FASL-I MUHABBET / Ümit KAYAÇELEBİ
"Üç atım var biri yedek
Arakadaşlar binin gidek
Ali Paşa'yı vurmuşlar
Yavrusuna haber edek."
Bir dörtlüğünü yukarıda sunduğumuz bu türkü bir Van türküsüdür. 1906 yılında Van Valiliği yapan Ali Paşa'yı Van halkı o kadar sevmiştir ki öldükten sonra üzerine türkü yakılmış ve Van'ın en görkemli bir mahallesine "Alipaşa Mahallesi" denerek hatırası yaşatılmaya çalışılmıştır.
18 Aralık 1906 tarihinde Van'a önce Vali Vekili olarak, daha sonrada Van'da yaptığı güzel hizmetlerden sonra Vali olarak asaleten atanmıştır. Ali Paşa Van'da ziyadesi ile sevilip sayıldığı gibi, şehirde de hem asayişi ve huzuru temin etmiş olup bunun yanısıra Ermenilerin İran yolu ile Van'a silah ve cephaneyle birlikte silahlı komitacıların sızdığını tesbit etmiş ve bunlarla birlikte bir çok kanun kaçağını da yakalatmıştır.
O güne kadar Van'daki ticaretin büyük bölümünü elinde tutan Ermeniler devlete vergi vermiyorlardı. Dolayısıyla vergi alınmayınca memurlara, emeklilere ve zaptiyelere de maaş verilemiyordu. Ali Paşa alış-verişi ve ticereti bir düzene koyarak, Ermenilerden vergileri de toplamaya başlayınca maaşlar da ödenmeye başlandı.
Ali Paşa Türklerle Ermeniler arasındaki tüm ihtilaflı konuları çözünce şehirde sulh ve sükun sağlandı. Fakat paşanın halk nezdinde bu kadar sevilip sayılması Rusya destekli Ermeni Komitacıları huzursuz ediyordu. Ali Paşa bu esnada Vali Yardımcılığına Ohennes Efendiyi, Gevaş Kaymakamlığına da Armarak efendiyi getirmişti. Armanak efendi Ermeni çetecilerin Akdamar adasını üs olarak kullanmalarını kabul etmeyip karşı çıkınca Ermeni çeteciler Armanak efendiyi öldürdüler. Kardeşi öldüğünde Ohennes Ferit efendi de Ali Paşa'dan izin isteyip Elazığ Vali Yardımcılığına tayinen gitti. Ve Gevaş Kaymakamlığına Leon efendi gönderildi. Ancak Van'daki Rusya destekli Ermeni Komiteleri faaliyetlerine daha bir hız vererek örgütleniyor, silahlanıyor ve isyana hazırlanıyorlardı.
İhtilalci Ermeniler Van'daki Rus Konsolosluğunun da yardım ve desteği ile kurulan "Taşnak İhtilal Cemiyeti" ve "Karahaç" adlı gizli Ermeni cemiyetleri vasıtasıyla Osmanlı Devletine karşı ayaklanmak için organizeli bir şekilde Tiflis-Hoy-Van üçgeninde faaliyet gösteriyorlardı.
Karahaç cemiyetinin başında olan Aram Manukyan Van'daki Ermeni gençleri örgütleyip silahlı olarak eğitim yaptırmaktaydı. Manukyan'ın çok samimi arkadaşı ve aynı örgüt mensubu Davit Hanikoğlu mahallesinde Vatan adlı bir Ermeni kızına gönül bağlar, Manukyan'ın da Vatan'da gözü vardır. Davit bu kızla evlenmek istediğini söylerse de Aram kabul etmez. Davit şehirde olmadığı bir gün Aram Ermeni kızı Vatan'ı kandırıp iğfal eder. Bunu haber alan Davit kızar ve cemiyetin bütün sırlarını Ali Paşa'ya verir ve ona sığınır.
Bunun üzerine Aram, Davit'e ölüm emri çıkartır. Bu görevi de Dacat isimli bir Ermeni Komiteciye verir. Ali Paşa Davit'in verdiği bilgilerin ışığında bir çok köye ve şehir merkezindeki Ermeni mahallelerine baskın düzenler ve çok sayıda modern silahlar ele geçirilir. Ancak kimse yakalanamaz. Çünkü evlerin altındaki kazılan tünel ve dehlizlerden kaçıp gitmişlerdir.
Muhbir Davit Jandarma Binbaşısı Ahmet Bey'in Hamamönü karşısındaki evinde kalıyor ve can emniyeti sağlanıyordu. Kısa zamanda Türkler tarafından çok sevilen David bunun üzerine Müslüman olur va adını da Mehmed olarak değiştirir. Muhbir Mehmed'in orduya alınması için de teşebbüste bulunur.
Hakkında çıkarılan ölüm fermanından haberi olmayan Muhbir Mehmed iki jandarma ile Hamamönün'de dolaşırken Dacat sinsice Muhbir Mehmed'e sokulup iki silahını birden ateşler ve Mehmed ağır yaralanır ve hemen ölür.
