logo
19 MART 2024

Türkiye tarımda iflas etti

Verimlilik konusunda Avrupa ülkelerinden kat kat geri bir seviyede bulunan Türkiye, tarımda tam bir iflas tablosuyla karşı karşıya. Birçok Avrupa ülkesi, Türkiye'den ithal ettikleri bazı tarım ürünlerini kat kat yüksek fiyattan dünyaya ihraç ederek astronomik gelirler elde ediyor.
18.11.2017 00:00:00
ORHAN DEDE/DETAY HABER

Türkiye verimli topraklarıyla tarımda çok büyük bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyelin doğru bir şekilde değerlendirilebildiğini söylemek maalesef mümkün değil.

Dünyanın en yüksek ve en kaliteli ürünlerini elde eden Türkiye, sadece al-sat yaparak büyük kârlar elde eden Avrupa ülkelerinin çok çok gerisinde bir tarım geliri elde ediyor. Tarımdaki bu kaybın nedenleri arasında pazarlama sorunu sayılabildiği gibi verimlilik de ön sıralarda geliyor.

Tarımda hala eski moda teknolojiyle ilkel şartlarda üretim yapan Türkiye verimlilik konusunda alacağı çok yol var. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organization-FAO) verilerine göre 1 hektar alanda İtalya ve Hollanda 45'er ton elma üretirken, aynı büyüklükteki alandan Fransa 41 ton, Almanya 35 ton, İspanya 20 ton elma elde ediyor. Türkiye ise 1 hektar alanda yalnızca 15 ton elma üretebiliyor.

Buğdayda bile geri kalmış durumdayız

Verimlilik konusunda Türkiye yalnızca elma üretiminde bu vahim durumda değil, anavatanı Anadolu olan buğdayda da manzara farklı değil. Yine FAO verilerine göre Hollanda 1 hektar alandan 9.2 ton buğday alıyor.

 Almanya 8.6 ton alırken Fransa 7.3 ton, İtalya ise 3.8 ton buğday elde ediyor. Türkiye ise 2.4 ton ile 1 hektar alandan Hollanda'nın elde ettiği buğdayın 4'te 1'i kadar ürün hasat ediyor. Türkiye toplamda 7.8 milyon hektar alanda buğday ekip 19 milyon ton ürün elde ediyor.

Türkiye'nin yarısından daha az alanda, yani 3.2 milyon hektar alanda buğday üretimi yapan Almanya ise 27.8 milyon ton buğday elde ediyor. 5.3 milyon hektar alanda buğday eken Fransa ise Türkiye'nin iki katı, 38.9 milyon ton buğday elde ediyor.

Fındıkta da durum aynı

Gelelim Türkiye'nin dünyanın en büyük üreticisi olduğu fındıktaki duruma. Dünya fındık üretiminin yüzde 70'den fazlasını Türkiye tek başına üretiyor.

Türkiye'nin fındığı aynı zamanda dünyanın en kaliteli ürünü. Buraya kadar iyi ama iş verimlilik konusuna gelince fındıkta da çuvallamış durumdayız. 1 hektardan Karadeniz komşumuz Gürcistan bin 830 kilogram fındık elde ediyor.

İtalya ise aynı büyüklükte bir alandan bin 46 kilogram fındık elde ediyor. Bu ülkelerden daha verimli topraklara sahip, çok daha kaliteli fındık üreten Türkiye ise 1 hektarda yalnızca 642 kilogram fındık üretebiliyor. Bu vahim durum böyle devam ettiği takdirde çok yakın bir gelecekte Türkiye, fındık üretimindeki liderliğini başka ülkelere kaptıracak.

Pek çok üründe benzer manzara var

Fındık, elma ve buğday üretimindeki durum pek çok diğer üründe de karşımıza çıkıyor. FAO verilerine göre; Fransa 1 hektar büyüklüğündeki bir tarlada 48 ton patates elde edebiliyor. Aynı büyüklükteki alanda Almanya 47 ton, Hollanda 46 ton, Türkiye ise 32 ton patates elde ediyor.

