimiz sabah 8, akşam 5 sahada çalışma yürütüyor. Yine il müdürlüğümüze bağlı 3 sosyal hizmet birimimiz var. Bu merkezlerimizde de Çocuklar Güvende Birimlerimiz mevcut. Bu birimlerimiz saha çalışmaları gerçekleştiriyor. Bütün verilen İl Göç İdaresi'nde toplanarak bakanlığımıza gönderiliyor. Biz, 16 yaş altı çocukların çalıştırılmasına kesinlikle müsaade etmiyoruz. İlimizde hem çocuklar dilenmiyor ya da dilendirilmiyor hem de çalıştırılmıyor. Bu konuda bir ihbar olması halinde anında değerlendiriyoruz' dedi.

Sahada çalışan ekiplerin çocuk işçi çalıştırma potansiyeli olan yerlere ilişkin yol haritası çizdiğini hatırlatan Özdemir, 'Bu konuda esnaflarımızı ziyaret ediyoruz. Organize sanayi bölgesi, oto sanayi, tekstil fabrikalarını ziyaret ediyoruz. Bu verileri yaptığımız saha çalışmalarında tespit ettik. Valimiz Bülent Tekbıyıkoğlu'nun himayelerinde Tunceli'de çocuk çalıştırılmasına, dilendirilmesine müsaade etmedik etmeyeceğiz de. Bizim bu konudaki nihai kararımız çocukları önlenebilir tüm risklerden korumak' şeklinde konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.