logo
17 NİSAN 2024

"Hasım emtiasını kullanmayın"

10.03.2011 00:00:00
Tarihçi Naima, 17. Yüzyıl Osmanlı ekonomik tablosuyla ilgili olarak şöyle demektedir: "Bu memleket ahalisi Devlet-i Aliye'ye hasım memalikin lüks emtiasını kullanmaktan sakınmalı ve böylelikle para ve malların memleket dışına akmasına mani olmalıdır. Elden geldiği kadar yerli sanayilerin ürünlerini kullanmalıdır"

Osmanlı iktisat zihniyetinin son halkasını oluşturan temel prensip ise "fiskalizm" idi. En genel tanımı ile fiskalizm; hazinenin gelirlerini en yüksek düzeye çıkarmayı, harcamalarını ise en aza indirmeyi amaçlamaktı. Fakat ana hedef olan gelirleri yükseltme konusunda çeşitli zorluk ve sınırlamalara maruz kalınıyordu. Çünkü üretim düzeyi düşüktü ve uzun vadede yükseltileceğine inanılmıyordu. Ulaştırma ise zor ve pahalı idi. Parasal ilişkilerin genişlemesinin hem ekonomik dengeyi hem de toplumsal barışı bozabileceğine inanılıyordu. Ekonomide parasal ilişkiler arttıkça, mübadele hacmi genişledikçe toplum içinde ticaret ile uğraşanlar güçlenecek büyüyecek ve zenginleşecekti. Böyle bir zümrenin doğması sosyal/siyasal dengeyi sarsabilirdi. (Mehmet Genç, a.g.e.,  s. 50-51).

Coğrafi keşifler, Osmanlı ekonomisini nasıl etkiledi?Osmanlıda devlet, çeşitli tarım ürünlerini ve hammaddelerini bir çeşit stratejik madde olarak görerek hem ülke dışına satılmalarını, hem de bir bölgeden ötekine nakledilmelerini yasaklamıştır. 1550 yıllarına kadar ekonomi kendi ihtiyaçlarını karşılayacak durumdadır ve ithalat yok denecek kadar azdır. Yanı sıra ihracat da sıkı bir denetime tâbi idi ve ancak ülke ekonomisine zarar vermeyecek maddeler ihraç konusu olabilmekteydi. (A. Mesut Küçükalay, a.g.e, s. 123). Osmanlı coğrafyası Uzakdoğu Asya ile Avrupa arasındaki transit ticaretin güzergâhı konumundaydı. Devlet bu ticaretten aracı olarak gelir sağlıyordu. Fakat coğrafi keşiflerle Batılılar Ümit Burnu üzerinden okyanusları yol edinince Osmanlının transit ticaretten elde edilen kazancı tehdit edilmeye başlandı. Osmanlı bu tehdide karşı doğu Akdeniz ticaretinin cazibesini yitirmemesi için kapitülasyon unsurunu kullandı. 

Kapitülasyonlar ekonomik olmaktan ziyade siyasî idiOsmanlı hükümeti vermiş olduğu imtiyazları çoğu zaman siyasi bir değer olarak kullanıyordu. Kapitülasyonların da çoğu zaman ekonomik olmaktan ziyade siyasi düşüncelerle verildiği söylenebilir. Ticari imtiyazlar tanımak suretiyle dost milletleri düşman olanlara tercih ve onlara yardım ettiklerine inandıkları da aynı ölçüde ilginçtir. Ayrıca 16. yy.'da Batılı ülkelere kapitülasyon verilmesinin ekonomi için çok yararlı olduğunu, zira böyle bir siyasetin Doğu Akdeniz pazarlarını canlı tutup, baharat ve ipek ticaretini mümkün kıldığını düşünüyordu Osmanlı. (Halil İnalcık, Tarih Risaleleri, İz yay., s. 48).Uzakdoğu Asya ile Avrupa arasındaki transit ticaretteki bir diğer gelişme gittikçe artan dış ticaret açığıydı. 17. yy gelip de Osmanlı Devleti daha az zengin hale gelince aracılık rolü onun için daha değerli hale gelmiştir. Çünkü Avrupalı tüccarlar ona Doğu Akdeniz limanlarından alım yapabilmesi için gereken parayı getirmektedirler. Bu para daha sonra Osmanlı tüccarları tarafından Uzak Asya ürünlerinin satın alınmasında kullanılmaktadır. Yani Osmanlı imparatorluğu paranın geçiş yaptığı bir alandan ibarettir. (Robert Mantran, 16-18. Yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu, İmge Kitabevi, s. 133).

