Cenab-ı Hak, merhametinden dolayı kullarına bir zaman tanıyor. "Ayıkın" diyor. "Yanlış yaptınız. Kendinize gelin. Sakın ha isyan etmeyin" buyuruyor. Çoğu ayet-i kerimede Cenab-ı Hak, bu yanlış yapan kavme, insanlara bunu tembih ediyor.Diğer taraftan bir insanın doğru ile yanlışı da ayırt etmesi lazım. Bu dediğimiz konularda bizim söz sahibi olabilmemiz için biliyorsunuz Kur'an'ın bir de furkan yönü var. Ne demektir furkan? Batılı haktan, hakkı batıldan ayıran demektir. Onun için bir müminin taat ve ibadetle, takva ile bu sıfatı kazanacağı hakikati vardır.Bu konuyla ilgili bir ayet okuyayım. "Ey iman edenler! Eğer Allah'tan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir." (Enfâl, 8/29). Debdebeli laflar, süslü kelimelerle insanlara bir şeyler anlatılabilir. Ama bunun doğru mu yanlış mı olduğunu ne ile anlayacağız? Takva sahibi olduğumuz zaman, Allah bize, o yapılanların hangi mahiyette olduğunu ayıracak ölçü veriyor. Bizi furkan sahibi yapıyor. Onun için bir Müslüman'ın İslam'da da, İslam'ın kademelerinde de terakki etmesi lazım. Nasıl olması lazım? Takva sahibi olması lazım. "İnandım" diyen Müslüman, Müslüman'dır. Ama kendisini de ciddi yanlışlardan, tehlikelerden koruması gerekiyor.Bu tehlikelerden koruması için ne olması lazım? Furkan sahibi olması lazım. Yani hikmet sahibi olması lazım. Yanlışı doğrudan ayırması, Allah'ın muradını kavraması lazım.