Ünü Tokat sınırını aşan el işi yazmalar, eskisi kadar olmasa da Türk toplumunun geleneksel giyim kuşam kültürünün en önemli öğesini oluşturuyor. Genç kızların çeyizlikleri arasında "olmazsa olmaz" eşyalardan olan yazmalara, yabancılar da ilgi gösteriyor
Yazmacılık, tarihî bir "el işi"
Tokat Yazmacılar Kooperatifi Başkanı İsrafil Uslu, son yıllarda yazma satışlarında gözle görülür bir artış olduğunu belirterek, Tokat'ın simgesi haline gelen yazmaların artık yurtdışına da satıldığını kaydetti.
Yazmacılığın tarihî bir "el işi" olduğunu ve Türk toplumunun aile yapısını yansıttığını belirten Uslu, buna karşın son yılarda yazmacılığın eski günlerini aradığını da sözlerine ekledi. Uslu, şöyle konuştu: "El sanatımız olan yazmacılık bir baba mesleği; ne yazık ki, yıllar geçtikçe ve teknoloji ilerledikçe el baskısıyla yapılan yazmalar artık fabrika baskısı ile yapıldığından, özelliğini kaybetti."
El işi yazmaları işleyecek kişi yetiştirmekte güçlük çektiklerini ve bu nedenle yazmacılığın yok olmasından korktuklarını anlatan Uslu, "Yazmacılığın esas özelliği olan, el baskısını yapacak ustalar da bulunmuyor, yetkililerin bizlere destek vererek, tarihi el sanatımızın yaşatılmasını istiyorum" diye konuştu.
Yazmanın seyri
XV. yüzyıldan beri yazmacılığın merkezi Tokat olmuştur. Yazmacılar, bu ildeki hanlarda toplanmışlardır. Yazmacılıkla ilgili tüm işlemler, boyahane, damgahane, alboyahane, kagir mahsenler, işlik ya da dükkan olarak kullanılan hanların bu odalarında gerçekleştirilir.
Yazmalar; pamuklu kumaşlar üzerine boya, fırça ve tahta kalıpla çizilerek veya basılarak yapılan bir el sanatı dalıdır. Genellikle ıhlamur ağacından oyulan kalıplar kullanılarak yapılır. Kalıpların ıhlamur ağacından yapılmasının nedeni; bu ağacın yumuşak, dayanıklı, boyayı emici özelliğe sahip olmasındandır. Bu ağacı oymada kullanılan bıçağa "nakışbul" adı verilir.
Çit, yemeni, leçe, çevre, hindi, çember, çar olarak da adlandırılan yazmalar,
"Kalem işi" yazmalar
İlk Tokat yazmaları olarak bilinen "Kalem işi" yazmalar bu ismi desenlerin çizilmesinden boyanmasına dek tüm işlemlerin kalemle yapılmasından almıştır. Kalıp tekniğinin gelişmesiyle önce kalıpla kalemin birarada kullanıldığı kalıp-kalem yazmalar türemiş, sonraları da tümüyle kalıp yazmalar yaygınlaşmıştır. Ağaç klişelerle yazma basmak daha ucuz olduğu için basma ya da baskı yöntemi bugün daha fazla kullanılır olmuştur. Günümüzde de yaygın olarak yapılmakta olan baskı sanatı, yazılı kaynaklara göre XVI. yüzyılda İstanbul'da da geniş bir çalışma alanını kaplamıştır. Yazmalarda en fazla dört renk kullanılır. Bu renklerden beyaz; saflığı, kırmızı; kan ve suçu, yeşil; ümit ve ilkbaharı, siyah da matemi ifade eder. Tek renkle yapılan yazmalara "kara kalem", çok renkle yapılanlara "elvan" adı verilir.
Bir iletişim aracı olarak yazmalar
Desenlerin kumaş yüzeyini tamamen kaplaması Tokat yazmalarının en önemli özelliğidir. Bu tip yazmalara "İçi Dolu" ya da "Dokuz Dallı" denir.
Yaşlılar ve dullar genellikle az çiçekli, içi boş ve siyah yazma, gençler ise açık renkli ve çok çiçekli yazmaları tercih ederler.
