Avrupa Birliği ilerleme raporu açıklanmasından hemen sonra AKP hükümeti ve mütarekeci basın, ortada apaçık bir hezimet olmasına rağmen, bunu bir zafermiş gibi halka lanse etmeye başladılar.
AB'nin maksadı, Türkiye'yi üyeliğe almak değil, yolunanacak kaz misali mümkün olduğunca uzun bir süre sömürmeye devam edebilmektir. Bu yolunma işlemi millet yolunduğunun yani sömürüldüğünün farkına varıncaya kadar devam edecektir.
Avrupalı bir yetkilinin, "Sonuç ne olursa olsun, Türkiye'nin Avrupa sürecine bağlı kalmasını sağlamalıyız" şeklindeki ifadesi bu niyeti açıkça ortaya koymaktadır.
AB için hiçbir zaman olmadığı kadar uygun iki durum vardır. Birincisi tam teslimiyetçi AKP hükümeti, ikincisi ise AKP ile ittifak halinde bir mütareke basının olmasıdır.
Haddi zatında AB, AKP hükümetinin kendisine tam olarak teslim olduğunda mutmaindir. Ama bu iktidardan sonra gelecek olan hükümetlerin AB'nin Türkiye'den sağladığı kazanımlarını geri alabileceğini düşünmekte ve bu kazanımları garantiye almak için adımlar atmaktadır.
AB şunu çok iyi bilmektedir ki; Türk milleti bir daha AKP gibi teslimiyetçi ve mandacı bir partiye asla güvenmeyecektir. Bu yüzden sağda ve solda mandacı ama mandacı gözükmeyen bazı alternatifler geliştirmeyi de ihmal etmeyeceklerdir.
Teslimiyetçi AKP hükümetinin kabul ettiği, Türkiye'yi topyekün AB'ye teslim eden ve birlik beraberliğimizin dinamitlendiği ilerleme raporunda bizden istenenleri madde madde ele alalım.
1. Brüksel, Türk işçilerinin serbest dolaşımı ve Türk tarım ürünlerinin serbestçe Avrupa'ya satışı dahil önemli bulduğu her konuda sınırlandırma getirecek.
Başbakan Erdoğan bu çifte standardı raporun açıklanmasından hemen sonra katıldığı bir televizyon programında "nitelikli insansan bütün kapılar önüne açık, niteliksiz isen kendi ülkende bile iş bulamazsın" diyerek savundu.
Sayın Başbakan'a sormak lazım. Nitelikli bir insan bugün de Avrupa'da istediği şekilde iş bulabilmektedir. Serbest dolaşım hakkı almayacaksanız bütün bu tavizleri neden vermeye devam etmektesiniz?
Bu madde başka üye ülkelere geçici olarak uygulandığı halde Türkiye' ye kalıcı olarak uygulanacaktır.
Türk işçisine serbest dolaşım hakkı verilmeyerek aşağılanmasına AKP hükümeti nasıl 'evet' demektedir? Hükümetin deyimiyle, AB'nin bizim için en önemli olan kazanımlarından biri serbest dolaşım hakkı değil miydi? Hükümet bundan bile vazgeçtikten sonra AB'den alınabilecek ne kalmış oldu ki ona sahip çıkabilsin!
Bu gidişle AB, bize hiçbir hak vermeden bütün istediği tavizleri "Herşey Tükiye için" diyen Başbakandan almış olacak.
Ne dersiniz Başbakan seçim çalışmaları sırasında "Hiçbir şey Türkiye için değil" dese daha iyi olmaz mıydı?
AB'nin maksadı, Türkiye'yi üyeliğe almak değil, yolunanacak kaz misali mümkün olduğunca uzun bir süre sömürmeye devam edebilmektir. Bu yolunma işlemi millet yolunduğunun yani sömürüldüğünün farkına varıncaya kadar devam edecektir.
Avrupalı bir yetkilinin, "Sonuç ne olursa olsun, Türkiye'nin Avrupa sürecine bağlı kalmasını sağlamalıyız" şeklindeki ifadesi bu niyeti açıkça ortaya koymaktadır.
AB için hiçbir zaman olmadığı kadar uygun iki durum vardır. Birincisi tam teslimiyetçi AKP hükümeti, ikincisi ise AKP ile ittifak halinde bir mütareke basının olmasıdır.
Haddi zatında AB, AKP hükümetinin kendisine tam olarak teslim olduğunda mutmaindir. Ama bu iktidardan sonra gelecek olan hükümetlerin AB'nin Türkiye'den sağladığı kazanımlarını geri alabileceğini düşünmekte ve bu kazanımları garantiye almak için adımlar atmaktadır.
AB şunu çok iyi bilmektedir ki; Türk milleti bir daha AKP gibi teslimiyetçi ve mandacı bir partiye asla güvenmeyecektir. Bu yüzden sağda ve solda mandacı ama mandacı gözükmeyen bazı alternatifler geliştirmeyi de ihmal etmeyeceklerdir.
Teslimiyetçi AKP hükümetinin kabul ettiği, Türkiye'yi topyekün AB'ye teslim eden ve birlik beraberliğimizin dinamitlendiği ilerleme raporunda bizden istenenleri madde madde ele alalım.
1. Brüksel, Türk işçilerinin serbest dolaşımı ve Türk tarım ürünlerinin serbestçe Avrupa'ya satışı dahil önemli bulduğu her konuda sınırlandırma getirecek.
Başbakan Erdoğan bu çifte standardı raporun açıklanmasından hemen sonra katıldığı bir televizyon programında "nitelikli insansan bütün kapılar önüne açık, niteliksiz isen kendi ülkende bile iş bulamazsın" diyerek savundu.
Sayın Başbakan'a sormak lazım. Nitelikli bir insan bugün de Avrupa'da istediği şekilde iş bulabilmektedir. Serbest dolaşım hakkı almayacaksanız bütün bu tavizleri neden vermeye devam etmektesiniz?
Bu madde başka üye ülkelere geçici olarak uygulandığı halde Türkiye' ye kalıcı olarak uygulanacaktır.
Türk işçisine serbest dolaşım hakkı verilmeyerek aşağılanmasına AKP hükümeti nasıl 'evet' demektedir? Hükümetin deyimiyle, AB'nin bizim için en önemli olan kazanımlarından biri serbest dolaşım hakkı değil miydi? Hükümet bundan bile vazgeçtikten sonra AB'den alınabilecek ne kalmış oldu ki ona sahip çıkabilsin!
Bu gidişle AB, bize hiçbir hak vermeden bütün istediği tavizleri "Herşey Tükiye için" diyen Başbakandan almış olacak.
Ne dersiniz Başbakan seçim çalışmaları sırasında "Hiçbir şey Türkiye için değil" dese daha iyi olmaz mıydı?
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023