Her zaman misal veririm. Benim rahmetli annem gece yarılarından sabah namazına kadar taatte, ibadette idi. Ama gündüz de mutlak surette çalışmakta idi... Tertemiz bir insandı. Ben ona hayranım. Ama ibadette de doruk noktadaydı. İnanır mısınız, en müşkül konularımı oturur kendisi ile istişare ederdim. Onun dediği istikametten çıktığım zaman zarar ederdim, dediğini yaptığım zaman kâr ederdim. Hangi konuda olursa olsun vallahi isabet ederdi.Dünya malına meyletmek derken, kalpten onu çıkartmak gerekiyor. Kalbinden onu çıkartacaksın. Mustafa Hayri Hazretleri (rh.a) derdi ki, "Oğlum! Dünya servetinin yeri cebindir. Burası, yani kalbin ise, Allah'a aittir. Kalbe koydun mu gemi delinir. Gemi batar." Cenab-ı Hak buyurmuyor mu ki, "Ben bu aleme sığmam. Ama mümin kulumun kalbine nazar eder, oraya sığarım. Onun gönlüne bakarım." O halde her şeyi yerine koyacaksın. Dünya sevgisi, mal sevgisi bu kalbe girmeyecek. Ama cebine dolduracaksın. Allah'ı sevebilmen için, ibadetlerini yapabilmen için, dünya mülküne de ihtiyacın var. Bu dengeyi iyi koruyacaksın. Bir elimiz dünyada, bir elimiz ahirette olacak.Şeytan ve nefis önümüzdeki en büyük engeldir. Allah sevgisinin, kulluğa giden yolun en büyük engeli şeytan ve nefistir. Yani içimizdeki engellerdir.Bir de arkadaşların kötü olanı. Ne demek bu? İnsanın kötüsü olur mu? Seni Allah'tan uzaklaştıran her şey senin için zararlıdır. Bu, arkadaş da olsa böyledir. O bakımdan öyle bir dikkat ile arkadaş çevremizi oluşturacağız ki, bunlar bizi Allah'tan koparmayacak. Bilakis Cenab-ı Hakk'a yaklaştıracak. Allah'ın nehyettiği bütün yanlışlardan, fiillerden, duygulardan, düşüncelerden kaçınacağız. Salim bir kalp sahibi olacağız. Eğer hayatımızı bu anlayışla, bu görüşle tamamlarsak bilelim ki Allah bizden razı, biz de O'ndan razı olacağız. Allah, zatından razı olduğu kullarının sınıfına bizi katsın. Akıbetimiz hayrolsun.