FASL-I MUHABBET / Ümit KAYAÇELEBİ7
"Eski dostlar, Eski Dostlar" gerçekten çok güzel bir Türk Sanat Müziği eseri. Güzel olduğu kadar da çok anlamlı, mesaj veren, insana dününü hatırlatan, sitemli vefa duygusunun iç içe olduğu bu eseri dinlerken içerimizi değişik duygular kaplıyor.
Muhterem gönül dostumuz, Galip Sokullu hocamız da bu parçayı çok seviyor olmalı ki Türk Sanat Müziği'nin motif motif işlendiği bu güzel programının adını da "Galip Sokullu ile Eski Dostlar" olarak belirlemiş.
Bu programı yayınlandığı ilk günden itibaren büyük zevkle ve ilgi ile izliyorum. Tüm izleyenlere, tüm Türk Sanat Müziği severlere unutulmaz dakikalar yaşatan güzel ve nezih bir program. Çok mütevazı ve sevecen kişiliği ile "Meltem TV" izleyicilerinin haklı olarak beğenisini kazanıyor ve büyük takdir topluyor.
Türk Sanat Müziği'nin bile bugün mecrasından saptırıldığı, birazda arabeskleştiği bir dönemde ortada Türk Sanat Müziği adına, Türk Sanat Müziği sanatçısı adına pek bir şey göremiyoruz. Tüm artislerin, mankenlerin hatta Kumkapılı "şendulların" bile sanatçı olduğu bu ortamda sanat adına Türk Sanat Musıkisi adına ciddi çalışma olmadığı gibi, sanatçı da göremiyoruz.
Eski sanatçıları ne çağıran var ne de davet eden var. Ne de onları sanatçıdan sayan var. Eskilerin şu anda "Ciguli" kadar da değeri yok. Yüzlerce eserler imza atıp, besteleyen bestekârlar bugün ne tanınıyor ne de biliniyor, ne de kaale alınıyor. Oysa ki Türk Sanat Musıkisi'ne yıllarca yazdıkları sözle, yaptıkları beste ve sesleriyle hizmet vermiş çok çok değerli ustalar ve üstadlar var.
Fakat kimse bunlara ne ilgi göstermiyor. Bu yaşlanmış belki de ömrünün en son demine gelmiş hocalarımızı, bu üstadlarımızı ne kimse anıyor, ne de kimse soruyor. Onlar adeta miadı dolmuş demirbaş eşya gibi kenara, köşeye atılmışlar.
Kimi yalnız başına evinde son günlerini tamamlıyor, kimisi vefasızlıktan naçar ya Darülacezede ya da bir huzur evinde "huzursuz" bir şekilde çilesini tamamlıyor. Kimi de bir gün eski dostlar gelirler, ararlar, sorarlar diye kulağı telefonda, gözü çalmayan kapıda bekleyip duruyor.
Fakat dünyada yaşayanların hepsi de vefasız değil. Vefa kelimesinin anlamını bilen, vefadan haberdar, vefa duygusuyla dolup taşan insanlar da var, sanatçılar da var. İşte bu vefalı dostlardan birisi de muhterem hocamız Galip Sokullu beyefendi. Eski ustalardan Selahattin Erköseyi programına dahil etmiş ve Türk Sanat Müziği'nin değerli söz yazarlarını, bestekârlarını, ses sanatkârlarını ve şairleri davet ederek hem o değerli insanları programda onore ediyor, hem de bizlerle buluşturup, tanıştırıyor.
O neredeyse adı, sanı unutulmaya yüz tutmuş insanları hiç değilse haftada bir gün de olsa Perşembe akşamları Meltem TV ekranlarında görmek, izlemek izleyenlere, daha doğrusu Türk Sanat Musıkisi''ne gönül veren meraklılara büyük keyif veriyor.
O eski dostları orada gördüğümüz zaman onlarla birlikte, okudukları eserlerle zaman tünelinde kaybolup gidiyoruz. Ne bileyim izleyici, dinleyici olarak bir anda kendimizden geçiyoruz.
Hem eski dostları hatırlayıp programına davet ederek Meltem TV ekranlarından bizlere seyretme, hem de kendi güzel sesiyle Türk Sanat Musıkisi eserlerini Nihaventten-Hicaza, Uşşaktan-Kürdilihicazkâra kadar seslendiren Galip Sokullu hocamızı takdir ve tebrik ediyorum.
Göze değil, kulağa ve ruha, daha doğrusu gönlümüze hitap eden bu program formatı itibariyle gerçekten ağır ve oturaklı bir programdır. Bu programda diğer kanallarda yapılan TSM programları gibi şov değil sanat sunuluyor, sanat icra ediliyor.
Bize düşen böyle değerli hocalarımızın, üstadlarımızın kıymetini bilmek onlara değer vermektir. Bu manada Galip Sokullu ve saz arkadaşlarını can-ı gönülden kutluyor ve siz okuyucularıma da "Eski Dostlar" programını izlemenizi ısrarla ve hararetle tavsiye ediyorum.
Perşembe akşamları gözümüz, kulağımız ve gönlümüz "Galip Sokullu ile Eski Dostlar"da olsun, aziz dostlarım.
