1994 yılında Mesaj Televizyonunda başladığımız daha sonra da Meltem Televizyonunda iki bin yılına kadar devam ettiğimiz "Ozanlarımız" programı vesilesi ile ustası ile çırağı ile, genci ile ihtiyarı ile yüzlerce halk ozanını programa konuk ettik, dolayısıyla tanıma-tanışma imkanı bulduk.
Sözkonusu programı aralıksız altı sene sürdürdük ve sayısını şahsen hatırlamıyorum ama bir ara 'beşyüzüncü program' adı ile özel program yaptığımızı hatırlıyorum.
Merak edenler internet ortamında o programların bazen tamamına ve daha çok da kesik kesik bölümlerine ulaşabilirler.
Program vesilesi ile tanıdığımız ve tanıştığımız yüzlerce halk ozanı arasında merhum Aşık Reyhani, hem bakan hem de gören, yaşadığı çağa gerçek tanıklık eden, şahit olduğu olayları şiiriyle resmeden özellikleri ile daima
ön planda idi.
Programdan sonra sabahlara kadar süren sohbetlerimizi hatırlıyorum, kayda değer bir tahsili olmadığı halde bir ilim adamı, bir tefekkür ehli ve olayları çok ustaca yorumlayabilen bir yönü vardı.
Sırası geldiğinde sözünü asla esirgemeyen, yerinde ve zamanında söz söyleyebilen, dinleyiciler arasında bulunan siyasilere ve bürokratlara söylenmesi gerekeni sazı ile sözü söylemekten çekinmeyen ender aşıklarımızdan biri idi.
Başta Reyhani olmak üzere ebediyete irtihal etmiş olan cümle aşıklarımıza nice rahmetler dilerken, yazıldığı ve kasetler aracılığı ile yayıldığı, dinlenip duyulduğu yıllarda ülkede gerçekten gündem oluşturmuş olan "Gazeteci" şiirini çok değerli Yeni Mesaj okurları ile paylaşmak istiyorum:
Aman gazeteci gel bizim köye
Bizde olan türlü halleri de yaz
Yalnız saçlıyı başlıyı değil,
Uyuzu, koturu, kelleri de yaz.
Tütmez oldu köyümüzün bacası
Ne gündüzü belli ne de gecesi
Dokuz yıldır Alamanya'da kocası
Çoluklu çocuklu dulları da yaz.
Zannetme ki bütün millet bütündür
Bilmez misin bir tarafı yetimdir
Senin için şark hizmeti çetindir
Uzaktan görünen illeri de yaz.
Vallahi doğuda yaşamak hata
Bir köyde bir ağa biniyor ata
Bir baş kırar on bin verir avukata
İfadeden aciz dilleri de yaz.
Benim neme lazım koskoca ırmak
Çünkü taksimimde var susuz durmak
Senin bahsettiğin ojeli parmak
İçi nasırlanmış elleri de yaz.
Bir de tenezzül et bizim köyde yat
Gel sor soruştur, derdimiz kat kat
Taş koyulmamış Kars'a bir göz at
Ardahan'a gitmez yolları da yaz.
Reyhani'yim ne karalı yazım var.
Ben insanım bir çok şeyde arzum var.
Ne yazık ki kırılmış bir sazım var
Üstünde yaşlanmış telleri de yaz.
Sözkonusu programı aralıksız altı sene sürdürdük ve sayısını şahsen hatırlamıyorum ama bir ara 'beşyüzüncü program' adı ile özel program yaptığımızı hatırlıyorum.
Merak edenler internet ortamında o programların bazen tamamına ve daha çok da kesik kesik bölümlerine ulaşabilirler.
Program vesilesi ile tanıdığımız ve tanıştığımız yüzlerce halk ozanı arasında merhum Aşık Reyhani, hem bakan hem de gören, yaşadığı çağa gerçek tanıklık eden, şahit olduğu olayları şiiriyle resmeden özellikleri ile daima
ön planda idi.
Programdan sonra sabahlara kadar süren sohbetlerimizi hatırlıyorum, kayda değer bir tahsili olmadığı halde bir ilim adamı, bir tefekkür ehli ve olayları çok ustaca yorumlayabilen bir yönü vardı.
Sırası geldiğinde sözünü asla esirgemeyen, yerinde ve zamanında söz söyleyebilen, dinleyiciler arasında bulunan siyasilere ve bürokratlara söylenmesi gerekeni sazı ile sözü söylemekten çekinmeyen ender aşıklarımızdan biri idi.
Başta Reyhani olmak üzere ebediyete irtihal etmiş olan cümle aşıklarımıza nice rahmetler dilerken, yazıldığı ve kasetler aracılığı ile yayıldığı, dinlenip duyulduğu yıllarda ülkede gerçekten gündem oluşturmuş olan "Gazeteci" şiirini çok değerli Yeni Mesaj okurları ile paylaşmak istiyorum:
Aman gazeteci gel bizim köye
Bizde olan türlü halleri de yaz
Yalnız saçlıyı başlıyı değil,
Uyuzu, koturu, kelleri de yaz.
Tütmez oldu köyümüzün bacası
Ne gündüzü belli ne de gecesi
Dokuz yıldır Alamanya'da kocası
Çoluklu çocuklu dulları da yaz.
Zannetme ki bütün millet bütündür
Bilmez misin bir tarafı yetimdir
Senin için şark hizmeti çetindir
Uzaktan görünen illeri de yaz.
Vallahi doğuda yaşamak hata
Bir köyde bir ağa biniyor ata
Bir baş kırar on bin verir avukata
İfadeden aciz dilleri de yaz.
Benim neme lazım koskoca ırmak
Çünkü taksimimde var susuz durmak
Senin bahsettiğin ojeli parmak
İçi nasırlanmış elleri de yaz.
Bir de tenezzül et bizim köyde yat
Gel sor soruştur, derdimiz kat kat
Taş koyulmamış Kars'a bir göz at
Ardahan'a gitmez yolları da yaz.
Reyhani'yim ne karalı yazım var.
Ben insanım bir çok şeyde arzum var.
Ne yazık ki kırılmış bir sazım var
Üstünde yaşlanmış telleri de yaz.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024