Büyük insanlar ancak sancılı zamanlarda yetişir.
İnsanlığın yaşadığı sancılı günler adeta tarihe yön veren liderlerin doğum sancılarıdır.
İşte Hacı Bektaş Veli de gerek inancı ile gerekse yaptıkları ile Anadolu coğrafyasına kıyamet sabahına kadar hiç silinmeyecek mührünü vurmuş üstün bir insan-ı kamildir.
Soyu, Ehl-i Beyt'in evlatları olan 12 İmamdan, İmam Musa Kazım'a uzanan Hünkâr Hacı Bektaş Veli'nin yaşadığı XIII. yüzyıl Anadolu'su, doğuda Moğol istilası, batıda ise haçlı seferleri ile adeta kaynayan bir kazandır. Hünkâr tüm bu şartlar altında Anadolu'nun yaşanılabilir kılınması için üstün bir gayret ortaya koymuş, çözümler üretmiş, her hali toplum yararına değiştirerek adeta sosyal bir toplum yapısı oluşturmuştur.
Hünkâr, idealindeki sosyal toplum yapısını oluşturmak için Sulucakarahöyük'teki dervişleri ile meydana getirdiği birlik, beraberlik ve millet anlayışını, Anadolu insanını önüne model olarak sunmuş, bu modeli Anadolu geneline yaymaya çalışmıştır. Hünkâr, İslam'ı mücerret mefhumlar yığını (saç, sakal, sarık, cübbe, şalvar gibi) olmaktan ziyade yaşanılan, müşahhas bir ahlak dini, Türk kültürünü ise bu ahlakı benimsemiş milletlere giydirilen bir edep elbise yaparak, çağın zifiri karanlıklarını aydınlatmıştır.
Anadolu'nun kapıları 1071 Malazgirt Savaşı ile Türklere açılır. Ancak Anadolu'ya yapılan toplu göçlerin asıl sebebi ise XIII yüzyıl da Asya'da ortaya çıkan Moğol olayıdır. Cengiz Han bu yüzyılda Asya'nın tümüne hâkim egemen bir devlet olur. Moğol İmparatorluğu'nun Ortadoğu toprakları Hülağü Han'ın payına düşer. Orta Doğu'da henüz ele geçirilmemiş toprakların ele geçirilmesi görevi 1255 yılında Cengiz Han'ın torunu Hülağü Han'a verilir. 1258'de Bağdat'ı işgal eden Hülağü Han burada insanlığa yakışmayacak ölçüde kırım ve zulüm uygular. Moğol istilasının yarattığı korku ve dehşetin etkisi ile bölge insanı Anadolu'ya sığınarak kırımdan kurtulmaya çalışır.
Anadolu, XII. yüzyıldan itibaren gerek Asya'dan gerekse Ortadoğu'dan akan bu göçler ile mutasavvıf derviş akımına da uğrar. XIII. yüzyıl da Anadolu artık bir derviş yatağıdır.
Hacı Bektaş Veli, her dinden ve inançtan insanın bulunduğu Anadolu'da katı bir din vurgusundan ve etnik milliyetçilik anlayışından uzak, insancıl ve ulusal duyguyu öne koyan bir anlayışı insanlara benimsetmeye çalışmıştır.
"Sevgi, muhabbet kaynar ocağımızda
Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda
Hırslar, kinler yok olur meydanımızda
Aslanlar, ceylanlar dosttur kucağımızda" buyurarak, İslam'ın önce ahlaki yönünü sonra ahkâmını insanlara öğretmiş, İslam'ı adeta bir ulusal dine dönüştürmüştür. Onun gözünde ve özünde, İslam bugün ki gibi ne sarık ile şalvar giydirilen mezhepçilik ne de ilimden ve fenden uzak gerici bir anlayış olarak görülmemiş ve gösterilmemiştir. Hünkârın düsturundaki İslam, bir olan Allah'a inananların, inancında mutmain bir kalp ile ahlak ve kardeşlik potasında fena olmasıdır.
