logo
25 NİSAN 2024

HOŞGELDİN YA ŞEHR-İRAMAZAN

18.11.2001 00:00:00
Ramazan YazılarıMANEVİ ZİYNETLERİMİZHümeyra EZERGÜL

Geçen haftaki yazının bir devamı niteliğinde olan bu yazıda Ramazan-ı Şerif'e girmiş olma sebebiyle biraz bu konuya değinip, başlamış olduğumuz teravih namazının faziletlerine inşallah devam edeceğim.

Nihayet müminlerin heyecanla bekledikleri, sevap kefelerini yüklüce doldurabileekleri bu mübarek günlere eriştik. Bu nimeti ve fırsatı; hakkıyla değerlendirebilmek, her aklını kullanan iman etmiş kişinin tereddütsüz yapacağı bir vazifedir.

Yüce Allah (cc) "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kur'an indirilen aydır..." (1) "Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip-geçmiş ümmetlere yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazıldı. Umulur ki korunursunuz" (2) buyurmuştu. O (cc) kullarından kendi kendilerine kötülük yapmamalarını, oruç ile korunulması gereken her kötü şeyden korunmalarını isteyip, doğruyu Kur'an ile bulmalarını emretmiştir.

"Gerçekleri yükleyip taşımakta sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz O, (sabır ve namaz) kalbi Allah'a saygı ile ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir" (Ayette geçen sabırdan muradın oruç olduğu söylenmiştir. oruç ve namaz imanı takviye eder. Nefsin kibrini kırar, tembelliği ve uyuşukluğu giderir. Zor işler karşısında insanı güçlü kılar). Bu Ayet-i Kerime'den de anlaşıldığı üzere bir insanın sabır gösterip, oruç tutması, Rabb'ine yönelip namaz kılması, doğruyu bulmak için Kur'an okuması kolay bir iş değildir. Sadece bunları yapabileceklerin, Rabb'ine saygı duyanlar ve O'ndan bu saygı ile ürperenler olduğu vurgulanmaktadır.

Bizler bu şanı, şerefi bulmuş kullardan isek ne büyük nimet içerisinde olduğumuzu kavramalı, halimize şükürler etmeliyiz. Şayet henüz bu şerefe nail olamamışsak inancımızın kuvvetlenmesi, son nefeste iman üzere olabilmek, kibir ve tembelliği atabilmek ve güçlü bir iradeye de sahip olabilmek için bu ibadetlere bu nadide ay ve vakitte hemen başlamalıyız. Çünkü bizler Amentü'yü okuyan, Allah'ın varlığını, birliğini, bilen, O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kadere ve ölümden sonra dirilmeye yani ahiret gününe inananlarız. Bunun için söylediklerimiz ile icraatlarımız örtüşmek zorunda. Bu konular asla hafife alınamaz ve samimi insanların ahiret için çalışmamaları düşünülemez. Böyle kimseler için Rabb'imiz "İşte o, kalbi Allah'a saygı ile ürperenler, kendilerinin herhalde Rab'lerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve kabullenen kimselerdir" (4) buyurmuştur.

Bizler de inanan insanlar olarak bu mübarek ayda bu çok ciddi konuyu, ciddi bir şekilde ele alıp düşünmeliyiz. Kur'an-ı Kerim'i bol bol okuyup, Ayet-i Kerimelerin anlamlarını incelemeli, manalarıyla hayatımıza çekidüzen vermeliyiz. Umulur ki Yüce Allah (cc) oruçlarını tutup, namazlarını kılan, gecelerini de teravih ile süsleyenlere lütuf ve merhametiyle muamele eder de eksiklerimizi tamamlatır, gerçek insanların ve İslam'ı tam yaşayanların safına katar.

Ramazan gecelerinin süsü teravihin "Onbirinci gecesini eda eden, öldüğü gün anasından doğduğu gibi tertemiz Rabb'ına vasıl olur. On ikinci günün gecesi teravih kılan mutlu ve kutlu kimse mahşer yerine, yüzü ayın ondördü gibi nurlar saçarak gelir. Onüçüncü günün gecesi terevih kılan, meydan-ı Arasatta her korkudan emin olarak kaim olur. Ondördüncü gece teravihi kılan kişiye, bütün melekler kıldığı namaza şahadet ederler. O kimse kıyamet günü hesaptan kurtulur. On beşinci gece teravihe kaim olana, arş ve kürsiyi hamil olan melekler salat ederler. Onaltıncı gece teravihi kılan kutlu mümine, nârdan azad olduğuna dair berat verilir ve cennete girmesine hüccet kaim olur. Onyedinci gece teravihe hazır olana, Enbiya Aleyhümüsselama verilen sevab verilir". (Kaldığımız yerden itibaren haftaya inşallah yine devam edeceğiz).

Dipnotlar

(1) Bakara-185.

(2) Bakara 183.

(3) Bakara 45.

(4) Bakara 46.

