logo
18 NİSAN 2024

Humpher Osmanlı'da neler yaptı?

13.09.2001 00:00:00
Prof. Dr. Haydar Baş'ın kalemindenDini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler

Humpher, Osmanlı Devleti'nin başkenti İstanbul'da da iki yıl kalmış ve casusluk faaliyetlerinde bulunmuştur. Bu dönemi şu şekilde anlatmaktadır: "Büyük Britanya Devleti bir süreden beri sömürgelerini muhafaza edip büyük imparatorluğu ayakta tutmanın yollarını araştırmaktadır. Şu anda bu imparatorluk o kadar genişlemiştir ki denizlerinde, güneşin doğuşunu ve batışını seyretmek mümkündür. Bununla birlikte Britanya adası Hindistan, Çin, Ortadoğu ülkeleri ve diğer bölgelerdeki sayısız sömürgelerine kıyasla çok küçüktür. Diğer tarafta İngiliz egemenliği bütün bu topraklarda eşit değildir. Bazı ülkelerde yönetim dış görünüşü itibariyle yerel halkın elindedir. Ancak sömürgecilik politikası o bölgelerde de tam olarak uygulanmaktadır. Yine de bu ülkelerdeki sözde bağımsızlığın da tamamen ortadan kaldırılarak her bakımdan Britanya'ya bağımlı kılınmasına pek bir şey kalmamıştır. Binaenaleyh sömürgelerimizin idare şeklini yeniden gözden geçirmemiz gerekmektedir. Özellikle şu iki noktaya gereken önemi vermeliyiz:

SÖMÜRGELERDE İZLENECEK POLİTİKA

1. Bugün tam anlamıyla İngiliz İmparatorluğunun sömürgesi durumunda bulunan bölgelerde imparatorluğun nüfuzunu sağlamlaştıracak önlemler alınmalıdır.

2. Henüz tam anlamıyla Britanya egemenliğine girmemiş olan bölgelerin ele geçirilmesi için planlar yapılmalıdır. İngiliz Sömürgeler Bakanlığı, mezkur planların uygulanabilmesi için bu bölgelerden her birine ister tam sömürge olsun, ister yarı sömürge, casusluk yapmak ve gerekli bilgileri toplamak için heyetler göndermesi zaruretine işaret etmektedir.

Ben, Sömürgeler Bakanlığı'nda işe başladığım günden beri görevimi iyi bir şekilde îfâ etmiş olmam ve özellikle dış görünüş itibariyle bir ticaret şirketi olan ancak asıl görevi Hindistan topraklarını ele geçirmek için çeşitli yollar aramak ve casusluk olan 'Doğu Hint Şirketi'ndeki inceleme görevini başarıyla sürdürmem ve iyi hizmetler dolayısıyla bu bakanlıkta önemli bir mevkii elde etmiştim.

O dönemde İngiliz Hükümeti, Hindistan hakkında hiçbir endişe duymamakta idi. Çünkü bu yarımadada mevcut olan kültür, din ve ırk ayrılıkları yörede İngiliz sömürgesine karşı ayaklanma fırsatı tanımıyordu. Çin toprakları da bunun gibiydi. Birer ölü dinler olan Buda ve Konfüçyüs dinlerinin takipçileri tarafından İngiltere'yi hiçbir tehlike tehdit etmiyordu. Hindistan ve Çin halkının aralarındaki köklü anlaşmazlıklar nedeniyle özgürlük ve istiklal düşüncelerini taşımaları uzak bir ihtimaldi. Çünkü buralarda söz konusu olmayan tek şey özgürce yaşamayı düşünmekti. Britanya Devleti'nin bu iki bölge hakkında endişe duymaması gelecekteki endişeleri dikkate almasını engellememeliydi. O halde bu milletlerin isyanları hususunda meydana gelebilecek gelişmeleri engellemek için önlemler düşünülmüştü. Bu önlemler, uzun süreli planlar olarak bu topraklarda ayrılıkçılık, cehalet, fakirlik ve hastalığı yayma programları şeklinde düzenlenmişti. Bu bela ve bedbahtlıkları, bölge halklarına yüklerken Budizmin şu ünlü deyişini çalışmalarımıza örnek almıştık: 'Hastayı kendi haline bırak ve sabırlı ol, sonunda ilacı onca acılığına rağmen kabul edecektir'.