Osmanlı'da iç ve dış ticaretNaima, mevcut durumla ilgili olarak şöyle demektedir:"Bu memleket ahalisi Devlet-i Aliye'ye hasım memalikin lüks emtiasını kullanmaktan sakınmalı ve böylelikle para ve malların memleket dışına akmasına mani olmalıdır. Elden geldiği kadar yerli sanayilerin ürünlerini kullanmalıdır. Böyle bir siyasetin gümrük gelirlerinin azalmasıyla neticeleneceğini öne sürenler olabilir. Ancak unutmamalıyız ki; şayet ecnebi tüccar burada mallarını satmakla kazandıkları parayı Osmanlı mallarından ihtiyaç hissettiklerini satın almaya sarf ederse para memleket dahilinde kalır.Üstelik bu muamelelere birden fazla gümrük ödenir." Devamında Naima Avrupalıların yünlü kumaş ithal edip, ihraç maksadıyla yün, tiftik, şap, mazı, potas ve başka emtia satın aldığını karşılığında gemiler dolusu altın ve gümüş ödediğini belirtmektedir. Oysa Rusların, bize pahalı kürkler satıp Devlet-i Âliye mülkünden hiçbir şey satın almadığını parayı keselerine doldurup götürdüklerini dile getirmektedir.  Aynı şey Hintliler ve Yemenliler için de geçerlidir. (Halil İnalcık; a.g.e.,  s. 48-49).

Batı'daki "fiyat devrimi" Osmanlı ekonomisini vurduNeticede Amerika'nın Potosi madenlerinden dünyaya yayılan altın ve gümüş aynı İspanya'da olduğu gibi Osmanlı ülkesinden de suyun elekten geçtiği gibi akıp doğuya -Çin ve Hindistan'a- gitmektedir.Yeni Dünyadan Batıya akan değerli madenlerin Avrupa'daki etkisi "talep enflasyonu" olarak vücut buldu. Arjantin'deki Potosi madenlerinden çıkarılan tonlarca altın ve özellikle gümüşü karşılayacak üretim ve emtiadan Avrupa yoksundu. Artan nüfusun da etkisiyle oluşan enflasyon tarihe "fiyat devrimi" olarak geçti. Batıda gelişen bu durum Osmanlı ekonomisini de tehdit ediyordu. Venediklilerin önderliğinde Avrupa tüccarları Doğu Akdeniz havzasına geliyor ve tarımsal ürünleri daha yüksek fiyat vererek Batıya aktarmak istiyorlardı.Merkezi devlet Avrupalı tüccarların verdiği yüksek fiyatlarla rekabet edemeyince kentlerin ve loncaların sıkıntısını çektiği hububat, pamuk, deri, balmumu, barut, kurşun gibi maddelerin ihracatını yasaklamaya başladı. Ancak kaçakçılığı önleyemedi. (Şevket Pamuk, Osmanlı-Türkiye İktisadi Tarihi 1500-1914, s. 110-111)

Ekonominin tarihteki önemini iyi okumak gerekKlasik dönemde oluşturulan provizyonizm, gelenekselcilik, fiskalizm gibi değerler kapitalizm öncesinde Osmanlı insanını mutlu etmeye yetiyor, devletini yüceltiyordu. Fakat her şeyin değerinin sağladığı "marjinal fayda" ile ölçülmeye başladığı bir dönemde bu değerlerin yerini sömürgecilik ve Makyavelizm almıştı. Aslında Osmanlı da Amerika'yı biliyordu. Ama bu kıtayı Kolomb keşfetti. Bilineni keşfetmenin farkı sömürmek için keşifti. Sonuçta Devlet-i Âliye'yi âleme nizam verecek konuma getiren prensipler süreç ilerledikçe ayak bağı oluyordu. Kapitalistleşmeden büyümek, sömürgeler olmadan hammadde ve pazar bulmak, sosyal dokuyu bozmadan zenginleşmek elbette mümkündü. Fakat öncesinde ekonominin dünya tarihinde artan önemini daha da iyi okumak gerekiyordu.Çünkü dünya, savaşları artık ticaret gemileriyle yapıyordu.n Mehmet Başoğlu
Neler olacak neler?
İktisat profesöründen özel açıklamalar
İsrail'in yaptığı terör eylemi
İsrail, uluslararası hukuku ihlal etti
Ayhan Bora Kaplan'ın 15 Temmuz pişmanlığı
'En büyük hatam o kareye girmekti'
'Suistimalleri engellemeye yönelik tedbir'
Şimşek'ten KDV açıklaması
Erdoğan'dan 31 Mart yorumu
'İlk kazanan sandık olmuştur'
Tasarruf genelgeleri kağıt üstünde, vergi artışları gerçek
Kamu ne kadar tasarruf yaptı?
Bakan Şimşek'ten açıklama geldi
'Söylentilere inanmayın'
Yeni imajıyla ilk grup toplantısını yaptı
'Teşekkür önce örgütümüze'
75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
Bayram trafiğinin acı bilançosu
Ticaret Bakanlığı'ndan çimento açıklaması
9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Yerel seçimi kazanan CHP'yi uyardı
Bahçeli'den yeni anayasa çıkışı
Yargıtay'da başkanlık krizi sürüyor
17 turda da sonuç çıkmadı
Ölümden dönen Zehra nine konuştu
'Parçalayacaklardı, zor kurtuldum'
Sadece karın doyurmanın maliyeti
Minimum 16 bin 646 TL
Tarımda maliyetler yükselmeye devam ediyor
Tarım ÜFE yıllık yüzde 61.87 arttı
Neler olacak neler?
İktisat profesöründen özel açıklamalar
İsrail'in yaptığı terör eylemi
İsrail, uluslararası hukuku ihlal etti
Ayhan Bora Kaplan'ın 15 Temmuz pişmanlığı
'En büyük hatam o kareye girmekti'
'Suistimalleri engellemeye yönelik tedbir'
Şimşek'ten KDV açıklaması
Erdoğan'dan 31 Mart yorumu
'İlk kazanan sandık olmuştur'
Tasarruf genelgeleri kağıt üstünde, vergi artışları gerçek
Kamu ne kadar tasarruf yaptı?
Bakan Şimşek'ten açıklama geldi
'Söylentilere inanmayın'
Yeni imajıyla ilk grup toplantısını yaptı
'Teşekkür önce örgütümüze'
75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
Bayram trafiğinin acı bilançosu
Ticaret Bakanlığı'ndan çimento açıklaması
9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Yerel seçimi kazanan CHP'yi uyardı
Bahçeli'den yeni anayasa çıkışı
Yargıtay'da başkanlık krizi sürüyor
17 turda da sonuç çıkmadı
Ölümden dönen Zehra nine konuştu
'Parçalayacaklardı, zor kurtuldum'
Sadece karın doyurmanın maliyeti
Minimum 16 bin 646 TL
Tarımda maliyetler yükselmeye devam ediyor
Tarım ÜFE yıllık yüzde 61.87 arttı

