Türkiye'yi coğrafi bölgelerine göre sıraya koydular ve peşpeşe bombalar patlatılıyor!
Hedefte önceliği ise siviller ve polisler aldı!
Gaziantep'te iki polis Şehidimiz, 18 yaralımız var! Allah rahmet eylesin. Geçmiş olsun. Vatan sağ olsun!
Da, işine gidip-gelirken başına ne geleceği endişesini duymayan yok! Huzursuzlukta da sınır yok, istikrar var! Bu kadar menfi istikrarla Allah sonumuzu hayretsin!
On yıllar önce; "Senin militanın-benim militanım" yarıştırmasıyla başlayan sessiz rekabet; "senin katilin-benim katim", "senin hırsızın-benim hırsızım", "senin hortumcun-benim hortumcum", "senin suçlun-benim suçlum"dan; "senin hâkimin-benim savcım/senin savcın-benim hâkimim"e dönüştürülerek adaletsizlikte de istikrar sağlandı!
Yıllardır; "Haçlı icadı Toplumsal HIV virüsü" dediğim; "Gereken durakta inilecek bir araçtır" tarifiyle kansere dönüştürülen "İleri Demokrasi" sayesinde, kardeşi kardeşe kırdırmaya, devam ediyorlar!
"Ben Türk Milletini, Sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, Rüşvet ve hile çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine, Ahlâktan mahrum bir hürriyete, tefecilige, karaborsaya yer veren bir iktisadi yapıya çağırmıyorum" diyerek bir demokrasi tarifini de Alparslan Türkeş'in öğrettiği MHP'liler, Habil-Kabil kardeş kavgasındalar!
Gerekenin iki katı delege imzası toplayan muhaliflere mahkemeyi adres gösteren Devlet Bahçeli, mahkeme kararını tanımayıp aleyhlerinde olan kararı, bir başka İlçe mahkemesine şikâyet ediyor!
Eeee! İmam yellenirse cemaat ne yapmaz ki?
Cumhurbaşkanı, AYM'nin kararını tanımayıp saygı da duymadığını açıklayınca, "Yavru Muhalefet MeHaPe"nin Genel-başkanı, sıradan bir mahkemesinin kararını tanımamış, çok mu olmuş?
Dört yanımızda yangın!.. Orman Yangınlarının sınır tanımadığını, dağdaki çoban biliyor; şehirlerdeki köprü-altı sarhoşları biliyor ama Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki iktidar, Ana-muhalefet ve Yavru Muhalefet mensubu vekiller bilmiyorlar!
Ömrünün 40 yılını ateşli bir taraftar ve propagandisti olarak yaşamış biri olarak, MHP'nin mevcut yöneticilerine ve partinin omurgası olan MHP'lilere sesleneceğim:
Kardeşim! "Merek yanıyorsa, sıçanlara da kalmaz!" mantığı ile demokratlık olmaz!
Ülkemizi; "Laikliğe aykırı fikirlerin odağı haline gelmek"ten suçlu bulunmuş, bugünkü paralelcilerin o günkü mensupları oldukları söylenen AYM Üyeleri oylarıyla kapatılmayıp Hazine Yardımı Kesintisi ile cezalandırılmış sabıkalı bir partinin yönettiğini, bilmiyor musunuz?
2002'de hiç kimsenin beklemediği bir "Erken Seçim" kararı ile bu zihniyeti, milletin başına MHP'nin Mevcut Genel Başkanı'nın getirdiğini bilmiyor musunuz?
Bölücülüğün ve Atatürk Cumhuriyeti ile savaşın yasal(!) yollarını, Üçlü Anasol-M Koalisyon Hükumeti döneminde, "Tahkim Yasaları ve Uyum Yasaları" ile Devlet Bahçeli'nin açtığını bilmiyor musunuz?
Tarihi tekerrür ettirmek için Kabil olup, kardeşiniz Habil'i öldürmeye kararlı mısınız?
Genel Başkanınızın; "Herkese ve her şeye rağmen milli meselelerde Hükumet'e desteğimiz devam edecektir" sözüne sadakatinizi mi gösteriyorsunuz?
İngiltere'de, Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı Nigel Farage; "Türkiye'nin AB'ye üye olması durumunda, Almanya'nın Köln kentinde yaşanan toplu taciz olayları artacaktır" diyor, duymuyor musunuz?
Bir Ankara Mahkemesi'nin verdiği karara, bir İlçe Mahkemesi kararı ile karşı çıkarken; "Benim Mahkemem, senin mahkemeni döver!" yarışıyla adaleti katletmekte Uzun Adam'la rekabet ettiğinizi fark etmiyor musunuz, sarhoş musunuz?