"OSMANLI DA?ILMALI"

Biz diğer bir hastayla yani Osmanlı İmparatorluğu ile çıkarlarımızı garantiye alan birkaç anlaşma imzalamış olmamıza rağmen, Sömürgeler Bakanlığı uzmanları bu imparatorluğun bir asırdan önce dağılarak tamamen ortadan kalkacağını ileri sürüyorlardı. Aynı şekilde İran ile de bir dizi anlaşma imzalamıştık. Casuslarımız, memurlarımız, İran'da ve İslam ülkelerinde Osmanlıların nüfuzu altında görevlerini îfâ ediyorlardı. İngiliz Devleti'nin amaçları uğruna büyük başarılar elde etmelerine ve bu ülkelerde idarî fesadı, rüşvetçiliği yaymaları ve padişahlara zevkli bir yaşam temin etmek gibi çalışmalar yapmaları sonucunda bölge hükümetlerinin temellerini daha fazla sarsabilmelerine rağmen, ileride değineceğim nedenlerden dolayı Osmanlı ve İran Hükümetlerinin yıkılışının yararımıza olacağından pek emin değildik.

Bunun nedenlerini şöylece sıralayabiliriz:

1. İslam maneviyatının bu bölge halkı üzerinde oldukça etkili olması ve güç kazanmasıdır. Diyebiliriz ki inanç bakımından bir Müslüman bir Hıristiyan papazı ile rekabet edebilir. Bunlar hiçbir nedenle dinlerinden vazgeçmezler.

2. İslam dini tarihî geçmişine göre özgürce ve saygıdeğer bir yaşam dinidir. İslam'ın gerçek takipçileri hiçbir zaman esareti kabul etmez. Geçmişin gururu vücutlarını öyle bir kaplamış ki, bu güçsüz dönemlerinde bile ondan vazgeçmiyorlar. Biz İslam tarihini yorumlayarak Müslümanları uyaracak durumda değiliz. Eskiden var olan büyüklük ve övünmeler o zamanın şartları ve ihtiyaçlarının ürünü idi. Bugün artık şartlar değişmiştir. Eskiye dönmek artık mümkün değildir.

3. Biz her zaman Osmanlı ve İran Devletlerinin uyanıklığı, ileri görüşlülüğü ve tahriklerinden dolayı korku duyuyorduk. Her an bizim sömürgeci planlarımızı anlayabilirlerdi. O zaman da bütün planlar suya düşerdi. Bu iki hükümet son derece zayıflamış ve sadece hükümet merkezine hükmedebiliyorlardı. Oradan da ancak para ve silah temin edebilirlerdi. Her halükarda bu bile gelecekteki başarımızı tehlikeye düşürebilirdi.

4. İslam âlimleri de bizi endişelendiriyordu. El-Ezher müftüleri, İran'da ve Irak'ta Şii mercileri, sömürgeci hedeflerimiz önünde birer büyük engel teşkil ediyorlardı. Bu âlimlerin yeni medeniyet, ilim ve bugünkü durumlar hakkında en küçük bilgileri yoktu. Önem verdikleri tek konu Kur'an'ın vaad ettiği cennete hazırlanmaktı. O kadar mutaassıb idiler ki mevzilerinden bir adım bile gerilemek istemiyorlardı. Halkın büyük bir çoğunluğu padişah ve hükümdarlar bu âlimlerden korkuyorlardı. Sünniler, Şiiler kadar âlimlerinden korkmuyorlardı. İşte bu nedenledir ki Osmanlı İmparatorluğu'nda daima şeyhülislam ile padişah arasında dostâne ilişkiler olduğunu görüyoruz. Âlimlerin manevî gücü hükümdarların siyasî gücüne dayanmaktadır. Ama Şii memleketlerinde halk padişahlardan çok âlimlere ilgi gösteriyordu, âlimlerine görülmemiş bir sevgi besliyorlardı. Padişah ve hükümdarlara pek fazla ilgi ve itibar gösterilmiyordu. Her hâlükârda Şii ve Sünniler arasında âlimler ve padişahlara verilen bu değer farklılığı Sömürgeler Bakanlığı'nın ve İngiliz yöneticilerinin endişelerini azaltmıyordu.

