3 Temmuz'da Yunan sahil güvenlik botları Türk bayraklı kuruyük gemisine Rodos açıklarında uluslar arası sularda ateş açmış ve 16 kurşun isabet etmişti.
Diyeceksiniz ki, başlıkla ne alakası var? Çok alakası var. Yunan botlarının ateş açmasına neden olan "uyuşturucu ihbarı"nın arkasından da ABD çıktı.
Nerede başımıza bir felaket gelse, arkasından hep ABD çıkıyor.
ABD bu kadar stratejik müttefik yani?
Yalan ihbarı yapan ABD Uyuşturucu il Mücadele Dairesi (DEA)?
Türkiye olaydan sonra Yunanistan'a nota vererek bilgi istedi.
Yunanistan ise, "Kuruyük gemisinde uyuşturucu taşındığı yönünde ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi'nin (DEA) istihbarat verdiğini, geminin durdurularak aranmak istendiğini, uyarıları reddetmesi üzerine de prosedür uyarınca geminin güvenli yerlerine ateş açıldığını" belirtti.
Yalan ihbarı yapan DEA'dan hala ses seda yok. Niye ses versin ki, bugüne kadar neyin hesabını sorabildik ki ses verme gereği duysunlar.
ABD, askerimizin başına çuval geçirmesine rağmen stratejik müttefikliğimiz devam etti.
Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü YPG'ye her türlü desteği vermesine rağmen devam ediyor.
FETÖ elebaşısını teslim etme konusunda, 80 koli belgeye rağmen, hala ikna olmadık diyorlar, devam ediyor.
"ABD'siz olmaz" diyenlere bir soru: Bu ABD ile nereye kadar?
Bir devletin ve milletin bekası için, gerçekten dost olan ülkelerle ilişkileri geliştirmek, düşman olanlara karşı da temkinli ve hazır olmak esastır.
Peki, bir ülke, düşmanlarının safında dost olanları bölüp parçalamaya soyunduysa, düşmanlarının ekmeğine yağ sürüyorsa, üstelik düşmanlarını dostlarına müdahaleye çağırıyorsa, dostlarını işgal etsin diye onlara üsler tahsis ediyorsa söyler misiniz bu ülkenin devamı olabilir mi?
Düşman olanlar, dost olanları senin elinle ya da yardımınla bölüp parçalıyorsa, bu seni daha kolay yok etmek için değildir de nedir?
Türkiye ile alay etmekten de geri durmuyorlar.
ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas geçtiğimiz günlerde "Türkiye'nin PKK'nın Suriye kolu olarak gördüğü YPG'ye isim değiştirme tavsiyesinde bulundukları, bunun üzerine örgütün adını Demokratik Suriye Güçleri (DSG) olarak değiştirdiği"ni açıkladı.
Bu açıklama Pentagon Sözcüsü Jeff Davis'e soruldu.
Davis, "Elimde bu konuda bir şey yok" diyerek geçiştirdi.
Eskiden en azından "DSG YPG'den farklı" diyerek Türkiye'nin tepkisini azaltmaya çalışıyorlardı.
Şimdi artık gizleme gereği de duymuyorlar, en üst düzey komutanı açık açık YPG'nin DSG olduğunu söylüyor ve yüzlerce tır ağır silah ve mühimmat bu DSG'ye akıp gidiyor.
Adamlar Yunan botları Türk gemisini vursun diye yanlış istihbarat veriyor, yine Türkiye'yi vursun diye terör örgütüne her türlü silah desteğini sağlıyor.
Böyle dost, böyle müttefik düşman başına?
Türkiye, bu yıl 94'üncüsünü kutladığımız Atatürklü Türkiye'nin Lozan duruşuna hasret?
Topraklarımıza çullanmış yedi düveli ovan Liderin ve etrafında kenetlenmiş ceddimizin imanına, cesaretine, samimiyetine, onuruna, şerefine hasret?
Atatürk'ün Türkiyesi'nde hiç askerimize çuval geçirilebilir miydi, gemilerimize kurşun atılabilir miydi, açık açık yanlış istihbarat verilebilir miydi, teröre açıktan desteklenebilir miydi?
Sinsi planlar mutlaka olurdu çünkü düşmanlık onların genlerinde var ama bütün kirli planları kendi başlarına def ü ref olurdu.
Bugün milletimiz bu zilletten kurtulup onurlu bir hayat sürmek istiyorsa, dostlarını sevindirip, düşmanlarını caydırmak istiyorsa bunun yolu, Atatürk'ün ayak izine basarak yürüyen Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'la beraber olmaktır.
