logo
23 NİSAN 2024

Ehl-i Kitap'la ilişkiler

04.10.2001 00:00:00
Prof. Dr. Haydar Baş'ın kalemindenDini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler

Hz. Muhammed'in geldiğini bilip anladıktan sonra kendi dininde kalmayı tercih edip, O'na iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyanların veya başka gruptan kimselerin cennetlik olmalarının mümkün olmadığı beyan ediliyor.

"Ehl-i Kitaba bir şey sormayınız. Çünkü onlar sapıtmış oldukları için sizi hidayete eriştiremezler. Eğer siz böyle yaparsanız ya bâtıl bir sözü doğrular ya da doğru bir sözü yalanlamış olursunuz. Allah'a yemin olsun ki eğer Musa bile hayatta olsaydı, bana uymaktan başka yapacağı bir şey yoktu".

Burada Resulullah (sav) Efendimiz adeta bugünkü diyalog çalışmalarına bir cevap olarak Ehl-i Kitap ile fikir alış verişinde, görüş değerlendirmesinde bulunmamalarını ümmetine emrediyor ve bu yapıldığı takdirde doğacak tehlikeyi beyan buyuruyor.

"Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki, bu ümmetten hiç kimsenin Yahudi veya Hıristiyan olduğunu duymak istemiyorum. Eğer böyle bir kişi bana inanmadan önce ölürse o cehennemliktir"

"Her kim Rab olarak Allah'a, din olarak İslam'a, nebi olarak da Muhammed'e inandım derse ve üç gün, üç sabah bu şekilde yaşayarak ölürse kıyamet gününde Allah ondan râzı olacaktır"

"Kelbi'den rivayet edildiğine göre "Yahudi ve Hıristiyanlar, kendilerinin Hz. İbrahim'e en yakın ve en layık oldukları hususunda tartışarak Allah Resulü'nün hakemliğine başvurdular. Bunun üzerine Resulullah "her iki topluluk da İbrahim'in dininden uzaktır" buyurdular. Allah Resulü'nün bu beyanının ardından "Allah'ın dininden gayri din mi arıyorlar?" ayeti indi.

"İbrahimî dinler" "Hz. İbrahim'de buluşma" projelerinin ortaya atıldığı son yıllarda, bu gibi gayretlerin boş ve bâtıl olduğunu Allah Resulü'nün bu kesin beyanlarından bir kez daha anlıyoruz.

"İbn-i Abbas anlatıyor. Resulullah Muaz b. Cebel'i Yemen'e gönderdiği zaman ona şöyle buyurdu: "Sen Ehl-i Kitap olan bir kavme gidiyorsun. Vardığın zaman onları Allah'tan başka ilah bulunmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna, şehadete (kelime-i şehadete) davet et. Kabul ederlerse Aziz ve Celil olan Allah'ın onlara günde beş vakit namazı farz kıldığını bildir. Bunu da kabul ederlerse Aziz ve Celil olan Allah'ın kendilerine zenginlerden alınıp fakirlere verilen zekatı farz kıldığını bildir. Bunu da kabul ederlerse mazlumun bedduasından sakının."

"Ebu Abdurrahman el-Cüheni (ra) anlatıyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki, yarın ben Yahudilere kadar gideceğim. Sakın onlara önce siz selam vermeye kalkmayın. Onlar size selam verirse sadece "ve aleyküm" deyin".

Enes bin Malik'ten gelen bir rivayete göre: "Resulullah'ın hizmetinde bulunan Yahudi bir genç vardı. Bir gün hastalandı. Resulullah kendisini ziyarete gitti ve O'na "Müslüman ol" buyurdu. Genç o sırada orada bulunan babasına baktı, babası "Ebul Kasım'a (yani peygambere) itaat et" dedi. Genç de şehadet getirerek Müslüman oldu. Resulullah oradan çıkarken "hamd, onu ateşten kurtaran Allah'a mahsustur" buyurdu".