Biz bu ülkeler ile aramızdaki anlaşmazlığı gidermek için defalarca müzakere masasına oturmuş her defasında da hiçbir sonuca varamamıştık. Casuslarımız ve siyasî danışmanlarımızın raporları ve mektupları da müzakerelerimiz gibi ümit verici olmuyordu. Bütün bunlara rağmen ümitsizliğe kapılmıyoruz. Zira sabırlıydık ve güçlü bir ruhi yapıya sahiptik".

Humpher sözlerine şöyle devam ediyor: "Hatırladığım kadarıyla bir gün Sömürgeler Bakanı Londra'nın en ileri gelen rahibi ve bazı din uzmanları ile -ki 20 kişiydiler- üç saat süren bir toplantı yapmış ve konuyu görüşmüştü. Sonuçta bir neticeye varılamadı. Londra'nın meşhur rahibi toplantıya katılanlara hitaben "yerinizde sağlam oturun ve sabırlı olun. Hıristiyanlık üç yüz yıllık eziyet ve zahmet ve İsa ile arkadaşlarının ölümünden sonra yayılabilmişti. İnşallah İsa gelecekte bize inayet buyurur ve bir üç yüz yıl sonra kafirleri dışarı atarız. İman silahına sarılmalı ve sabırlı olmalıyız. Hıristiyanlığı Müslümanlar arasında yayabileceğimiz her türlü araç ve gereçten yararlanmalıyız. Belki de sonuca asırlar sonra varırız, bir sakıncası var mı? Babalar oğulları için ekmiyorlar mı?"
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
1 kişi öldü, mahsur kalanlar var
Mağarada define faciası
' Enflasyonun düşürülmesi öncelikli hedefimiz'
ABD'de Türkiye ekonomisini anlattı
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Hayır çeşmesi yaparken toprak kaydı
2 kişi hayatını kaybetti
Çinlilerden 5G çıkarması
Teknoloji avcıları İstanbul'da buluşacak
'Almanya bizi kıskanıyor mu' dediniz?
Türkiye enflasyonda Nijerya'yı ikiye katladı
CHP parlamenter sistem hedefinden vaz mı geçti?
Yeni anayasada kritik düğüm
3 kişi gözaltına alındı
İşletme belgesi iptal edildi
'Sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar'
CHP'ye seçim mesajı
TFF Başkanlığı için ilk aday çıktı
"Söz veriyoruz sizi mahcup etmeyeceğiz"
Milletvekili Bursalı'ya 'ıstakoz' tepkisi sürerken
Türkiye'deki fiyatları araştırdık
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
1 kişi öldü, mahsur kalanlar var
Mağarada define faciası
' Enflasyonun düşürülmesi öncelikli hedefimiz'
ABD'de Türkiye ekonomisini anlattı
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Hayır çeşmesi yaparken toprak kaydı
2 kişi hayatını kaybetti
Çinlilerden 5G çıkarması
Teknoloji avcıları İstanbul'da buluşacak
'Almanya bizi kıskanıyor mu' dediniz?
Türkiye enflasyonda Nijerya'yı ikiye katladı
CHP parlamenter sistem hedefinden vaz mı geçti?
Yeni anayasada kritik düğüm
3 kişi gözaltına alındı
İşletme belgesi iptal edildi
'Sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar'
CHP'ye seçim mesajı
TFF Başkanlığı için ilk aday çıktı
"Söz veriyoruz sizi mahcup etmeyeceğiz"
Milletvekili Bursalı'ya 'ıstakoz' tepkisi sürerken
Türkiye'deki fiyatları araştırdık

