Ailenin değerli varlığı, toplumun umudu, geleceği olarak düşünülen çocuk; bilinçli olarak verilen doğru, yapıcı bir eğitimle gelişir. Bu nedenle İslami yaşayış içinde çocuk eğitimi büyük önem taşımaktadır. Anne babalar, yüce Allah'ın kendilerine emaneti olan çocuklarına iyi bir eğitim vererek onları geleceğe hazırlamakla yükümlüdürler.
Çocuklar büyüklerinden gördüklerini örnek alır ve o tür davranış biçimi geliştirir çoğu kez. Doğru sözlü, çalışkan, zararlı alşıkanlıkları olmayan bir baba; çocuk için umut ve güven kaynağıdır. Çocukla en yakından ilgilenmesi gereken kişi olarak annenin de çocuğun her türlü sorunuyla ilgilenmesi, zor anlarda onu desteklemesi, sevincini paylaşması, duyduğu sevgiyi çocuğa hissettirmesi önemlidir. Çocuk huzuru ve mutluluğu annesinin yanında bulur.
Çocuğun bedensel gereksinimlerinin karşılanması yanında manevi yönden gelişmesi de gereklidir. Çocuğun eğitim sürecinde onun tertemiz yüreğine ve açık zihnine İslami inanç doğrultusundaki gerçek bilgilerin yerleştirilmesi eğitimde amaçlanan sonuca ulaştırır. Eğitim yöntemi ise baskıdan uzak, anlayış, hoşgörü ve sevgiye dayanmalıdır. Aile büyüklerinin her an yanında olduğunu hisseden çocuk; yersiz kaygılardın uzaklaşır, ailesine güven duyarak bağlanır. İyilik etmeyi, sevmeyi, sevecenliği öğrenir, saygı duymayı, nazik olmayı benimser. Çalışkan olmaya özenir. Azim ve özgüven kazanacak başarı yolunda yürür.
Öğrenim çağının ilk basamaklarından başlayarak İslami kültürü ve ahlaki bilgileri kavrayan çocuğun değer yargıları kısa zamanda gelişir. İyi, doğru, yararlı olanla; kötü, yanlış ve zararlı alanın ayrımını yapmaya çalışır. İç dünyasında Allah'ın varlığını ve O'nun her an kendini denetlediğini hisseden çocuk; haramlardan uzak durup, helale yönelme eğilimindedir. Bunun için başkasına ait eşyaya dokunmaz, haksızlık ve eziyet etmekten kaçınır.
Çocuğun, sosyal çevreyle olan ilişkilerinde aile yine duyarlı olmalıdır. Çocuğunun nereye gittiğinden haberdar olmalı, arkadaşlarının kimler olduğunu öğrenmelidir. İçinde denetimin bulunduğu bir özgürlük tanıyarak çocuğun sağlam bir kişilik kazanmasını sağlamalıdır.
Çocukların, milli ve dini kültürümüzü öğrenerek, onları benimseyip saygı duyan bireyler olarak yetişmesi konusunda toplum olarak hepimize görev düşüyor. Eğitim görme olanağından yoksun ya da güç koşullarda eğitim gören çocukları destekleme yardımcı olma sorumluluğumuz var. Bir hadis-i şerifinde Peygamber Efendimiz; (sav)
"Çocuklara merhamet ve sevgiyle yaklaşmayan kişi, olgun Mümin olamaz" buyurmuş.
Kimsesiz çocukların bakım ve eğitimiyle ilgili olarak da yetim çocuklara yardım elini uzatan Müminin büyük sevaba erişeceğini bildirmiş Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav).
Yardıma gereksinim duyan çocuklarımızı, elimizden gelen maddi destekle ve sevgiyle kucaklayarak sevindirmeliyiz. İnancımızın ve milli duygularımızın gereği bu değil mi? Çalışkan, zeki, inançlı çocuklarımızın elde ettiği başarıları görerek, onlarla umutlanıp, gurur duymalıyız.
Çocuklar büyüklerinden gördüklerini örnek alır ve o tür davranış biçimi geliştirir çoğu kez. Doğru sözlü, çalışkan, zararlı alşıkanlıkları olmayan bir baba; çocuk için umut ve güven kaynağıdır. Çocukla en yakından ilgilenmesi gereken kişi olarak annenin de çocuğun her türlü sorunuyla ilgilenmesi, zor anlarda onu desteklemesi, sevincini paylaşması, duyduğu sevgiyi çocuğa hissettirmesi önemlidir. Çocuk huzuru ve mutluluğu annesinin yanında bulur.
Çocuğun bedensel gereksinimlerinin karşılanması yanında manevi yönden gelişmesi de gereklidir. Çocuğun eğitim sürecinde onun tertemiz yüreğine ve açık zihnine İslami inanç doğrultusundaki gerçek bilgilerin yerleştirilmesi eğitimde amaçlanan sonuca ulaştırır. Eğitim yöntemi ise baskıdan uzak, anlayış, hoşgörü ve sevgiye dayanmalıdır. Aile büyüklerinin her an yanında olduğunu hisseden çocuk; yersiz kaygılardın uzaklaşır, ailesine güven duyarak bağlanır. İyilik etmeyi, sevmeyi, sevecenliği öğrenir, saygı duymayı, nazik olmayı benimser. Çalışkan olmaya özenir. Azim ve özgüven kazanacak başarı yolunda yürür.
Öğrenim çağının ilk basamaklarından başlayarak İslami kültürü ve ahlaki bilgileri kavrayan çocuğun değer yargıları kısa zamanda gelişir. İyi, doğru, yararlı olanla; kötü, yanlış ve zararlı alanın ayrımını yapmaya çalışır. İç dünyasında Allah'ın varlığını ve O'nun her an kendini denetlediğini hisseden çocuk; haramlardan uzak durup, helale yönelme eğilimindedir. Bunun için başkasına ait eşyaya dokunmaz, haksızlık ve eziyet etmekten kaçınır.
Çocuğun, sosyal çevreyle olan ilişkilerinde aile yine duyarlı olmalıdır. Çocuğunun nereye gittiğinden haberdar olmalı, arkadaşlarının kimler olduğunu öğrenmelidir. İçinde denetimin bulunduğu bir özgürlük tanıyarak çocuğun sağlam bir kişilik kazanmasını sağlamalıdır.
Çocukların, milli ve dini kültürümüzü öğrenerek, onları benimseyip saygı duyan bireyler olarak yetişmesi konusunda toplum olarak hepimize görev düşüyor. Eğitim görme olanağından yoksun ya da güç koşullarda eğitim gören çocukları destekleme yardımcı olma sorumluluğumuz var. Bir hadis-i şerifinde Peygamber Efendimiz; (sav)
"Çocuklara merhamet ve sevgiyle yaklaşmayan kişi, olgun Mümin olamaz" buyurmuş.
Kimsesiz çocukların bakım ve eğitimiyle ilgili olarak da yetim çocuklara yardım elini uzatan Müminin büyük sevaba erişeceğini bildirmiş Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav).
Yardıma gereksinim duyan çocuklarımızı, elimizden gelen maddi destekle ve sevgiyle kucaklayarak sevindirmeliyiz. İnancımızın ve milli duygularımızın gereği bu değil mi? Çalışkan, zeki, inançlı çocuklarımızın elde ettiği başarıları görerek, onlarla umutlanıp, gurur duymalıyız.