(5) Elhac Muzaffer Ozak, İrşad, 2. cilt, s. 83.

Ramazan GeceleriBalkanlarda RamazanBanislav Nusiç

-Hayırsever misin, Yakup? diye sordu yılan.

- Tabiî ki hayırseverim. Kâbe'den dönüyorum.

- O halde bana da büyük bir sevap işler misin?

- Hay hay! Sen de bana iyilik işlemedin mi sanki. Sokup zehirleyebilirdin, gene de yapmadın.

- Hayır, yapmadım değil, yapamazdım da, çünkü suçlu değilsin. Şimdi beni evime götür sonra hikâyemi anlatırım.

- İyi ama, neyle ve nasıl götüreyim seni?

- Beni önce torbana koyup şu karşıki tepeye kadar yürü. O çıplak tepeye çıkınca uzakta, batıya doğru eski, çökmüş bir kule göreceksin. Onun yanına varınca durup beni torbandan çıkar, olmaz mı? dedi yılan.

Ben de yılanın dediği gibi yaptım. Şimdi dahi bunu anlatırken tüylerim ürperiyor...

Burada Hacı Yakup öyküsünü bir an kesti, biraz soluklandı. Biz de susup, bir an önce devam etmesini bekliyorduk.

- ...Efendime söyleyeyim, dedi ve sonra devam etti: Gece yarısına doğru o çökmüş kuleye ancak varabildim. Torbadan yılanı çıkarıp yere bıraktım, o da:

"- Yakup, dedi, haydi şimdi, izimi hiç yitirmeden, ardımdan yürü."

-Senin ardından nereye yürüyeyim? diye merakla sordum yılana.

"- Senin şimdi dinlenmeye ihtiyacın var, acıkıp susamışsındır. Yarın da gideceğin yolu gösteririm, sana borçluyum" diye karşılık verdi.

Ben onun ardından yürüyerek, o da taşların üzerinden kayarak avlunun ortasına vardık. Birden yılanlara özgü bir çığlık bastı. O anda büyük bir taş yerinden kalktı, açılan gedikten bir ışık pınarı fışkırdı. Keskin bir aydınlık ortalığı öyle kapladı ki, bu taşın altında sanki güneş gizlenmişti. Bu yoğun aydınlıktan gözlerim kamaşmış ve kapanmıştı.

Sürecek...

eski RamazanlarErgun Hiçyılmaz

Osmanlı sultanlarının iftar sofraları gerçekten eşi benzeri bulunmaz bir nefaset ve çeşide sahiptir. Onca yemek çeşidi içinden padişah da olsanız seçimde zorlanırsınız.

Sarayda her kesim, iftarı kendi arasında açardı. Büyük siniler salonlara dizilir, saraylılar öbek öbek sofranın çevresine sıralanıp iftar açarlardı. Eski kadın efendilerin yalılarına iftara gelenlerin itibarlı olanlarını baş ağanın odasına, daha küçük rütbede bulunanları, diğer haremağaları ve baltacılar odalarına alırlardı.

İftardan sonra haremağaları vasıtasıyla Sultan ve Kadın Efendilere saygılar iletilir, karşılığında iltifatla beraber, derecelere göre hediye ve para alınırdı. Getiren haremağası, hediye veya parayı teslim etmeden önce öpüp başına koyar sonra sahibine verirdi. Alan da aldığı hediyeyi öpüp başına koymaya meecburdu.

Ancak padişahın iftar sofrasındaki ihtişam hiçbirine benzemez. Tarihçiler Sultan Aziz'in bir oturuşta bir kuzuyu rahatça kıvırdığını ifade ederler. Hatta bu yüzden kuvvetinin eşsizliğini ve sırtının yere gelmeyişini dile getirirler. "Eski bir başpehliven " imzalı tefrikalara bakarsanız, göbeği güneş görmemiş, yani sırtı yere gelmemiş nice pehlivan Abdülaziz ile boy ölçüşemez. Abdülaziz'in kuvveti mutfağa dayandırılır. Sofrasının iyi olduğuna itirazım yok. Ama bir oturuşta bir kuzu ufalamasına ve bütün pehlivanları tuşlamasına "muhalefet şerhi" koyuyorum. Pehlivanlar padişaha yenilmeyip de ne yapsınlar? Yedi düvele meydan okuyan, cihanı deviren padişahın çıkıp da bir pehlivana yenilmesi olacak şey mi?

Bu tevatür ve yakıştırmaların olsa olsa sofraların ihtişamından kaynaklandığını sanıyorum. Mesela ben Vahdettin Efendi olsaydım; pirinci, çorbası, şiş kebabı, tavuk köftesi, piyazlı pilici, sıcak paçası, bamya ezmesi, ebegümecisi, lahana dolması ve sigara böreğini havi listeye gözucu ile bakar ve şöyle derdim:

"Bre gafiller, sucuklu yumurta yok mudur?"