Çanakkale'de toprak kayması: Göçük altında kalanları kurtarma çalışmaları devam ediyor

Çanakkale'nin Lapseki ilçesine bağlı Kangırlı köyünde bir tarlada hayır çeşmesi için kanal yapımı sırasında toprak kayması meydana geldi. Göçük altında kalanları kurtarma çalışmaları devam ediyor.
17.04.2024 19:41:00 / Güncelleme: 17.04.2024 23:47:56
İhlas Haber Ajansı
Çanakkale'de toprak kayması: Göçük altında kalanları kurtarma çalışmaları devam ediyor
Çanakkale'de toprak kayması: Göçük altında kalanları kurtarma çalışmaları devam ediyor
Lapseki ilçesine bağlı Kangırlı köyünde su kuyusundan hayır çeşmesi oluşturmak için kanal yapımı sırasında toprak kayması meydana geldi.

İhbar üzerine bölgeye çok sayıda jandarma, sağlık personeli, AFAD ve UMKE ekibi sevk edildi.

Göçük altında kalanları kurtarmak için çalışmalar devam ediyor.

2 aydır İstanbul Havalimanı'nda yaşıyordu, bir ret daha yedi

Kanada'da oturum süresinin dolmasının ardından vize başvurusu kabul edilmeyince İstanbul Havalimanı'nda yaşamaya başlayan İranlı Dr. Shiva Kaviani, bir aydır Silivri'deki Geri Gönderme Merkezi bekliyor
17.04.2024 17:13:00 / Güncelleme: 17.04.2024 17:18:04
İHA
2 aydır İstanbul Havalimanı'nda yaşıyordu, bir ret daha yedi
2 aydır İstanbul Havalimanı'nda yaşıyordu, bir ret daha yedi
Kanada'da oturum süresinin dolmasının ardından vize başvurusu kabul edilmeyince İstanbul Havalimanı'nda yaşamaya başlayan İranlı Dr. Shiva Kaviani, bir aydır Silivri'deki Geri Gönderme Merkezi bekliyor. İranlı akademisyenin bu süreçte Kanada'ya bir vize başvurusu daha yaptığı ancak bu başvurusunun da reddedildiği öğrenildi.

Kanada'nın Toronto şehrinde yaşayan İranlı akademisyen Dr. Shiva Kaviani, oturum süresinin dolmasının ardından vize başvurusunda bulunmak üzere ülkesi İran'a geri dönmüş ve buradan Kanada'ya gitmek için vize başvurusunda bulunmuştu. Vize başvurusuna ret cevabı alan Kaviani, bunun üzerine geçtiğimiz ocak ayında Gürbulak Sınır Kapısı üzerinden Türkiye'ye giriş yapmıştı. Ancak vize reddi alan akademisyen, Kanada'ya gidememiş ülkesine de gitmek istemeyince İstanbul Havalimanı'nda yaşamaya başlamıştı. İki ay boyunca havalimanında yaşayan ve çalışanların yardımcı olduğu Kaviani, ardından Silivri'deki Geri Gönderme Merkezi'ne teslim edilmişti.

Geri Gönderme Merkezinde kalıyor

Silivri'de bulunan Göç İdaresi Başkanlığına bağlı Geri Gönderme Merkezine götürülen İranlı akademisyen bir aydır burada kalıyor. Yetkililer akademisyenin durumu konusunda İran ve Kanadalı ilgililer ile bir görüşme yaptı. Kanada, İranlı Dr. Shiva Kaviani'nın yeniden yaptığı vize başvurusunu kabul etmedi. Akademisyen de ülkesi İran'a geri dönmek istemediğini yetkililere bildirdi.

