"Ehl-i Beyt'im Nuh'un gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur."
(Hadis-i Şerif)
Hz. Nuh'un (a.s.) hayatında bizler için büyük ibretler bulunuyor. Fakat en büyük ibreti bize sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) bildiriyor. Kendisine iman etmekle büyük şeref duyduğumuz Hz. Muhammed (s.a.v.), kendisinden sonra ümmetini başıboş bırakmamış, kurtuluş rehberi olarak bizlere Ehl-i Beyt'ini göstermiştir.
Ehl-i Beyt'ini Nuh'un gemisine benzeten sevgili Peygamberimiz, bütün Müslümanları Ehl-i Beyt çatısı altında bir araya gelmeye çağırmıştır. Günümüzde de Hz. Peygamberin bu çağrısını hatırlatarak, Müslümanlar arasında kardeşliği tesis etmeye çalışan Sayın Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın üstlendiği misyonun, ne denli ulvi olduğunu; içinde bulunduğumuz bu karanlık günlerde daha iyi anlıyoruz.
* * *
Nuh Aleyhiselam, 'Ülü'l-Azm' denilen peygamberdendir.
Allah korkusundan daima ağladığı için adına, çok ağlayan, inleyen manasına gelen "Nuh" denilmiştir.
İnsanlar putlara tapmaya başladıktan sonra, gün geçtikçe aralarında, zulüm, zorbalık, fitne, ahlâksızlık gibi kötülükler artıp yayıldı. Hazret-i Nuh, böyle bir cemiyet içinde çocukluğundan beri doğru yolda bulunan, Allahü Teâlâ'ya ibadet eden Salih bir kuldu. Sulama işleriyle, çiftçilikle, hayvan yetiştirmekle, marangozluk ve ev inşasında çalışıyordu. Doğru yoldan ayrılmış olan insanların kötülüklerinden de tamamen uzak duruyordu. Kendi zamanında yaşayan bütün insanlara Peygamber olarak gönderilen Nuh aleyhisselam, ömrünün sonuna kadar insanları Allahü Teâlâ'ya iman etmeye, O'nun emirlerine uymaya, dâvet edeceğine söz verdi. Ona yeni bir din ve kitap verilmeyip, kendinden önceki peygamberlerin dinlerindeki hükümleri dokuz yüz elli sene insanlara bildirdi, onları hidayete çağırdı. Kur'ân-ı kerîmde "Muhakkak ki biz, Nuh'u (a.s.) kavmine resûl olarak gönderdik" buyrulmaktadır.
Zulüm ve zorbalığa alışmış ve başkalarını tahakküm altına almak isteyen insanlar inanmadılar ve ona düşman oldular. Nuh (a.s.) onlara nasihat ederek: "Ben size doğru yolu göstermek, zulmü kaldırıp, adaleti yaymak için Allah tarafından gönderildim. Herkesin putlara tapmaktan vaz geçip bir olan Allah'a ibadet etmesini, kulluk yapmasını bildiriyorum" dedi. Kavmi ise bu davete uymadıkları gibi, Nuh (a.s.)'ı kendilerine doğruyu, hakkı anlatırken dinlememek için parmakları ile kulaklarını tıkıyorlar, onu görmemek için elbiseleriyle başlarını kapatıyorlardı. Bir taraftan da ona inananlara zulüm ve işkence yapıyorlardı.
Yıllar sürüp gidiyor, Nuh (a.s.) ise tebliğ vazifesini devamlı olarak yapıyordu. Çok az kimse iman etmişti. Bir türlü kötülüklerini anlayıp, azgınlıktan vazgeçmiyorlardı. İsyanları sebebiyle Allahü Teâlâ senelerce yağmur yağdırmadı. Malları, hayvanları helak oldu. Bağları bahçeleri kuruyup, servetleri kayboldu, nesilleri kesildi. Son derece muhtaç ve fakir hâle düştüler.
Onların bu hâli karşısında Nuh (a.s.); "Ey kavmim başınıza gelen bunca belâlar günahlarınız sebebiyledir. Rabbinizden günahlarınızın bağışlanmasını isteyin, sizi affedip üzerinize rahmet yağmuru göndersin. Size mallar ve evlatlar ihsan ederek imdat etsin. Nihâyet bir gün ölüp kabre gireceksiniz. Rabbiniz sizi bir müddet kabirde beklettikten sonra diriltecek ve amellerinizin cezasını ve mükâfatını verecek?" diyerek daha birçok hususu iyice anlatıp onlara nasihat etti. İsyandan vaz geçmezlerse daha ağır azaplara düşeceklerini bildirdi. (Devamı yarın)?
