Müminler Allah'a, Resulüne ve getirdiklerine (Kuran'a) şeksiz ve şüphesiz tümüyle inanırlar. Bu inançlarını dille de ikrar ederler. Kâfirler bu hakikati inkâr edip örterler, ama bu küfürlerini açıktan söylerler. Münafıklar ise kalben kâfir olup, görünüşte Müslümanlar arasında onlardanmış gibi dolaşırlar."İnsanlardan bazıları da vardır ki inanmadıkları halde Allah'a ve Ahiret gününe inandık derler. Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar, hâlbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir. Onların kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elim bir azap vardır. Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın dendiği zaman (Biz ancak ıslah edicileriz) derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lakin anlamazlar. (Bakara 8-13)
***
Bugün Hak ile batılı karıştıran, Hakkın yerine batılı ikame etmeye çalışan diyalogcuların "ıslah edici" rolünde nasıl bir fesada ve bozgunculuğa sebebiyet verdikleri ortadadır. Muhammed (SAV)'siz bir kurtuluş ve inancı mensuplarına ve sözde karşılarındakilere sunanlar, ahir zaman fitnesi ve deccal oyununu sergilemektedir.Mümin ve Müslüman iken dinden dönenler (mürtedler) ise Kuran'da ve Resulûllah'ın sözlerinde tanımlanmıştır. "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü(şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir." (Maide :54)
***
Hz. Peygamber (SAV) zamanından beri az da olsa irtidat olayları olmuş, bazı şahıs veya gruplar İslam'ı terk etmişlerdir. Ancak bunların İslam'ın yayılmasına ve yaşanmasına hiçbir zararı olmamıştır. Bugün ise Resulûllah'ın (SAV) işaret ettiği en büyük fitnenin (ahir zaman fitnesi) tezahür ettiği dönemdeyiz.Ümmetinin gruplar halinde müşriklere uyup dinden çıkacağını, sapan ve saptıran önderlere uyacağını, deccal fitnesine maruz kalacağını, gece karanlığı gibi fitneler zuhur edeceğini, kişinin sabah müminken akşam kâfir, akşam müminken sabah kâfir olacağını, az bir pahaya dinini satacağını, okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacağını, camilerin dolup taşacağını fakat içinde iman ehlinin bulunmayacağını Peygamberimiz haber vermiştir.Kelime-i Tevhit'den "Muhammedür Resulullah"ı çıkaranlar, inanma hususunda Allah'la Peygamberinin arasını ayıranlar, peygamberlerden bazılarına inanır bazılarına inanmayız diyenler, Kuran'ın değil bir kısmını bir ayetini dahi inkar edenler kafirlerdir. (Nisa : 150-153)
***
Geçen Ramazan boyunca müşahede ettiğimiz, Avrupa'daki Türkler arasında dinlerarası diyalog çalışmalarının hangi acı ve yabani meyveleri verdiğine birkaç örnek verelim:1-Diyalogcular mensuplarına diyor ki, "eğer Alman komşularınız sizi yemeğe davet eder ve yemekte size domuz eti ikram ederse yiyebilirsiniz", çünkü komşuluk önemlidir. Diyalogu kesmemek için yiyebilirsiniz. 2-Diyalogcuların gazete temsilcileri bir yemekli toplantıda katılanlara, "kızlarınızı Alman, İtalyan, İngiliz ve Fransız erkeklere verebilirsiniz", zira onlar bizim kardeşlerimizdir.3-Hacdan dönen diyalogcu bir hacı, havaalanında gördüğü iki hahamın eline sarılıp öpmüş, kendisini bu hareketinden dolayı uyaranlara "İbrahim'i dinden oldukları için öptüm" demiştir.4-Artık sıkça ve yaygın bir şekilde uygulanan bir durum da, cami cemaatinin kilise sıralarında oturması, papazın duasına âmin demesi, kilise mensuplarının da camilere gelip ortak duada bulunmasıdır. (Tıpkı papanın Sultan Ahmet camiinde müftü ve imamla huzur duruşunda durduğu gibi)(devam edecek)Dr. Abdullah TERZİ