Bunun üzerine mahallelerde Türkler ile Ermeniler birbirlerine girerler. Ali Paşa ne yapsa da olayları bastırmada güçlük çeker, 26. Alayın 4. Taburun gelmesiyle olaylar yatışır. Ancak bu olaylarda 30'a yakın Ermeni de öldürülmüştür.
Ali Paşa'nın aldığı tedbiri Fransız, İngiliz konsoloslar takdirle karşılamışlarsa da ikili oynayan Rus Konsolosu önce takdir etmiş ardından dedikodu çıkarıp Radif ordusuyla İslam ordusunun birleşerek hıristiyan halkı katledeceği yalanını Avrupa'ya bildirmiştir.
David'in öldürülmesiyle başlayan olaylar büyük bir soğukkanlılıkla bastırılmış ve şehirde yine asayiş temin edilmiştir. Bu arada Taşnak Komitasının bütün üyeleri de başta Aram Manukyan ve Dacat olmak üzere yakalanmış ve kanlı katiller yüce adalete tevdi edilmişlerdir. Fakat bir müddet içerde yattıktan sonra Van'ı kana bulayan komita üyeleri siyasi mahkum mülahaza edilerek serbest bırakılmışlardır.
Ali Paşa'nın bu fevkalade başarısı Ermenileri destekleyen ve Türkiye'yi yıkmak isteyen devletler tarafından hoş karşılanmaz ve Babiali'nin yaptığı siyasi baskılar neticesinde 20 Ekim 1908'de Van Valisi Ali Paşa'nın görevine son verilir. Ali Paşa'yı çok seven Van halkının tepkileri, çekilen telgraflar bir işe yaramaz ve Ali Paşa Van halkıyla vedalaşarak halkının gözyaşları arasında Van'dan ayrılır.
Öldürülüceğini bilen Ali Paşa yol güzergahını gizler, önce Erzurum'a sonra Revan'a daha sonra Tiflis'e geçen paşayı her yerde Ermeniler protesto eder. Ali Paşa gemi ile İstanbul'a gitmek üzere gizlice Batum'a gider.
Ancak tam gemiye bineceği sırada Ermeni Komitacılardan Alev Başyan adlı bir Ermeni Komitacı tarafından vurularak şehit edilir. Cenazesi gemiye bırakılıp İstanbul'a gönderilirken yolda çıkan eksiklikler sonucu gemi on beş günde ancak Sinop'a ulaşır. Ali Paşa'nın cenazesinin çürümeye başlaması görülünce gemi Sinop'a ulaştığında Ali Paşa'nın mübarek naaşı Seyid Bilal Bey Camii'nin avlusuna defnedilir.
"Üç atım var biri yedek
Arakadaşlar binin gidek
Ali Paşa'yı vurmuşlar
Yavrusuna haber edek."
Bir dörtlüğünü yukarıda sunduğumuz bu türkü bir Van türküsüdür. 1906 yılında Van Valiliği yapan Ali Paşa'yı Van halkı o kadar sevmiştir ki öldükten sonra üzerine türkü yakılmış ve Van'ın en görkemli bir mahallesine "Alipaşa Mahallesi" denerek hatırası yaşatılmaya çalışılmıştır.
18 Aralık 1906 tarihinde Van'a önce Vali Vekili olarak, daha sonrada Van'da yaptığı güzel hizmetlerden sonra Vali olarak asaleten atanmıştır. Ali Paşa Van'da ziyadesi ile sevilip sayıldığı gibi, şehirde de hem asayişi ve huzuru temin etmiş olup bunun yanısıra Ermenilerin İran yolu ile Van'a silah ve cephaneyle birlikte silahlı komitacıların sızdığını tesbit etmiş ve bunlarla birlikte bir çok kanun kaçağını da yakalatmıştır.
O güne kadar Van'daki ticaretin büyük bölümünü elinde tutan Ermeniler devlete vergi vermiyorlardı. Dolayısıyla vergi alınmayınca memurlara, emeklilere ve zaptiyelere de maaş verilemiyordu. Ali Paşa alış-verişi ve ticereti bir düzene koyarak, Ermenilerden vergileri de toplamaya başlayınca maaşlar da ödenmeye başlandı.
Ali Paşa Türklerle Ermeniler arasındaki tüm ihtilaflı konuları çözünce şehirde sulh ve sükun sağlandı. Fakat paşanın halk nezdinde bu kadar sevilip sayılması Rusya destekli Ermeni Komitacıları huzursuz ediyordu. Ali Paşa bu esnada Vali Yardımcılığına Ohennes Efendiyi, Gevaş Kaymakamlığına da Armarak efendiyi getirmişti. Armanak efendi Ermeni çetecilerin Akdamar adasını üs olarak kullanmalarını kabul etmeyip karşı çıkınca Ermeni çeteciler Armanak efendiyi öldürdüler. Kardeşi öldüğünde Ohennes Ferit efendi de Ali Paşa'dan izin isteyip Elazığ Vali Yardımcılığına tayinen gitti. Ve Gevaş Kaymakamlığına Leon efendi gönderildi. Ancak Van'daki Rusya destekli Ermeni Komiteleri faaliyetlerine daha bir hız vererek örgütleniyor, silahlanıyor ve isyana hazırlanıyorlardı.
