Selim Kotil: 'Artık kapitalizmin sonu geldi'
Gelelim Boğaziçi'nde okuduğumuz yıllara? O yıllar biz Japon ekonomisinin dünyada zirve yaptığı yılları yaşıyoruz. Üniversiteye gelen Japon gurularının havasından geçilmiyor. Dünya, ekonomide Japon modelini konuşuyor. 90'lı yılların başı, muhterem Hocama bunu sorduğumda, "Japonlar yanlış yapıyorlar; üretime odaklandılar, bu malları nasıl satacaklarını düşünmüyorlar, göreceksin tüketimden yola çıkmayan her görüş ekonomiyi batırır. Japonya'da deflasyon baş gösterecek" dedi ve ekledi: "Dünya 2000'li yıllarda artık deflasyonla tanışacak ve bunu çözemezler bu kafa ile."
Fazla değil 1-2 yıl sürmedi dünya tarihinde ilk defa bir ülke, Japonya deflasyona girdi. Tabii, bu görüşlerini o zaman muhterem Hocam yazılarında da ifade ettiği için 18 ayrı noktadan dünyanın her yerinden; Avrupa'dan, Uzakdoğu'dan, Amerika'dan altın plaketler aldı. Daha o günlerde dünya tarihinin akışını değiştirecek iktisadi modeli kafasında çoktan şekillenmiş ve o bakış açısı ile ülkelere bakınca neler olacağını seyrediyordu.
Hatırlayalım Ecevit iktidarı döneminde enflasyon düştü derlerken biz de o haberlere inanıyorduk. Kendisi hepimizi ve halkı uyardı; "Hayır, enflasyon düşmedi çünkü sanıldığının aksine enflasyon her zaman talepten kaynaklanmaz, maliyet enflasyonu vardır ve ülkemizde bu kadar yüksek faiz ve vergi varken maliyet enflasyonu asla düşmez" dedi, kısa zaman sonra yazarkasa başbakanlık önünde bir esnaf tarafından yere atılınca enflasyon bir anda patlayıverdi. Yine muhterem Hocam haklı çıkarken iktisat literatürüne yeni bir kavramı; maliyet enflasyonunu da kazandırdı.
Şimdi iktidar diyor ki; "Tarlada 50 kuruş olan domates nasıl 4 TL olur biz bunu anlamıyoruz", suçu sağa sola atıyor. Şimdi soralım: Antalya'dan buraya gelen kamyondan dolayı 1 TL nakliye kilo başına biniyor mu, etti 1.5. Bunun vergi ve işçi maaşlarını kilo başına koyun en az % 40; etti mi 2.1. Adam bundan %20 kazansa 2,5 etti. Bunu alan marketçi buna vergileri ekliyor fiyat oldu 3,5. 50 kuruş da marketçi kazanıyor; fiyat 4 TL. Şimdi neden fiyat bu kadar arttı; vergilerden dolayı, mazottaki ötv'den dolayı yani sen iktidar olarak maliyetleri yukarı çektirensin ama nasıl oluyor anlamıyorsun, ne diyelim?
'Artık kapitalizmin sonu geldi'
2007 yazında bir gece muhterem Hocam aradı, "Konuşmalarınızda ilan edin; kapitalizm çökecek, artık sonu geldi. 2008'in başını anca görürler" dedi. Tam dediği zaman Ocak 2008'de Lehman Brothers battı ve ABD'de finans piyasaları tepetaklak oldu.
Yine uzun bir hikâyesi vardır? Putin'in danışmanı Victor Minin ülkemize geldiler, muhterem Hocamla görüşmeye? O gece ben de Ömer Eyercioğlu'nun evinde sabaha kadar süren o toplantıda vardım. Onlar ABD'nin çöktüğünü söylerken muhterem Hocam, "Hayır çöken kapitalizmdir" dedi. "ABD dimdik ayakta çünkü onun dolarını hepiniz cebinizde işinizde kullanıyor kasanızda tutuyorsunuz; ne zamanki ülkeler doları terk eder o zaman ABD gider" dedi. 10 gün sonra Putin ilan etti; "Çin ve Rusya artık kendi paraları ile ticarete başladı, doları bıraktık" diye?
Yabancı basında neler yazılıyor; ABD dolardan yakında vazgeçip çıkacakmış yani dolar battı, kapitalizm battı, ABD battı; dünya tarihini; siyasal ve iktisadi tarihini bir tek insan değiştirdi: Prof. Dr. Haydar baş.
Nobel ödülü diyorlar, Alfred Nobel dinamiti buldu onun anısına ödüller veriliyor, oysa Prof. Haydar Baş öyle bir görüş buldu ki bu kapitalizmi patlattı, sömürgeci anlayışa son verdi. Asıl bundan sonra insanlık Nobel ödülü değil Baş ödülleri vermesi lazım.