Çözüm ancak çaresi olanla mümkündür, çaresi olan da sadece Sayın Baş'tır.
Diyeceksiniz ki, başlıkla ne alakası var? Çok alakası var. Yunan botlarının ateş açmasına neden olan "uyuşturucu ihbarı"nın arkasından da ABD çıktı.
Nerede başımıza bir felaket gelse, arkasından hep ABD çıkıyor.
ABD bu kadar stratejik müttefik yani?
Yalan ihbarı yapan ABD Uyuşturucu il Mücadele Dairesi (DEA)?
Türkiye olaydan sonra Yunanistan'a nota vererek bilgi istedi.
Yunanistan ise, "Kuruyük gemisinde uyuşturucu taşındığı yönünde ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi'nin (DEA) istihbarat verdiğini, geminin durdurularak aranmak istendiğini, uyarıları reddetmesi üzerine de prosedür uyarınca geminin güvenli yerlerine ateş açıldığını" belirtti.
Yalan ihbarı yapan DEA'dan hala ses seda yok. Niye ses versin ki, bugüne kadar neyin hesabını sorabildik ki ses verme gereği duysunlar.
ABD, askerimizin başına çuval geçirmesine rağmen stratejik müttefikliğimiz devam etti.
Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü YPG'ye her türlü desteği vermesine rağmen devam ediyor.
FETÖ elebaşısını teslim etme konusunda, 80 koli belgeye rağmen, hala ikna olmadık diyorlar, devam ediyor.
"ABD'siz olmaz" diyenlere bir soru: Bu ABD ile nereye kadar?
Bir devletin ve milletin bekası için, gerçekten dost olan ülkelerle ilişkileri geliştirmek, düşman olanlara karşı da temkinli ve hazır olmak esastır.
Peki, bir ülke, düşmanlarının safında dost olanları bölüp parçalamaya soyunduysa, düşmanlarının ekmeğine yağ sürüyorsa, üstelik düşmanlarını dostlarına müdahaleye çağırıyorsa, dostlarını işgal etsin diye onlara üsler tahsis ediyorsa söyler misiniz bu ülkenin devamı olabilir mi?
Düşman olanlar, dost olanları senin elinle ya da yardımınla bölüp parçalıyorsa, bu seni daha kolay yok etmek için değildir de nedir?
Türkiye ile alay etmekten de geri durmuyorlar.
ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas geçtiğimiz günlerde "Türkiye'nin PKK'nın Suriye kolu olarak gördüğü YPG'ye isim değiştirme tavsiyesinde bulundukları, bunun üzerine örgütün adını Demokratik Suriye Güçleri (DSG) olarak değiştirdiği"ni açıkladı.
Bu açıklama Pentagon Sözcüsü Jeff Davis'e soruldu.
Davis, "Elimde bu konuda bir şey yok" diyerek geçiştirdi.
Eskiden en azından "DSG YPG'den farklı" diyerek Türkiye'nin tepkisini azaltmaya çalışıyorlardı.
Şimdi artık gizleme gereği de duymuyorlar, en üst düzey komutanı açık açık YPG'nin DSG olduğunu söylüyor ve yüzlerce tır ağır silah ve mühimmat bu DSG'ye akıp gidiyor.
Adamlar Yunan botları Türk gemisini vursun diye yanlış istihbarat veriyor, yine Türkiye'yi vursun diye terör örgütüne her türlü silah desteğini sağlıyor.
Böyle dost, böyle müttefik düşman başına?
Türkiye, bu yıl 94'üncüsünü kutladığımız Atatürklü Türkiye'nin Lozan duruşuna hasret?
Topraklarımıza çullanmış yedi düveli ovan Liderin ve etrafında kenetlenmiş ceddimizin imanına, cesaretine, samimiyetine, onuruna, şerefine hasret?
Atatürk'ün Türkiyesi'nde hiç askerimize çuval geçirilebilir miydi, gemilerimize kurşun atılabilir miydi, açık açık yanlış istihbarat verilebilir miydi, teröre açıktan desteklenebilir miydi?
Sinsi planlar mutlaka olurdu çünkü düşmanlık onların genlerinde var ama bütün kirli planları kendi başlarına def ü ref olurdu.
Bugün milletimiz bu zilletten kurtulup onurlu bir hayat sürmek istiyorsa, dostlarını sevindirip, düşmanlarını caydırmak istiyorsa bunun yolu, Atatürk'ün ayak izine basarak yürüyen Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'la beraber olmaktır.
Çözüm ancak çaresi olanla mümkündür, çaresi olan da sadece Sayın Baş'tır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024