Burada dikkati çeken husus şudur. Allah Resulü bahsi geçen Yahudi genci İslam'a davet ediyor ve onun bu daveti kabul edip Müslüman olmasından sonra "Onu ateşten kurtaran Allah'a hamd ediyor". Eğer Yahudi dininde kalması gencin kurtulması için kâfi olsaydı Allah Resulü onu İslam'a davet etmezdi. Diğer din mensuplarıyla uzlaşma, yakınlaşma, ortak noktalarda buluşma vb. gayretler devam ederken, bir de Allah Resulü'nün Ehl-i Kitaba muhalefet etme hususundaki hadislerine ve uygulamalarına bakalım.

"Ubade bin Samit anlatıyor: Resulullah (sav) bir cenazeyi teşyi edince cenaze kabre konuncaya kadar oturmazdı. (Bir defasında) bir Yahudi âlimi gelerek "Ey Muhammed! Biz de böyle yapıyoruz" dedi. Bunun üzerine Resulullah hemen oturarak cemaate emretti: "Oturun ve Yahudilere muhalefet edin!"

"Ebu Hureyre'den Nebi (sav)'in "Ashabım! Yahudiler ve Hıristiyanlar sakallarını boyamazlar. Siz onlara muhalefet ediniz. Kına ile boyayınız buyurduğu rivayet edildi".

"Resulullah Cumartesi ve Pazar günleri oruç tutmayı emretmemiş ve Cumartesi ve Pazar (Ehl-i Kitab) kafirlerinin bayram günleridir. Ben onlara muhalefeti severim buyurmuştur".

Bugünün diyalogcuları dinlerin ortak yönlerini bulup ortaya çıkarmak için büyük gayret sarf ederken Cenab-ı Hak müminlerin kıblesini bile değiştirmiş ve Ehl-i Kitaptan ayırmıştır:

"Yüzünü artık Mescid-i Haram tarafına çevir. Ey iman edenler! Siz de nerede olursanız olun (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphesiz ki Ehl-i Kitap onun gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.

Yemin olsun ki, sen kendilerine kitap verilenlere her türlü ayeti (mucizeyi) getirsen yine onlar sana uyup, kıblene dönmezler. Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Sana gelen ilimden sonra eğer sen onların arzularına uyacak olursan işte o zaman haksız davrananlardan olursun".

Bu ayet nâzil olduğu zaman Resulullah (sav) Ehl-i Kitaba muhalefet etmek maksadıyla yüzünü Kudüs'teki Mescid-i Aksa'dan, Mekke'deki Mescid-i Haram'a çevirmiştir. Ve namazlar oraya dönülerek kılınmaya başlanmıştır. Zira Yahudiler Müslümanların kendi kıblelerine dönerek namaz kılmalarını bir kibirlenme vesilesi haline getirmişlerdi. "Kıblelerini bilmiyorlardı. Biz onlara gösterdik" deyip duruyorlardı. Cenab-ı Hak bu ayetle müminlerin kıblesini kesin olarak ayırmış ve Resulü'ne Yahudilerin arzularına hiçbir şekilde uymamasını emretmiştir. Adiy İbnu Hakim anlatıyor: "Boynumda altından yapılmış bir haç olduğu halde Resulullah'a geldim. Bana "Ey Adiy boynundan şu putu çıkar, at" dedi. Ve arkadan şu ayeti okuduğunu işittim: "Onlar Allah'ı bırakıp hahamları, papazları ve Meryem oğlu Mesih'i Rableri olarak kabul ettiler. Oysa tek ilahtan başkasına kulluk etmemekle emrolunmuşlardı. Ondan başka ilah yoktur. Allah koştukları eşlerden münezzehtir".

Resulullah devamla "Aslında onlar bunlara (ruhbanlarına) tapınmadılar. Ancak bunlar (yani ruhbanları) (Allah'ın haram ettiği bir şeyi) kendileri için helal kılınca hemen helal addediverdiler. (Allah'ın helal kıldığı bir şeyi de) kendilerine haram edince hemen haram addediverdiler buyurdu".