Türkiye ile Rusya arasındaki krizde en çok gündem olan domates üretiminde de aynı sorunla karşı karşıyayız. 1 hektar alandan İtalya 545 ton, Hollanda 506 ton, Almanya 256 ton, Fransa 199 ton, İspanya 89 ton domates elde ederken Türkiye, İtalya'dan 15 kat daha düşük verimle, 1 hektardan yalnızca 37 ton domates elde ediyor.

Türkiye'nin diğer ülkeleri verimde geçebildiği tek ürün portakal. 1 hektardan 32 ton portakal elde eden Türkiye'ye karşın İspanya 24 ton, İtalya ise 19 ton portakal elde ediyor.

Keşke bu kadarla kalsaydı?

Verimlilik konusunda içler acısı bir durumda olan Türkiye tarımının ihracattaki durumuna baktığımızda 'keşke bu kadarla kalsaydı' demek zorunda kalıyoruz. Tarımsal ihracatta Türkiye'nin durumu gözleri yaşartacak seviyede. Önce verimde nispeten iyi durumda olduğumuz portakaldaki vaziyete bakalım.

Fransa portakalın tonunu bin 65 dolardan ihraç ederken, Hollanda bin 42 dolara, İspanya 811 dolara satıyor. Türkiye ise portakalın tonunu yalnızca 655 dolardan ihraç ediyor. FAO verilerine göre tonunu 655 dolara Türkiye'den aldığı portakalı Hollanda dünyaya bin 42 dolardan satıyor. Karadeniz insanının en önemli tarım ürünlerinden çayda da benzer bir durum var.

Hiç çay üretmeyen Fransa Türkiye'den aldığı çayın tonunu 17 bin 65 dolara ihraç ederken, yine çay üretimi olmayan Almanya çayın tonunu 9 bin 241 dolara, İngiltere 8 bin 277 dolara, Hollanda ise 5 bin 14 dolara satıyor. Çay ihracatından rekor gelirler elde eden bu ülkelerin çay ihtiyacının büyük kısmını karşılayan Türkiye ise çayın tonunu yalnızca 3 bin 650 dolardan ihraç ediyor.

Türkiye üretiyor onlar kazanıyor

Türkiye 2016 yılında 110 bin ton kuru kayısı üretimiyle dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 62'sini tek başına karşıladı. Dünya kuru kayısı ihracatının da büyük çoğunluğunu Türkiye gerçekleştiriyor. Kuru kayısı ihracatının 1 tonundan Fransa 6 bin 290 dolar kazanıyor. Almanya'nın 5 bin dolardan ihraç ettiği kuru kayısının tonunu Türkiye ise 2 bin 794 dolardan ihraç ediyor.

İklimleri uygun olmadığı için hiç kuru kayısı üretemeyen Almanya ve Fransa, Türkiye'den ithal ettikleri kuru kayısıyı, Türkiye'den aldıkları fiyatın yaklaşık 3 kat fazlasına dünyaya satıyorlar. Bu durum tarımın sadece üretmek değil, aynı zamanda pazarlama olduğunu gözler önüne seriyor. Asıl acı olan şey ise Türkiye'nin hem üretimde hem de pazarlamada çok kötü bir durumda olduğu gerçeği.

Kuru incirde Almanya'yı zengin ediyoruz

Türkiye'nin en değerli tarım ürünleri arasında sayılan kuru incirde de durumun daha iyi olduğunu söylemek mümkün değil. Türkiye 2016 yılında 60 bin ton kuru incir üretti. Bu miktar dünya kuru incir üretiminin yüzde 47'sine tekabül ediyor. Almanya Türkiye'den ithal ettiği incirin tonunu 5 bin 244 dolardan ihraç ediyor.