Hatta iri dermosondan mamul pastırmalı kurufasulyeyi, patlıcan turşusu ile götürüp tepeleme pilav ve bilhassa hoşafa kaşık sallamayı arzu etmek için padişah olmaya lüzum yok.

Bütün bu yazdıklarımın üstüne Vahdettin'in 24 Kanunsani (Ocak) 1337'deki yemek listesine baktım. Sadece köfte, paça, bamya ezmesi ve elma hoşafı yediğini gördüm!

LâtifelerLamiizâde Abdullah Çelebi

Yine anlatırlar: Şeyh Hacı Halife Hazretleri Allah rahmet eylesin -bir gün Bursa'nın bir sokağında dervişleriyle giderken bakmışlar ki, bir hâtun kişi bir yük odun satın almış. Odun yüklü hayvanı kapısından içeri giremediği için oduncu odununu sokakta balçığa döküp gitmiş. Hâtun da çamurlu odun taşımaktan rahatsız olup gâh hâneyi yapana ve gâh odunu satana yakışıksız sözler söyleyip, sokak içinde dikilerek türlü hayasızlıklar edermiş. Şeyh Hazretleri bunu görünce:

-Behey bacım, günahsız Müslümanlar'a söğeceğine vaktinde dışarı döktürmeseydin ya! demiş.

***

Rivâyet olunur ki, bir gün mü'minlerin emîri, Müslümanlar'ın reisi, Resûl'ün damadı ve Hazret-i Fatıma'nın eşi İmam Ali Hazretleri'nin önüne edepsiz, kötü sözlü ve katı yüzlü bir küstah gelip dedi ki:

-Neden Ebubekir'in ve Ömer'in halifelikleri esnasında halk kavga, karışıklık, husûmet ve ölüp öldürmekten uzaktı? Senin ve Osman'ın hilâfeti zamanında böyle çekiş, döğüş, kavga, ihtilaf ve bozukluk oldu? Hazret-i Ali

cevabında buyurdu:

-Zirâ ben ve Osman, Ebûbekir'e ve Ömer'e yardımcı idik. Sen ve senin emsâlin bana ve Osman'a yardımcı oldunuz.

***

Yine bir gün mü'minlerin emiri İmam Ali Hazretleri'nin meclisinde, Yahudi kavminden bir cemâat gelip dediler ki:

-Ey Müslümanlar'ın halifesi, ne oldu size ki, Nebinizin ölümünden sonra aradan on onbeş yıl geçmeden biri birinizle hile düzen ve kılınçla çıkıp vuruştunuz?

Hazret-i Ali buyurdu:

Ey Yahudi cemâati! Size de ne olduydu ki, henüz Nil nehinden ayağınız kurumamıştı ki, bir tâifeyi (gurubu) mücevher putlara taparken görüp dediniz: "Ya Musâ, bizim için o putlara tapan kavmin ilahları gibi bir ilah yap."

Gönül DostlarıMehmed Emîn Tokâdî Hz.

Bir ara başımı kaldırıp baktığımda, halkanın ortasında duran bir zatı karşımda gördüm. Dikkatle bana bakıyordu. Bakışlarından ve heybetinden ürperip başımı eğip gözlerimi yumdum. Bir müddet daha öyle durduktan sonra yine dikkatle bana baktığını gördüm. Sonra o zât ellerini kaldırıp dua etti. Duâdan sonra Fâtiha okundu ve herkes kalkıp dağılmağa başladı. Ben de kalkıp giderken o mübârek zât bana yaklaştı, yanıma gelip selâm verdi ve; "Hoşgeldin Emîn Efendi" dedi. Hâlimi hatırımı sordu. Sonra beni yanına alıp, Harem-i Şerif'in yakınında bulunan evine götürdü. İçeri girip oturduktan sonra biraz sonra hizmetçisi sofrayı kurdu. Sofrada sıcak bir ekmek ve fincan içinde içecek bir şey vardı. O mübarek zât ellerini ekmeğe uzatınca, bir elinin bileğinden kesik olduğunu gördüm. Hemen Edirne'deki Şeyh Muhammed Efendi'nin tavsiyesi aklıma geldi ve bahsettiğinin bu mübarek zat olduğunu anladım. Fakat o anda selâmını söylemeyi unutmuşum. Yemekten sonra yolculuğumdan, geçip geldiğim yerlerden sorup cevap aldıktan sonra; "Edirne'de size emânet edilen şeyi unuttunuz" buyurdu. Hemen Edirne'de ki Muhammed Efendi'nin selamını hatırladım ve söyledim. O da muhabbet ve sürûr içinde selâmı aldı. Artık beni talebeliğe kabûl edip, ders vermeye başladı ve Allah-ü Teâlâ'nın ismini zikretmemi söyledi. Sonra da şu beyti okudu:

Otuz kırk yıl geçince eylemiş tahkik Hâkânî

Ki bir Hakkı zikretmek değer mülk-i Süleymânı.