Askeri üniformalı servis görüntüsü ile ilgili 3 kişi gözaltına alındı

Beyoğlu'nda bulunan bir restoranda askeri üniforma ile çekilen görüntülerin sosyal medyada paylaşılması olayı ile ilgili 3 kişi gözaltına alındı.
17.04.2024 16:16:00 / Güncelleme: 17.04.2024 16:23:10
Haber Merkezi
Askeri üniformalı servis görüntüsü ile ilgili 3 kişi gözaltına alındı
Askeri üniformalı servis görüntüsü ile ilgili 3 kişi gözaltına alındı
Beyoğlu'nda bulunan bir restoranda askeri üniforma ile çekilen görüntüler sosyal medyada paylaşılmasının ardından emniyet harekete geçti.

Tepki çeken görüntüler sonrası yapılan incelemelerde iş yerinin Beyoğlu Hüseyin Ağa mahallesinde faaliyet gösterdiği ve restoranın A.K.'ye ait olduğu, görüntüdeki şahsın yabancı uyruklu Y.J., olduğu tespit edildi.


Valilikten açıklama: İşyerinin Turizm İşletme Belgesi iptal edilmiştir

İstanbul Valiliği olay ile ilgili yaptığı açıklamada, "16.04.2024 tarihinde sosyal medya platformlarında paylaşılan ve "İstanbul'da yabancı bir şahsa ait lüks restaurantta, şov yapmak için asker üniformasını giyip servis yapmışlar" ifadeleriyle yayınlanan görüntüler üzerine çalışma başlatılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda söz konusu işletmenin Beyoğlu ilçesi Hüseyinağa mahallesinde faaliyet gösterdiği ve T.C. vatandaşı A.K.'ye ait olduğu belirlenmiştir. Videoda yer alan kişinin, işletmede çalışan yabancı uyruklu Y.J. isimli şahıs olduğu tespit edilmiştir. Olayla ilgili, işletme sahibi A.K. , işletme mesul müdürü A.G. ile görüntülerde üniforma ile servis yapan işletme çalışanı Y.J. olmak üzere 3 kişi gözaltına alınmıştır. Şahıslarla ilgili "Türk Milletini, Cumhuriyeti, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama" suçundan adli işlem başlatılmıştır. Çalışmaların devamında, işletme içerisinde oturum izinleri olmadığı belirlenen ve sigortasız olarak çalıştıkları tespit edilen M.I. , A.R. ,H.M.Y.A. isimli yabancı uyruklu şahıslar muhafaza altına alınmış ve sınırdışı işlemleri başlatılmıştır. Ayrıca olayın meydana geldiği işyerinin Turizm İşletme Belgesi iptal edilmiştir" ifadelerine yer verildi.

Belediye de inceleme başlattı

Beyoğlu Belediyesi de söz konusu olayla ilgili inceleme başlatıldığını açıkladı.

Belediyeden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Son günlerde muhtelif sosyal medya platformlarında paylaşılan ve kamuoyuna mal olan konuya ilişkin gerekli ön çalışmalar yapılmıştır.

İstanbul Valiliği'nin "Türk Milletini, Cumhuriyeti, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama" suçundan adli işlem başlattığı işletmeyle ilgili Belediyemiz tarafından inceleme başlatılmıştır.

Söz konusu işletmenin, Turizm İşletme Belgesi iptal edilmiş olup, Turizm İşletme Plaketi ve Açık Alkollü İçki Satış Belgesi ekiplerimizce teslim alınmıştır.

İstanbul Valiliği ve Beyoğlu Kaymakamlığı ile iş birliği halinde ve titizlikle yürüttüğümüz sürecin neticesi, tüm kamuoyuna saygıyla duyurulur."