ABD 4 bin 484 dolardan, Yunanistan ise 3 bin 537 dolardan satıyor. Dünyanın en kaliteli incirini üreten Türkiye ise bu inciri 3 bin 166 dolardan ihraç edebiliyor. Bir tek incir ağacı bile olmayan Almanya Türkiye'den 3 bin 166 dolara aldığı inciri dünyaya 5 bin 244 dolardan ihraç ediyor.
Rıza göstereceği tek 'darbeyi' açıkladı
'Ben o darbeye teslim olurum'
'Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir'
TİP'in Zan kararının perde arkası
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
İsrail'den Refah'ta yeni katliam
En az 14 Filistinli öldürüldü
Rize'de il müdürünü görevden aldı
Erdoğan'dan yeni atamalar
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
8 yılda çıkan yerli sermaye 600 milyar dolar
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Rıza göstereceği tek 'darbeyi' açıkladı
'Ben o darbeye teslim olurum'
'Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir'
TİP'in Zan kararının perde arkası
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
İsrail'den Refah'ta yeni katliam
En az 14 Filistinli öldürüldü
Rize'de il müdürünü görevden aldı
Erdoğan'dan yeni atamalar
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
8 yılda çıkan yerli sermaye 600 milyar dolar
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Irak ve Suriye mesajı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Irak hududumuzun güvenliğini bu yaz itibarıyla komple garanti altına alacak, Suriye'de yarım kalan işimizi de mutlaka tamamlayacağız' dedi.
18.03.2024 21:16:00 / Güncelleme: 18.03.2024 22:27:05
İhlas Haber Ajansı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Irak ve Suriye mesajı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Irak ve Suriye mesajı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4. Kolordu Komutanlığı'nda askerlerle birlikte iftar yaptı. İftar sonrası konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatanın dört bir yanında ve yurt dışında görev yapan kahraman Türk ordusunun tüm mensuplarını selamladı. Erdoğan, '11 ayın sultanı olan Ramazan-ı Şerifinizi canı gönülden tebrik ediyorum. Rahmet kapılarının sonuna kadar açıldığı bu mübarek ayda sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu vesileyle bir kez daha devletimizin bekası ve milletimizin güvenliği için canı pahasına görev yapan askerlerimizin her birine başarılar diliyorum. Rabbim askeri, polisi, jandarması, güvenlik korucusu ve istihbaratçısıyla tüm güvenlik güçlerimizin yardımcısı olsun, onları her türlü kazadan, beladan, saldırıdan, ihanetten muhafaza eylesin diyorum' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, 'Sabah ilk olarak Çanakkale'de aziz şehitlerimizi ziyaret ettik. Dünyanın en modern ordularına karşı 'Çanakkale geçilmez' dedirten bu büyük kahramanları rahmetle, tazimle yad ettik. Çanakkale Savaşları'yla birlikte İstiklal Harbimizde, Kıbrıs Barış Harekatı'nda, terörle mücadelede, 15 Temmuz'da vatanı için, bayrağı için, hürriyeti için, onuru için toprağa düşen şehitlerimize de bu vesileyle Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Burada şu hususun altını çizmek istiyorum. Çanakkale sadece bizler için bir deniz zaferi değil, bir milletin küllerinden yeniden doğuşunu müjdeleyen direniş ruhudur. Çanakkale bir iman okyanusudur ve o iman okyanusunda 20. yüzyılın Haçlı ordusu Çanakkale'ye gömülmüştür. Çanakkale tarihin en büyük deniz zaferlerinden birisi olduğu kadar, aynı zamanda parçalanmak istenen bir devletin, yok edilmek istenen bir milletin yeniden ayağa kalktığı, imanını ve inancını tazelediği büyük bir kıyamdır' açıklamasını yaptı.

'Şehadet şuurunun zayıflamasına asla izin veremeyiz'
'Çanakkale Deniz Zaferi geçen sene 100. yılını gururla kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni doğuran ana, büyüten beşik olmuştur' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Milletçe hep beraber Çanakkale ruhuna ne kadar sıkı sahip çıkarsak, geleceğimize o derece güvenle bakacağımıza inanıyorum. Kahraman Mehmetçiklerimizin yanı sıra istikbalimizin güvencesi olan gençlerimizin de şehitlik ve şehadet bilincine sahip olması çok ama çok önemlidir. 'Asker millet' olarak nam salmış, bu vasfıyla dünyada temayüz etmiş bir milletin mensupları olarak bizi biz yapan temel değerlerden şehadet şuurunun zayıflamasına asla izin veremeyiz. Her karışında bir aslanın yattığı vatan topraklarını başka türlü muhafaza etmemiz mümkün olmaz. Bu gerçeğe yakın tarihimizde defalarca şahitlik ettik' değerlendirmesinde bulundu.