Bundan sonra dille anlatılmaz hallere ve nimetlere kavuştum. Fârisi bildiğim için, ekseriyetle Fârisî kelimelerle konuşurdu. Benden iki sene önce huzûruna gelen Tatar Ahmed Efendi adında bir zât ona hizmet etmekteydi. Ben huzûruna kavuşunca, Tatar Ahmed Efendi'yi Medine'de bulunan ve orada insanlara rehberlik yapan talebesi Abdürrahîm Buhâri'nin hizmetine gönderdi. Sonra benim İStanbul'a döneceğim sırada, Tatar Ahmed Efendi'yi tekrar Mekke'ye çağırıp, icâzet verip, Anadolu'ya insanları irşad için gönderdi.

1702 senesi hac mevsiminden, 1705 senesi hac mevsimine kadar, üç sene, Ahmed Yekdest Cüryânî Hazretleri'nin hizmetinde, derslerinde ve sohbetlerinde bulundum. Nihayet 1705 senesinde hacıların dönmesi sırasında, hocamın izni üzerine İstanbul'a döndüm."

Mehmed Emîn Tokâdî Hazretleri, hocası Ahmed Yekdest Hazretleri'nin sohbetlerinde yetişip, tasavvufta yüksek derecelere ulaştıktan sonra İstanbul'a dönünce, hocasının talebelerinden Muhammed Kumul Efendi'nin evine yerleşti ve İstanbul'da beş sene daha kaldı. Bu sırada Nakşibendî, Kâdîrî, Şâzilî, Şettâri yollarında yetişmiş bulunuyordu. İstanbul'da kaldığı bu beş sene müddetince Şehzâde Câmiinde ve Sultan Mahmûd Câmiinde talebelere ders verdi. Nakşibendiyye yolunun büyüklerinden Muhammed Kumul Efendi, Mevlânâ Hâce Ziyâüddîn, Halvetî büyüklerinden Mevlânâ Şeyh İsâ-yı Mahvî ve Sünbüliyye meşhurlarından Seyyid Nûreddin Sünbülî ile sohbet etti. Sonra Muhammed Kumul Efendi ile önce Habeş eyaletine sonra Kudüs'e gitti. Oradan da Mekke ve Medine'ye gitti. Bu esnada hocası Ahmed-i Yekdest Hazretleri vefat etmiş ve dört sene geçmiş idi.

Ramazan Sofrası

DOLDURULMUŞ PİLİÇ

Malzemesi (4 kişilik)

* 1 çay fincanı pirinç *2 çorba kaşığı margarin * 1 çorba kaşığı margarin *1 tatlı kaşığı kıyılmış soğan * 1 çorba kaşığı kuş üzümü *2 çorba kaşığı beyaz fıstık * 4 çorba kaşığı kıyılmış ciğer *1 büyük soyulmuş ve kıyılmış domates * karabiber, tarçın, yenibahar, tuz *1 3/4 çay fincanı et suyu yoksa su * 4 yarım piliç (kol kemiği hariç bütün kemikleri temizlenmiş ve but kısmı pirzola demiri ile dövülmüş) * 4 adet yağlı kağıt (18'e 25) * 4 kaşık margarin

Hazırlanışı

Önce ayıklanmış pirinci 1 saat ılık tuzlu suda ıslatıyoruz ve pirinci 4-5 defa yıkadıktan sonra süzüyoruz. Bu arada başka bir tencerede margarini kızdırıyoruz. Temizlediğimiz fıstıkları da tencerenin içine atarak hafifçe sarartıyoruz. Soğanı da ilave edip yarım dakika kavurduktan sonra bütün malzemeyi içine atıyoruz. Bunlar kaynarken bir başka tencereye 1 çorba kaşığı yağ koyup, kızdırıyor ve pirinci ilave ediyoruz. Bunu 3 dakika kevgirle kavurduktan sonru öteki tencerede kaynamış olan harcı da üzerine ekliyoruz. Bunu da 2 dakika kaynattıktan sonra ağır ateşli fırında 17 dakika pişiriyoruz. Daha sonra pilicin but kısmının üzerine 3 dolu çorba kaşığı pilav koyuyoruz ve pilicin göğüs kısmıyla üzerini kapatıyoruz. Dolma gibi, kenarları sıkıştırılıp kol kemikleri yukarı kalkık olarak yağlı kağıtların ortalarına yerleştiriyoruz. Üstü açık bir paket gibi, piliçleri bu kağıtlara sarıyoruz. Üzerilerine birer kaşık margarin koyuyoruz ve fırında 35 dakika pişirip servis yapıyoruz.

Afiyet Olsun

Mâniler

Akşamdan pilavı pişirdim

Gene karnımı şişirdim

Ben çok mani bilecektim

Ama defteri düşürdüm.