Hünkârı anlamak basiret ve feraset gerektirir.
O'nu anlamak ancak gönül karıdır. O halde onu anlamak için ona kulak verelim;
"Hararet nardadır, sacda değildir.
Keramet baştadır, tacda değildir.
Her ne ararsan kendinde ara.
Kudüs'te Mekke'de Hac'da değildir."
"Eline, diline, beline sahip ol."
"En yüce servet, ilimdir."
"Hakka erişebilmek için, büyüklere ve doğrulara yaklaşın."
"Okunacak en büyük kitap insandır."
"Devletli odur ki; cehli (cehaleti) sile, gafletten uyanıp kendini bile."
"Bilimle gidilmeyen yolun sonu yoktur."
"Marifet ehlinin ilk makamı edeptir."
"Madde karanlığı, akıl nûru ile; cehâlet karanlığı, ilim nûru ile; nefis karanlığı marifet nûru ile; gönül karanlığı da aşk nûru ile aydınlanır."
"Hiç bir milleti ve insanı ayıplamayınız."
"Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme."
"Dikkat et, lokma seni yemesin, sen lokmayı ye!"
"Arifler hem arıdır (temiz), hem arıtıcı."
"Bir olalım, iri olalım, diri olalım."
"Sen seni bilirsen yüzün Hudâ'dir; sen seni bilmezsen, Hak senden cudâdir."
"Allah ile gönül arasında perde yoktur."
"Ara, bul?"
İnsanlığın yaşadığı sancılı günler adeta tarihe yön veren liderlerin doğum sancılarıdır.
İşte Hacı Bektaş Veli de gerek inancı ile gerekse yaptıkları ile Anadolu coğrafyasına kıyamet sabahına kadar hiç silinmeyecek mührünü vurmuş üstün bir insan-ı kamildir.
Soyu, Ehl-i Beyt'in evlatları olan 12 İmamdan, İmam Musa Kazım'a uzanan Hünkâr Hacı Bektaş Veli'nin yaşadığı XIII. yüzyıl Anadolu'su, doğuda Moğol istilası, batıda ise haçlı seferleri ile adeta kaynayan bir kazandır. Hünkâr tüm bu şartlar altında Anadolu'nun yaşanılabilir kılınması için üstün bir gayret ortaya koymuş, çözümler üretmiş, her hali toplum yararına değiştirerek adeta sosyal bir toplum yapısı oluşturmuştur.
Hünkâr, idealindeki sosyal toplum yapısını oluşturmak için Sulucakarahöyük'teki dervişleri ile meydana getirdiği birlik, beraberlik ve millet anlayışını, Anadolu insanını önüne model olarak sunmuş, bu modeli Anadolu geneline yaymaya çalışmıştır. Hünkâr, İslam'ı mücerret mefhumlar yığını (saç, sakal, sarık, cübbe, şalvar gibi) olmaktan ziyade yaşanılan, müşahhas bir ahlak dini, Türk kültürünü ise bu ahlakı benimsemiş milletlere giydirilen bir edep elbise yaparak, çağın zifiri karanlıklarını aydınlatmıştır.
Anadolu'nun kapıları 1071 Malazgirt Savaşı ile Türklere açılır. Ancak Anadolu'ya yapılan toplu göçlerin asıl sebebi ise XIII yüzyıl da Asya'da ortaya çıkan Moğol olayıdır. Cengiz Han bu yüzyılda Asya'nın tümüne hâkim egemen bir devlet olur. Moğol İmparatorluğu'nun Ortadoğu toprakları Hülağü Han'ın payına düşer. Orta Doğu'da henüz ele geçirilmemiş toprakların ele geçirilmesi görevi 1255 yılında Cengiz Han'ın torunu Hülağü Han'a verilir. 1258'de Bağdat'ı işgal eden Hülağü Han burada insanlığa yakışmayacak ölçüde kırım ve zulüm uygular. Moğol istilasının yarattığı korku ve dehşetin etkisi ile bölge insanı Anadolu'ya sığınarak kırımdan kurtulmaya çalışır.