(Hadis-i Şerif)
Hz. Nuh'un (a.s.) hayatında bizler için büyük ibretler bulunuyor. Fakat en büyük ibreti bize sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) bildiriyor. Kendisine iman etmekle büyük şeref duyduğumuz Hz. Muhammed (s.a.v.), kendisinden sonra ümmetini başıboş bırakmamış, kurtuluş rehberi olarak bizlere Ehl-i Beyt'ini göstermiştir.
Ehl-i Beyt'ini Nuh'un gemisine benzeten sevgili Peygamberimiz, bütün Müslümanları Ehl-i Beyt çatısı altında bir araya gelmeye çağırmıştır. Günümüzde de Hz. Peygamberin bu çağrısını hatırlatarak, Müslümanlar arasında kardeşliği tesis etmeye çalışan Sayın Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın üstlendiği misyonun, ne denli ulvi olduğunu; içinde bulunduğumuz bu karanlık günlerde daha iyi anlıyoruz.
* * *
Nuh Aleyhiselam, 'Ülü'l-Azm' denilen peygamberdendir.
Allah korkusundan daima ağladığı için adına, çok ağlayan, inleyen manasına gelen "Nuh" denilmiştir.
İnsanlar putlara tapmaya başladıktan sonra, gün geçtikçe aralarında, zulüm, zorbalık, fitne, ahlâksızlık gibi kötülükler artıp yayıldı. Hazret-i Nuh, böyle bir cemiyet içinde çocukluğundan beri doğru yolda bulunan, Allahü Teâlâ'ya ibadet eden Salih bir kuldu. Sulama işleriyle, çiftçilikle, hayvan yetiştirmekle, marangozluk ve ev inşasında çalışıyordu. Doğru yoldan ayrılmış olan insanların kötülüklerinden de tamamen uzak duruyordu. Kendi zamanında yaşayan bütün insanlara Peygamber olarak gönderilen Nuh aleyhisselam, ömrünün sonuna kadar insanları Allahü Teâlâ'ya iman etmeye, O'nun emirlerine uymaya, dâvet edeceğine söz verdi. Ona yeni bir din ve kitap verilmeyip, kendinden önceki peygamberlerin dinlerindeki hükümleri dokuz yüz elli sene insanlara bildirdi, onları hidayete çağırdı. Kur'ân-ı kerîmde "Muhakkak ki biz, Nuh'u (a.s.) kavmine resûl olarak gönderdik" buyrulmaktadır.
Zulüm ve zorbalığa alışmış ve başkalarını tahakküm altına almak isteyen insanlar inanmadılar ve ona düşman oldular. Nuh (a.s.) onlara nasihat ederek: "Ben size doğru yolu göstermek, zulmü kaldırıp, adaleti yaymak için Allah tarafından gönderildim. Herkesin putlara tapmaktan vaz geçip bir olan Allah'a ibadet etmesini, kulluk yapmasını bildiriyorum" dedi. Kavmi ise bu davete uymadıkları gibi, Nuh (a.s.)'ı kendilerine doğruyu, hakkı anlatırken dinlememek için parmakları ile kulaklarını tıkıyorlar, onu görmemek için elbiseleriyle başlarını kapatıyorlardı. Bir taraftan da ona inananlara zulüm ve işkence yapıyorlardı.
Yıllar sürüp gidiyor, Nuh (a.s.) ise tebliğ vazifesini devamlı olarak yapıyordu. Çok az kimse iman etmişti. Bir türlü kötülüklerini anlayıp, azgınlıktan vazgeçmiyorlardı. İsyanları sebebiyle Allahü Teâlâ senelerce yağmur yağdırmadı. Malları, hayvanları helak oldu. Bağları bahçeleri kuruyup, servetleri kayboldu, nesilleri kesildi. Son derece muhtaç ve fakir hâle düştüler.
Onların bu hâli karşısında Nuh (a.s.); "Ey kavmim başınıza gelen bunca belâlar günahlarınız sebebiyledir. Rabbinizden günahlarınızın bağışlanmasını isteyin, sizi affedip üzerinize rahmet yağmuru göndersin. Size mallar ve evlatlar ihsan ederek imdat etsin. Nihâyet bir gün ölüp kabre gireceksiniz. Rabbiniz sizi bir müddet kabirde beklettikten sonra diriltecek ve amellerinizin cezasını ve mükâfatını verecek?" diyerek daha birçok hususu iyice anlatıp onlara nasihat etti. İsyandan vaz geçmezlerse daha ağır azaplara düşeceklerini bildirdi. (Devamı yarın)?
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022