Eski cami direk ister

Söylemeye yürek ister

Benim karnım tok ama

Arkadaşımın börek ister.
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı

Irak yönetimi PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan etti, Türkiye 'terör örgütü' ilan edilmesini istiyor

Milli Savunma Bakanlığı(MSB), PKK terör örgütünün Irak tarafından 'yasaklı örgüt' ilan edilmesi yönünde alınan kararı memnuniyetle karşıladıklarını, bu yöndeki tasavvurun terör örgütü ilanına doğru evrilmesini beklediklerini açıkladı.
25.04.2024 12:23:00
İhlas Haber Ajansı
Irak yönetimi PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan etti, Türkiye 'terör örgütü' ilan edilmesini istiyor
Irak yönetimi PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan etti, Türkiye 'terör örgütü' ilan edilmesini istiyor
Milli Savunma Bakanlığı tarafından basın bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Bakanlıkta gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Milli Savunma Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, Millî Savunma Bakanlığı olarak düzenlenen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Gazi Meclisin açılışının 104'üncü yıl dönümü kapsamında gerçekleşen etkinlikler hakkında bilgi verdi.


Aktürk, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in şehit ve gazilerin kıymetli çocukları ile 'Vatan Marşı'nı seslendiren TRT Çocuk Korosuyla Bakanlıkta bir araya geldiğini, komuta kademesi ile birlikte Ankara Ulus'taki Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinde düzenlenen törene ve Meclis'teki özel oturum ile resepsiyona katıldığını hatırlattı. Aktürk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM açılışının 104'üncü yıl dönümü kapsamında 23 Deniz Kuvvetler tarafından 23 gemi ile 23 liman ziyareti gerçekleştirildiğini, Çanakkale'de SOLOTÜRK, Antalya'da Türk Yıldızları Akrobasi Timi gösterisinin yanı sıra Düzce'de 3 uçak ile muharip uçak geçişi yapıldığını belirtti. Aktürk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Gazi Meclisin açılışının 104'üncü yıl dönümünü bir kez daha kutladı. Aktürk, Çanakkale Kara Muharebeleri'nin 109'uncu yıl dönümünde Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Çanakkale'yi geçilmez kılan kahramanlar ile tüm şehit ve gazileri rahmet, minnet ve saygıyla anarken Çanakkale Kara Muharebeleri'nin yıl dönümü ve 57'nci Alay Vefa Yürüyüşü Etkinliği kapsamında, 24-25 Nisan'da SOLOTÜRK tarafından Çanakkale'de (Şehitler Abidesi) gösteri uçuşları icra edildiğini vurguladı.

Terörle mücadele harekâtı

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, terörle mücadelesini; sahanın gerekliliğine uygun, alışılmadık ve öngörülemez düzeyde, artan bir etki ve yoğun bir baskıyla sürdürdüğünün altını çizen Aktürk, 'Bu kapsamda Irak ve Suriye'nin kuzeyi dâhil; Son bir haftada 54, 1 Ocak 2024'ten bugüne kadar ise 360'ı Irak'ın, 442'si Suriye'nin kuzeyinde olmak üzere 802 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Kararlı operasyonlarımız sonucu Irak'ın kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan 2 PKK'lı terörist daha 21 Nisan'da Habur'daki Hudut Karakolumuza teslim olmuştur' ifadelerini kullandı.

Hudut güvenliği

Aktürk, birliklerin imkân ve kabiliyetlerinin sürekli olarak geliştirildiği, dünya standartlarında ve teknoloji yoğunluklu sistemlerle korunan hudutlarda son bir haftada yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 6'sı terör örgütü mensubu olmak üzere 284 şahıs yakalanmış, 2 bin 291 şahıs ise hududu geçemeden engellendiğini böylelikle, 01 Ocak'tan bugüne kadar hudutlardan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı 2 bin 769'a, hududu geçemeden engellenen kişi sayısı da 48 bin 596'ya yükseldiğini açıkladı.
Aktürk, Milli Savunma Bakanı Güler'in 22 Nisan'da Sayın Cumhurbaşkanımızın Irak ziyaretine refakat ettiğini, 24 Nisan'da Vietnam Savunma Sanayi Başkanı'nı kabul ettiğini, aynı gün Avustralya Savunma Bakanı ile Gelibolu/Çanakkale'de savunma ve güvenlik konularının ele alındığı bir görüşme yaptığını belirtti.

Aktürk, Milli Savunma Bakanı Güler'in dün ve bugün de resmî ziyaret kapsamında bulunduğu Romanya'da mevkidaşıyla ikili ve askerî ilişkiler başta olmak üzere NATO ve bölgesel güvenlik konularında görüşmeler gerçekleştireceğini ifade etti.

Aktürk, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak'ın 18-19 Nisan'da Pakistan'a resmî ziyaret gerçekleştirdiğini ikili ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştirerek Savunma Bakanı tarafından kabul edildiğini ve iki ülke ilişkileri ile silahlı kuvvetler arasındaki iş birliğine sağladığı katkılardan dolayı Pakistan Cumhurbaşkanı tarafından kendisine 'Pakistan İmtiyaz Nişanı' tevdi edildiğini vurguladı.

