Hz. Mevlâna'da kulluk ve mahviyet muhabbet ve aşka, bu hal ise kalbin hüzünlenmesine, gözyaşına vesile olmuştur. Bu yüce halleri onun beyitlerinden anlıyoruz:
"Bulut ağlamayınca, çimen nasıl güler? Çocuk ağlamayınca, memeden nasıl süt emer?"
"Allah için ağlayan göz, ne mübarek bir gözdür. Allah için yanan bir kalp, ne mübarek bir kalptir."
"Her ağlamanın sonu gülmedir. Binaenaleyh sonunu gören ve bilahare gülmek için ağlayan, mübarek bir kuldur."
"Ey fakir (kul); zoru ve kuvveti bırak da inleme ve tazarru ile iltizam et ki; inleyene muhakkak merhamet edilir."
"Ya Rab; bazen ağlar, inler, rızan için gözyaşı dökerim. Sakın benim bu gözyaşlarıma merhamet edip de bela ve cefalarını benden kesme. Çünkü onlar benim kalbimin hayatı, imanımın gıdasıdır."
Hak sevgisi, mahlukata da sirayet eder. Mevlâna'nın mânâ dostu Yunus Emre bu sebeple, "Yaratılanı severim, yaratandan ötürü" demiştir.