Yaygın-Yandaş Basın ve Medya'nın; "Tosya Asliye Hukuk Mahkemeleri, ... Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin verdiği olağanüstü kurultay kararına ihtiyati tedbir kararı koydu. ... 2 mahkeme böyle karar vermişse şu anda mevcut durumda kongrede genel başkan seçimi gibi bir durum olamaz. Yargıtay bu kararı inceleyip karar verecek" (Yaygın Basın) haberlerine, nasıl sevindiklerini görmüyor musunuz?
Şahsen; ülkücü ile devrimcinin anlaşabilmesini kabul edebilirim çünkü Habil'i öldüren Kabil'in yani, Kötü Kardeşin Soyu'ndan geldiğimizi biliyorum! Ve bu yüzden de; "Ülkücü, ülkücünün öz kardeşidir!" sözünden bütün ömrümce işkillenmiştim! Şüphelerimi, doğru çıkarmaya kararlı mısınız?
Yahu! Ne yaptığınızı zannediyorsunuz?
Ola ki, sizin mahkeme muhaliflerin mahkemesini dövsün ve kongre yaptırmayın! Muhalif herkesi ve taraftarlarını, MeHaPe'den ihraç edin! Mevcut 50 milletvekili ile AKP'nin tayin edeceği süreçte seçimi bekleyin! İlk seçimde ne olacağını tahmin edemiyor musunuz? Deli misiniz, sarhoş musunuz?
***
Yine; "Yeni Anayasa dindar olmalı ve yeni anayasada laiklik olmamalı" diyen birinin, Y-MeHaPe sayesinde Meclis Başkanı olduğu Ülkede; protokol sıralamasına göre Cumhurbaşkanı başka söylüyor, Meclis başkanı başka, Başbakan bambaşka... Hepsi kendilerinin çıkardıkları mevcut yasalara güvenerek ve insafsızca dini malzeme ederek konuşuyorlar! Milletin görüp duyduğunu; siz görmüyor, duymuyor musunuz?
Ama şükürler olsun biliyorum ki, 21. yy'ın Doğru Sözlü Ebu Zer'i Prof. Dr. Haydar Baş'ın; "Dinde birlik sağlanmadan millî birlik sağlanamaz. Nuh'un Gemisi gibidir tarifli Ehl-i Beyt Gemisi'ne binmeden Kâinat Türk Devleti Seferi yapılamaz!" dediğini hepiniz işitiyorsunuz!
Biliyorum ki, salâh'a ve felâh'a çağıran bu samîmi çağrıyı herkes gibi siz de işitiyorsunuz ama duyan nasipliler geliyorlar! Siz de duyduğunuzda geleceksiniz! Çünkü biliyoruz ki; "Namazda gözü olanların kulakları Ezan'dadır."
Baylar!
Vallahi yanlış yoldan, doğru adrese gidilemez! Milletle kavga ederek milliyetçilik, mahkeme kararına bir başka mahkeme kararı ile direnerek demokratlık olmaz! Daha da acısı; aynı yasalara göre farklı kararlar verebilen mahkemelerin olduğu bir memlekette adaletten söz edilemez! "Adâlet, mülk'ün temelidir" ise mülkün yani devletin temeli adâlet bu ise vay halimize!
"Günümüz Türkiye'si; İslâm'ı istismar edenler, milliyetçiliği istismar edenler, Atatürkçülüğü istismar edenlerin konjonktüre uygun olarak rol aldıkları bir oyun sahnesine döndü! İslâm, İslâmcı geçinenlerin eliyle; milliyetçilik, milliyetçi geçinenlerin eliyle; Devlet ve Atatürk, devletçi ve Atatürkçü geçinenlerin eliyle bitirildi! Türk Milleti'nin tutunduğu bütün değerler örselendi!" Diyen Prof. Dr. Haydar Baş Hoca'yı, sizin de işittiğinizi biliyorum! Duyup anlayamıyorsanız, sarhoş musunuz?
Ülkemizin-Devletimizin-Milletimizin başında devâsa mes'eleler varken; "Hele gör ben ne haldeyim,/ Yâr gelmiş yanağım elliyor!" mantığı ile akıl dışı Genel başkanlık çekişmeleriyle millî sinerjiyi yok ettiğinizin farkında değil misiniz?
Yoksa siz de; Milli Görüşçüler, Akıncılar, Büyük Doğucular, Yeni Türkiyeciler, Yeniden Osmanlıcılar gibi Atatürk Cumhuriyeti ile savaşta mısınız?Eğer öyle ise korkmadan söylemelisiniz ki, size karşı da gardımızı alalım! Mevcut Meclis Başkanı kadar cesaretiniz yok mu Yahu?