Bölgesel ve küresel barış ve istikrara katkılar, ikili ilişkiler

Türk Silahlı Kuvvetler; ikili ilişkiler ve uluslararası misyonlar çerçevesinde birçok coğrafyada başarıyla görev yapmakta; bölgesel ve küresel barış ve istikrara önemli katkılar sunduğunu ifade eden Aktürk, 'Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gerçekleştirilen Irak ziyaretinde; 'Askerî Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırası' ve 'Askerî Sağlık Alanında Eğitim ve İş Birliği Protokolü' imzalanmıştır. Anlaşmaların imzalanmasıyla askerî eğitim iş birliği faaliyet alanlarının genişleyeceğini ve askerî ilişkilerimizin daha ileri seviyeye taşınacağını değerlendiriyoruz. Ayrıca, ziyaret esnasında akdedilen 'Stratejik Çerçeve Hakkında Mutabakat Zaptı' ile ülkelerimizin, kalıcı hâle gelecek iş birliği vesilesiyle terörle mücadele konusunda daha sağlam zeminde ilerlemesini amaçlıyoruz. PKK terör örgütünün Irak tarafından 'yasaklı örgüt' ilan edilmesi yönünde alınan kararı memnuniyetle karşılıyor, bu yöndeki tasavvurun 'terör örgütü' ilanına doğru evrilmesini bekliyoruz' ifadelerini kullandı.

Türkiye ile Yunanistan heyetleri arasında Güven Artırıcı Önlemler Toplantısı

22 Nisan'da Atina'da gerçekleştirildiğini ifade eden Aktürk, 'Olumlu bir havada geçen toplantıda; 2024 yılı boyunca daha önce mutabık kalınan Güven Artırıcı Önlemler ile 2025 yılı uygulama planında yer alacak faaliyetler ele alınmış, bir sonraki toplantının Türkiye'de icra edilmesi konusunda karara varılmıştır' dedi.

İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı saldırılar karşısında Türkiye'nin önceliğinin saldırıların durdurulması ve bölgesel barış adına kalıcı ateşkesin bir an önce tesis edilmesi olduğunun vurgulayan Aktürk, 'Masum Filistinlilerin özellikle çocukların öldürülmesinin ve yerlerinden edilmesinin hiçbir bahanesi olamaz. Hem bölge ülkeleri hem de uluslararası toplum yaşanan bu vahşet karşısında seslerini yükseltmeli, bu haksızlık ve hukuksuzluğun tüm dünyaya da yansıyabileceğini unutmamalıdır' şeklinde konuştu.

Aktürk, sözde Ermeni soykırımı olarak çarpıtılan olaylarda Ermeniler tarafından katledilen savunmasız ve masum Türkleri bir kez daha rahmetle andıklarının altını çizdi.

Eğitim-tatbikat faaliyetleri / uluslararası görevler

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, hâlihazırda yürüttüğü tüm operasyonları ve görevleri ile eş zamanlı olarak eğitim ve tatbikat faaliyetlerini de aralıksız sürdürdüğünü aktaran Aktürk, 'Bu kapsamda; Fransa'da Mayın Harekâtına yönelik düzenlenen OLIVES NOIRES-2024 ile Romanya ev sahipliğinde Batı Karadeniz'de Temel Deniz Harekâtına yönelik icra edilen SEA SHIELD-2024 tatbikatlarına katılım sağlanmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri'nde DESERT FLAG-9/2024, Estonya'da LOCKED SHİELDS (Kilitli Kalkan) -24, Cezayir'de Tehlike Altındaki Yolcu Gemisine Yardım-2024, Aksaz/Muğla'da KURTARAN-2024 tatbikatları ile, Millî Anadolu Kartalı Eğitimi icra edilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin planlı en büyük tatbikatlarından olan EFES-2024'ün Bilgisayar Destekli Komuta Yeri Safhası bugün (25 Nisan) başlamış olup 08 Mayıs'a kadar devam edecektir. Söz konusu tatbikatın Fiilî Atışlı Safhası ise 09-30 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. Şu ana kadar 49 ülkeden bin 567 personelin katılacağı bildirilen tatbikat son yılların en geniş katılımlı EFES tatbikatı olacaktır. 26 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında NATO'nun Artırılmış Teyakkuz Faaliyetleri kapsamında Arnavutluk'ta NEPTUNE STRIKE 24.1 faaliyeti ile 29 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında ise Mayın Harekâtına yönelik eğitimler kapsamında İspanya'da SPANISH MINEX-2024 tatbikatları icra edilecektir. NEPTUNE STRIKE faaliyetinin 26-30 Nisan arasındaki bölümüne TCG Anadolu'nun liderliğinde Anadolu Görev Grubu ile ilk defa katılım sağlanacaktır. İspanya Deniz Kuvvetlerine ait BLAS DE LEZO gemisi İzmir'e, JUAN CARLOS gemisi İstanbul'a, Bangladeş Deniz Kuvvetlerine ait SANGRAM gemisi Mersin'e, Almanya Deniz Kuvvetlerine ait GROMITZ gemisi de Aksaz'a liman ziyareti gerçekleştirmiştir' şeklinde konuştu.