Anadolu, XII. yüzyıldan itibaren gerek Asya'dan gerekse Ortadoğu'dan akan bu göçler ile mutasavvıf derviş akımına da uğrar. XIII. yüzyıl da Anadolu artık bir derviş yatağıdır.
Hacı Bektaş Veli, her dinden ve inançtan insanın bulunduğu Anadolu'da katı bir din vurgusundan ve etnik milliyetçilik anlayışından uzak, insancıl ve ulusal duyguyu öne koyan bir anlayışı insanlara benimsetmeye çalışmıştır.
"Sevgi, muhabbet kaynar ocağımızda
Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda
Hırslar, kinler yok olur meydanımızda
Aslanlar, ceylanlar dosttur kucağımızda" buyurarak, İslam'ın önce ahlaki yönünü sonra ahkâmını insanlara öğretmiş, İslam'ı adeta bir ulusal dine dönüştürmüştür. Onun gözünde ve özünde, İslam bugün ki gibi ne sarık ile şalvar giydirilen mezhepçilik ne de ilimden ve fenden uzak gerici bir anlayış olarak görülmemiş ve gösterilmemiştir. Hünkârın düsturundaki İslam, bir olan Allah'a inananların, inancında mutmain bir kalp ile ahlak ve kardeşlik potasında fena olmasıdır.
Hünkârı anlamak basiret ve feraset gerektirir.
O'nu anlamak ancak gönül karıdır. O halde onu anlamak için ona kulak verelim;
"Hararet nardadır, sacda değildir.
Keramet baştadır, tacda değildir.
Her ne ararsan kendinde ara.
Kudüs'te Mekke'de Hac'da değildir."
"Eline, diline, beline sahip ol."
"En yüce servet, ilimdir."
"Hakka erişebilmek için, büyüklere ve doğrulara yaklaşın."
"Okunacak en büyük kitap insandır."
"Devletli odur ki; cehli (cehaleti) sile, gafletten uyanıp kendini bile."
"Bilimle gidilmeyen yolun sonu yoktur."
"Marifet ehlinin ilk makamı edeptir."
"Madde karanlığı, akıl nûru ile; cehâlet karanlığı, ilim nûru ile; nefis karanlığı marifet nûru ile; gönül karanlığı da aşk nûru ile aydınlanır."
"Hiç bir milleti ve insanı ayıplamayınız."
"Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme."
"Dikkat et, lokma seni yemesin, sen lokmayı ye!"
"Arifler hem arıdır (temiz), hem arıtıcı."
"Bir olalım, iri olalım, diri olalım."
"Sen seni bilirsen yüzün Hudâ'dir; sen seni bilmezsen, Hak senden cudâdir."
"Allah ile gönül arasında perde yoktur."
"Ara, bul?"
Mustafa Doğan / diğer yazıları
- Algı yönetimi / 04.05.2023
- Küçülen insanı yüceltmek! / 09.04.2022
- Empati / 07.04.2022
- ‘Baba’ devlet! / 05.04.2022
- Her doğum bir tecellidir! / 01.04.2022
- Sözüm esnaf kesimine! / 28.01.2022
- İlm-i siyaset’te laiklik! / 18.09.2021
- Özgürlük mü esaret mi? / 11.09.2021
- Türk olun! / 12.06.2021
- İnsanı kazanmak! / 21.03.2021
- Küçülen insanı yüceltmek! / 09.04.2022
- Empati / 07.04.2022
- ‘Baba’ devlet! / 05.04.2022
- Her doğum bir tecellidir! / 01.04.2022
- Sözüm esnaf kesimine! / 28.01.2022
- İlm-i siyaset’te laiklik! / 18.09.2021
- Özgürlük mü esaret mi? / 11.09.2021
- Türk olun! / 12.06.2021
- İnsanı kazanmak! / 21.03.2021