Müteşekkiriz! BTP Genel Başkanı Prof. Haydar Baş'a, Türk milletine gerçek Atatürk'ü tanıttığı için sonsuz şükran duyuyoruz. En büyük arzumuz ise, yüce milletimizin de O'na karşı nankör bir tavır içerisinde olmamalarıdır. Çünkü O, Müslüman olan Atatürk'e "kâfir" dememize engel olarak dinimizi, Türkiye'nin kurucusu olan Atatürk'ü unutmamıza engel olarak ise, devletimizi korumuştur.
6.sı geçen hafta gerçekleşen İcmal Gençlik Kampı'nda konuşan Prof. Haydar Baş, şunları söylemişti:
"Mustafa Kemal, 18 Mayıs 1911'de Abdülkerim Paşa'ya Gelibolu'dan gönderdiği mektupta, "Seni gören, seni seven, senin mucizat-ı meveddetini müşahede eden? Selanik Meydan Dedesi bu fakir Kemal?" diyerek, kendisini Selanik Meydan Dedesi olarak tanıtmıştır. Atatürk kendi için "kutbu'l-aktab" derdi. Yani tasavvuftaki en büyük irşad makamındaydı."
Atatürk'ün yukarıda belirtilen tarihte ve saat 10'da yazdığı işte o mektup:
"Ya Hazreti Kutbu'l Aktab,
Hazreti salis unvanı taraf-ı Kutbu'l Aktab'ından verilmiş olmakla tarih-i mütakim saliklerinden olduğuna şüphe kalmayan Fethi kardeş, bir emri risalet penahi zımnında ol canib-i kudsiye revan oldu. Sen ki mahbub-u kulüb ve erkân-ı kadie-i mağlumsun. Lazımdır ki buna garani ilahisinden mevsul Peygamber uhuvveti layetezel-zül Fethi'yi daraguş edesiz. Bu emri risalet penahi çeşmani anik-i uluvvetinden buseçiz olasız. Ey deryayı amik bi payan uhuvvetinden kahraman nadir ül emsali! Sen gören, seni seven, senin mucizat-ı meveddetini müşahade eden erkân-ı meşhureden Selanik meydan dedesi bu fakir Kemal yeni tizi rütbe-i içtihadın tayini hususunda zatı Kerimulluh'tan niyaz eder, Ali can kardeş ise orada bulunduğu takdirde gözlerinden tarafı fakiraneden öpmek vecibe ola.
Kerimciğim, seni çok göreceğim geldi. Hasbıhal etmeye ihtiyacım var. Fethi can ile görüş bana behemehâl mektup yaz. Ali can orada ise cidden onu da çok sevdiğim için onun da mektubunu beklerim."
Abdulkerim Paşa, Mustafa Kemal Paşa'ya "Zatı Samileri, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri misiniz ruhum?" diye seslenmiş: "Evet, Kerim Paşa Hazretleri" yanıtını aldıktan sonra da şöyle devam etmiştir: "Sivas'ta Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne: Paşa'ya söyleyiniz, anlar, Hazreti Evvel karşınızda." (Kaynak: Türk Dünyası Tarih Dergisi, Kasım 1992, s.71)
Bilindiği üzere Atatürk'ün hayatı ve düşüncesinde Mevlevîliğin önemli bir yeri vardır. Bu nedenle gerek Millî Mücadele günlerinde ve gerekse Cumhuriyet yıllarında Konya'ya çok sık gelmiş ve Mevlânâ Dergâhı'nı fırsat buldukça ziyaret etmiştir. Tam 12 defa? (Kaynak: Yeni İpek Yolu Konya Ticaret Odası Dergisi, Özel Sayı (Aralık 2001), s. 79-86)
Bunlardan biri, 22 Mart 1922 günü gerçekleşmiştir. Konya'da Mevlânâ Türbesi ve Dergâhı'nı ziyaret eden Mustafa Kemal'i dergâh şeyhi olan Konya milletvekili Abdülhalim Çelebi bütün dervişleriyle birlikte saygı ile karşılamıştır. Mustafa Kemal, dervişlerle birlikte huzur kapısından Mevlânâ Türbesi'ne girmiş, bir müzeden farksız binlerce sanat eseriyle donanmış türbeyi ilgi ve hayranlıkla gezmiştir. Mevlânâ'nın merkadi önünde saygı duruşunda bulunarak Fatiha Suresi'ni okumuş, daha sonra dergâh semâhanesine geçmiştir. Bu sırada Abdülhalim Çelebi'nin işaretiyle musiki başlamış, semaa girecek dervişler yerlerini almışlardır.
Mevlevî semaını izleyen Mustafa Kemal, Mevlânâ için öğücü sözler söylemiştir. Sema sonrasında o zamanlar genç bir delikanlı olan Âşık Haydar, öne fırlayarak Mevlânâ ile ilgili yazmış olduğu 'Ya Hazret-i Mevlana' şiirini Mustafa Kemal'in huzurunda okumuştur. Atatürk bu müzik, sema ve şiir ziyafetinde derin bir vecd ile kendinden geçmiş, yanındakilere: "Mevlânâ çok büyük" diye seslenmiştir. (Kaynak: İhsan Kayseri, Atatürk ve Konya, Konya 1981, s.74)
Pekaşık, Atatürk'ün Konyalılar ile ilgili bir değerlendirme yapıp, "Konya halkı çok düzgün" dediğini de ilâve etmektedir.