Hz. Ömer (ra) Kitap Ehli olan bazı kimselerden elde ettiği bir kitabı Resulullah'a getirip okumak isteyince, Hz. Peygamber kızmış bir halde "And olsun ki ben, size bu şeriatı bembeyaz ve tertemiz olarak getirdim. Din konusunda onlara (yani Kitap Ehline) hiçbir şey sormayınız. Çünkü onlara sorarsanız gün olur, hak olan bir şey söylerler de siz onun yalan olduğunu söylersiniz. Veya bâtıl bir şey söylerler de siz tasdik edersiniz. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer Musa hayatta olsa, bana uymaktan başka bir yolu olmazdı".

Arap Yarımadası'nda bulunan Ehl-i Kitap hükümdarlara gönderilen mektuplar

Resulullah (sav) Hicretin 6. yılında Dıhyetü-l Kelbi aracılığıyla Hıristiyan Bizans hükümdarı Heraklius'a kendisini ve tebaasını İslam'a davet eden bir mektup göndermiştir.

Resulullah'ın Bizans İmparatoru Heraklius'a gönderdiği mektup:

"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla!

Allah'ın kulu ve elçisi Muhammed'den Rumların başbuğu Heraklius'a!

Allah'ın selamı hidayet yoluna girmiş bulunan kimseye olsun. Buna göre ben, seni tam bir İslam daveti ile (İslam'a) çağırıyorum. İslam'a gir. Sonunda emniyet ve selamet içinde olursun ve Allah sana iki defa sevap verecektir. Şayet bundan kaçınacak olursan köylülerin (yani tebaanın) günahı senin üzerinde toplanacaktır. Ve (siz) ey kitap sahipleri! Gelin sizinle bizim aramızda bir tek kelimede (yani) Allah'tan başka hiçbir tanrıya tapınmamak, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamak, Allah'tan başka aramızdan hiç kimseyi amir ve efendi yapmamak (hususunda) birleşelim. Şayet onlar sırtlarını dönüp (bundan) kaçınacak olurlarsa şöyle deyiniz: "Siz şahit olun ki, kesinlikle bizler (Allah'a) itaat edip, teslim olan Müslümanlarız".

Bizans İmparatoru kendisine yapılan daveti tebaasının Hıristiyanlığa olan bağlılığını gerekçe göstererek reddetmiştir. Buhari'de nakledildiğine göre hiç beklemediği bu davet karşısında şaşkınlığa düşen Heraklius o sırada Bizans topraklarında bulunan Mekkeli tüccarları huzuruna çağırmıştır. Bunlar arasında bulunan Ebu Süfyan, Resulullah'ı tanıtmak ve bilgi vermek üzere söz almış ve Bizanslıların daha şimdiden İslamiyet karşısında bir korku duyduklarını görmüştür.
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'

Kocaeli'nde 23 Nisan coşkuyla kutlandı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta olduğu gibi Kocaeli'de de kutlandı
23.04.2024 12:44:00 / Güncelleme: 23.04.2024 12:48:56
Ahmet Haydar Tarhanlı
Kocaeli'nde 23 Nisan coşkuyla kutlandı
Kocaeli'nde 23 Nisan coşkuyla kutlandı
Kocaeli Valiliği'nin önderliğinde İzmit Kent Meydanında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Kocaeli Valisi, Belediye Başkanı, İl Eğitim Müdürü, siyasi parti başkanlarının katılımıyla protokol eşliğinde kutlandı.



Geniş katılımın olduğu 23 Nisan programı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından mozoleye çelenk sunumuyla devam etti.



Bayram programına Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Kocaeli İl Başkanı Muharrem Can ve İzmit İlçe Başkanı Cahit Barutçu da davetli olarak katıldı.



23 Nisan aynı zamanda 'Çocuk Bayramı' olması nedeniyle BTP İl Başkanı Muharrem Can programda bulunan çocuklarla yakından ilgilendi.

