Siyasetteki yılların hastalığı yine kendini göstermeye başladı. Nedir o hastalık? Dini terimler üzerinden tartışma yaparak halkı yandaş veya karşıt olarak sınıflandırma. Bu bir oyun. Hem de alçakça bir oyun.
Birileri ortaya bir tabir atar ve bu olmalı, bunu gerçekleştirmeliyiz, der. Karşıt olanlar ise bu terimlerin mahiyetini araştırmak yerine direkt, 'olmaz, olamaz, ülkeyi yobazlara bırakmayacağım' gibi söylemlerle karşı tarafı hayal bile edemeyecekleri makam ve mevkilere getirirler.
Bugünlerde de benzer bir tartışma var. Milli Eğitim Bakanlığı okul kitaplarına 'cihat' başlığı koymuş. Okumuş cahiller hemen harekete geçti. Olamaz, kabul edilemez vs. bin bir laf, tepkiler.. Haliyle karşı taraf da bir iki ayetle işi bitirdiler.
Bree aptallar! Cihat kavramı bu milletin iliklerine kadar işlemiştir. Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar, İnönü, Büyük Taarruz bu kavramın fiiliyata geçmiş şeklidir. Orayı hatırlamıyorsanız! 74'te Kıbrıs dağlarında bu kavramı görürsünüz. Bu cehaletiniz yüzünden hep millet, hep devlet kaybetti. Hala da kaybediyor.
Cihat, Allah'ın emridir, Resûlullah'ın emridir, sünnetidir. Cihat ile ilgili onlarca ayet, binlerce hadis vardır.
Cihat kavramına karşı çıkanlara sesleniyorum; İlla bir şeyleri sorgulayacaksanız, deyin ki! Siz, çocuklarımıza hangi cihadı öğreteceksiniz?
Mesela Hz. Muhammed'in (s.a.a) her savaştan önce karşısındaki insanları hidayete çağırmasını, sulh yolunu aramasını ama karşı tarafın şiddeti üzerine gösterdiği savunma cihadını mı?
Veya İmam Ali'nin (a.s) savaşta tam öldürmek üzereyken yüzüne tüküren düşmanını affetmesi ve bunun sebebi olarak da; 'seni, Allah için öldürecektim ama yüzüme tükürdün araya nefsim girdi. Ondan dolayı bağışladım' mantığını mı?
Ya da İmam Hasan'ın (a.s) Hakk adına haklı olduğu halde kardeşkanı dökülmesin, diye sulhu tercih etmesi mi?
Veya İmam Hüseyin'in (s.a) karşısındaki lanetli topluluğu son ana kadar hidayete, barışa çağırması mı?
Evet, bu örnekleri sorun. Çocuklarımıza bu cihat mantığını mı öğreteceksiniz, diye sorun.
Sorun ki! Çocuklarımız yarın Allah'ın (c.c) 'dost edinmeyin' (Maide 51), 'onlarla savaşın' (Tövbe 73) diye emrettiği toplulukları dost edinenlerin kimler olduğunu anlasınlar. Bu nasıl cihat, diye sorgulasınlar ve Allah'ın bunlar hakkındaki hükmünü bilsinler.
Ya da! Bugün Ortadoğu'da ABD'nin yanında olmak cihat mıdır, diye sorun.
Mesela! Uhud harbi İslam tarihinin en büyük cihat örneklerinden biridir. Sorun ki, bu harpte öldürülen bir Müslüman'ın üzerinden 2 dirhem devlet malı çıktığı için Hz. Peygamber bu kişinin cenaze namazını kıldırmamıştır.
Bugün her tarafta yolsuzluk söylentileri, meclis ve mahkeme arşivlerinde binlerce dava dosyaları var. Bu kişiler şehit olur mu? Namazları kılınır mı, diye sorun.
Sonra cihadın çeşitlerini sorun. Mesela! Nefis ile cihadı sorun.
Ama hiç birini sormazlar. Çünkü 'cihat' kavramına tahammül edemeyenlerin kaleleri çoktan şeytan tarafından ele geçirilmiş. Senelerdir kişileri ve bazı yapıları hedef alarak asıl hedefleri olan İslam'a saldırmaya kalkıyorlar. Bu zihniyet, İslam'a zarar veremez. Ama birilerini siyaseten çok iyi kâra geçirdikleri, finans ettiklerini görüyor ve de yaşıyoruz.
Bir de evrim teorisi, diye bir şeyden bahsediyorlar. Allah ve Resulüne inandım, diyen bir insan asla aslından şüphe etmez. Yaratanını sorgulamaz, sorgulayamaz.
