Gazetemizin 13 Haziran tarihli nüshasında Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleme aldığı yazı, gecikmiş bir izdivaca işaret ediyordu.
Aslında izdivacın gecikmemesi için yıllardır uyarıyordu Sayın Baş, ama nafile. Dünya onu anlamış ve yararlanmış, biz ise onu anlamamakta kör bir inadın anaforuna kapılmıştık adeta.
Yine de, yüreği insanı için çarpan, vatan sevgisiyle dolu Hocamız İSO (İstanbul Sanayi Odası) rapor sonuçları karşısında dayanamamış rapora itirazlarını ve çözümü dile getirmiştir bu son uyarısında.
Ekonomide çıkış yoluydu Sayın Baş'ın başyapıtı Milli Ekonomi Modeli (MEM). Pek çok ülkenin kısmen ya da tamamen benimsediği bu olağanüstü sosyal proje, o ülkelerde başarıya ulaşırken, benim milletim niye mahrum bırakılıyordu!? İsyanımız bunadır ve o nedenle "İtirazım var!" diye okuyorum görüş ufku engin, bilge kişinin yazısını.
Yeniden kalkınmacı devlet... yeniden sanayileşme?
Evet, çıkış yollarının satırbaşlarıyla gösterildiği makalede, satır aralarında da kanayan bir yaramıza değiniliyordu;
Sosyal devlet niteliğini kaybetmekte olan bir devlette, nasıl sosyal politikalar üretilebileceğinin ipuçlarını, MEM kapsamında veriyordu.
Bu açıdan da, Anayasa'nın 2. maddesindeki bir anahtar kavramı, "sosyal hukuk devleti" ni bizlere hatırlatıyordu.
Bu yönüyle makale, hukukun dilsizlerine de bir nevi uyarıda bulunuyordu.
Hukukun bir üstyapı olarak toplumun ekonomik ve sosyal yapısının bir yansıması olduğu ve bu yapıya göre şekillendiği bilinen bir gerçektir. Üstyapı kurumlarının ve bu arada hukukun da toplumun ekonomik ve sosyal yapısını karşılıklı etkilediği bilinmektedir.
Üstyapı kurumları olan sanat, felsefe, din, ahlâk gibi kurumlar arasında hukukun önemli bir yeri vardır.
"Hiç kimse onu bulandırmadığı ve çiğnemediği sürece hukuk, teneffüs ettiğimiz hava gibi görünmez ve tutulmaz bir biçimde etrafımızı kaplar. Hukuk ancak kaybettiğimizi anladığımız zaman değerinin farkına vardığımız sağlık gibi sezilmez bir şeydir"(Pierre Calamanderi).
Sayın Baş tezlerini projelendirirken hukukun üstünlüğünü atlamamış, hukuka saygılı olmuştur.
Hukuku öğrenir ve incelersek yasaların hangi ekonomik ve sosyal ilişkileri yansıttığını ve de Prof. Dr. Haydar Baş'ın sosyal projelerinin değerinin farkına varabiliriz. Tabii iş işten geçmeden.
Geçmişten ders alma hasletine sahip toplumlar, "Böyle olmamalıydı"yı bir yakınma, hayıflanma olarak değil; gelecekte yapılmaması gerekenler, çıkarılmış dersler olarak anlar ve anlamakla kalmaz dönüştürmeye çalışırlar.
Böyle bir haslete sahip olup olmadığımızı bize Haydar Baş'ı anlayıp anlamadığımız gösterecektir.
Aslında izdivacın gecikmemesi için yıllardır uyarıyordu Sayın Baş, ama nafile. Dünya onu anlamış ve yararlanmış, biz ise onu anlamamakta kör bir inadın anaforuna kapılmıştık adeta.
Yine de, yüreği insanı için çarpan, vatan sevgisiyle dolu Hocamız İSO (İstanbul Sanayi Odası) rapor sonuçları karşısında dayanamamış rapora itirazlarını ve çözümü dile getirmiştir bu son uyarısında.
Ekonomide çıkış yoluydu Sayın Baş'ın başyapıtı Milli Ekonomi Modeli (MEM). Pek çok ülkenin kısmen ya da tamamen benimsediği bu olağanüstü sosyal proje, o ülkelerde başarıya ulaşırken, benim milletim niye mahrum bırakılıyordu!? İsyanımız bunadır ve o nedenle "İtirazım var!" diye okuyorum görüş ufku engin, bilge kişinin yazısını.
Yeniden kalkınmacı devlet... yeniden sanayileşme?
Evet, çıkış yollarının satırbaşlarıyla gösterildiği makalede, satır aralarında da kanayan bir yaramıza değiniliyordu;
Sosyal devlet niteliğini kaybetmekte olan bir devlette, nasıl sosyal politikalar üretilebileceğinin ipuçlarını, MEM kapsamında veriyordu.
Bu açıdan da, Anayasa'nın 2. maddesindeki bir anahtar kavramı, "sosyal hukuk devleti" ni bizlere hatırlatıyordu.
Bu yönüyle makale, hukukun dilsizlerine de bir nevi uyarıda bulunuyordu.
Hukukun bir üstyapı olarak toplumun ekonomik ve sosyal yapısının bir yansıması olduğu ve bu yapıya göre şekillendiği bilinen bir gerçektir. Üstyapı kurumlarının ve bu arada hukukun da toplumun ekonomik ve sosyal yapısını karşılıklı etkilediği bilinmektedir.
Üstyapı kurumları olan sanat, felsefe, din, ahlâk gibi kurumlar arasında hukukun önemli bir yeri vardır.
"Hiç kimse onu bulandırmadığı ve çiğnemediği sürece hukuk, teneffüs ettiğimiz hava gibi görünmez ve tutulmaz bir biçimde etrafımızı kaplar. Hukuk ancak kaybettiğimizi anladığımız zaman değerinin farkına vardığımız sağlık gibi sezilmez bir şeydir"(Pierre Calamanderi).
Sayın Baş tezlerini projelendirirken hukukun üstünlüğünü atlamamış, hukuka saygılı olmuştur.
Hukuku öğrenir ve incelersek yasaların hangi ekonomik ve sosyal ilişkileri yansıttığını ve de Prof. Dr. Haydar Baş'ın sosyal projelerinin değerinin farkına varabiliriz. Tabii iş işten geçmeden.
Geçmişten ders alma hasletine sahip toplumlar, "Böyle olmamalıydı"yı bir yakınma, hayıflanma olarak değil; gelecekte yapılmaması gerekenler, çıkarılmış dersler olarak anlar ve anlamakla kalmaz dönüştürmeye çalışırlar.
Böyle bir haslete sahip olup olmadığımızı bize Haydar Baş'ı anlayıp anlamadığımız gösterecektir.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023