Kıbrıs Türkleri'nin daha bundan yarım asır önce soykırımın eşiğinden döndüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, '1974 Barış Harekatı'nda ülkemizin dört bir köşesinden subayı, astsubayı, eriyle tam 498 Mehmedimiz şehit oldu. Tüm baskılara rağmen şayet Türkiye'nin müdahalesi olmasaydı bugün ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olurdu ne de Kıbrıs Türkleri kalırdı. Hatta belki de güneye yüklenmiş olsaydık, bugünün bir evladı olarak söylüyorum, artık güney kuzey diye bir şey kalmaz, tamamen Kıbrıs bizim olurdu. Aynı şekilde 40 yıllık bölücü terörle mücadelemizde vatan topraklarının müdafaası için henüz hayatlarının baharında olan binlerce evladımızı şehit verdik. Son olarak 15 Temmuz'da 253 insanımız istiklal ve istikballeri uğrunda kahramanca toprağa düştü. DEAŞ'ından DHKP-C'sine kadar envai çeşit terör örgütlerinin eylemlerinde ve sınır ötesi operasyonlarda nice kardeşimiz vatanımız uğrunda hiç düşünmeden canlarını feda etti. Yani 1071'den beri hem bu toprakları vatan yapmak hem de ebedi ve ezeli vatanımız olarak muhafaza etmek için can verdik, kanımızı döktük, mücadele ettik ve bedel ödedik' diye konuştu.

Bundan sonra da aynı azim ve kararlılıkla vatana, ezana, bayrağa sahip çıkmayı sürdüreceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Şu gerçeği asla unutmamalıyız. Kimsesizlerin kimsesi olan Türkiye Cumhuriyeti var olduğu, köklerine sahip çıktığı, mazluma kol kanat gerdiği müddetçe, emin olun bize yönelik saldırıların da ardı arkası hiç kesilmeyecektir. Bizler millet olarak ilahi kelimetullah davamızı yücelttiğimiz sürece bizi bu topraklardan kazıma planları hiçbir zaman son bulmayacak. Şehit kanlarıyla sulanmış kendi öz yurdumuzda hür, başı dik, onurlu ve huzurlu bir şekilde yaşamak istiyorsak, oyunları bozmaya, hain emelleri kursaklarda bırakmaya devam etmekten başka çaremiz yoktur. Bu bakımdan güçlü bir orduya sahip olmak, bizim için tercihten öte bir mecburiyettir. Biz, caydırıcılığını her zaman en üst seviyede tutması gereken bir ülkeyiz, bir milletiz, bir orduyuz. Türk milleti olarak bizi hasımlarımıza karşı ancak kendi bileğimiz, kendi kuvvetimiz, kendi geliştirdiğimiz imkan ve kabiliyetlerimiz koruyabilir' dedi.

Savunma sanayiindeki yerlilik oranının yüzde 20'lerden yüzde 80'lere çıkarıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bunu çok daha ilerilere taşımak zorundayız. Şimdi uçak gemimizi yaptık. Ne diyoruz' Yetmez. Şimdi ikinci uçak gemisinin daha da büyüğünü yapma kararlılığımız var. Paşam bu işin başında Deniz Kuvvetleri Komutanımız ekibiyle şu anda çalışıyorlar. Ve şu anda arayışlarımızı da devam ettiriyoruz. Ve malum uçaklarımız ortada. Ve tek koldan çalışmıyoruz. Bunun dışında denizin altında da insansız denizaltıları, bunları da yapmanın gayreti içerisindeyiz. İnşallah bunu da başaracağız. Bu işi de halledeceğiz. Yani elin oğlu yapar da biz niye yapmayalım' Bizde bu kabiliyet var, evelallah bunları da başaracağız. İş başa düştüğünde ne üyesi olduğumuz ittifakların ne de görevi küresel barışı korumak olan uluslararası yapıların hiçbir işe yaramadığını yakın dönemdeki acı tecrübelerden biliyoruz' açıklamasını yaptı.