Bilim adamından korkutan açıklama: Akdeniz iklimi karasal iklime doğru ilerliyor

İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, bu yıl sıcaklıkların geçtiğimiz yıllara oranla 4 ila 6 derece arttığını belirterek hava sıcaklıklarındaki artışlarla birlikte Akdeniz ikliminin karasal iklime doğru ilerlediğini söyledi.
23.04.2024 11:06:00
İhlas Haber Ajansı
Bilim adamından korkutan açıklama: Akdeniz iklimi karasal iklime doğru ilerliyor
Bilim adamından korkutan açıklama: Akdeniz iklimi karasal iklime doğru ilerliyor
Doğu Akdeniz ve Hatay'da ilkbahar mevsimine girmesiyle sıcaklıklar artmaya başladı. Depremin vurduğu Hatay'da, gündüz saatleri adeta yaz mevsimini aratan sıcaklık varken gece saatlerinde kış mevsimini hissettiren hava durumu yaşanıyor. İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, yaşanan hava değişimine ilişkin açıklamalarda bulundu.

İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, bu yıl yaklaşık 4 ila 6 derece arasında sıcaklık artışının olduğuna dikkat çekerek Akdeniz ikliminin yavaş yavaş karasal iklime doğru ilerlediğini dile getirdi. Ayrıca iklim değişikliğinin zaman geçtikçe daha da artacağını ifade eden Sakallı, hava kirliliğinin artması ve doğa tahribatına devam edilmesi iklim değişikliğini arttırdığını söyledi.

'Yağış miktarında değişikliğin olmamasına rağmen bu yağışın düşme periyotların da çok büyük değişiklikler var'

Yağış miktarının değişmemesine rağmen yağış periyodunun değiştiğine dikkat çeken Doç. Dr. Abdulla Sakallı, 'Özellikle son 30 yılda sıcaklık artışı, diğer aylara göre ortalamanın bayağı üzerinde seyrediyor. Bu yıl yaklaşık 4 ila 6 derece arasında bir sıcaklık artışı gördük. Bu durum Akdeniz ikliminin yavaş yavaş karasal çölleşen bir iklime doğru ilerliyor. Çünkü bizim en büyük sıkıntımız yağış aralıklarının değişmesi ve yağış rejiminin değişmesidir. Bir yılda buraya düşen yağış miktarında, çok fazla değişiklik yok. Son 30 yılı incelediğimizde global su bütçesini modellediğimiz yayınımıza göre özellikle, İskenderun ve Akdeniz bölgesinde düşen yıllık yağış toplamında herhangi bir değişiklik yok. Bu değişikliğin olmamasına rağmen bu yağışın düşme periyotların da çok büyük değişiklikler var. Yağış periyotlarındaki değişim beraberinde güçlü kurak periyotları doğurmaktadır' dedi.

'İklim değişikliğini etkileyen faktörler artarak devam ediyor'

İklim değişikliğinin çeşitli etmenlere göre artığını belirten Doç. Dr. Abdulla Sakallı, 'İklim değişikliğini etkileyen faktörler artarak devam ediyor. İskenderun ilçesindeki; hava kirliliği , doğanın tahribatı, taş ocaklarının faaliyet göstermesi ve buna benzer etmenlerle iklim değişikliğinin etkilerini daha da artırarak karşımıza çıkaracaktır' ifadelerini kullandı.

Yaşasın 23 Nisan

Türk milletinin gönlünde, onun bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak önemli yer tutan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı milletimize ve bütün çocuklara kutlu olsun
23.04.2024 07:00:00
Haber Merkezi
Yaşasın 23 Nisan
Yaşasın 23 Nisan
Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Türk milleti ve Türk askerleri Kurtuluş Savaşı'nda büyük bir zafer kazandı. Düşmanın topraklarımızdan atılma sürecinde bundan tam 104 yıl önce 23 Nisan 1920'de TBMM Ankara'da açılmıştır.

Düşman askerleri topraklarımızdan çıkarıldığında da cumhuriyet ilan edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk 23 Nisan 1924'te, 23 Nisan'ın bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. 1929 yılında ise 23 Nisan Bayramı'nı çocuklara armağan etmiştir.

23 Nisan, çocukların bayramı olduğu gibi, Türkiye'nin bağımsızlığının da simgesidir. Atatürk, 23 Nisan'ı çocuklara armağan ettikten sonra, uluslararası alanda da çalışmalar yapılmaya devam edilmiş ve 23 Nisan dünya çocuklarının bayramı olarak değer kazanmıştır.