Kaynanasından hoşnut olmayan gelinin derdini anlatmak için "kaynana yumruğu" motifli yazma taktığının söylenmesi yazmaların da bir iletişim aracı olarak kullanıldığına işaret eder.
Yazmacılık, tarihî bir "el işi"
Tokat Yazmacılar Kooperatifi Başkanı İsrafil Uslu, son yıllarda yazma satışlarında gözle görülür bir artış olduğunu belirterek, Tokat'ın simgesi haline gelen yazmaların artık yurtdışına da satıldığını kaydetti.
Yazmacılığın tarihî bir "el işi" olduğunu ve Türk toplumunun aile yapısını yansıttığını belirten Uslu, buna karşın son yılarda yazmacılığın eski günlerini aradığını da sözlerine ekledi. Uslu, şöyle konuştu: "El sanatımız olan yazmacılık bir baba mesleği; ne yazık ki, yıllar geçtikçe ve teknoloji ilerledikçe el baskısıyla yapılan yazmalar artık fabrika baskısı ile yapıldığından, özelliğini kaybetti."
El işi yazmaları işleyecek kişi yetiştirmekte güçlük çektiklerini ve bu nedenle yazmacılığın yok olmasından korktuklarını anlatan Uslu, "Yazmacılığın esas özelliği olan, el baskısını yapacak ustalar da bulunmuyor, yetkililerin bizlere destek vererek, tarihi el sanatımızın yaşatılmasını istiyorum" diye konuştu.
Yazmanın seyri
XV. yüzyıldan beri yazmacılığın merkezi Tokat olmuştur. Yazmacılar, bu ildeki hanlarda toplanmışlardır. Yazmacılıkla ilgili tüm işlemler, boyahane, damgahane, alboyahane, kagir mahsenler, işlik ya da dükkan olarak kullanılan hanların bu odalarında gerçekleştirilir.
Yazmalar; pamuklu kumaşlar üzerine boya, fırça ve tahta kalıpla çizilerek veya basılarak yapılan bir el sanatı dalıdır. Genellikle ıhlamur ağacından oyulan kalıplar kullanılarak yapılır. Kalıpların ıhlamur ağacından yapılmasının nedeni; bu ağacın yumuşak, dayanıklı, boyayı emici özelliğe sahip olmasındandır. Bu ağacı oymada kullanılan bıçağa "nakışbul" adı verilir.
Çit, yemeni, leçe, çevre, hindi, çember, çar olarak da adlandırılan yazmalar,
"Kalem işi" yazmalar
İlk Tokat yazmaları olarak bilinen "Kalem işi" yazmalar bu ismi desenlerin çizilmesinden boyanmasına dek tüm işlemlerin kalemle yapılmasından almıştır. Kalıp tekniğinin gelişmesiyle önce kalıpla kalemin birarada kullanıldığı kalıp-kalem yazmalar türemiş, sonraları da tümüyle kalıp yazmalar yaygınlaşmıştır. Ağaç klişelerle yazma basmak daha ucuz olduğu için basma ya da baskı yöntemi bugün daha fazla kullanılır olmuştur. Günümüzde de yaygın olarak yapılmakta olan baskı sanatı, yazılı kaynaklara göre XVI. yüzyılda İstanbul'da da geniş bir çalışma alanını kaplamıştır. Yazmalarda en fazla dört renk kullanılır. Bu renklerden beyaz; saflığı, kırmızı; kan ve suçu, yeşil; ümit ve ilkbaharı, siyah da matemi ifade eder. Tek renkle yapılan yazmalara "kara kalem", çok renkle yapılanlara "elvan" adı verilir.
Bir iletişim aracı olarak yazmalar
Desenlerin kumaş yüzeyini tamamen kaplaması Tokat yazmalarının en önemli özelliğidir. Bu tip yazmalara "İçi Dolu" ya da "Dokuz Dallı" denir.
Yaşlılar ve dullar genellikle az çiçekli, içi boş ve siyah yazma, gençler ise açık renkli ve çok çiçekli yazmaları tercih ederler.
Kaynanasından hoşnut olmayan gelinin derdini anlatmak için "kaynana yumruğu" motifli yazma taktığının söylenmesi yazmaların da bir iletişim aracı olarak kullanıldığına işaret eder.