'Eyvah Türkiye'yi bölecekler'
Bir başka nokta, yıl 1991; Saddam Kuveyt'e girdi. O zaman özel kanallar yok, TRT'den olayları izliyoruz. Bayrampaşa'da Hocamın yanında iken Saddam'ın Kuveyt işgalini izlerken ağzından çıkan cümleyi hiç unutmam: "Eyvah Türkiye'yi bölecekler."
Evet, "Türkiye'yi bölecekler" bunu dediğinde yıl 1991, ortada hiçbir şey yok. O zamanki Öğüt dergisinin kapağında üçe bölünmüş Irak haritası ve manşette "Hedef Türkiye" yazısı ve muhterem Hocamın fotoğrafı var. Oradaki yazısında, "Kuveyt bahane edilip Irak işgal edilip üçe bölünecek. Arkasından ülkemizin güneyi de bu yeni kurulan devlete katılacak; adı Kürdistan ama aslı büyük İsrail olacak" dedi. O zaman Özal'ı uyardı: "1 koyup 3 alamayacaksın, Çekiç Güç'e evet demek ülkemizin işgaline kapı açmaktır" diye, şimdi yaşananları hepimiz görüyoruz.
Herkes FETÖ konusunda, ya "kandırıldım" ya "aldandım", ya da "ben ahmağım" diyor. Çünkü bir tek O FETÖ'nün karşısında, diğer herkes FETÖ'nün safında idi. Yine tek ama tek aldanmayan, doğruyu 12'den gören Prof. Dr. Haydar Baş oldu.
AB için hikâyenin sonu geldi
AB sürecine ne demeli? Herkes "AB, AB" derken, O bu konuda iki şey dedi. Ortak paraya geçtikleri gece, "15 yıl içinde dağılacaklar" dedi. Bakın işte İngiltere çıkma kararı aldı 13. yılda. Diyorlar ki: "Çıkması 2 yılı bulur." Yani 15 yılda AB için hikâyenin sonu geldi. Yine dediği çıktı.
Bir diğer sözü de, "Bizi AB'ye asla kabul etmezler"di. Evet şimdi ne oldu, her zamanki gibi herkes ters köşe olurken O bir kez daha haklı çıktı.
İslam dünyasının içerisine sokulan büyük bir fitne var, örtülen bir gerçek var, bu gerçek İslam'ın ta kendisi, bu gerçek Allah'ın ipi, hidayet gemisi, Ehl-i Beyt'in ta kendisi.
İmam Şafii diyor ki: "Hz. Ali'yi düşmanları gizlediler, dostları da korkusundan sesini çıkarmadı." Asırlar sonra bir insan bu küfür perdesini yazdığı eserler ve konuşmaları ile yırttı arttı. Nasıl ki Mustafa Kemal'in arkasında İmam Ali olmasa bu cumhuriyet olmazdı, Celal Meaş'ın dediği gibi İslam dünyasında asırlardır süren bu fitneyi ancak İmam Ali'nin eli başı üstünde olan bir insan kaldırabilirdi; o da muhterem Hocama nasip oldu.
Terör konusunda herkes "ağlayan gözyaşları dinecek" dediklerinde, O, "Tam tersi olacak; ülke kan gölüne dönecek" dedi. Ülke karanlık bir döneme girdi dedi. Son seçimlerden sonra dediğini bugün aynen yaşıyoruz.
Liste o kadar uzun ki hangisini diyelim. Bir mühendis olarak size son bir noktadan da bahsedeyim. Yıllar önce bir gece kendisine Einstein'in rölativitesini, ışığı ve maddeyi sordum. O zaman sabaha kadar anlattıkları İcmal dergisinde yazılı olarak çıktı. Zaman'la ilgili, mekânla ilgili öyle tespitler yaptı ki? Sadece bir cümle söyleyeyim yeter: "Zamanın görüntüsü mekândır. Mekân düz değildir bir sinüs dalgası gibidir. Üzerinden ışık geçerken büzülür, sonra tekrar yay gibi genleşir."
Batı sadece iktisatta değil fizikte maddeyi tanımakta da yaya kaldı. Asıl üzücü olan şu ki; ülke olarak karnımızı doyurmak istiyorsak çözüm O, birlik ve beraberliğimiz için çözüm O.
Maddeten ve manen her konuda O'nun yol göstericiliğine muhtaç olan bizler O'na sırtımız döndük. Halimiz Hz. Hüseyin'e sırtını dönen Kûfelilere benziyor. Halimiz İmam Ali'ye sırtını dönen Sakife'de toplananlara benziyor. Bu gidiş gidiş değildir.
Sırtımızı döndüğümüz okul arkadaşımız ya da mahalle arkadaşımız yani sıradan biri değildir. Bizim O'na sırtımızı dönmemizin O'na hiçbir zararı yok. Zararı bize; sürünen, aç kalan biziz; namusu, canı gidecek olan biziz. Peki ya O bize sırtını dönerse o zaman ne yapacağız?
(Bu metin, araştırmacı yazar Selim Kotil'in, Milli ve Dini Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler Sempozyumu'nda yaptığı sunumdan alınmıştır).