Maden sularını içmek güvenli mi?

Maden suyu, doğal kaynaklardan elde edilen ve içerisinde çeşitli mineraller barındıran bir içecek olarak biliniyor. Ancak son zamanlarda bazı maden sularında zararlı maddelerin yüksek oranlarda bulunduğu haberleri tüketiciler arasında endişe yarattı
16.04.2024 16:39:00
Yenal Arman
Maden sularını içmek güvenli mi?
Maden sularını içmek güvenli mi?
Maden suyu, doğal kaynaklardan elde edilen ve içerisinde çeşitli mineraller barındıran bir içecek olarak biliniyor. Ancak son zamanlarda bazı maden sularında zararlı maddelerin yüksek oranlarda bulunduğu haberleri tüketiciler arasında endişe yarattı. Bu durum, maden suyu seçimi ve tüketimi konusunda daha bilinçli olunması gerektiğini gösteriyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve diğer sağlık otoriteleri, maden suyunun güvenli tüketimi için bazı standartlar ve rehberler sunuyor. Bu rehberler, suyun kalitesini ve güvenliğini sağlamak için belirli parametreler içerir. Maden suyu, kalp sağlığına katkıda bulunma ve kan basıncını düşürme gibi çeşitli sağlık faydaları sunuyor. Ancak, aşırı tüketim bazı minerallerin vücutta birikmesine ve böbrek taşları gibi sağlık problemlerine yol açabiliyor.
Tüketicilerin, maden suyu seçerken dikkat etmesi gereken bazı önemli noktalar şunlar:

Etiket Bilgileri:

Maden suyunun etiketinde yer alan mineral içeriği ve pH değeri gibi bilgiler, suyun kalitesi hakkında fikir verir. Ayrıca, üretim ve son kullanma tarihleri de kontrol edilmelidir.

Sodyum Oranı:

Bazı maden suları yüksek sodyum içerebilir, bu da yüksek tansiyon gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle hipertansiyon hastalarının düşük sodyum içeren suları tercih etmeleri önerilir.

Plastik Şişeler:

Plastik şişelerde satılan maden suları, mikroplastik partikülleri içerebilir. Bu partiküller endokrin bozucu olarak davranabilir ve hormonal sistemleri etkileyebilir. Cam şişeler daha güvenli bir alternatif olabilir.

Bakan Yerlikaya: Bayram tatilindeki trafik kazalarında 75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 6-14 Nisan tarihlerini kapsayan Kurban Bayramı tatili sebebiyle yurt genelinde meydana gelen 6 bin 530 trafik kazasında 75 kişinin hayatını kaybettiğini, 10 bin 810 kişinin ise yaralandığını bildirdi.
16.04.2024 13:42:00
İhlas Haber Ajansı
Bakan Yerlikaya: Bayram tatilindeki trafik kazalarında 75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
Bakan Yerlikaya: Bayram tatilindeki trafik kazalarında 75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Ankara'da yer alan Polis Müzesi'nde 9 günlük Ramazan Bayramı tatiline ilişkin trafik verileriyle ilgili basın açıklaması düzenledi.

