Cenab-ı Hak, Ankebut Suresi'nin 2. ayetinde, "İnsanlar imtihandan geçirilmeden, sadece "iman ettik" demekle bırakılıvereceklerini mi sandılar?" buyrulur.
Demek ki, iman etmenin ispatı gerekiyor.
Hz. Ali efendimiz bu ayetin nüzulünden sonra, "Ben anladım ki, Resûlullah aramızda iken imtihan edilmeyeceğiz" buyurur ve ekler:
Hz. Peygamber'e, "Ey Allah'ın Resûlü, Yüce Allah'ın sana haber verdiği bu imtihan nedir?" diye sordum.
"Ey Ali! Ümmetim Benden sonra imtihan edilecek" dedi.
"Ey Allah'ın Resûlü! Uhud savaşında Müslümanlardan şehit olanlar şehit olduklarında, şehadet benden uzaklaştırılınca ve bu bana ağır gelince 'gözün aydın şehadet arkandadır' demedin mi?"
Bana, "Bu böyle olacak, buna nasıl sabredeceksin?" dedi.
Ona, "Ey Allah'ın Resûlü bu sabrın değil, müjde ve şükrün zamanıdır" dedim.
Resûlullah, "Ey Ali! Topluluk, mallarıyla sınanacaklar, dinleri ile Rablerine minnet edecekler, O'nun rahmetini umacaklar. O'nun gücünden emin olacaklar. Onun haram kıldığını yalancı şüphelerle ve gaflete düşürücü arzularıyla helal kılacaklar!" buyurdular.
Hakikaten bugün insanoğlu, mallarıyla denendiği gibi, dini ile de deneniyor.
İslam âlemi, Hindistan'dan doğan ve kolları ülkemizde de kök salmış İngiliz etkisinde bir tarikatla; Hicaz bölgesi İngiliz etkisinde kurdurulan ve İslamî değerleri ters yüz eden bir mezheple sarsıldı.
Neredeyse bir asra yakın zamandır topraklarımızda ve dünya genelinde büyük bir İslam karşıtı hareket daha var.
Bugün FETÖ olarak ortaya çıkan bu din dışı akımın, Dinlerarası Diyalog yaptığı; Müslüman gençleri kiliselere taşıdığı; Müslüman kadınları Hıristiyan erkeklerle evlendirdiği; papazlarla, hahamlarla iftar masalarında oruçlar açtığı; kendilerince hoşgörü yaptıkları ortada iken, bunlara karşı milleti ikaz eden tek bir hoca, tek bir lider vardı.
Yani FETÖ'ye inananlar, hadiste buyrulduğu gibi yalancı şüphelerle ve gaflete düşürücü hareketleri ile milleti dininden ettiler.
Kendini Müslüman zanneden Hıristiyan gibi yaşayan bir topluluk vücut buldu.
Yirmi yıldır duyulan ama dinlenmek istenmeyen; görülen ama milletten gizlenen Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bizce bu imanî imtihanı kazanan tek kişidir.
Bu noktada ne mutlu bizlere ki, onu dinledik; onun dediklerini yerine getirmeye çalıştık ve korunduk.
Demek ki, iman etmenin ispatı gerekiyor.
Hz. Ali efendimiz bu ayetin nüzulünden sonra, "Ben anladım ki, Resûlullah aramızda iken imtihan edilmeyeceğiz" buyurur ve ekler:
Hz. Peygamber'e, "Ey Allah'ın Resûlü, Yüce Allah'ın sana haber verdiği bu imtihan nedir?" diye sordum.
"Ey Ali! Ümmetim Benden sonra imtihan edilecek" dedi.
"Ey Allah'ın Resûlü! Uhud savaşında Müslümanlardan şehit olanlar şehit olduklarında, şehadet benden uzaklaştırılınca ve bu bana ağır gelince 'gözün aydın şehadet arkandadır' demedin mi?"
Bana, "Bu böyle olacak, buna nasıl sabredeceksin?" dedi.
Ona, "Ey Allah'ın Resûlü bu sabrın değil, müjde ve şükrün zamanıdır" dedim.
Resûlullah, "Ey Ali! Topluluk, mallarıyla sınanacaklar, dinleri ile Rablerine minnet edecekler, O'nun rahmetini umacaklar. O'nun gücünden emin olacaklar. Onun haram kıldığını yalancı şüphelerle ve gaflete düşürücü arzularıyla helal kılacaklar!" buyurdular.
Hakikaten bugün insanoğlu, mallarıyla denendiği gibi, dini ile de deneniyor.
İslam âlemi, Hindistan'dan doğan ve kolları ülkemizde de kök salmış İngiliz etkisinde bir tarikatla; Hicaz bölgesi İngiliz etkisinde kurdurulan ve İslamî değerleri ters yüz eden bir mezheple sarsıldı.
Neredeyse bir asra yakın zamandır topraklarımızda ve dünya genelinde büyük bir İslam karşıtı hareket daha var.
Bugün FETÖ olarak ortaya çıkan bu din dışı akımın, Dinlerarası Diyalog yaptığı; Müslüman gençleri kiliselere taşıdığı; Müslüman kadınları Hıristiyan erkeklerle evlendirdiği; papazlarla, hahamlarla iftar masalarında oruçlar açtığı; kendilerince hoşgörü yaptıkları ortada iken, bunlara karşı milleti ikaz eden tek bir hoca, tek bir lider vardı.
Yani FETÖ'ye inananlar, hadiste buyrulduğu gibi yalancı şüphelerle ve gaflete düşürücü hareketleri ile milleti dininden ettiler.
Kendini Müslüman zanneden Hıristiyan gibi yaşayan bir topluluk vücut buldu.
Yirmi yıldır duyulan ama dinlenmek istenmeyen; görülen ama milletten gizlenen Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bizce bu imanî imtihanı kazanan tek kişidir.
Bu noktada ne mutlu bizlere ki, onu dinledik; onun dediklerini yerine getirmeye çalıştık ve korunduk.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018