Ha! Sen illa atalarının hayvan olduğunu, iddia ediyorsan ben karışmam. Zaten akıllı bir mahlûk olsaydın siyaseten atılan bu oltaya gelmezdin.
Birileri ortaya bir tabir atar ve bu olmalı, bunu gerçekleştirmeliyiz, der. Karşıt olanlar ise bu terimlerin mahiyetini araştırmak yerine direkt, 'olmaz, olamaz, ülkeyi yobazlara bırakmayacağım' gibi söylemlerle karşı tarafı hayal bile edemeyecekleri makam ve mevkilere getirirler.
Bugünlerde de benzer bir tartışma var. Milli Eğitim Bakanlığı okul kitaplarına 'cihat' başlığı koymuş. Okumuş cahiller hemen harekete geçti. Olamaz, kabul edilemez vs. bin bir laf, tepkiler.. Haliyle karşı taraf da bir iki ayetle işi bitirdiler.
Bree aptallar! Cihat kavramı bu milletin iliklerine kadar işlemiştir. Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar, İnönü, Büyük Taarruz bu kavramın fiiliyata geçmiş şeklidir. Orayı hatırlamıyorsanız! 74'te Kıbrıs dağlarında bu kavramı görürsünüz. Bu cehaletiniz yüzünden hep millet, hep devlet kaybetti. Hala da kaybediyor.
Cihat, Allah'ın emridir, Resûlullah'ın emridir, sünnetidir. Cihat ile ilgili onlarca ayet, binlerce hadis vardır.
Cihat kavramına karşı çıkanlara sesleniyorum; İlla bir şeyleri sorgulayacaksanız, deyin ki! Siz, çocuklarımıza hangi cihadı öğreteceksiniz?
Mesela Hz. Muhammed'in (s.a.a) her savaştan önce karşısındaki insanları hidayete çağırmasını, sulh yolunu aramasını ama karşı tarafın şiddeti üzerine gösterdiği savunma cihadını mı?
Veya İmam Ali'nin (a.s) savaşta tam öldürmek üzereyken yüzüne tüküren düşmanını affetmesi ve bunun sebebi olarak da; 'seni, Allah için öldürecektim ama yüzüme tükürdün araya nefsim girdi. Ondan dolayı bağışladım' mantığını mı?
Ya da İmam Hasan'ın (a.s) Hakk adına haklı olduğu halde kardeşkanı dökülmesin, diye sulhu tercih etmesi mi?
Veya İmam Hüseyin'in (s.a) karşısındaki lanetli topluluğu son ana kadar hidayete, barışa çağırması mı?
Evet, bu örnekleri sorun. Çocuklarımıza bu cihat mantığını mı öğreteceksiniz, diye sorun.
Sorun ki! Çocuklarımız yarın Allah'ın (c.c) 'dost edinmeyin' (Maide 51), 'onlarla savaşın' (Tövbe 73) diye emrettiği toplulukları dost edinenlerin kimler olduğunu anlasınlar. Bu nasıl cihat, diye sorgulasınlar ve Allah'ın bunlar hakkındaki hükmünü bilsinler.
Ya da! Bugün Ortadoğu'da ABD'nin yanında olmak cihat mıdır, diye sorun.
Mesela! Uhud harbi İslam tarihinin en büyük cihat örneklerinden biridir. Sorun ki, bu harpte öldürülen bir Müslüman'ın üzerinden 2 dirhem devlet malı çıktığı için Hz. Peygamber bu kişinin cenaze namazını kıldırmamıştır.
Bugün her tarafta yolsuzluk söylentileri, meclis ve mahkeme arşivlerinde binlerce dava dosyaları var. Bu kişiler şehit olur mu? Namazları kılınır mı, diye sorun.
Sonra cihadın çeşitlerini sorun. Mesela! Nefis ile cihadı sorun.
Ama hiç birini sormazlar. Çünkü 'cihat' kavramına tahammül edemeyenlerin kaleleri çoktan şeytan tarafından ele geçirilmiş. Senelerdir kişileri ve bazı yapıları hedef alarak asıl hedefleri olan İslam'a saldırmaya kalkıyorlar. Bu zihniyet, İslam'a zarar veremez. Ama birilerini siyaseten çok iyi kâra geçirdikleri, finans ettiklerini görüyor ve de yaşıyoruz.
Bir de evrim teorisi, diye bir şeyden bahsediyorlar. Allah ve Resulüne inandım, diyen bir insan asla aslından şüphe etmez. Yaratanını sorgulamaz, sorgulayamaz.
Ha! Sen illa atalarının hayvan olduğunu, iddia ediyorsan ben karışmam. Zaten akıllı bir mahlûk olsaydın siyaseten atılan bu oltaya gelmezdin.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024