Aktürk, Türkiye-Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 100'üncü, ERTUĞRUL fırkateyninin Japonya seyrinin 134'üncü yıl dönümü kapsamında, 20 ülke 24 liman ziyareti gerçekleştirecek olan TCG KINALIADA korvetinin, Cidde ve Cibuti'nin ardından 23 Nisan'da Mogadişu/Somali'ye ulaştığını belirtti.

Somali'de liman ziyareti yapan TCG KINALIADA korvetinin, Somali Cumhurbaşkanı tarafından ziyaret edildiğini bildiren Aktürk, Gemimizi bizzat ziyaret ederek onurlandıran Somali Cumhurbaşkanı, konuşmasında iki ülke arasındaki dostluk, kardeşlik ve stratejik ortaklığa vurgu yapmıştır. Bu vesileyle Somali'de güvenlik ve istikrarın sağlanmasına yönelik eğitim, danışmanlık ve destek faaliyetlerimizin artarak devam edeceğini bir kez daha vurguluyoruz. KINALIADA korvetimiz bugün bir sonraki liman olan Maldivler'e doğru seyre başlayacak ve Japonya'ya intikaline devam edecektir' açıklamalarında bulundu.

Aktürk, NATO Müşterek Hava ve Deniz Komutanlıkları iş birliği kapsamında; Muharebe Görev Kuvveti tarafından 22 Nisan'da Doğu Akdeniz'de icra edilen Hava Savunma Eğitimine 4 adet F-16 uçağımız ile katılım sağlandığını dile getirdi.

Aktürk, Yarın Çanakkale 18 Mart Üniversitesinde SOLOTÜRK pilotlarının, 27 Nisan'da ise Yeşilköy/İstanbul'da bulunan Hava Kuvvetleri Müzesinde Türk Yıldızlarının söyleşi ve imza etkinlikleri yapılacağını söz konusu etkinliklere tüm halkın davetli olduğunu söyledi.

Savunma Sanayi, envantere giren yeni silah sistemleri

Aktürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan, liderliğinde geliştirilen yerli, millî ve modern teknolojiyi haiz savunma sanayisi ürünleri ile Türk Silahlı Kuvvetlerimizin etkinlik ve caydırıcılığı daha da arttırdığını kaydetti. Aktürk, Kara Kuvvetleri Komutanlığınca muhtelif miktarda Taşınabilir Elektronik Taarruz Sisteminin (MİLKAR) muayene ve kabul faaliyeti tamamlandığını açıkladı.

Öğrenci ve personel temini faaliyetleri

Personel ve askerî öğrenci alım/temin faaliyetlerinin de planlandığı şekilde devam ettiğini belirten Aktürk, '03 Nisan'da başlayan '2024 Yılı Millî Savunma Üniversitesi Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksekokulları Askerî Öğrenci Aday Tercih İşlemleri' 10 Mayıs'a kadar, 24 Nisan'da başlayan '2024 yılı Millî Savunma Bakanlığına Açıktan İşçi Temini' başvuruları ise 29 Nisan'a kadar devam edecektir. Sonuç olarak dünyanın en güçlü ordularından biri olan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, asil milletimizin sevgisi ve güveninden aldığı ilhamla üstlenmiş olduğu tüm görevleri başarıyla yerine getirmeye, başta yakın coğrafyamız olmak üzere küresel güvenlik, barış ve istikrarın tesisine yönelik faaliyetlerine artan bir gayretle devam edecektir' şeklinde konuştu.

Çorlu tren kazası davasında karar çıktı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davada 9 sanığa 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında hapis cezası verildi
25.04.2024 12:03:00 / Güncelleme: 25.04.2024 12:38:25
AA
Çorlu tren kazası davasında karar çıktı
Çorlu tren kazası davasında karar çıktı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin yargılanan 13 sanıktan 9'una, 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları verildi.

Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda görülen davanın 20. duruşması yapıldı.

Duruşmaya tutuksuz sanıklar dönemin Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım, dönemin Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, hat bakım onarım memuru Celaleddin Çabuk, TCDD Üst Yapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Levent Kaytan, dönemin Altyapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Nizamettin Aras, yol kontrolörü Burhan Ortancıl, dönemin Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu, dönemin Bakım Servis Alanlarından Sorumlu Müdür Yardımcısı Levent Meriçli, dönemin TCDD 1. Bölge Müdürü Nihat Aslan, mühendisler Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya, kazada ölenlerin yakınları ve yaralananlar ile tarafların avukatları katıldı.

Duruşma, mahkemeye sunulan belgelerin okunmasıyla başladı.

Daha sonra karar öncesi sanıklara son sözleri soruldu.