Türkiye'nin bağımsızlığını gösteren 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yalnızca çocuklar tarafından değil, tüm Türkiye tarafından kutlanmaktadır. Yıllardır türlü eğlencelerle ve coşkuyla kutladığımız bu şenlik, sizin de bildiğiniz gibi, dünyada çocukların sahip olduğu tek bayram. UNESCO, 1979 yılını 'Çocuk Yılı' olarak ilan edince, Türkiye Cumhuriyeti, 23 Nisan bayramını dünya çocuklarıyla kutlamaya karar verdi O yıl kutlamaya 6 ülke katıldı, ama her yıl bu sayı büyüdü ve bütün dünya çocuklarının kutladığı uluslararası bir bayram haline geldi.


TBMM'nin açılması ve ilk hükümetin kurulması


Mustafa Kemal'in Meclis-i Mebusan'ın İstanbul dışında bir yerde toplanması gerektiği düşüncesinde ısrar etmesine rağmen, meclisin İstanbul'da toplanmasını kabul edilmek zorunda kalınmış, Mustafa Kemal'in korktuğu gelişme yaşanarak İstanbul işgal edilmiş ve Meclis-i Mebusan çalışmalarına süresiz ara vermişti.

Bu gelişme millet iradesinin tecelli etmesi imkânını ortadan kaldırmıştı. Dolayısıyla gelişmeler İngilizlerin arzu ettiği yöndeydi. İngilizler Damat Ferit Hükümeti'nin iş başına getirilmesini sağlayarak hazırlayacakları barış şartlarını İstanbul Hükümeti'ne rahatlıkla kabul ettirebilecekleri ortamı oluşturmuşlardı. Bir aksilik halinde Yunan kuvvetleri zaten saldırıya hazır bekletilmekteydi. Ancak Anadolu'ya geçtiği günden itibaren Milli Mücadele hareketini Türk milletine mal etme kararı ile hareket eden Mustafa Kemal boş durmamıştı. Artık

Mustafa Kemal'in millet egemenliğine dayalı yeni bir devlet kurmanın zamanı gelmişti.

Mustafa Kemal ilk adım olarak işe, 19 Mart 1920'de askeri ve sivil yetkililere bir genelge göndermekle başlamıştı. Bu genelge ile durumu yetkililere izah eden Mustafa Kemal, Ankara'da her livadan seçilerek belirlenen beşer temsilcinin bir kurucu meclis oluşturulacağını açıklamıştı. Bu genelgenin yayımlanmasından sonra hızla seçimlere başlanmış ve seçilen üyeler Ankara'ya ulaşmaya çalışmışlardı. Mustafa Kemal 21 Nisan'da ikinci bir genelge daha yayımlayarak, Meclis'in 23 Nisan 1920 Cuma günü çalışmalara başlayacağını açıklamıştı. 23 Nisan günü Ankara'ya ulaşabilen 78 üyenin katılımı ile İlk TBMM resmen, açılmıştı.


Meclis dualarla, hatimlerle açıldı


Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'daki bütün askerî ve mülkî makamlara gönderdiği genelge ile Meclis'in Cuma namazının ardından dualarla, hatimlerle, salâvatlarla, tekbirlerle ve kurbanlarla açılması emredilmişti.

Genelgenin ikinci maddesi şöyleydi: Meclis'in açılışını cumaya rastlatmakla o günün kutsallığından yararlanılacak; bütün milletvekilleriyle birlikte Hacı Bayram Camii'nde Cuma namazı kılınacak, Kur'an ve salâttan yararlanılacak, namazdan sonra sancağı şerif alınarak Meclis'e gidilecek, toplantıya başlanmadan bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir... YENİ MESAJ

Özgür Demirtaş'tan yatırım değil dizi tavsiyesi: İzlemeyen kalmasın

Ekonomist Özgür Demirtaş, son zamanlarda çok konuşulan Kızıl Goncalar dizisiyle ilgili yorum yaptı. Sosyal medyadan oyunculara övgüler yağdıran Demirtaş, diziyle ilgili analizini takipçileriyle paylaştı. Demirtaş, 'Her biri hakkında söyleyeceklerim var' diyerek oyuncuları analiz etti.
23.04.2024 05:55:00
Haber Merkezi
Özgür Demirtaş'tan yatırım değil dizi tavsiyesi: İzlemeyen kalmasın
Özgür Demirtaş'tan yatırım değil dizi tavsiyesi: İzlemeyen kalmasın
Başladığı günden bugüne çok konuşulan bir dizi olan Kızıl Goncalar, senaryosu ve oyunculuklarıyla Pazartesi akşamına damga vuruyor.

