İleriyi görmek

Adamın birisi kuyumcunun birine giderek, "Altın tartacağım, bana terazini versene", dedi.

Kuyumcu dedi ki: "Babacığım hadi git, bende kalbur yok!" Adam, "Alay etme benimle, ver şu teraziyi!" dedi.

Kuyumcu dedi ki: "Sağır değilim, sözünü duydum, söylediğim sözleri de manasız sanma. Sözümü duydum ne dediğimin farkındayım ama; sen aciz bir ihtiyarsın. Hiç şüphem yok, zayıflıktan elin titreyecek. Tartacağın altın da külçe değil, tozu var, elin titreyecek, yere dökeceksin. Sonra bana bir süpürge ver de toza, toprağa dökülen altınımı süpüreyim diyeceksin. Altını toplayıp bir yere toplayınca da güzelim, kalbur isterim diye tutturacaksın. Ben, işin sonunu önceden gördüm, iyisi mi hadi sen başka bir yere git." (Şerh-i Mesnevi Tahiru'l Mevlevi-Şamil yy. İst. c. 9-10, s.421-423)

Akıllı, tedbirli kişiler işin sonunu görür farkederler.

Tarih boyunca toplum önünde insanlara yol gösteren bilge kahramanlarımız var olagelmiştir.

İmâm-ı Azâm, İmâm-ı Şâfîi, İmâm-ı Hambel, İmâmı Mâlik, İmâm-ı Gazali, Abdulkâdir Geylani, Şeyh Edebali, Emir Sultan, Üftade Hazretleri, Yahya Efendi, Molla Gürâni, Akşemsettin... ve tarihin her gününde dizili tespih taneleri gibi akılları engin, anlayışları açık, ufukları yıldızlar gibi yön gösterici ilim sahibi bilge şahsiyetler yaşadıkları devirleri, dünyaları, aydınlatmışlardır.

Günümüzde ihmal ettiğimiz temel esprilerden biri de ehil kişileri duymamamız dinlemememizdir.

Önünü göremeyen birini gördüğümüzde koşar elinden tutarız.

Toplumun içerisinde ilerisini göremeyenleri ancak ehliyetli, tecrübeli, ilim adamları kurtarabilir.

Bugün ülkemizin içinde bulunduğu durumu gözönüne getirirsek AB'nin, IMF'nin, ABD'nin isteklerini bir kuyumcu maharetiyle akıl, ileri görüşlülük, tecrübe ve liyakatle sezen ilim ve fikir adamlarımızın milletimize malolan zararları ve kurtuluş reçetelerini ortaya koyduklarını TV ekranlarından görüyor, insaflı, tarafsız, vatansever, âdil gazetelerden okuyoruz.

Bakınız 11.01.2002 günü "Bir TV programında İstanbul'un Balat mevkîinde bir kilisenin entrikaları gösterildi. Ben bu haberden önce şunu duymuştum. Balat'ta bulunan bir arkadaşımın akrabası "Hiç tanımadığımız birkaç kişi gelip sokakta çocuklarımıza rahatsızlık vermeye çalışıyorlar. Hatta birkaç aile buradan taşındı."

Bu Balat semtinde ve Fener Rum Patrikhanesinin de etrafında genişleme, gizli gizli yerleşme çabalarını daha önceki İstanbul Büyükşehir Başkanı'nın zamanında da duymuştum.

Önce gıda toptancıları güya görüntüyü bozuyor, yahut kalabalık yapıyorlar diye Rami'ye güzelce gönderilmişti. Şimdilerde neredeyse dünyanın Türkiye'deki ticaret merkezi sayılan bu mekânların sırada tekstil ve daha sonrada bilmem hangi manevralarla boşaltılması sözkonusu.

Yıllarca Fener Rum Patrikhanesi'nin buraları kendi çıkarları için "Vatikan" benzeri bir statüye kavuşturma hayalleri peşinde olduğunu Yeni Mesaj'dan defalarca okudum. Şimdi bununla ilgili kazma sesleri bile duyulmaya başladı. Hâlâ bu sesleri "Amma da hayal kuruyorsun, boş ver, eğlenmene bak, ciddiye alma, amma da karamsarsın. Balat'ta bir evin altı oyuldu diye kıyameti koparmaya gerek yok, diye düşünenler hırsızların kazma seslerin davul sesi zannettikleri için zamanında tedbir alamıyorlar.

Türkiye'miz üzerinde misyonerlerin, AB'nin, ABD'nin, Vatikan'ın, Patrikhane'nin ve daha birçok iç ve dışta sinsi emelleri olanların planları Genelkurmayımız tarafından asker uyanıklığı ile takip edilmektedir. İçimiz bu duyguyla güven ve huzurdadır.

Yine Yeni Mesaj'da yıllar önce Hüseyin Mümtaz beyin, Kıbrıs konusunda yazdıklarını hiç okumayanlara tavsiye ederim.

Suni düşmanlar peşinde değilim. Lâkin her tarafı Cennet zannedip düşmanlarını periler görenler de akıllı insanlara, ilim adamlarına uğramalıdırlar.

Hükümetimiz uyanık olmalıdır. Devletimizin idaresini emanet almış yetkililerimiz, milletvekillerimiz bu milletin huzuru için ellerindeki fırsatı fedakârca, Türk insanının asaletine uygun olarak kullansınlar. Vatandaşın iç ve dış düşmanlarını görsünler. Takdir alsınlar.

Balat'ta dört katlı bir ev çöktü. Ya iktisadımızın, ilmimizin, dinî- kültürel bağlarımızın, ilerlememizin, gelişmemizin... altını oyanların melanetlerini görüp tedbir alınmazsa yarınımız ne olur?