Savunma sanayiinin yerli ve milli olmasının önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Biz işte bunun için sürekli yerli ve milli savunma sanayii diyor, her alanda tam bağımsız Türkiye için çalışıyoruz. Onun için dikkat ederseniz birçok yerde konuşmalarımızda artık kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz dedik ve kestik. Bunu Cudi'de yaptık, Gabar'da yaptık, Tendürek'te yaptık, Bestler Deresi'nde yaptık. Yaptık ve yaptık. Bundan sonra da yapacağız. Sınır ötesinde de yapacağız. Yani sınır ötesi, ne işiniz var orada diyenlere karşı; kimler olduğunu biliyorsunuz. Cevabımız oralara yaptığımız operasyonlardır. İşte bunun için güçlü Türkiye, güçlü ordu diyor, milletimizin birliğinin ve kardeşliğinin en büyük dayanağımız olduğunu ifade ediyoruz. İşte bu anlayışla kahraman ordumuzun vatan müdafaası görevini en güzel şekilde yerine getirebilmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Yani ben şöyle bir geriye doğru dönüyorum. Ya biz toplu iğne yapamıyorduk. Bize Amerika'sı, Batısı normal tabanca vermiyordu. Ama şimdi onlara biz yerli tabanca satıyoruz. Onlar sıraya giriyor. İş bu noktaya geldi. Eğer çalışırsan senin de olur. Ama çalışmazsan onların kapısında kul köle olursun. Şimdi bizde tabancanın yanında orta menzilli tüfeklerimizin daniskasını üretiyoruz. Hele hele şimdi mühimmatta çok çok öndeyiz. Onlar sıraya giriyor, istiyorlar. E biz de yetiştiremiyoruz. Ama bu noktaya geldik. Çalışırsan senin de oluyor' şeklinde konuştu.

Eli kanlı terör örgütlerine karşı yürütülen zorlu mücadelenin başarıya ulaşması için her türlü desteğin verildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bir süredir sabırla uyguladığımız terörü kaynağında kurutma stratejimizin müspet neticelerini sınırlarımız içinde ve dışında görmeye başladık. Silahlı insansız hava araçlarımızla kendi ürettiğimiz mühimmatlarla, yerli, milli silahlarımızla nerede bir terörist varsa buluyor ve başını kopartıyoruz. Operasyonlarımız neticesinde artık can çekişen, iyice köşeye sıkışan ve bitme noktasına gelen bu kiralık katil sürülerinin yeniden palazlanmasına, milletimizin başına tekrar bela olmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Kimin projesi olduğuna bakmadan güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Irak hududumuzun güvenliğini bu yaz itibarıyla komple garanti altına alacak, Suriye'de yarım kalan işimizi de mutlaka tamamlayacağız. Amacımız evlatlarımıza terörün karanlık gölgesinden tamamen kurtulmuş, yolu da bahtı da aydınlık bir Türkiye teslim etmektir. Bölgemizde terörün olmadığı bir iklimi tesis etmeyi sadece şehitlerimize değil, aynı zamanda gelecek nesillere yönelik bir borç olarak görüyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Askerlik mesleğini seçerek bu kutlu yola yöneldiğiniz için ben sizleri tebrik ediyorum. Bir cennet bahçesine girercesine toprağa giren aziz şehitlerimizi şu mübarek Ramazan akşamında rahmetle yad ediyor, gazilerimize sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum' dedi.

Yuva köyü davasında sanıklar ikinci kez hakim karşısında

Bolu'nun Yuva köyünde 1 kişinin öldüğü, 147 kişinin de tedavi görerek taburcu olduğu su kaynaklı zehirlenmelere ilişkin 5 sanıklı davanın ikinci duruşması yapıldı. Sanıkların tutuksuz yargılanmasına ve davanın genişletilmesine karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
18.03.2024 19:48:00
İhlas Haber Ajansı
Yuva köyü davasında sanıklar ikinci kez hakim karşısında
Yuva köyü davasında sanıklar ikinci kez hakim karşısında
Bolu'da 2022 yılında 1 kişinin hayatını kaybettiği, 147 kişinin de tedavi görerek sağlığına kavuştuğu zehirlenme olayıyla ilgili davanın ikinci duruşması görüldü.