Kimileri Türkiye'deki tarikat yapısını çok iyi anlattığı gerekçesi ile diziye övgüler yağdırırken kimileri ise dizinin seküler yaşam tarzını hedef alarak tarikat yaşamını meşrulaştırmaya hizmet ettiğini söyleyerek eleştiriyor.

Güçlü oyuncu kadrosuyla seyirciyi ekrana kilitleyen Kızıl Goncalar dizisine bir yorum da ekonomist Özgür Demirtaş'tan geldi.

Diziyi hiç kaçırmadığını söyleyen ve ara ara bazı sahneler ile ilgili yorum yapan Demirtaş, bu kez sosyal medyadan dizinin oyuncularıyla ilgili ayrı ayrı analiz yaptı.



Oyunculara övgüler yağdıran Demirtaş şu tweete paylaştı;

Kızıl Goncalar bir Efsane... İzlemeyen Kalmasın:

Benim gibi çok sayıda Türk dizisi seyretmeyen biri söylüyor bunu. Aktörler ve Aktrisler muazzam... Her biri Hakkında söyleyeceklerim var:

1) Mert Yazıcıoğlu: O Nasıl bir oyun gücüdür? Cüneyd Rolünü oynayan her rolü oynar bu Dünyada. Sadece söyleyeceği cümleleri bile ezberlemek büyük bir iş. Öyle bir MİSTİK hava veriyor ki kapılıyorsunuz. Sevgili Mert Dünyada çok iyi yerlere gelecek. (.@merttyazicioglu)

2) Erkan Avcı: Sadi Hüdayi Efendiyi başka kim oynayabilirmiş? Resmen günlük hayatımda bazen konuşma tarzını taklit ettiğimi farkettim. Beni o kadar etkilemiş yani. Pragmatist bir tarikatçıyı muazzam canlandırıyor. Artık tam olarak takipçisiyim Erkan Avcı'nın. (.@erkoavci)

3) Özgü Namal: Son derece güçlü bir karakter. Muazzam bir oyunculuk yeteneği. Yurtdışında olsa Monica Bellucci havasında Audrey Hepburn şeklinde ağırlanacak bir oyuncu. Özgü Namal hakkında bu dizi sonrası detaylı okudum. Gizemli kalmayı sevdiğini biliyorum. Ama umarım gelecekte de bizi oyunculuğundan mahrum etmez. (.@ozgunamal)

4) Özcan Deniz: Ben hayatımda kendisini Özcan Deniz kadar geliştiren bir aktör görmedim. Rolünü öyle bir sırtlıyor ki işte Başrol diyorsunuz... Yani ben kendisini izlerken bir Psikiyatr izlediğimi zannediyorum. Bu da sanırım büyük bir başarı. Sanatın her alanında var. Bir gün kendisi ile tanışabilmeyi dilerim. (.@OzcanDeniz)

5) Mina Demirtaş: Mina ile bir Akrabalığımız yok :-) Ama küçük kardeşim olsun isterdim. Muazzam bir yetenek. Zeynep rolünü, zeki muhafazakar rolünü, çok ama çok iyi oynuyor. Hemen Takibe aldım.

6) Esma Yılmaz: Esma da duygusal modern rolünde muazzam... Böyle genç yetenekleri izlemek çok büyük zevk.

Kimseyi liste dışı bırakmak istemem: Mert Turak, Şerif Erol, Sitare Akbaş, Duygu Sarışın hepsi mükemmel oynuyor.

Tüm yayın ve yapımcı ekibine Helal olsun. Bu diziyi bizimle buluşturduğu için yapımcı Faruk Turgut'a teşekkür ederim.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.