Sivas-İstanbul yüksek hızlı tren seferleri başlıyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Sivas ile İstanbul arasında aktarmasız yüksek hızlı tren (YHT) ekspres seferlerinin 4 Mayıs itibariyle başlayacağını duyurdu.
17.04.2024 11:30:00 / Güncelleme: 17.04.2024 11:31:13
İhlas Haber Ajansı
Sivas-İstanbul yüksek hızlı tren seferleri başlıyor
Sivas-İstanbul yüksek hızlı tren seferleri başlıyor
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Sivas ile İstanbul arasında başlayacak olan aktarmasız yüksek hızlı tren seferlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Türkiye'de demiryollarında yapılan yatırımlar ve atılımlar sayesinde ulaşımda çağ atlatan projelerin hayata geçirildiğinin altını çizen Bakan Uraloğlu, hızlı tren projeleri, mevcut demiryollarının yenilenmesi ve modernizasyonu, milli ve yerli demiryolu sanayisinin geliştirilmesinde bakanlık olarak duraksamadan çalıştıklarını ifade etti. Uraloğlu, vatandaşların güvenli, ekonomik, çevreye duyarlı ve konforlu ulaşımını sağlayabilmek için demiryolları yatırımlarına hız kesmeden devam edeceklerini belirtti.

Ankara-Sivas YHT hattını 1 yılda 971 bin kişi kullandı

Ankara-Sivas Hızlı Demiryolu Hattı'nın 26 Nisan 2023 tarihinde hizmete girmesiyle Ankara-Sivas arasındaki mesafenin 603 kilometreden 405 kilometreye, 12 saat olan seyahat süresinin 2 saate düştüğünü anımsatan Bakan Uraloğlu, Ankara-Yozgat arasının da 1 saat düştüğünü söyledi. Güzergah üzerinde bulunan 8 istasyon ile hizmet vermeye başlayan hızlı tren hattının Elmadağ, Kırıkkale, Yerköy, Yozgat, Sorgun, Akdağmadeni, Yıldızeli ve son olarak da Sivas'a ulaştığını belirten Uraloğlu, 'Kırıkkale, Yozgat ve Sivas illerimizin de Ankara merkezli hızlı tren ağına bağlanması ile bu illerimizde yaşayan yaklaşık 1,3 milyon vatandaşımız hızlı trenle seyahat etme imkânına kavuştu. Ankara-Sivas arasında günde karşılıklı 3+3 sefer olarak işletilen Yüksek Hızlı Tren ile 26 Nisan 2023 tarihinde hizmete girmesinden bu yana geçen 1 yılda 971 bin yolcu seyahat etti' dedi.

4 Mayıs İtibariyle YHT ile Sivas-İstanbul aktarmasız ekspres başlıyor

Sivas ve Ankara'dan Yüksek Hızlı Trenler ile seyahat eden yolculardan gelen aktarmasız Sivas-İstanbul sefer talepleri doğrultusunda çalışmaların tamamlandığının müjdesini veren Uraloğlu, 'Sivas'tan 4 Mayıs saat 13.00'da hareket edecek Yüksek Hızlı Trenimiz ekspres ve aktarmasız olarak İstanbul'a devam edecek. 483 yolcu kapasitesine sahip setler kullanılarak işletilecek ekspres trenlerimiz İstanbul'dan da 08.40'ta hareket edecek, Sivas' a 15.58' de varacak, Sivas' tan 13.00' da hareket edecek ve İstanbul' a 20.08' de ulaşacaktır' diye konuştu.
Bakan Uraloğlu, İstanbul-Sivas seferinin 7 saat 18 dakika, Sivas-İstanbul seferinin ise 7 saat 8 dakika süreceğini belirterek, 'Ekspres Yüksek Hızlı Trenler, Sivas-İstanbul arasında Yozgat, Kırıkkale, Ankara, Eskişehir, Arifiye ve Pendik'te duracak. İlerleyen günlerde yolcu taleplerini dinleyeceğiz, gerekli değerlendirmeleri yaparak işletme planı değişiklikleri yapacağız' ifadelerini kullandı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.