Medinei Münevvere'den öncesine, yani Mekke dönemine baktığımız zaman da aynı güzellikleri görüyoruz. Mesela; Hz. Hatice annemizle evlenmeden evvel, Resulullah (sav) ile bir ticari münasebeti olmuştur. Hz. Hatice, Onu kervanının başına koymuş, Şam'a ticaret için göndermiştir. Hakikaten Resulüllah'ın hayatına baktığımız zaman, bir dönem geçirmiş de ticareti öğrenmiş, ondan sonra böyle mükemmel bir tüccar veya tacir olmuştur diyemiyorsunuz. Onda öyle bir hamur, öyle bir maya, öyle bir görev var ki, nereye gidiyorsa, orada onu öne çıkartıyor. Ticarette de Hz. Hatice validemiz kendi beyanıyla hiç bir ortağıyla hiç bir insanıyla kazanamadığını Resulüllah'la birlikte kazanıyor.Kısaca O'na bir tacir olarak baktığımız zaman mükemmel bir tacir, bir arkadaş, aile reisi olarak baktığımız zaman en mükemmel bir aile reisi olarak görüyoruz. Onu reye koyuyorsanız en ön safa kendiliğinden geçiyor. İşte Onu öne geçiren o sıfat, o özellik, o cevher, onun ahlakı hamidesi, kemalindeki üstünlüğüdür. İnsanı kamil olmasıdır.Peygamber Efendimiz (sav) malumunuz bulunduğu devir ve dönemin çok çetin şartlarında çileli ve meşakketli günler geçirmiştir. O devrin o şartları onun şahsı ile o kadar tatlı ve mükemmel bir tarzda değişime uğramış ki, insanlık çok ciddi bir devrim yaşamıştır. Ama bu özelliği münasebetiyle o değişiklikler olurken hiç bir zorlama, herhangi bir müeyyide getirerek onları icbar etme gibi bir şart da yok. Sadece onun o güzel ahlakı, onun güzel insani sıfatları örnek olarak takdim ediliyor. Hani derler ya; "taş olsa erir" Hakikaten taşları eritmiş, adam etmiştir O. Tüm bunlar, o güzel ahlakından, kemalinden dolayıdır.Hatırlarsanız, Resulüllah'ın hayatını anlatmaya başladığımız ilk sohbette bir soru tevcih buyurmuşsunuz: Neden Arabistan'da o peygamber geldi. İslam zuhur etti, diye... Ben o soruyu çok manidar bulmuştum. Allah, Muhammedini çok özel şartlarda, çok özel halk etti. Bu, ikramın doruk noktasıdır. Değil insanlığı, bütün peygamberleri de bir araya toplasak onların varlığı Resulüllah'ın varlığına denk olamaz. Kainatın formülü bu. Allah'ın formülü. Sünnetullah bu. O'nda bu özellikten dolayı güzel bir ahlak, bu güzel ahlakın getirdiği, Cenabı-ı Hakkın'ın Ona yüklediği bir risalet vazifesi, nübüvvet var. Yani siz peygamberi nerede görürseniz görün o nübüvveti görmemeniz çok ciddi bir körlük olur. Nübüvvet nuruBazen soruyorlar: "Peygamber niçin burada mükemmel oldu?" Niye oldu? Nübüvvet nuru var onda da ondan. Sizin Onu alelade beşeri unsurlar ile izah etmeniz, ifade etmeniz zordur. Mümkün olsa bile mübalağadır. İşin aslı nübüvvete dayalıdır. Özelliği buradadır işin. Az evvel ifade ettik. Aile reisi olarak mükemmeldir. Devlet reisi olarak mükemmeldir. Dost olarak mükemmeldir. Tacir olarak, arkadaş olarak mükemmeldir. Ama bütün bu mükemmeliyetlerin temelinde yatan espri, nübüvvet ile yükümlü olmasıdır. O'nun siz nübüvvetle olan ilgi ve alakasını görmedikten sonra adeta boş bir maket inceliyorsunuz manası çıkar ortaya. Ortaya Allah'a direkt olarak bağlayan hat, nübüvvettir.