Türkiye’de terörün şiddeti arttıkça huzur ve güvenlik daha da zayıflıyor.
Bir yıl öncekine göre insanlar bugün daha güvende hissetmiyor.
10 yıl öncesine göre insanlar kendilerini daha huzurlu görmüyor.
Ve bu gidişatın sunu maalesef iyi değil.
Bu gidişin nerede biteceği, terörün nihayete erip ermeyeceğini, tekrar huzur ve güven ortamının temin edilip edilemeyeceğini hiç kimse bilmiyor.
Bundan dolayı da evlatlarını teröre şehit veren vatandaşlar başta olmak üzere herkes geride kalan son ümit kırıntısını da kaybetmek üzere…
Türkiye’yi bu ortamdan kurtarma sorumluluğunu omuzlarında taşıyanlar bu sorunları çözmeyi bir kenara bırakın, Türkiye’nin içine düştüğü vahim durumun da müsebbibi durumundalar.
Türkiye’yi yönetme noktasında bulunanlar bu sorunlarla yüzleşip, beceremediklerini mertçe itiraf etme erdemini gösteriyorlar mı sorusuna verilecek tek cevap ise maalesef “hayır” olmaktadır.
Futbol otoriteleri bile artık “ne yapıyoruz?”, “ne oluyoruz?”, “ülkede neler oluyor?”, “ülkemiz nereye gidiyor?” şeklinde feryat ederken, bu sitemler maalesef karşılığını siyasi iradede bulamaktadır.
Siyasi irade var olan sorunları inkâr edememekle birlikte bu sorunlara çözüm ortaya koyamadı/koyamıyor.
Bu noktada hükümeti çözüme ve yanlışlarından vazgeçmeye en güçlü şekilde ikna etmek için gerekli baskıları uygulaması gereken Anamuhalefet partisi CHP, AKP’nin stepnesi konumunda…
Milliyetçi tabanı ve genleri itibarıyla bu konularda en fazla konuşması, en fazla sesini yükseltmesi gereken Devlet Bahçeli yönetimindeki Milliyetçi Hareket Partisi ise süt dökmüş kedi gibi varlığıyla yokluğu belli olmayan bir şekilde kendine yakışanı ortaya koyabilmekten çok uzak bir durumdadır.
İşte bu vahim durum siyaset kurumunun Türkiye’nin yaşadığı sorunlar karşısında çaresiz içerisinde olduğunu ve AKP, CHP ve MHP gibi aktörlerle çözüm üretmeyeceğini göstermektedir. Bu siyasi iradenin şekillendirdiği devlet, problemler karşısında dik duramamaktadır.
Bir gerçeği vurgulamak gerekir ki bugüne kadar ortaya koyduğu fikir ve duruşla Türkiye’nin yaşadığı başta terör ve ekonomik sorunlar olmak üzere milletin başını ağrıtan sorunların çözümü için proje ortaya koyan tek lider Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur.
Bölge farkı gözetmeksizin “her Türk vatandaşına 500 TL vatandaşlık maaşı vermeliyiz, vereceğiz” diyen Prof. Dr. Haydar Baş’ın bu projesi, bölücü terörün kökünü kazıyacak ve terörün insan kaynağını kurutacak yegâne projedir.
Ama ne acıdır ki, ne bir çözüm, ne bir proje ortaya koymaktadır siyasi irade, ne de ortaya konulmuş bu milli projeyi, yegâne milli çözümü uygulama cesaretini gösterebilmektedir.
Siyasi irade hali böyle de milletin hali başka mı?
Hayır.
Gaflete düşmüş siyasi iradeyi bile gerektiğinde ayıktırması gereken millet, siyasi iradeden de gafil bir durumdadır.
Parçalanan ülke milletin olduğu halde, ölen Mehmetçik milletin olduğu halde, dökülen kan milletin olduğu halde milletimiz maalesef siyasi iradenin düştüğü gaflet çukurunda debelenip durmaktadır. Şehit cenazeleri kapısını çaldığında sadece başı önünde dizlerini dövmektedir.
Bu gidişata bir dur demek mümkündür.
Ama bunun yolu bugüne kadar görmemek için inat ettiğimiz gözümüzün önündeki, dizimizin dibindeki Prof. Dr. Haydar Baş’a ve O’nun ortaya koyduğu milli projelere milletçe sahip çıkmaktan geçmektedir.
Türkiye’nin yegâne çözümü budur.
Bu çözümde buluşmakta ne kadar geç kalınırsa milletin ödediği fatura o kadar ağırlaşmaktadır.
