Cesur ÇAÇA
Mazi, insanın yaşam boyunca gelişen olaylar karşısında attığı tüm imzaların saklandığı albüm. Hepimiz bu nostalji labirentinde kaybolur gideriz zaman zaman... İnsanoğlu, kendi kendine zaman ayırıp da geçmişe uzandığı vakit, bu albüme şöyle bir bakar ve yaşadığı hayata göre sevinçleri yudumlar yahut her hatırladığında yüreğini burkan olayları o an yeniden yaşarcasına ezilip büzülür. Peki geçmişteki hatıralar gelecekteki hayata nasıl bu denli yön verir? Nedir bu mazide yaşanan hatıraların tılsımı? Neden insan hiçbir zaman geçmişte yaşadıklarının etkisinden kurtulamaz?.. Sanırım üzerine düşüp tefekkür edildiğinde beyni esir alabilecek kadar garip olan bu soruların ötesinde altı çizilmesi gereken bir gerçek var.
İşte bahsedilen bu gerçek, insanı bu sorularla savaşarak cevap bulmaya mecbur bırakmadan zaferi yaşatabilecek bir özelliğe sahip. Madem ki insanoğlunun mazide yaşadığı hatıralar bugünü etkileyerek yarının planlarını çiziyor o halde uygulanması gereken formülü Kaf Dağı'nın eteklerinde aramak yersiz. Yine çözümü sorunun ana kaynağı olan insanda arayıp bulmak en kestirme yol olsa gerek. Dolayısıyla her fert, kendi hastalığına yine kendisi tedavi uygulayacak. Şöyle ki; problem mazide yaşanan olayların, geleceği karamsar kılmasıysa yapılacak iş kolay olmakla birlikte çok büyük bir gayretle halledilebilecek bir konudur. Şu durumda ortaya çıkan sonuç, insanın hayatta karşılaştığı olaylar sırasında takındığı tavır, gönül ikliminde esen rüzgarlar, aklından süzülen düşünceler ve bütün bunların hayata yansıması hayati önem taşıyor. O halde gelişen olaylara karşı sergilenecek soylu ve karakterli tavır gelecekteki hayatı hiçbir zaman mazinin karamsarlığına teslim etmeyecektir. Son olarak şu gerçeğin altını çizmekte fayda var. Dün avuçlarımızın arasından kayıp gitti. Yarının hangi sürprizlerle dolu olduğunu da bilemiyoruz, ancak bugün en güzel manada yaşayarak. Özlenen günlere sağlıklı adım atabiliriz.
Mazi, insanın yaşam boyunca gelişen olaylar karşısında attığı tüm imzaların saklandığı albüm. Hepimiz bu nostalji labirentinde kaybolur gideriz zaman zaman... İnsanoğlu, kendi kendine zaman ayırıp da geçmişe uzandığı vakit, bu albüme şöyle bir bakar ve yaşadığı hayata göre sevinçleri yudumlar yahut her hatırladığında yüreğini burkan olayları o an yeniden yaşarcasına ezilip büzülür. Peki geçmişteki hatıralar gelecekteki hayata nasıl bu denli yön verir? Nedir bu mazide yaşanan hatıraların tılsımı? Neden insan hiçbir zaman geçmişte yaşadıklarının etkisinden kurtulamaz?.. Sanırım üzerine düşüp tefekkür edildiğinde beyni esir alabilecek kadar garip olan bu soruların ötesinde altı çizilmesi gereken bir gerçek var.
İşte bahsedilen bu gerçek, insanı bu sorularla savaşarak cevap bulmaya mecbur bırakmadan zaferi yaşatabilecek bir özelliğe sahip. Madem ki insanoğlunun mazide yaşadığı hatıralar bugünü etkileyerek yarının planlarını çiziyor o halde uygulanması gereken formülü Kaf Dağı'nın eteklerinde aramak yersiz. Yine çözümü sorunun ana kaynağı olan insanda arayıp bulmak en kestirme yol olsa gerek. Dolayısıyla her fert, kendi hastalığına yine kendisi tedavi uygulayacak. Şöyle ki; problem mazide yaşanan olayların, geleceği karamsar kılmasıysa yapılacak iş kolay olmakla birlikte çok büyük bir gayretle halledilebilecek bir konudur. Şu durumda ortaya çıkan sonuç, insanın hayatta karşılaştığı olaylar sırasında takındığı tavır, gönül ikliminde esen rüzgarlar, aklından süzülen düşünceler ve bütün bunların hayata yansıması hayati önem taşıyor. O halde gelişen olaylara karşı sergilenecek soylu ve karakterli tavır gelecekteki hayatı hiçbir zaman mazinin karamsarlığına teslim etmeyecektir. Son olarak şu gerçeğin altını çizmekte fayda var. Dün avuçlarımızın arasından kayıp gitti. Yarının hangi sürprizlerle dolu olduğunu da bilemiyoruz, ancak bugün en güzel manada yaşayarak. Özlenen günlere sağlıklı adım atabiliriz.