Olayın ardından 5 sanık hakkında hazırlanan 14 sayfalık iddianame, Bolu 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti. 85 kişinin suç duyurusunda bulunduğu iddianame çerçevesinde İl Özel İdaresi Su ve Kanal Hizmetleri Müdürü M.A.A., İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Ü.B. ve köy muhtarı M.E. hakkında 'taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' suçundan 15 yıl hapis cezası talep edilirken, hemşireler B.K. (41) ve F.İ. (42) hakkında da 'görevi kötüye kullanma' suçundan dava açılmıştı. Davanın ikinci duruşması Bolu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada, tutuksuz yargılanan sanıklar Yuva köyü muhtarı M.E., İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Müdürü Ü.B. ve İl Sağlık Müdürlüğü'nde görevli hemşire B.K. ile avukatlar ve müştekilerin bir kısmı hazır bulundu.

Zehirlenme vakalarının yaşandığı dönemde yaşamını yitiren Eyüp Ertem'in (49) E. Coli enfeksiyonuna maruz kaldığı ve ölümünün de E. Coli enfeksiyonuna bağlı olarak gelişen 'invaziv enterokolit, sepsis, septik şok, tipik hemolitik üremik sendrom' ile gelişen komplikasyonlar sonucu gerçekleştiği kaydedildi. Hastanelere sevk edilen bazı hastalarda kanlı ishalle ortaya çıkan, anemi ve akut böbrek yetmezliğiyle seyreden 'Hemolitik Üremik Sendrom' tanısı konulduğu da belirtildi.

'Bilirkişi heyetinde herhangi bir araştırma yapılmamıştır'

Zehirlenen ailelerin avukatı Tunahan Sarıalan, 'Dosya çerçevesinde hazırlanan bilirkişi raporu yeterli değildir. Bilirkişi heyetinde İl Sağlık Müdürlüğü'nden personel bulunmaktadır. Tarafsızlık ilkesine aykırıdır. Akabinde zehirlenmenin sebebi tavuk dışkısı olarak geçmektedir. Ancak buna ilişkin bilirkişi heyetinde herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Yayla suyu denilerek üzerinden geçilmiştir. Teknik kurallara uygun bir mantık çerçevesine oturtulmamıştır. Yayla suyu 4 farklı mahalleye gitmektedir, sadece bir mahallede zehirlenme yaşanmıştır. Tavuk dışkısına göre araştırma yapılması gerekmektedir. Tavuk dışkısına dair bir araştırma yapılmasının akabinde, tarafsız farklı şehirlerden bilirkişi heyeti oluşturularak, dosyanın bilirkişiye tebliğ edilmesini talep ederiz' dedi.

Avukatın yeniden bilirkişi raporu oluşturulması talebi, davanın ilerleyen aşamada genişletileceği belirtilerek reddedildi. Sanıkların tutuksuzluk hallerinin devamına karar veren mahmeke, duruşmayı eksikliklerin giderilmesi için ileri bir tarihe erteledi.

'Para sayma' görüntülerine ilişkin İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi

CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda çekildiği öne sürülen 'para sayma' görüntülerine ilişkin soruşturmada, İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü Tuncay Yılmaz 'şüpheli' sıfatıyla Savcılığa ifade verdi.
18.03.2024 18:10:00
İhlas Haber Ajansı
'Para sayma' görüntülerine ilişkin İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' görüntülerine ilişkin İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
Sosyal medyada İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş'in, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanlığı'nda çekildiği öne sürülen para sayma görüntülerine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, suç ve suç unsuru bulunup bulunmadığının tespiti için re'sen soruşturma başlatılmıştı.

Soruşturma çerçevesinde, Keleş ile birlikte eski CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas ve CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın eski basın danışmanı Can Poyraz geçtiğimiz günlerde 'şüpheli' sıfatıyla Savcılığa ifade vermişti.

İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü de ifade verdi

Konuya ilişkin soruşturma sürerken, söz konusu binayı sattığı öne sürülen Ali Rıza Braka'nın ardından İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü Tuncay Yılmaz da Savcılığa 'şüpheli' sıfatıyla ifade verdi. Bu çerçevede şimdiye kadar toplamda 5 şüpheli ifade vermiş oldu.