Bir yıl öncekine göre insanlar bugün daha güvende hissetmiyor.
10 yıl öncesine göre insanlar kendilerini daha huzurlu görmüyor.
Ve bu gidişatın sunu maalesef iyi değil.
Bu gidişin nerede biteceği, terörün nihayete erip ermeyeceğini, tekrar huzur ve güven ortamının temin edilip edilemeyeceğini hiç kimse bilmiyor.
Bundan dolayı da evlatlarını teröre şehit veren vatandaşlar başta olmak üzere herkes geride kalan son ümit kırıntısını da kaybetmek üzere…
Türkiye’yi bu ortamdan kurtarma sorumluluğunu omuzlarında taşıyanlar bu sorunları çözmeyi bir kenara bırakın, Türkiye’nin içine düştüğü vahim durumun da müsebbibi durumundalar.
Türkiye’yi yönetme noktasında bulunanlar bu sorunlarla yüzleşip, beceremediklerini mertçe itiraf etme erdemini gösteriyorlar mı sorusuna verilecek tek cevap ise maalesef “hayır” olmaktadır.
Futbol otoriteleri bile artık “ne yapıyoruz?”, “ne oluyoruz?”, “ülkede neler oluyor?”, “ülkemiz nereye gidiyor?” şeklinde feryat ederken, bu sitemler maalesef karşılığını siyasi iradede bulamaktadır.
Siyasi irade var olan sorunları inkâr edememekle birlikte bu sorunlara çözüm ortaya koyamadı/koyamıyor.
Bu noktada hükümeti çözüme ve yanlışlarından vazgeçmeye en güçlü şekilde ikna etmek için gerekli baskıları uygulaması gereken Anamuhalefet partisi CHP, AKP’nin stepnesi konumunda…
Milliyetçi tabanı ve genleri itibarıyla bu konularda en fazla konuşması, en fazla sesini yükseltmesi gereken Devlet Bahçeli yönetimindeki Milliyetçi Hareket Partisi ise süt dökmüş kedi gibi varlığıyla yokluğu belli olmayan bir şekilde kendine yakışanı ortaya koyabilmekten çok uzak bir durumdadır.
İşte bu vahim durum siyaset kurumunun Türkiye’nin yaşadığı sorunlar karşısında çaresiz içerisinde olduğunu ve AKP, CHP ve MHP gibi aktörlerle çözüm üretmeyeceğini göstermektedir. Bu siyasi iradenin şekillendirdiği devlet, problemler karşısında dik duramamaktadır.
Bir gerçeği vurgulamak gerekir ki bugüne kadar ortaya koyduğu fikir ve duruşla Türkiye’nin yaşadığı başta terör ve ekonomik sorunlar olmak üzere milletin başını ağrıtan sorunların çözümü için proje ortaya koyan tek lider Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur.
Bölge farkı gözetmeksizin “her Türk vatandaşına 500 TL vatandaşlık maaşı vermeliyiz, vereceğiz” diyen Prof. Dr. Haydar Baş’ın bu projesi, bölücü terörün kökünü kazıyacak ve terörün insan kaynağını kurutacak yegâne projedir.
Ama ne acıdır ki, ne bir çözüm, ne bir proje ortaya koymaktadır siyasi irade, ne de ortaya konulmuş bu milli projeyi, yegâne milli çözümü uygulama cesaretini gösterebilmektedir.
Siyasi irade hali böyle de milletin hali başka mı?
Hayır.
Gaflete düşmüş siyasi iradeyi bile gerektiğinde ayıktırması gereken millet, siyasi iradeden de gafil bir durumdadır.
Parçalanan ülke milletin olduğu halde, ölen Mehmetçik milletin olduğu halde, dökülen kan milletin olduğu halde milletimiz maalesef siyasi iradenin düştüğü gaflet çukurunda debelenip durmaktadır. Şehit cenazeleri kapısını çaldığında sadece başı önünde dizlerini dövmektedir.
Bu gidişata bir dur demek mümkündür.
Ama bunun yolu bugüne kadar görmemek için inat ettiğimiz gözümüzün önündeki, dizimizin dibindeki Prof. Dr. Haydar Baş’a ve O’nun ortaya koyduğu milli projelere milletçe sahip çıkmaktan geçmektedir.
Türkiye’nin yegâne çözümü budur.
Bu çözümde buluşmakta ne kadar geç kalınırsa milletin ödediği fatura o kadar ağırlaşmaktadır.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023