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Hedefte önceliği ise siviller ve polisler aldı!
Gaziantep'te iki polis Şehidimiz, 18 yaralımız var! Allah rahmet eylesin. Geçmiş olsun. Vatan sağ olsun!
Da, işine gidip-gelirken başına ne geleceği endişesini duymayan yok! Huzursuzlukta da sınır yok, istikrar var! Bu kadar menfi istikrarla Allah sonumuzu hayretsin!
On yıllar önce; "Senin militanın-benim militanım" yarıştırmasıyla başlayan sessiz rekabet; "senin katilin-benim katim", "senin hırsızın-benim hırsızım", "senin hortumcun-benim hortumcum", "senin suçlun-benim suçlum"dan; "senin hâkimin-benim savcım/senin savcın-benim hâkimim"e dönüştürülerek adaletsizlikte de istikrar sağlandı!
Yıllardır; "Haçlı icadı Toplumsal HIV virüsü" dediğim; "Gereken durakta inilecek bir araçtır" tarifiyle kansere dönüştürülen "İleri Demokrasi" sayesinde, kardeşi kardeşe kırdırmaya, devam ediyorlar!
"Ben Türk Milletini, Sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, Rüşvet ve hile çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine, Ahlâktan mahrum bir hürriyete, tefecilige, karaborsaya yer veren bir iktisadi yapıya çağırmıyorum" diyerek bir demokrasi tarifini de Alparslan Türkeş'in öğrettiği MHP'liler, Habil-Kabil kardeş kavgasındalar!
Gerekenin iki katı delege imzası toplayan muhaliflere mahkemeyi adres gösteren Devlet Bahçeli, mahkeme kararını tanımayıp aleyhlerinde olan kararı, bir başka İlçe mahkemesine şikâyet ediyor!
Eeee! İmam yellenirse cemaat ne yapmaz ki?
Cumhurbaşkanı, AYM'nin kararını tanımayıp saygı da duymadığını açıklayınca, "Yavru Muhalefet MeHaPe"nin Genel-başkanı, sıradan bir mahkemesinin kararını tanımamış, çok mu olmuş?
Dört yanımızda yangın!.. Orman Yangınlarının sınır tanımadığını, dağdaki çoban biliyor; şehirlerdeki köprü-altı sarhoşları biliyor ama Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki iktidar, Ana-muhalefet ve Yavru Muhalefet mensubu vekiller bilmiyorlar!
Ömrünün 40 yılını ateşli bir taraftar ve propagandisti olarak yaşamış biri olarak, MHP'nin mevcut yöneticilerine ve partinin omurgası olan MHP'lilere sesleneceğim:
Kardeşim! "Merek yanıyorsa, sıçanlara da kalmaz!" mantığı ile demokratlık olmaz!
Ülkemizi; "Laikliğe aykırı fikirlerin odağı haline gelmek"ten suçlu bulunmuş, bugünkü paralelcilerin o günkü mensupları oldukları söylenen AYM Üyeleri oylarıyla kapatılmayıp Hazine Yardımı Kesintisi ile cezalandırılmış sabıkalı bir partinin yönettiğini, bilmiyor musunuz?
2002'de hiç kimsenin beklemediği bir "Erken Seçim" kararı ile bu zihniyeti, milletin başına MHP'nin Mevcut Genel Başkanı'nın getirdiğini bilmiyor musunuz?
Bölücülüğün ve Atatürk Cumhuriyeti ile savaşın yasal(!) yollarını, Üçlü Anasol-M Koalisyon Hükumeti döneminde, "Tahkim Yasaları ve Uyum Yasaları" ile Devlet Bahçeli'nin açtığını bilmiyor musunuz?
Tarihi tekerrür ettirmek için Kabil olup, kardeşiniz Habil'i öldürmeye kararlı mısınız?
Genel Başkanınızın; "Herkese ve her şeye rağmen milli meselelerde Hükumet'e desteğimiz devam edecektir" sözüne sadakatinizi mi gösteriyorsunuz?
İngiltere'de, Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı Nigel Farage; "Türkiye'nin AB'ye üye olması durumunda, Almanya'nın Köln kentinde yaşanan toplu taciz olayları artacaktır" diyor, duymuyor musunuz?
Bir Ankara Mahkemesi'nin verdiği karara, bir İlçe Mahkemesi kararı ile karşı çıkarken; "Benim Mahkemem, senin mahkemeni döver!" yarışıyla adaleti katletmekte Uzun Adam'la rekabet ettiğinizi fark etmiyor musunuz, sarhoş musunuz?
