Gökyüzü berrak mavi, havalar ısındı ısınacak, ömrümüzden bir günü daha böylece yaşarken, sahi ölüme kaç nefes kaldı? Düşünen birileri var mı? Eller tesbih çeker, diller esma okur, insanın ta derununda bir yerlerde sanki bir çocuk ağlar. Bu ayet varken nasıl ağlamasın ki "Ey Muhammed! Biz bu Kur'an'ı bir dağın üstüne indirseydik, onun Allah korkusundan eğilerek paramparça olduğunu görürdün. İşte Biz, insanlara bu örnekleri düşünsünler diye getirmedeyiz" (Haşr 21)Evet bir çocuk ağlar içimizde çünkü eksiktir, hatalıdır, en önemlisi insandır, kuldur. Üzerine aldığı sorumlulukların gereğini yapamamaktan korkar, bu yüzdendir ki boynu eğiktir, gönlü hüzünlüdür. Ve gönlünü yer yer kaplamasından endişe duyduğu kibirden, riyadan, kendini beğenmekten, haset etmekten, cimrilik etmekten, öfkeden korkar. Nefs dağını aşamamaktan, ölmeden önce dağın ardını görememekten korkar. "Nefs dağının ardına ulaşmış kimler var" derseniz; kamil insanlar, Allah'ın (cc) boyası ile boyanmış yüzler, nice çilelerden geçmiş sonunda olgunluğa ermiş gerçekten "iyi" insanlar var. Onların içindeki çocuk ağlamıyor, çünkü onlar başka bir ayetle haşır neşir olmaktalar; "Rabbimiz Allah'tır deyip sonra da dosdoğru gidenlere hiç bir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır." (Ahkaf 13)"Gönül ayinesin sufi/Eğer kılar isen safi/Açılır sana bir kapı/Ayan olur Cemalullah". İnsanın, gönül aynasını saflaştırmaya çalışan hatta bunda başarılı da olan arkadaşlarla bir ve beraber olması, Yaradanı birlikte anmaları, birbirlerine gönül kapılarını açıp güzel bahçelerde birarada olmaları ne güzel! Böyle güzel gönüllerin mümin kardeşliğinden dem vurmaları, birbirlerinin kusurlarını örtmeleri bize Saadet Asrındaki kardeşlikleri hatırlatıyor. Bugün bizim kamil müminler olmaya çalışmamız o derindeki güzelliklerin hatırlanması ve hatırlatılması açısından önem taşıyor. Herkes ilk önce kendi öz nefsini tezkiye edip arındıracak ki bir başkasına yardımı olabilsin, diğerlerinin gönül kapılarını Hakk'a açabilsin, güzellikleri birlikte seyredebilsinler.Ne çok hamdetmek gerekir ki hâlâ gönül aynasını saf kılmaya çalışan ve bunda Allah (cc) rızasını kazanmaktan başka gayesi olmayan, gördüğü her mümine saygı ve sevgi duyarak ona bir şeyler katmaya çalışan insanlar var. Ne güzel insanların hergün bir vakitte belki de daha fazlasında ölümü anmaları, böylece bazı çirkinlikleri savmaları, iki kanatlı kuş gibi olmaları... Peygamber sevgisinin gönlü kaplaması, kurumuş gözlerin yaşarması, aşk denen yaradılmışın gönle dolması ne güzel!