Daha sonra Ebü'l-Vefa hazretleri; "Kim suâl sormak ve münazâra istiyorsa gelsin" dedi. Fakat kabalık meydandan, özellikle o kırk âlimden hiç kimse ona cevap vermedi. Sapıklar, âlimlere; "Biz sizi niye buraya getirdik? Hazırladığınız suâllerinizi sorsanıza" dediklerinde, âlimler; "Vallahi biz, gerçekten cevâbı zor sorular hazırmıştık. Fakat şimdi onların hiç birini hatırlayamıyoruz. Bildiğimiz her şeyi unuttuk" dedi. Ebü'l-Vefâ; "Hangi İslam'ı soruyorsun. Senin İslam'ından mı soruyorsun, yoksa benm İslâm'ımdan mı?" diye söyleyince o zat; "İslam iki türlü müdür diyorsun?" dedi. Ebu'l-Vefa; "Evet iki türlüdür. Szin İslam'ınız. İmanınızın aynıdır. Sen; Allah-u Teâlâ birdir, eşi ve benzeri yoktur. Muhammed Mustafa hak peygamber diye dilinle söyler, kalbinle buna inanırsın. Hak tealanın ve Resulünün emrini tutup onunla amel edersin. Ama bizim İslam anlayışımız ve kabul edişimiz bazı değişiklikler arz eder.