On Muharrem günü, Kerbela vahşetidir.
Hz. Peygamberin "oğlum" dediği, cennet gençlerinin iki efendisinden biri olarak müjdelediği İmam Hüseyin Efendimizin katledildiği gündür.
Esasen bugün Ehl-i Beyt'ten hınç alındığı bir gündür.
Zira büyük İmam o gün sadece öldürülmekle kalmamış; mübarek başı bedeninden ayrılmış, vücudu paramparça olana kadar atlara çiğnetilmiştir.
Kaynaklarda şehit edildiğinde vücudunda 33 mızrak ve 34 ok yarası bulunduğu yazar.
İmam Hüseyin, sevilmiş ve seçilmiş İmamların üçüncüsüdür. O'ndan sonra gelen İmamlar da O'nun soyundan gelirler.
12 İmam'ın içinde hayatı ve İslam adına yaptıkları bugüne kadar herkes tarafından en fazla bilinen imam O'dur.
Ehl-i Beyt'e sırtını dönen Sünni dünya dahi, O'nun canını feda ettiği, kanını akıttığı mübarek mücadelesini gizleyememiştir.
Kıyamı başlatarak Medine'den ayrılacağı sırada gitmemesi yönünde kendisine nasihatte bulunan Ümmü Seleme annemize şöyle buyurmuştu:
"Yüce Allah benim öldürülmüş, kurban edilmiş, haksız yere ve düşmanca katledilmiş olmamı dilemiştir. Ailemin, kafilemde yer alan çocuklarımın ve kadınlarımın dört bir yana dağılmasını, küçücük çocuklarımın mazlum olarak kılıçtan geçirilmesini, tutsak edilip zincire vurulmalarını, yardım istedikleri halde yardımcı bulamamalarını dilemiştir."
Hz. Hüseyin (a.s.), kendi şehadeti ile sona erecek iman-küfür mücadelesinde, 30 bin kişilik Yezid ordusu ile karşılaşmasından itibaren Ehl-i Beyt'in önemini anlatmıştır.
Aşura sabahında dahi, Ehl-i Beyt'i hatırlatmıştır:
"Aşura sabahı İmam, Ömer b. Sa'd'ın komutasındaki orduya konuşma yaparak, onların üzerindeki hüccetini tamamlamıştır. Bu konuşmada, kendinin ve Ehl-i Beyt'in Cenab-ı Hak nazarındaki konumunu hatırlatmış ve ordunun yaptığı yanlışı bir kez daha ikaz etmiştir.
Bu konuşmanın netice vermeyeceğini gören İmam şu duayı buyurmuştur: Allah'ım! Biz, Peygamberin (s.a.v.) Ehl-i Beyt'i, O'nun torunları ve yakınlarıyız. Allah'ım! Bize zulmeden ve hakkımızı gasp eden kimseleri zelil ve mahvet." (Maktel-i Harezmî, c.1, s.249).
Demek ki, Hz. Peygamberin "oğlum" dediği İmam Hüseyin'i, Allah rızası umarak katledenler aslında Ehl-i Beyt'e olan hürmetleri kalmadığı için bu sapık yolu seçme gafletindeydiler.
Bugün İslam âlemi, tarihteki gafletinden farklı bir halde değil. Dünya genelinde Şii-Sünni kavgası ne için ve kime hizmet ettiği belli olmayacak bir şekilde sürüyor. Müslümanın kanı Müslüman tarafından akıtılıyor.
Emevi zihniyeti bugün de devam ediyor. O zaman İmam Ali'nin şahsında Ehl-i Beyt'e düşmanlıkla başlayan mücadele, koltuk sevdası uğruna bu mübarek soyu kurutmaya uğraşmış, onları sevenleri kılıçtan geçirerek büyük baskılara maruz bırakmıştı.
Bugün ise, "Ben Şii'yim, Alevi'yim" demek toplumdan dışlanmakla aynı anlama geliyordu.
Ehl-i Beyt, Sünni dünyanın hiç bilmediği bir konuydu.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in, Ehl-i Beyt açılımına kadar?
O'nun açtığı yol, ülkemizdeki Alevilerin, korkmadan "ben Alevi'yim" demesini sağladı.
İmam Hüseyin, yaptıklarını sadece Allah'ın rızasını umarak yaptı.
Sayın Baş'ın da, Allah'ın rızasından başka bir gayesi yok.
"Şii ve Sünniler iman ve İslam esaslarında birdir" derken,
"Alevi-Sünni-Bektaşi kardeştir" diye seslenirken,
Ehl-i Beyt Külliyatını hazırlarken, İslam birliğinden, bu sayede elde edeceği Allah'ın rızasından başka bir derdi yoktu ve hayatının hiçbir döneminde olmadı.
İmam Hüseyin, Kerbela'ya şehadete ilerlerken O'na inanan ve sahip çıkan 72 yâreni vardı.
Karşısındaki Yezid'in ordusu 30 bin kişiydi.
İmanın karşısında küfrün korkaklığını simgeleyen bu dengesiz tablo; bugün de Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in şahsında kadrosuyla birlikte verdiği mücadelenin aynısıdır aslında?
Diyebiliriz ki, Hüseynî mantığı anlayan, İslam'daki sapmaları değiştirmek için yalın kılıç savaşan, dinlerarası diyalog fitnesini ikaz eden, 20 yıldır FETÖ'nün gerçek yüzünü insanımıza anlatan, hiçbir kınayıcının kınamasına aldırmadan Allah'ın rızası istikametinden bir santim sapmayan bu insan, İmam Hüseyin Efendimizin günümüz temsilcilerindendir.