(Kaynak: 30.08.2003'de Âşık Haydar ile evinde gerçekleştirilen röportaj)
6.sı geçen hafta gerçekleşen İcmal Gençlik Kampı'nda konuşan Prof. Haydar Baş, şunları söylemişti:
"Mustafa Kemal, 18 Mayıs 1911'de Abdülkerim Paşa'ya Gelibolu'dan gönderdiği mektupta, "Seni gören, seni seven, senin mucizat-ı meveddetini müşahede eden? Selanik Meydan Dedesi bu fakir Kemal?" diyerek, kendisini Selanik Meydan Dedesi olarak tanıtmıştır. Atatürk kendi için "kutbu'l-aktab" derdi. Yani tasavvuftaki en büyük irşad makamındaydı."
Atatürk'ün yukarıda belirtilen tarihte ve saat 10'da yazdığı işte o mektup:
"Ya Hazreti Kutbu'l Aktab,
Hazreti salis unvanı taraf-ı Kutbu'l Aktab'ından verilmiş olmakla tarih-i mütakim saliklerinden olduğuna şüphe kalmayan Fethi kardeş, bir emri risalet penahi zımnında ol canib-i kudsiye revan oldu. Sen ki mahbub-u kulüb ve erkân-ı kadie-i mağlumsun. Lazımdır ki buna garani ilahisinden mevsul Peygamber uhuvveti layetezel-zül Fethi'yi daraguş edesiz. Bu emri risalet penahi çeşmani anik-i uluvvetinden buseçiz olasız. Ey deryayı amik bi payan uhuvvetinden kahraman nadir ül emsali! Sen gören, seni seven, senin mucizat-ı meveddetini müşahade eden erkân-ı meşhureden Selanik meydan dedesi bu fakir Kemal yeni tizi rütbe-i içtihadın tayini hususunda zatı Kerimulluh'tan niyaz eder, Ali can kardeş ise orada bulunduğu takdirde gözlerinden tarafı fakiraneden öpmek vecibe ola.
Kerimciğim, seni çok göreceğim geldi. Hasbıhal etmeye ihtiyacım var. Fethi can ile görüş bana behemehâl mektup yaz. Ali can orada ise cidden onu da çok sevdiğim için onun da mektubunu beklerim."
Abdulkerim Paşa, Mustafa Kemal Paşa'ya "Zatı Samileri, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri misiniz ruhum?" diye seslenmiş: "Evet, Kerim Paşa Hazretleri" yanıtını aldıktan sonra da şöyle devam etmiştir: "Sivas'ta Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne: Paşa'ya söyleyiniz, anlar, Hazreti Evvel karşınızda." (Kaynak: Türk Dünyası Tarih Dergisi, Kasım 1992, s.71)
Bilindiği üzere Atatürk'ün hayatı ve düşüncesinde Mevlevîliğin önemli bir yeri vardır. Bu nedenle gerek Millî Mücadele günlerinde ve gerekse Cumhuriyet yıllarında Konya'ya çok sık gelmiş ve Mevlânâ Dergâhı'nı fırsat buldukça ziyaret etmiştir. Tam 12 defa? (Kaynak: Yeni İpek Yolu Konya Ticaret Odası Dergisi, Özel Sayı (Aralık 2001), s. 79-86)
Bunlardan biri, 22 Mart 1922 günü gerçekleşmiştir. Konya'da Mevlânâ Türbesi ve Dergâhı'nı ziyaret eden Mustafa Kemal'i dergâh şeyhi olan Konya milletvekili Abdülhalim Çelebi bütün dervişleriyle birlikte saygı ile karşılamıştır. Mustafa Kemal, dervişlerle birlikte huzur kapısından Mevlânâ Türbesi'ne girmiş, bir müzeden farksız binlerce sanat eseriyle donanmış türbeyi ilgi ve hayranlıkla gezmiştir. Mevlânâ'nın merkadi önünde saygı duruşunda bulunarak Fatiha Suresi'ni okumuş, daha sonra dergâh semâhanesine geçmiştir. Bu sırada Abdülhalim Çelebi'nin işaretiyle musiki başlamış, semaa girecek dervişler yerlerini almışlardır.
Mevlevî semaını izleyen Mustafa Kemal, Mevlânâ için öğücü sözler söylemiştir. Sema sonrasında o zamanlar genç bir delikanlı olan Âşık Haydar, öne fırlayarak Mevlânâ ile ilgili yazmış olduğu 'Ya Hazret-i Mevlana' şiirini Mustafa Kemal'in huzurunda okumuştur. Atatürk bu müzik, sema ve şiir ziyafetinde derin bir vecd ile kendinden geçmiş, yanındakilere: "Mevlânâ çok büyük" diye seslenmiştir. (Kaynak: İhsan Kayseri, Atatürk ve Konya, Konya 1981, s.74)
Pekaşık, Atatürk'ün Konyalılar ile ilgili bir değerlendirme yapıp, "Konya halkı çok düzgün" dediğini de ilâve etmektedir.
(Kaynak: 30.08.2003'de Âşık Haydar ile evinde gerçekleştirilen röportaj)
M. Haydar AKYAVUZ / diğer yazıları
- ‘Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık’ / 30.05.2020
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018