Yaygın-Yandaş Basın ve Medya'nın; "Tosya Asliye Hukuk Mahkemeleri, ... Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin verdiği olağanüstü kurultay kararına ihtiyati tedbir kararı koydu. ... 2 mahkeme böyle karar vermişse şu anda mevcut durumda kongrede genel başkan seçimi gibi bir durum olamaz. Yargıtay bu kararı inceleyip karar verecek" (Yaygın Basın) haberlerine, nasıl sevindiklerini görmüyor musunuz?
Şahsen; ülkücü ile devrimcinin anlaşabilmesini kabul edebilirim çünkü Habil'i öldüren Kabil'in yani, Kötü Kardeşin Soyu'ndan geldiğimizi biliyorum! Ve bu yüzden de; "Ülkücü, ülkücünün öz kardeşidir!" sözünden bütün ömrümce işkillenmiştim! Şüphelerimi, doğru çıkarmaya kararlı mısınız?
Yahu! Ne yaptığınızı zannediyorsunuz?
Ola ki, sizin mahkeme muhaliflerin mahkemesini dövsün ve kongre yaptırmayın! Muhalif herkesi ve taraftarlarını, MeHaPe'den ihraç edin! Mevcut 50 milletvekili ile AKP'nin tayin edeceği süreçte seçimi bekleyin! İlk seçimde ne olacağını tahmin edemiyor musunuz? Deli misiniz, sarhoş musunuz?
***
Yine; "Yeni Anayasa dindar olmalı ve yeni anayasada laiklik olmamalı" diyen birinin, Y-MeHaPe sayesinde Meclis Başkanı olduğu Ülkede; protokol sıralamasına göre Cumhurbaşkanı başka söylüyor, Meclis başkanı başka, Başbakan bambaşka... Hepsi kendilerinin çıkardıkları mevcut yasalara güvenerek ve insafsızca dini malzeme ederek konuşuyorlar! Milletin görüp duyduğunu; siz görmüyor, duymuyor musunuz?
Ama şükürler olsun biliyorum ki, 21. yy'ın Doğru Sözlü Ebu Zer'i Prof. Dr. Haydar Baş'ın; "Dinde birlik sağlanmadan millî birlik sağlanamaz. Nuh'un Gemisi gibidir tarifli Ehl-i Beyt Gemisi'ne binmeden Kâinat Türk Devleti Seferi yapılamaz!" dediğini hepiniz işitiyorsunuz!
Biliyorum ki, salâh'a ve felâh'a çağıran bu samîmi çağrıyı herkes gibi siz de işitiyorsunuz ama duyan nasipliler geliyorlar! Siz de duyduğunuzda geleceksiniz! Çünkü biliyoruz ki; "Namazda gözü olanların kulakları Ezan'dadır."
Baylar!
Vallahi yanlış yoldan, doğru adrese gidilemez! Milletle kavga ederek milliyetçilik, mahkeme kararına bir başka mahkeme kararı ile direnerek demokratlık olmaz! Daha da acısı; aynı yasalara göre farklı kararlar verebilen mahkemelerin olduğu bir memlekette adaletten söz edilemez! "Adâlet, mülk'ün temelidir" ise mülkün yani devletin temeli adâlet bu ise vay halimize!
"Günümüz Türkiye'si; İslâm'ı istismar edenler, milliyetçiliği istismar edenler, Atatürkçülüğü istismar edenlerin konjonktüre uygun olarak rol aldıkları bir oyun sahnesine döndü! İslâm, İslâmcı geçinenlerin eliyle; milliyetçilik, milliyetçi geçinenlerin eliyle; Devlet ve Atatürk, devletçi ve Atatürkçü geçinenlerin eliyle bitirildi! Türk Milleti'nin tutunduğu bütün değerler örselendi!" Diyen Prof. Dr. Haydar Baş Hoca'yı, sizin de işittiğinizi biliyorum! Duyup anlayamıyorsanız, sarhoş musunuz?
Ülkemizin-Devletimizin-Milletimizin başında devâsa mes'eleler varken; "Hele gör ben ne haldeyim,/ Yâr gelmiş yanağım elliyor!" mantığı ile akıl dışı Genel başkanlık çekişmeleriyle millî sinerjiyi yok ettiğinizin farkında değil misiniz?
Yoksa siz de; Milli Görüşçüler, Akıncılar, Büyük Doğucular, Yeni Türkiyeciler, Yeniden Osmanlıcılar gibi Atatürk Cumhuriyeti ile savaşta mısınız?Eğer öyle ise korkmadan söylemelisiniz ki, size karşı da gardımızı alalım! Mevcut Meclis Başkanı kadar cesaretiniz yok mu Yahu?
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017