16 Nisan referandum öncesini hatırlayan var mı? Seçim meydanlarında Almanya, Hollanda ve Avusturya konuşuluyordu. Başta Sayın Erdoğan olmak üzere AB ülkelerine demedik laf bırakılmadı ve iyi de alkış aldı. Referandum yapıldı. Şöyle veya böyle Erdoğan istediğini aldı.
Sonra Hollanda'da seçim yapıldı ve Erdoğan'a laf yetiştirmeye çalışanlar istedikleri sonucu sandıktan aldı. Birkaç ay sonra aynı tablo Avusturya'da da yaşandı. Şimdi sıra Almanya'da.
Almanya'da düzenlenen seçim programlarında Merkel ve rakipleri, Erdoğan için özel bir bölüm açıyorlar. Erdoğan ismi üzerinden Türkiye'ye yönelik eleştiri, siyasi tehditlerini sıralıyorlar.
Sayın Erdoğan'da durumun farkında olacak ki, geçen hafta yaptığı açıklamada şöyle diyordu; "Erdoğan, size ne yaptı? Bu seçim Türkiye'de mi yapılıyor, Almanya'da mı yapılıyor, işinize bakın. Bizimle niye uğraşıyorsunuz." Gibi çok derin anlamı olan sözler kullandı.
Ortada bir gerçek var; Referandum sürecinde Erdoğan ve AKP, AB ve AB ülkelerini iç siyasete malzeme yaparak efelendi, tehditler sıraladı, 'EY' diye başlayan cümleler kurdu. Şimdi sıra 'EY' diye başlayan ülkelerde. Onlarda aynı taktiği uyguluyor. Yani gittikleri yol ve tarzları bir.
Hemen soralım; AB, Türkiye'yi tam üye yapar mı?
Hayır. Neden?
"AB'nin temeli teslis inancı üzerine bina edilmiştir. Türkiye (Türk Milleti) ise tevhid inancına sahiptir. Bu iki anlayışın bir araya gelmesi asla mümkün değildir." (Prof. Dr. Haydar Baş)
Peki, AB, Türkiye'nin üyeliğini askıya alabilir mi? İptal edebilir mi?
Hayır. Neden?
"AB'nin sınırları Edirne'de biter. Türkiye, AB için Ortadoğu'ya açılan bir kapının koludur. İhtiyaçları olduğunda açar, tehlike gördüklerinde kapatırlar." (Prof. Dr. Haydar Baş)
AB hakkında, Türkiye'nin AB süreci hakkında Prof. Dr. Haydar Baş siyasi, sosyal, itikadı, ekonomik anlamda yüzlerce yazı yazdı, görüş ortaya koydu. Bu görüşleri hem tarih onayladı, hem de AB liderleri yaptıkları açıklamalarla bizzat itiraf ettiler.
Sonuç; 'AB, Türkiye'yi tam üye yapmaz, kapıdan da kovmaz. Bekletir.'
30-40 yıl öncesine gidersek bu gerçeği, bugün iktidarda bulunan yöneticilerimiz çok hararetli, ayetli, hadisli bir şekilde anlatıyorlardı. Sayın Erdoğan; 'Avrupa Birliği mi? Biz zaten o birliğe girmeyeceğiz' diyordu.
Diyeceksiniz ki, o gömlekler çıkarıldı. O zaman 5-6 ay öncesine gidelim. Aynı kişiler ve Sayın Erdoğan; 'Artık AB karar versin. AB karar vermezse AB üyeliğini referanduma götüreceğiz' demiyorlar mıydı? Artı AB'yi şantajcılıkla, ikiyüzlü davranmakla suçlayıp, sizlerin (milletin) önünde açıkça tehdit etmiyorlar mıydı? Ediyorlardı.
Artı ülkemizde yapılan kamuoyu araştırmalarında milletimizin % 70'e yakını AB'ye tam üyeliğe inanmadığını, % 60'a yakınının da AB üyeliğinden vazgeçilmesi gerektiğini ifade ediyordu.
Madem mahlukat bazında egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir, millet için varız, diyorsunuz. Öyle ise çekin AB imzasını. Buyurun.
Dünde, bugünde dedik; AKP, AB üyeliğini geri çekemez. Sayın Erdoğan yine bizi doğruladı.
"Türkiye, resmi devlet politikası olan Avrupa Birliği üyeliği stratejik hedeflerinden şüphesiz ki vazgeçmiş değildir. Bunu bir kenara koyalım. Önce aday üyelik, ardından tam üyelik müzakerelerinin başladığı günden beri üzerimize düşen görevleri yerine getirdik, getiriyoruz. Biz görevimizi yaptık?"
Daha geçen gün yapıldı bu açıklama.
AB stratejik hedefimizdir.
AB resmi devlet politikamızdır.
Bugüne kadar AB'nin her istediğini yaptık.