Sanıklardan Karasu ek iddianame ve mütalaa da görevini yapanın cezalandırılmak istendiğini ileri sürerek "Halkalı'dan Kapıkule'ye kadar olan hatla ilgili uyarıları ve denetimi yazışmalar ile bildirmiştim. Görevimi yerine getirdim. Beraatımı talep ediyorum." dedi.

Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını ileri sürerek beraatlarını talep etti.

Mahkeme heyeti verdiği kısa aranın ardından açıkladığı kararda "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan Karasu'ya 17 yıl 6 ay, Kurt'a 16 yıl 3 ay, Aslan'a 15 yıl, Polat'a 13 yıl 9 ay, Önder'e 10 yıl,  Meriçli, Parlak ve Başkaya'ya 9 yıl 2'şer ay, Aras'a ise 8 yıl 4 ay hapis verdi.

Heyet, sanıklardan Kaytan, Ortancıl, Yıldırım ve Çubuk'un ise beraat etmesine hükmetti.

Mahkeme ayrıca sanıklardan Aslan, Karasu, Kurt ve Polat'ın hükümle birlikte tutuklanmasına karar verdi.

Tekirdağ'daki tren kazası

Uzunköprü-İstanbul seferini yapan yolcu treninin 8 Temmuz 2018'de Çorlu yakınlarında vagonlarından bazılarının devrilmesi sonucu 25 kişi yaşamını yitirmiş, 340 kişi yaralanmıştı.
Davanın iddianamesinde "kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu" bulundukları gerekçesiyle sanıklar Turgut Kurt, Özkan Polat, Çetin Yıldırım ve Celaleddin Çabuk'un "birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
 
Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan bilirkişi raporları ve değerlendirme neticesinde 9 Eylül 2022'de soruşturmanın genişletilmesine karar verilmiş, bu kapsamda aynı suçtan Nihat Aslan, Levent Meriçli, Mümin Karasu, Levent Kaytan, Nizamettin Aras, Burhan Ortancıl, Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya hakkında Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı.
 
Dava kapsamında söz konusu dönem TCDD 1. Bölge Müdürlüğü'nde Bakım Servis Müdürü olan Mümin Karasu 10 Ekim 2022'de tutuklanmış, tutukluluğuna yapılan itiraz üzerine Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesince 25 Kasım 2022'de hakkında yurt dışına çıkış yasağı konularak tahliye edilmişti.
 
Davanın 17'nci duruşmasında Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki son görüşünde, tutuksuz 13 sanığın tamamının "birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan cezalandırılmasını, Karasu, Kurt ve Polat'ın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, üzerlerine atılı suç için öngörülen ceza miktarı dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacak olmasından tutuklanmalarını istemişti.

Çorlu tren kazası duruşması başladı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı
25.04.2024 10:48:00
İhlas Haber Ajansı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı.



Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 2018'de 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davanın duruşması başladı. Kazada hayatını kaybeden vatandaşların yakınları şehirde yürüyüş yaparak duruşmanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezindeki mahkeme salonuna giriş yaptı.


Grip vakaları arttı, servisler doldu

Trabzon'da havaların son günlerde bir sıcak bir serin seyretmesi ile birlikte gribal enfeksiyonların artış gösterdiği ve geçtiğimiz yıl Eylül ayından beri aktif olan grip salgının sürdüğü belirtildi.
25.04.2024 09:12:00
İhlas Haber Ajansı
Grip vakaları arttı, servisler doldu
Grip vakaları arttı, servisler doldu
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, 'Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte' dedi.

Bugünlerde havaların değişkenlik göstermesi ile enfeksiyonların da arttırdığını kaydeden Yılmaz, 'Hava değişimleri zamanı enfeksiyonların en yoğun olduğu zamanlardır. Şu anda hava değişimi zamanı olduğu için enfeksiyon hastalıkları servisinde yer bulamıyoruz. Bu değişim ile birlikte her türlü enfeksiyon karşımıza çıkıyor. Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte. Yazın inşallah olmayacağını düşünüyoruz. Koronavirüs kışın da vardı ancak Influenza'nın altında kaldı. Influenza daha ön planda karşımıza çıktı. Koronavirüs'ü yine göreceğiz ancak daha az karşılaşacağız diye düşünüyorum. Hijyen kurallarına uyulması gerekiyor, hasta olan kişi ile temasta bulunmamak gerekiyor, hasta olan kişinin maske kullanması gerekiyor. Artık dünya çok küçüldü seyahatlerin kolaylaşması ile birlikte. Hemen her yerde insan olabiliyor. Türkiye'den Çin'e giden de var, Çin'den Türkiye'ye gelenler de. Virüs çok kolaylıkla yayılabiliyor. Dünya genelinde değişik virüsler ile karşı karşıya kalınabiliyor ama toplum içinde belli bir bağışıklık oluştuğu için önceki kadar yayılmıyor, yayılanlar da o seviyede azalıyor ve kayboluyor' diye konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.