Açıklanan verilerin 2016 ve 2019 yıllarındaki bayram tatili verileriyle kıyaslayan Bakan Yerlikaya, şunları aktardı:

'Bugün, yıllara göre 9 günlük bayram tatillerini kıyaslıyoruz. 2019'da 16 bin 651 personelimiz denetimlerde görev aldı. 2024'te ise 26 bin personel görev aldı. Aktif olarak 1 günde çalışan personel sayımız ise 18 bin civarındaydı.'

'2024'te 3 milyon 642 bin 538 araç denetlenmiş'

Denetlenen araç sayısıyla ilgili bilgi veren Bakan Yerlikaya, '2016'da 895 bin, 2019'da bir milyon 431 bin, 2024'te ise 3 milyon 642 bin 538 araç denetlenmiş. Bu denetimler sonucu 2016'da 225 bin, 2019'da 290 bin, 2024'te toplam ise 485 bin 710 işlem yapılmıştır. Bunun 207 bin 407'si hız nedeniyle yapılan işlemler. Diğer nedenlerle de 278 bin işlem yapıldı' ifadelerine yer verdi.

'8 sene içerisinde 7 buçuk milyonluk bir sürücü artışı oldu'

Araç ve sürücü artışına rağmen verilerde olumlu düşüşler yaşandığını kaydeden Bakan Yerlikaya, '2016'da 6 bin 291, 2019'da 5 bin 780, 2024'te 6 bin 530 kaza yaşandı. Bu 8 sene içerisinde 7 buçuk milyonluk bir sürücü artışı oldu. Araç sayısı ise 9.3 milyon arttı. Kazalarda 2016'da 152, 2019'da 86, 2024'te 75 kişi hayatını kaybetti. 2016'da 11 bin 265 kişi yaralanırken, 2024'te ise bu sayı 10 bin 810'a düştü' diye konuştu.

'Selektörle radar uyarısı yapan sürücülere uygulanan cezalar iptal edildi'

Düzce'de 14 sürücünün trafikte birbirlerine selektör yaparak radar uyarısı yapması sebebiyle uygulanan cezaların iptal edildiğini bildiren Bakan Yerlikaya, 'Biz hiçbir vatandaşımıza işlem yapmaktan hoşlanmıyoruz. Vatandaşlarımızın ölüm veya yaralanmalı sonuçlara neden olacak kazalara karışmasını asla istemiyoruz. Denetimlerin de bunun için olduğunu söylüyoruz. Düzce'de trafikte selektör yaparak sürücülere radar uyarısında bulunanlar olmuş. Bu sürücülere de işlem yapılmış. Talimatımızı verdik, o işlemlerinin tamamını iptal ettik' şeklinde konuştu.

Yargıtay Başkanı seçimi 17. turda da sonuçsuz kaldı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 17. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı

16.04.2024 12:13:00 / Güncelleme: 16.04.2024 12:34:24
AA
Yargıtay Başkanı seçimi 17. turda da sonuçsuz kaldı
Yargıtay Başkanı seçimi 17. turda da sonuçsuz kaldı

Mehmet Akarca, Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçildi, 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla doldu.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay üyeleri 25 Mart Pazartesi sandık başına gitti.

Seçimin ilk 16 turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması üzerine bugün 17. tur oylaması yapıldı.

Oylama sonucu Mehmet Akarca 105, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez 104, 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk ise 108 oy aldı. Seçime katılım 328 olarak kayıtlara geçerken, 1 boş oy kullanıldı, oylardan 10'u da geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 18. tur oylamayla devam ediliyor.

Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor. 

İstanbul'da PKK operasyonu: 8 şüpheli yakalandı

İstanbul ve Mardin'de PKK/KCK ve PYD/YPG üyesi oldukları tespit edilen 8 şüpheli düzenlenen eş zamanlı operasyonla yakalandı
16.04.2024 10:17:00
İhlas Haber Ajansı
İstanbul'da PKK operasyonu: 8 şüpheli yakalandı
İstanbul'da PKK operasyonu: 8 şüpheli yakalandı
İstanbul ve Mardin'de PKK/KCK ve PYD/YPG üyesi oldukları tespit edilen 8 şüpheli düzenlenen eş zamanlı operasyonla yakalandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde PKK/KCK ve PYD/YPG üyesi 9 şüpheli tespit edildi. Şüphelilerin yakalanması için İstanbul ve Mardin'de eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda 9 şüphelinin 8'i yakalanarak gözaltına alındı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.