Ama referandum sürecinde AB üyeliğini halkımıza götüreceğiz, diyordunuz. Bu nasıl iş, anlayan var mı? Sorgulayan var mı? Aynı ağızdan dün ve bugün birbiriyle çatışan cümlelerin çıkmasının hikmetini kavrayan var mı? Başka sorum yok.
Sonra Hollanda'da seçim yapıldı ve Erdoğan'a laf yetiştirmeye çalışanlar istedikleri sonucu sandıktan aldı. Birkaç ay sonra aynı tablo Avusturya'da da yaşandı. Şimdi sıra Almanya'da.
Almanya'da düzenlenen seçim programlarında Merkel ve rakipleri, Erdoğan için özel bir bölüm açıyorlar. Erdoğan ismi üzerinden Türkiye'ye yönelik eleştiri, siyasi tehditlerini sıralıyorlar.
Sayın Erdoğan'da durumun farkında olacak ki, geçen hafta yaptığı açıklamada şöyle diyordu; "Erdoğan, size ne yaptı? Bu seçim Türkiye'de mi yapılıyor, Almanya'da mı yapılıyor, işinize bakın. Bizimle niye uğraşıyorsunuz." Gibi çok derin anlamı olan sözler kullandı.
Ortada bir gerçek var; Referandum sürecinde Erdoğan ve AKP, AB ve AB ülkelerini iç siyasete malzeme yaparak efelendi, tehditler sıraladı, 'EY' diye başlayan cümleler kurdu. Şimdi sıra 'EY' diye başlayan ülkelerde. Onlarda aynı taktiği uyguluyor. Yani gittikleri yol ve tarzları bir.
Hemen soralım; AB, Türkiye'yi tam üye yapar mı?
Hayır. Neden?
"AB'nin temeli teslis inancı üzerine bina edilmiştir. Türkiye (Türk Milleti) ise tevhid inancına sahiptir. Bu iki anlayışın bir araya gelmesi asla mümkün değildir." (Prof. Dr. Haydar Baş)
Peki, AB, Türkiye'nin üyeliğini askıya alabilir mi? İptal edebilir mi?
Hayır. Neden?
"AB'nin sınırları Edirne'de biter. Türkiye, AB için Ortadoğu'ya açılan bir kapının koludur. İhtiyaçları olduğunda açar, tehlike gördüklerinde kapatırlar." (Prof. Dr. Haydar Baş)
AB hakkında, Türkiye'nin AB süreci hakkında Prof. Dr. Haydar Baş siyasi, sosyal, itikadı, ekonomik anlamda yüzlerce yazı yazdı, görüş ortaya koydu. Bu görüşleri hem tarih onayladı, hem de AB liderleri yaptıkları açıklamalarla bizzat itiraf ettiler.
Sonuç; 'AB, Türkiye'yi tam üye yapmaz, kapıdan da kovmaz. Bekletir.'
30-40 yıl öncesine gidersek bu gerçeği, bugün iktidarda bulunan yöneticilerimiz çok hararetli, ayetli, hadisli bir şekilde anlatıyorlardı. Sayın Erdoğan; 'Avrupa Birliği mi? Biz zaten o birliğe girmeyeceğiz' diyordu.
Diyeceksiniz ki, o gömlekler çıkarıldı. O zaman 5-6 ay öncesine gidelim. Aynı kişiler ve Sayın Erdoğan; 'Artık AB karar versin. AB karar vermezse AB üyeliğini referanduma götüreceğiz' demiyorlar mıydı? Artı AB'yi şantajcılıkla, ikiyüzlü davranmakla suçlayıp, sizlerin (milletin) önünde açıkça tehdit etmiyorlar mıydı? Ediyorlardı.
Artı ülkemizde yapılan kamuoyu araştırmalarında milletimizin % 70'e yakını AB'ye tam üyeliğe inanmadığını, % 60'a yakınının da AB üyeliğinden vazgeçilmesi gerektiğini ifade ediyordu.
Madem mahlukat bazında egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir, millet için varız, diyorsunuz. Öyle ise çekin AB imzasını. Buyurun.
Dünde, bugünde dedik; AKP, AB üyeliğini geri çekemez. Sayın Erdoğan yine bizi doğruladı.
"Türkiye, resmi devlet politikası olan Avrupa Birliği üyeliği stratejik hedeflerinden şüphesiz ki vazgeçmiş değildir. Bunu bir kenara koyalım. Önce aday üyelik, ardından tam üyelik müzakerelerinin başladığı günden beri üzerimize düşen görevleri yerine getirdik, getiriyoruz. Biz görevimizi yaptık?"
Daha geçen gün yapıldı bu açıklama.
AB stratejik hedefimizdir.
AB resmi devlet politikamızdır.
Bugüne kadar AB'nin her istediğini yaptık.
Ama referandum sürecinde AB üyeliğini halkımıza götüreceğiz, diyordunuz. Bu nasıl iş, anlayan var mı? Sorgulayan var mı? Aynı ağızdan dün ve bugün birbiriyle çatışan cümlelerin çıkmasının hikmetini kavrayan var mı? Başka sorum yok.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024