"Eski dostlar, Eski Dostlar" gerçekten çok güzel bir Türk Sanat Müziği eseri. Güzel olduğu kadar da çok anlamlı, mesaj veren, insana dününü hatırlatan, sitemli vefa duygusunun iç içe olduğu bu eseri dinlerken içerimizi değişik duygular kaplıyor.
Muhterem gönül dostumuz, Galip Sokullu hocamız da bu parçayı çok seviyor olmalı ki Türk Sanat Müziği'nin motif motif işlendiği bu güzel programının adını da "Galip Sokullu ile Eski Dostlar" olarak belirlemiş.
Bu programı yayınlandığı ilk günden itibaren büyük zevkle ve ilgi ile izliyorum. Tüm izleyenlere, tüm Türk Sanat Müziği severlere unutulmaz dakikalar yaşatan güzel ve nezih bir program. Çok mütevazı ve sevecen kişiliği ile "Meltem TV" izleyicilerinin haklı olarak beğenisini kazanıyor ve büyük takdir topluyor.
Türk Sanat Müziği'nin bile bugün mecrasından saptırıldığı, birazda arabeskleştiği bir dönemde ortada Türk Sanat Müziği adına, Türk Sanat Müziği sanatçısı adına pek bir şey göremiyoruz. Tüm artislerin, mankenlerin hatta Kumkapılı "şendulların" bile sanatçı olduğu bu ortamda sanat adına Türk Sanat Musıkisi adına ciddi çalışma olmadığı gibi, sanatçı da göremiyoruz.
Eski sanatçıları ne çağıran var ne de davet eden var. Ne de onları sanatçıdan sayan var. Eskilerin şu anda "Ciguli" kadar da değeri yok. Yüzlerce eserler imza atıp, besteleyen bestekârlar bugün ne tanınıyor ne de biliniyor, ne de kaale alınıyor. Oysa ki Türk Sanat Musıkisi'ne yıllarca yazdıkları sözle, yaptıkları beste ve sesleriyle hizmet vermiş çok çok değerli ustalar ve üstadlar var.
Fakat kimse bunlara ne ilgi göstermiyor. Bu yaşlanmış belki de ömrünün en son demine gelmiş hocalarımızı, bu üstadlarımızı ne kimse anıyor, ne de kimse soruyor. Onlar adeta miadı dolmuş demirbaş eşya gibi kenara, köşeye atılmışlar.
Kimi yalnız başına evinde son günlerini tamamlıyor, kimisi vefasızlıktan naçar ya Darülacezede ya da bir huzur evinde "huzursuz" bir şekilde çilesini tamamlıyor. Kimi de bir gün eski dostlar gelirler, ararlar, sorarlar diye kulağı telefonda, gözü çalmayan kapıda bekleyip duruyor.
Fakat dünyada yaşayanların hepsi de vefasız değil. Vefa kelimesinin anlamını bilen, vefadan haberdar, vefa duygusuyla dolup taşan insanlar da var, sanatçılar da var. İşte bu vefalı dostlardan birisi de muhterem hocamız Galip Sokullu beyefendi. Eski ustalardan Selahattin Erköseyi programına dahil etmiş ve Türk Sanat Müziği'nin değerli söz yazarlarını, bestekârlarını, ses sanatkârlarını ve şairleri davet ederek hem o değerli insanları programda onore ediyor, hem de bizlerle buluşturup, tanıştırıyor.
O neredeyse adı, sanı unutulmaya yüz tutmuş insanları hiç değilse haftada bir gün de olsa Perşembe akşamları Meltem TV ekranlarında görmek, izlemek izleyenlere, daha doğrusu Türk Sanat Musıkisi''ne gönül veren meraklılara büyük keyif veriyor.
O eski dostları orada gördüğümüz zaman onlarla birlikte, okudukları eserlerle zaman tünelinde kaybolup gidiyoruz. Ne bileyim izleyici, dinleyici olarak bir anda kendimizden geçiyoruz.
Hem eski dostları hatırlayıp programına davet ederek Meltem TV ekranlarından bizlere seyretme, hem de kendi güzel sesiyle Türk Sanat Musıkisi eserlerini Nihaventten-Hicaza, Uşşaktan-Kürdilihicazkâra kadar seslendiren Galip Sokullu hocamızı takdir ve tebrik ediyorum.
Göze değil, kulağa ve ruha, daha doğrusu gönlümüze hitap eden bu program formatı itibariyle gerçekten ağır ve oturaklı bir programdır. Bu programda diğer kanallarda yapılan TSM programları gibi şov değil sanat sunuluyor, sanat icra ediliyor.
Bize düşen böyle değerli hocalarımızın, üstadlarımızın kıymetini bilmek onlara değer vermektir. Bu manada Galip Sokullu ve saz arkadaşlarını can-ı gönülden kutluyor ve siz okuyucularıma da "Eski Dostlar" programını izlemenizi ısrarla ve hararetle tavsiye ediyorum.
Perşembe akşamları gözümüz, kulağımız ve gönlümüz "Galip Sokullu ile Eski Dostlar"da olsun, aziz dostlarım.