En hüzünlü şehitlik: Cepheye gidemeden şehit oldular

Sivas'ın Zara ilçesinde yer alan ve 1914 yılında cepheye asker yetiştirmek üzere kurulan 36'ncı Talimgah Alayı'nda salgına yakalanan 256 asker, 50-60 kişilik toplu mezarlara defnedildi.
18.03.2024 11:54:00 / Güncelleme: 18.03.2024 12:02:48
İhlas Haber Ajansı
En hüzünlü şehitlik: Cepheye gidemeden şehit oldular
En hüzünlü şehitlik: Cepheye gidemeden şehit oldular
Sivas'ın Zara ilçesinde bulunan 36'ncı Talimgah Alayı Şehitliği, hikayesi ile duyanları duygulandırıyor. 1914 yılında Doğu Cephesi'ne asker yetiştirmek maksadıyla kurulan Alay, cephede yaralanan askerlerin tedavisine de hizmet etti. Aynı yıllarda orduda baş gösteren salgın hastalıklar nedeniyle eğitim birliğinde bulunan ve tedavi olmak üzere askeri hastaneye gelen onlarca Mehmetçik şehit oldu. Salgın nedeniyle şehit olan askerlerin defin işlemleri güçleşince 50 ila 60 arasında naaş alabilecek toplu mezarlar kazılarak askerler defnedildi.



1'inci Dünya Savaşı öncesi Sivas'taki 12. Tümen'e bağlı 36. Talimgâh Alayı'nın Zara'da kurulduğunu ifade eden Zara eski İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Hakkı Acar, "Bu alayın amacı doğuya asker yetiştirmek, eğitmek hem de Sivas, Erzincan, Giresun yol ağını kontrol edebilmekmiş. Savaş başladıktan sonra bir Amele Taburu Zara'da bırakılmış, diğer askerler cepheye sevk edilmiş. Ancak 1915 yılında askerler arasında bir salgın hastalık başlamış ve bu Amele Taburu, Zara'daki askeri hastaneyi ve askeri kışlanın binalarını inşa etmiş. Giresun ve Erzincan civarında hem yaralananları hem de bu salgın hatalığa yakalanan askerleri Zara'ya getirerek oradaki askeri hastanede tedavi ederlermiş. Bu hastanede ise üç doktor görev yapmaktaymış ve hastane binasının yetmediği durumda çevre konaklara da asker yatırılırmış, bu bir süre böyle devam etmiş" dedi.



"Halk arasında 20-30 bin şehidin yattığı rivayet edilir"

Tedavi edilen askerlerin yeniden cepheye sevk edildiğini belirten Acar, "Ölümlerin önü alınamamış ve birçok asker şehit olmuş, cenazeleri defnetmek de büyük bir problem olunca 50-60 kişilik çukurlar kazarak buralara şehitleri defnetmişler. 1970'li yıllarda araştırmalara başladığımda 256 şehidin ismine rastladım bir listede ama vatandaşların da ziyaret ettiği bu şehitlikte 20 bin, 30 bin şehidin yattığı rivayet edilir. Bu şehitliğin üzerine bir de 1915 yılında anıt yapımına başlanmıştır. Osman Usta ile Simon Veyani adında iki usta, 1917 yılında bu şehitlik anıtını bitirirler. Bu anıt 1939 Erzincan depreminden etkilenir ve üst kısmından bir bölüm yıkılır ve eğilir. Pisa Kulesi'ne benzer yerli ve yabancı turistlerin odak noktası haline gelir ve 1952 yılına kadar Zara'da 36. Eğitim Alayı Şehitliği diye adlandırılmıştır. Yine 1952 yılında kışlada bir yangın çıkar ve kışla binaları yanar bu nedenle askeri birlik de alay da Zara'dan başka bir yere nakledilir. Benim ilkokul yıllarımda askeri birlik Zara'daydı en azında kalıntıları, depoları vardı onları muhafaza ediyorlardı, 1950'lili yıllarda çok güzel bayramlar yapılır. Şehitlikte 256 şehidimiz yatıyor demiştik ancak o zaman için ama burada görev yaparken şehit olanlar da buraya defnedilmiş, hatta bir yarbay Zara'da görev yaptıktan sora başka bir yerde şehit olmuş ve vasiyeti üzerine buraya defnedilmiş. Ve şu anda 275 civarında şehit yatmaktadır Zara şehitliğinde" şeklinde konuştu.

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.