Allah kendilerinden razı olsun.
Hz. Peygamberin "oğlum" dediği, cennet gençlerinin iki efendisinden biri olarak müjdelediği İmam Hüseyin Efendimizin katledildiği gündür.
Esasen bugün Ehl-i Beyt'ten hınç alındığı bir gündür.
Zira büyük İmam o gün sadece öldürülmekle kalmamış; mübarek başı bedeninden ayrılmış, vücudu paramparça olana kadar atlara çiğnetilmiştir.
Kaynaklarda şehit edildiğinde vücudunda 33 mızrak ve 34 ok yarası bulunduğu yazar.
İmam Hüseyin, sevilmiş ve seçilmiş İmamların üçüncüsüdür. O'ndan sonra gelen İmamlar da O'nun soyundan gelirler.
12 İmam'ın içinde hayatı ve İslam adına yaptıkları bugüne kadar herkes tarafından en fazla bilinen imam O'dur.
Ehl-i Beyt'e sırtını dönen Sünni dünya dahi, O'nun canını feda ettiği, kanını akıttığı mübarek mücadelesini gizleyememiştir.
Kıyamı başlatarak Medine'den ayrılacağı sırada gitmemesi yönünde kendisine nasihatte bulunan Ümmü Seleme annemize şöyle buyurmuştu:
"Yüce Allah benim öldürülmüş, kurban edilmiş, haksız yere ve düşmanca katledilmiş olmamı dilemiştir. Ailemin, kafilemde yer alan çocuklarımın ve kadınlarımın dört bir yana dağılmasını, küçücük çocuklarımın mazlum olarak kılıçtan geçirilmesini, tutsak edilip zincire vurulmalarını, yardım istedikleri halde yardımcı bulamamalarını dilemiştir."
Hz. Hüseyin (a.s.), kendi şehadeti ile sona erecek iman-küfür mücadelesinde, 30 bin kişilik Yezid ordusu ile karşılaşmasından itibaren Ehl-i Beyt'in önemini anlatmıştır.
Aşura sabahında dahi, Ehl-i Beyt'i hatırlatmıştır:
"Aşura sabahı İmam, Ömer b. Sa'd'ın komutasındaki orduya konuşma yaparak, onların üzerindeki hüccetini tamamlamıştır. Bu konuşmada, kendinin ve Ehl-i Beyt'in Cenab-ı Hak nazarındaki konumunu hatırlatmış ve ordunun yaptığı yanlışı bir kez daha ikaz etmiştir.
Bu konuşmanın netice vermeyeceğini gören İmam şu duayı buyurmuştur: Allah'ım! Biz, Peygamberin (s.a.v.) Ehl-i Beyt'i, O'nun torunları ve yakınlarıyız. Allah'ım! Bize zulmeden ve hakkımızı gasp eden kimseleri zelil ve mahvet." (Maktel-i Harezmî, c.1, s.249).
Demek ki, Hz. Peygamberin "oğlum" dediği İmam Hüseyin'i, Allah rızası umarak katledenler aslında Ehl-i Beyt'e olan hürmetleri kalmadığı için bu sapık yolu seçme gafletindeydiler.
Bugün İslam âlemi, tarihteki gafletinden farklı bir halde değil. Dünya genelinde Şii-Sünni kavgası ne için ve kime hizmet ettiği belli olmayacak bir şekilde sürüyor. Müslümanın kanı Müslüman tarafından akıtılıyor.
Emevi zihniyeti bugün de devam ediyor. O zaman İmam Ali'nin şahsında Ehl-i Beyt'e düşmanlıkla başlayan mücadele, koltuk sevdası uğruna bu mübarek soyu kurutmaya uğraşmış, onları sevenleri kılıçtan geçirerek büyük baskılara maruz bırakmıştı.
Bugün ise, "Ben Şii'yim, Alevi'yim" demek toplumdan dışlanmakla aynı anlama geliyordu.
Ehl-i Beyt, Sünni dünyanın hiç bilmediği bir konuydu.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in, Ehl-i Beyt açılımına kadar?
O'nun açtığı yol, ülkemizdeki Alevilerin, korkmadan "ben Alevi'yim" demesini sağladı.
İmam Hüseyin, yaptıklarını sadece Allah'ın rızasını umarak yaptı.
Sayın Baş'ın da, Allah'ın rızasından başka bir gayesi yok.
"Şii ve Sünniler iman ve İslam esaslarında birdir" derken,
"Alevi-Sünni-Bektaşi kardeştir" diye seslenirken,
Ehl-i Beyt Külliyatını hazırlarken, İslam birliğinden, bu sayede elde edeceği Allah'ın rızasından başka bir derdi yoktu ve hayatının hiçbir döneminde olmadı.
İmam Hüseyin, Kerbela'ya şehadete ilerlerken O'na inanan ve sahip çıkan 72 yâreni vardı.
Karşısındaki Yezid'in ordusu 30 bin kişiydi.
İmanın karşısında küfrün korkaklığını simgeleyen bu dengesiz tablo; bugün de Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in şahsında kadrosuyla birlikte verdiği mücadelenin aynısıdır aslında?
Diyebiliriz ki, Hüseynî mantığı anlayan, İslam'daki sapmaları değiştirmek için yalın kılıç savaşan, dinlerarası diyalog fitnesini ikaz eden, 20 yıldır FETÖ'nün gerçek yüzünü insanımıza anlatan, hiçbir kınayıcının kınamasına aldırmadan Allah'ın rızası istikametinden bir santim sapmayan bu insan, İmam Hüseyin Efendimizin günümüz temsilcilerindendir.
Allah kendilerinden razı olsun.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018