İhtilalci Ermeniler Van'daki Rus Konsolosluğunun da yardım ve desteği ile kurulan "Taşnak İhtilal Cemiyeti" ve "Karahaç" adlı gizli Ermeni cemiyetleri vasıtasıyla Osmanlı Devletine karşı ayaklanmak için organizeli bir şekilde Tiflis-Hoy-Van üçgeninde faaliyet gösteriyorlardı.
Karahaç cemiyetinin başında olan Aram Manukyan Van'daki Ermeni gençleri örgütleyip silahlı olarak eğitim yaptırmaktaydı. Manukyan'ın çok samimi arkadaşı ve aynı örgüt mensubu Davit Hanikoğlu mahallesinde Vatan adlı bir Ermeni kızına gönül bağlar, Manukyan'ın da Vatan'da gözü vardır. Davit bu kızla evlenmek istediğini söylerse de Aram kabul etmez. Davit şehirde olmadığı bir gün Aram Ermeni kızı Vatan'ı kandırıp iğfal eder. Bunu haber alan Davit kızar ve cemiyetin bütün sırlarını Ali Paşa'ya verir ve ona sığınır.
Bunun üzerine Aram, Davit'e ölüm emri çıkartır. Bu görevi de Dacat isimli bir Ermeni Komiteciye verir. Ali Paşa Davit'in verdiği bilgilerin ışığında bir çok köye ve şehir merkezindeki Ermeni mahallelerine baskın düzenler ve çok sayıda modern silahlar ele geçirilir. Ancak kimse yakalanamaz. Çünkü evlerin altındaki kazılan tünel ve dehlizlerden kaçıp gitmişlerdir.
Muhbir Davit Jandarma Binbaşısı Ahmet Bey'in Hamamönü karşısındaki evinde kalıyor ve can emniyeti sağlanıyordu. Kısa zamanda Türkler tarafından çok sevilen David bunun üzerine Müslüman olur va adını da Mehmed olarak değiştirir. Muhbir Mehmed'in orduya alınması için de teşebbüste bulunur.
Hakkında çıkarılan ölüm fermanından haberi olmayan Muhbir Mehmed iki jandarma ile Hamamönün'de dolaşırken Dacat sinsice Muhbir Mehmed'e sokulup iki silahını birden ateşler ve Mehmed ağır yaralanır ve hemen ölür.
Bunun üzerine mahallelerde Türkler ile Ermeniler birbirlerine girerler. Ali Paşa ne yapsa da olayları bastırmada güçlük çeker, 26. Alayın 4. Taburun gelmesiyle olaylar yatışır. Ancak bu olaylarda 30'a yakın Ermeni de öldürülmüştür.
Ali Paşa'nın aldığı tedbiri Fransız, İngiliz konsoloslar takdirle karşılamışlarsa da ikili oynayan Rus Konsolosu önce takdir etmiş ardından dedikodu çıkarıp Radif ordusuyla İslam ordusunun birleşerek hıristiyan halkı katledeceği yalanını Avrupa'ya bildirmiştir.
David'in öldürülmesiyle başlayan olaylar büyük bir soğukkanlılıkla bastırılmış ve şehirde yine asayiş temin edilmiştir. Bu arada Taşnak Komitasının bütün üyeleri de başta Aram Manukyan ve Dacat olmak üzere yakalanmış ve kanlı katiller yüce adalete tevdi edilmişlerdir. Fakat bir müddet içerde yattıktan sonra Van'ı kana bulayan komita üyeleri siyasi mahkum mülahaza edilerek serbest bırakılmışlardır.
Ali Paşa'nın bu fevkalade başarısı Ermenileri destekleyen ve Türkiye'yi yıkmak isteyen devletler tarafından hoş karşılanmaz ve Babiali'nin yaptığı siyasi baskılar neticesinde 20 Ekim 1908'de Van Valisi Ali Paşa'nın görevine son verilir. Ali Paşa'yı çok seven Van halkının tepkileri, çekilen telgraflar bir işe yaramaz ve Ali Paşa Van halkıyla vedalaşarak halkının gözyaşları arasında Van'dan ayrılır.
Öldürülüceğini bilen Ali Paşa yol güzergahını gizler, önce Erzurum'a sonra Revan'a daha sonra Tiflis'e geçen paşayı her yerde Ermeniler protesto eder. Ali Paşa gemi ile İstanbul'a gitmek üzere gizlice Batum'a gider.
Ancak tam gemiye bineceği sırada Ermeni Komitacılardan Alev Başyan adlı bir Ermeni Komitacı tarafından vurularak şehit edilir. Cenazesi gemiye bırakılıp İstanbul'a gönderilirken yolda çıkan eksiklikler sonucu gemi on beş günde ancak Sinop'a ulaşır. Ali Paşa'nın cenazesinin çürümeye başlaması görülünce gemi Sinop'a ulaştığında Ali Paşa'nın mübarek naaşı Seyid Bilal Bey Camii'nin avlusuna defnedilir.